1. 1.
    +1
    Evet beyler geçen kitapçıdayım iskandinav Mitolojisi ile ilgili kitap bakıyorum birden karşıma bu kitap çıktı aldım elime bakmak için ama tutamadım kendimi yarıldım gülmekten dükkan sahibi hakkariliymiş dışarı postaladı beni..

    http://kitap.antoloji.com/kurt-mitolojisi-kitabi/
    ···
  1. 2.
    +3 -1
    şimdi bi tane gergedanı kralın biri zindana atmış, oradaki cinler gergedana tecavüz etmiş. o gergedandan doğan insan-gergedanlar birbirleriyle grup sex yapmışlar. o gayri menkul çocuklar nefesleriyle demir kafesi eritim kaçtılar. ormanda bulunan orangutanlar, bu çocuklara tecavüz etti. sonun da bu çocuklar sırtlanların yanına kaçıp onlarla büyüdüler (arada onlarda biniyordu ama... ) işte sonra yüce kürt ırkı oluştu.
    ···
    1. 1.
      0
      gjdkcizjcjsd
      ···
  2. 3.
    +1
    gayrı-menkul çocuk ne adnasdjhsakjhfkajhskndasd
    ···
    1. 1.
      0
      ;'(
      ···
  3. 4.
    0
    Rizorvid
    ···
  4. 5.
    0
    https://tr.wikipedia.org/wiki/Kürt_Mitolojisi
    ···
  5. 6.
    0
    Hersey bundan ibaret

    http://galeri.uludagsozlu...tolojisinde-eşek-685089/
    ···
  6. 7.
    0
    kaçakus electrikus - enerji tanrısı
    ···
  7. 8.
    +1
    evet arkadaşlar bir gerçeği sizinle paylaşcam. Yunanlar bizim kürtlerin mitolojisindeki kürt tanrılarını çalmışlar mesela bu fotosunu attığım kürt mitolojisinde kıllızeus gördünüzmü Yunanlar bizim kürtlerden çalmış
    ···
  8. 9.
    +1
    kürtler eşekten geldi diyolar doğrumu
    ···
  9. 10.
    0
    kürtlerin evrimi böyle oldu
    ···
  10. 11.
    0
    Gök Eşek, k.rdü yengesine yar etsin ve hainlik öğretsin adgfgjfdsdsfgsd
    ···
  11. 12.
    0
    çalıntı başlık: (bkz:antik kürt mitolojisi
    )
    http://www.incisozluk.com...tik-k%C3%BCrt-mitolojisi/
    ···
  12. 13.
    -1
    doğruyu söyleyin Hang KÜRT ananızı bacınızı gibtide böyle salakça şeyler yazıyorsunuz...
    ···
  13. 14.
    +1
    Botan'da Bir Kürd Hükümeti [1842] Fotoğraf:
    1880′lerde istanbul'da bulunan Bedirxanîlerin önde gelenleri toplu halde. Oturanlar (soldan sağa): Emin Ali Bey, Ali Şamil Paşa, Bahri Bey. Ayaktakiler (soldan sağa): Murat Remzi Bey, Hasan Bedirxan, Mikdat Mithat Bedirxan ve Kamil Bedirxan
    1803 yılında Cizre'de dünyaya gelen Bedirxan Bey, 18 yaşında (1821) Botan Emirliği'nin başına geçti. Bedirxan Bey çok genç yaşta olmasına rağmen, çevredeki Kürt beylerine iktidarını kabul ettirdi. Osmanlıya asker ve vergi vermeyi reddetti ve bağımsız bir ordu kurup kendi emirliğinin içerisine yeni topraklar katarak genişlemeyi sürdürdü. Kısa bir süre içerisinde Bitlis, Hakkâri, Muş, Van ve Kars Kürt beyleriyle ittifak sağlayarak Osmanlı eğemenliğine karşı Peymana Pîroz'u (Kutsal Anlaşma) gerçekleştirdi.
    Bu birliğe Doğu Kurdistan'ın en büyük Kürt beyliği olan Erdelan Beyliği'ni de dahil ederek, aşiretlerden ortak bir ekip kurdu ve kaleleri gözden geçirip yeni kaleler inşaa etti. Kurulan ordunun askerî gücü arttırılarak, Cizre'de biri barut diğeri tüfek üreten iki atölye kurdu. Yerli uzmanların yetişmesi ve modern savaş taktiklerini öğrenmeleri için Avrupa'ya öğrenciler gönderdi. Ermeni ve Asurilerle antlaşmalar imzalarak onların güçlerini yanına aldı ve Kürtler için gayri müslimlerle evlenmeyi serbest bıraktı. Osmanlı'nın aldığı vergiden çok daha az bir oranla vergi aldığı için halkın sempatisini topladı böylece civar halkların topraklarını da beyliğine kattı. En büyük hayalinin Karadeniz ile Van Gölünü tıpkı yine o zaman yapımı konuşulan Süveyş gibi bir kanalla birleştirerek denizlere açılmak olduğu söylen Bedirxan Bey, ticaretin gelişmesini sağlamak için Van Gölü'nde deniz taşımacılığını geliştirdi ve modern gemi inşa tekniklerini öğrenmeleri için de 140 öğrenciyi ingiltere'ye gönderdi.
    Nihayet 1842 yılında bağımsızlık ilan eden Bedirxan Bey, Cizre'yi başkent yaptı Kurdistan bayrağı çekildi. Kürt liderler, Kurdistan hükümetini koruyacaklarına ve Bedirxan Bey'i destekleyeceklerine dair and içtiler. Süreç, Kürt coğrafyasının Osmanlı'dan ayrılması doğrultusunda gelişiyordu. Bu da istanbul'un yanı sıra bölge üzerindeki çıkar dengelerini sarsacağı için Avrupa devletlerini ürkütüyordu. Batılı misyonerlerin teşvikiyle, Asuriler, Bedirxan Bey ile olan anlaşmalarını bozarak ona olan desteğini geri çektiler. Bu noktadan hareketle, batılı devletlerin sultan üzerindeki baskıları, Osmanlı yöneticilerini Bedirxan Bey'e karşı harekete geçmeye teşvik etti.
    Mereşal Hafız Paşa, görüşmeler yoluyla Bedirxan Bey'in Osmanlı hakimiyetini tanımasını sağlamakla görevlendirildi. Ne var ki Bedirxan Bey görüşmeleri kabul etmedi ve ne yapıldıysa sultandan gelen teklifleri reddederek Kurdistan'ın bağımsızlığını vurguladı. Tarih, 6 Haziran 1847′yi gösterdiğinde Osmanlı ordusu üç koldan başkente saldırıya geçtiler. Harput, Urfa, Diyarbekir, Erzurum, Bağdat ve Musul bölgelerinde bulunan askeri güçler de bu taarruza katıldılar. Osmanlıların sayıca üstünlüğüne rağmen Bedirxan Bey'in kuvvetleri ilk çarpışmada üstünlük elde ettiler. Fakat Bedirxan Bey'in yeğeni ve önemli komutanlarından Yezdan Şer'in esir düşmesi neticesinde gizli cephanelerin yerleri ortaya çıkmış ve silah fabrikası Osmanlılarca ele geçirilmişti. Bu arada Kars, Van ve Muş'ta da Kürt aşiretleriyle Osmanlı askerleri arasında küçük çaplı çatışmalar meydana geliyordu. Bir sonraki çatışmada Kürt beylerinin yardıma geç ulaşması sonucu Bedirxan Bey, kendi birliğiyle Eruh Kalesi'ne çekilmek zorunda kaldı. Osmanlıların kale kuşatması görüşmelere zemin hazırladı 27 Temmuz 1847′de Bedirxan Bey, hiçbir askerine dokunulmaması şartıyla teslim oldu. Bedirxan Bey ve ailesi önce istanbul'a daha sonra da Girit adasına sürgüne gönderildi. Aşırı nemden dolayı hastalanan Bedirxan Bey, Kürdistan'da ölmek istediğini sultana bildirdiyse de bu isteği kabul görülmedi ve Şam'a sürüldü. Son yıllarını burada yaşayan Bedirxan Bey, 1868′de burada öldü.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 15.
    +1
    Hamdani Devleti
    Hamdanî Devleti 1039′da Arap Ukaylı Devleti tarafından ortadan yıkıldı.
    Hamdanî devleti Seyt El Dewle tarafından 944 yılında Halep bölgesinde kuruldu. Bu tarihe kadar Musul merkezli Büyük Hamdani Devleti'nin bir parçasıydı. Söz konusu tarihte bağımsızlığını ilan eden El Dewle, Bizans Kralı Romanas'la Ruha'da (Urfa) yaptığı savaşı kazanınca Suriye ve Yukarı Mezopotamya'nın büyük bir bölümüne egemen oldu.
    Varlığını 95 yıl sürdüren bu devlet Harput Kürt Aşiretleriyle anlaşmazlığı sonrası zayıfladı ve Araplar tarafından egemenliğine son verildi. Bu devletin sınırları ve süresi içerisinde El Mutanabi, Ebu Farizê Mala ve El Ferabî gibi önemli şair ve bilim adamları yetişti.
    ···
  15. 16.
    +1
    Edip KARAHAN: 1930-1976
    1930 yılında Derik’te doğmuştur. Babasının adı Cemil (Hecî Cemîlê Şehmûsê Hecî Osmanê Reşo) Annesinin adı Hecî Semo’dur. Evli, 3 çocuk babası, çocuklarının ismi; Turcel, Welat ve Şîyar’dır. 1953 yılında istanbul’da komünistlik yaptığı gerekçesiyle tutuklanılır ve berat eder.
    Daha sonra Forum dergisinde yayınlnan yazıları yüzünden 6 ay cezaevinde yatar. istanbul Hukuk Fakültesi’nde birkaç yıl okur fakat tutuklamalar ile diğer engellemeler onun okulunu bitirmesine izin vermez.
    1960 yılında bir süre T. i. P. Eminönü şube başkanlığını yapar. ilk sayısı 1 Kasım 1962’de yayınlanan Dicle – Fırat Gazetesi’nin yazı işleri müdürlüğünü üstlenir. Bu gazetede asıl adı olan Edip Karahan’dan başka şu imzaları kullanır; Edip osmanoğlu, Hamit Mazıdağlı, Mahmut Bayraktar, Reşo.
    Dicle - Fırattaki yazılarından dolayı 2 yıllık bir ceza alır Ankara ve istanbul’da birer yıl içeride kalarak bu cezayı çeker. 6 haziran 1963 yılında Yirmiler davası kapsamında tutuklanır. 3 Eylül 1967 yılında Diyarbakır mitinginde bir konuşma yapar, daha sonra yaptığı bir konuşmadan ötürü 1 yıla yakın mahkûm edilir, 9 ay tutuklu kalır. Haziran 1970 “Irak'taki Kürt Milli Kurtuluş Savaşı ve onun başkomutanı General Barzani” başlıklı bir bildiri bastırarak dağıtır. 1971 yılında girdiği sıkıyönetim tutukevinde 1,5 yıl tutuklu kalır ve yargılandığı DDKO davasından 6 yıl ceza alır. Aynı yıl Türkiye’de Kürdistan Demokrat partisi davasından da yargılanır. 8 Şubat 1971 yılında Kozluk mitinginde bir konuşma yapar, 11 Nisan 1971 Diyarbakır DDKO’da ulusal sorun konusunda bir seminer verir, bu seminerden dolayı ceza alır. 15 Mayıs 1976 yılında istanbul’da vefat etmiştir.
    ···
  16. 17.
    +1
    ELÎ HERÎRÎ
    Herîrî, Kurmanci lehçesinin bilinen ilk şairidir.
    Elî Herîri, Şemdinli ilçesine bağlı Herîr köyünde dünyaya gelir.
    Bazı kaynaklarda Erbil kentine bağlı Herîr kasabasında doğduğu
    da yazılır. Kürtçe kaleme alınan bir Divan’ının olduğu biliniyor.
    Ancak bu divanın tümü araştırmacıların elinde mevcut değildir.
    ilk kez 1887 yılında Albert Socin, Herîrî’nin bir şiirine eserinde
    yer vermiştir. Sadiq Bahadîn ise 1980 yılında yayınladığı “Hozanêt
    Kurd / Kürt Şairleri” adlı eserinde Herîrî’ye ait bir divandan söz
    ederek bu divandaki birkaç şiire kitabında yer vermiştir. Ayrıca
    Margarita Borisavna Rudenko’dan da biliyoruz ki Elî Herîrî’nin
    el yazmalarından bir kısmı eski Leningrad’da (bugünkü adıyla
    St. Petersburg’ta) bulunan Şaltikov-Şçedrin Kütüphanesi’ndedir.
    Şiirlerinde Eliyove Şêx Elî mahlaslarını da kullanır. Elî Herîrî ilk
    şiirlerini Kürtçenin Kurmanci lehçesi ile yazmıştır.
    ···
  17. 18.
    +1
    Mihemed Arif Cizrawî, Kürt kültürüne önemli katkılar sundu. Kilamlar dengbêjler tarafından gönülden söze sözden de melodilere aktarılır.
    O hep yüreklere seslendi
    Kürt kültürünün bugüne gelmesinin en önemli araçlarından biri de kilamlar oldu. Kilamlar kadim bir tarihe sahip Kürtlerin yaşadıklarının ifadesidir aynı zamanda. Kendi ülkelerinde kendi kültürü yasaklı olan Kürt halkı en çok da kilamlara sığınmıştır. Kilamlarında kimi zaman özgürlüğü için verdiği mücadeleyi kimi zaman ülkesine olan hasretini kimi zaman sevgiliye olan özlemi kimi zaman da yaşadığı acıları dile getirir. Kürt coğrafyasında kilamlar dengbêjler tarafından gönülden söze, sözden de melodileye aktarılır. Sözlü geleneğe sahip olan Kürtlerin en önemli dengbêjlerinden biri de 1912 yılında Cizîr’de doğan Mihemed Arifê Cizrawî’dir. Kürt kültürünün yayılması ve Kürt uluslaşmasına önemli katkılar sağlayan Cizrawî, geride geniş bir arşiv bırakmıştır.
    ···
  18. 19.
    0
    Tevfik Mahmut Hamza (PiREMERD) ŞAiR YAZAR GAZETECi.
    1909-1923 Arasında da Türkiye ve Kürdistan'da Çeşitli Bölgelerinde Vali Olarak Görev Aldı. 1925 Yılında Süleymaniye'ye Döndü. 1926 Yılında, Kürt gazetesi Jîyan'ın Editörü, 1932 Yılında Derginin Müdürü Oldu. 1938 Yılında Gazetenin Adı Jin Olarak Değiştirildi ve Gazete 1950 Yılına Kadar Yayına Devam Etti. Ayrıca Kürdistan'da ilk Özel Kürtçe Okul Qutabxaney Zanistî (Bilim Okulu) Kurulması için Çalıştı.
    ···
  19. 20.
    0
    Asil ve Cesur Kürt kadınları

    Kürtlerin "AMOJiN"ları Dünyanın Amazonları oldu! Eski Greklerin Aryanîk mitoloji ve Kültür öğelerini çeşitli şekillerde boyutlandırarak kendilerininmiş gibi sunduklarını artık çok iyi biliyoruz. Bunlardan biri de AMAZONLAR BiRLiĞi dedikleri sadece kadınlardan oluşan topluluktur. Bunların merkez üslerini de bazen Karadeniz kıyıları, bazen Kuzey Afrika bazen de Yunanistan olarak göstermişler. Bunun ne olduğu, esas ana vatanların nerisi olduğu tarafımızdan detaylı olarak, tarihi, mitolojik, kültürel, coğrafi vs.açılardan ele alınarak ortaya çıkarıldı. Kürdistan'ın Anatanrıçalar Yurdu olduğunu herkes gibi bizde biliyoruz.

    Abovyan yazıtlarında Kürtler: "En sert ve acımasız mevsim kıştır. Ama Kürtler kışın 20-25 derece soğuğunda bile yalın ayakla çalışıyor ve geziyorlar. Hastalıklarını otlarla iyileştirmeye çalışıyorlar. Yaşlıları bile çok moralli ve genç gibi ayaktadırlar. Onlarda 120-130 yıl yaşayanları az değil. Kürtleri ilk bakışta tanıyabilirsiniz cesur bakışları ve korku salan bir duruşları vardır... Kürtler söz verdiğinde, emanet aldığında yâda, sır konusunda söz vermişse onu saklarlar. Bir Kürt hayatından vazgeçer ama bu sözünden vazgeçmez. Kadınları amazonlar gibidir. Çok cesur ve korkusuz erkekler gibi giyinip silah kuşanabiliyor, çatışmalara çekinmeden katılabiliyorlar. Özellikle bey kadınları bu konuda daha atılganlar." Bir Kızılbaş-Kürd Amazon: Fate Reş: Kürt Amazon istanbul'da' 'Kürt Aşiret Reisi Kadın 300 Amazonla istanbul'da' 'Kürt Prensesi Savaş'ta' ingiliz The Illustrated London News, 24 Haziran 1854 tarihli sayısında Kara Fatma'nın nerden geldiğini de yazıyordu: 'Kara Fatma'nın kendisi, bir Kürdistan şehri olan Maraş'tan. Gezgin bir irani kavim olan Kürtler'in yiğitlikleri düşmanlara büyük korku verir... '

    Soane, şöyle bir anısını aktarır: "Birçok kez evin hanımı kocası evde olmadığı halde, beni bir erkek gibi karşılamış, yanıma oturarak benimle konuşmuştur. Bu hareketleri yaparken de iranlı ve Osmanlı kadınlarında görülen garip bir bönlük ya da yapmacık namuskâr anne davranışlarında bulunmamıştır. Hatta kocası gelip, atını bağlayıp çadıra girinceye kadar da bana hizmetini sürdürmüştür."

    19. Yüzyılda Mirliklerin çözülmesinden ve Kürt halkının Osmanlıya başkaldırmasından sonra, kadının yeniden savaş ve politika sahnesine çıktığı görülüyor. "Kürt kadınlarının ustalıklı at biniciliğinden(süvarilik) övgüyle söz ediyorlar. Sözgelimi 19. yüzyılın ilkyarısında Kürdistan'ı gezen Fransız gezgin M. B. Poujoulat, Kürt kadınlarına ilişkin gözlemlerini şöyle yansıtıyor: "Kürt kadınları gerçek amazonlar; mükemmel ata biniyorlar ve kocaları gibi silahlılar. Zarif vücutlular, ama güneşten yanmış yüzleri hiç de sevimli değil. Kesinlikle peçe takmıyorlar; giysileri deri kemerle sıkılan, göğsü açık gri kumaştan oluşuyor. Küçük paralar bağladıkları uzun siyah saçları omuzlarında dalgalanıyor. Başlarına, geriye sarkıttıkları sarı veya mavi ince bir örtü takıyorlar, çıplak ayakla geziyorlar".

    Üç yıl boyunca iran ve Gülistan'ı gezen Alman Georg Fowler'in tesbitleri de aynı doğrultudadır: "Yedi yaşından itibaren erkek çocuklar silahla tanıştırılırlar. Kadınlar bile, bedenlerine büyük güç kazandıran silah kullanma alıştırmalarından nefret etmezler. Kürt kadınları, buğday tenli, pazılı; bazen örgülü, bazen sarkık, bazen de yabanice dağılmış uzun saçlıdırlar. Büyük siyah gözleri parlak ve hayat doludur. Fakat gözündeki bu hayatiyet ve canlılık, vahşi tabiat ortamından dolayı ele-avuca sığmayan karakterdedir."
    Kırsal kesimdeki Kürt kadınlarının, çoğu zamanlarını ev işlerinde ve kirmenle yün eğirmekle geçirdiklerini belirten yazar, bu kadınların takıyı çok sevdiklerini, alınlarında ve vücutlarının başka yerlerinde sıralamış oldukları metal takılan taşıdıklarını söyler.

    "Havva'nın güzel kızları ebeveynlerinin yanında o kadar değerlidirler ki, bu değerden dolayı, evlendiklerinde kendilerine para verecekleri yerde, başlık parası talep ederler. Evlenecek koca, evlilikten dolayı kızın anne ve babasının mahrum edildikleri hizmet yerine maddi bir bedel öderler. Eşiyle birlikte Kürtler arasında uzun çalışmalar yapmış Fransız gezgin ve antropolog Ernest Chantre, gözlemlerine dayanarak şu belirlemelerde bulunur: "Kürt kadınları, genellikle güzel ve iri yapılıdır. Özellikle dağlarda yaşayan Kürt kadınları, yabancı erkeklerin yanında yüzlerini gizlerler. Kadınlar, burunlarına hızma, kollarına metal bilezikler takarlar. Kürt kadınları, genellikle çadırların kurulmasında ve yerleştirilmesinde büyük hüner gösterirler. Kürt kızları çok güzel halı dokurlar."
    Tümünü Göster
    ···