1. 46.
    0
    Şu flood yapan huur çocuğuna ban atacak kimse yok mu burda amk
    ···
  2. 45.
    0
    Facebook'ta "büyük kürt tarihi ve mitolojisi" isimli sayfaya bakın yarılın gençler
    ···
  3. 44.
    0
    Mirliva ibrahim Paşayê Millî, Şam Kentini Ele Geçirdi [6 Nisan 1909]
    Kürt Millî Aşiret Konfederasyonu lideri ve Hamidiye Alayları komutanı Mirliva ibrahim Paşayê Millî, Jön Türklerin (13 Temmuz 1908) istanbul’da gerçekleştirdikleri ihtilal sonrası devrik sultana (II. Abdülhamid) destek vermek için, emrindeki 1500 Kürt askeriyle Şam’a yürüdü ve 6 Nisan 1909′da sultan adına şehri işgal ettiğini açıkladı. Yerel yöneticileri ve devlet görevlilerini tutuklayarak kendi yardımcılarından biri olan Mehemed Bakurê Wêranşarî’yi vali ilan etti. 23 günlük işgalinden sonra çevre vilayetlerdeki ittihatçı askerlerce sıkıştırılmaya başlandı ve geri çekilmek zorunda kaldı.
    ibrahim-pasaye-milli-hamidiyeibrahim Paşa, ittihat ve Terakkiciler tarafından kendisini etkisiz hale getirmek için görevlendirilmiş olan 3000 atlıya sahip Arap Şammar aşireti ve Neşet Paşa komutasındaki 22 taburluk askerle Abdülaziz dağında girdiği çatışmada ağır kayıplar verdiyse de Viranşehir’deki karargahına döndü. Maraş, Diyarbekir, Urfa ve Halep’ten gelen askerler Viranşehir’i sardılar ve Edşan köyünün tepesine bir top konuldu. Yer yer yaşanan çarpışmalarda günlük 300 ölü olması, barış müzakerelerinde ittihatçıların, ibrahim Paşa’ya yaşam alanı bırakmaması, Millî Aşiret Konfederasyonu’nun bazı üyelerinin yılması ve devlet güçlerinin sayıca çokluğundan dolayı ibrahim Paşa ve ailesi önce Qesra Qenco’ya (Qenco Sarayı) giderek bir gece burada konakladılar ve Qenco Husên Beg ile görüştüler, ardından da yine gizli bir şekilde peşlerinde devlet güçleri olduğu halde Sincar’daki Çiyayê Şengal’e (Yezidilerin kutsal Şengal Dağı) yol aldılar.. Çarpışmalar esnasında yaralanan ibrahim Paşa dizanteriye yakalanmıştı ve çok geçmeden yolda öldü (18 Temmuz 1909). Nusaybin yakınlarında Kevkeb tepelerinde bir kayanın altına onu gömen kafilenin bir kısmı Nusaybin’de teslim olmak zorunda kaldı bir kısmıysa Sincar’a ulaştı. ibrahim Paşa’nın fedailerinden bazıları cenazeyi gömülü olduğu yerden alarak Suriye’nin Haseke vilayetinde Faya Mezarlığı’na gömdüler. ibrahim Paşa’nın ölümünün hileli olduğunu düşünen ittihatçiler, bir yıl sonra mezarını açıp muayene ederek ölenin ibrahim Paşa olduğuna karar kılmış ve mezarı kapattırmıştı ancak ibrahim Paşa’nın cesedi ortadan kaybedilmişti.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 43.
    0
    LOLO DEVLETi
    Lololar, eski tarihte Süleymaniye bölgesinde oturan büyük zagros halk topluluğundan biridir. Bu günkü Kürtlerin atalarından olan lololar, tarihin değişik dönemlerinde, devletler kurmuş, bağımsızlık ve özgürlüklerini sürdürmüş, ilim, sanat ve kültürde hayli ilerlemiş, vatanlarını korumak için komşuları olan Asur ve Akatlarla birçok savaşlara girmişlerdir. Zehave bölgesinde keşf edilen milattan önce 2800 yillarinda Lolo krallığı dönemine ait olan bir antik levhaya göre Halman (bu günkü Hilvan) bölgesiyle Zehave bölgesi o dönemlerde lollo krallığına bağlıydı. Lololarin devleti, Süleymaniye, Sêxan, Zehav, Sehrizor ve Kerkük’e kadar geniş bir sinir vardı. Devletin başkenti Zimri şehriydi.
    Lololarin kurdukları devlet, yaklaşık bin yıl devam ettikten sonra milattan 18.yüzyılda Akad kralı Naram-sin´in saldırısına uğrar ve Akatlarin yönetimine geçer. Gotilerin Akat topraklarını işgal hareketi sırasında, lololar, tekrar bağımsızlıklarına kavuşurlar ve Gotilerle iyi dostluk ilişkilerini kurarlar. Milattan önce 10. yüzyılda Asurlarin saldırılarına maruz kalan Lollo kralı (Amixa) Süleymaniye yakınında bulunan "Pirmigro" kalesine kaçmak zorunda kalır ve başkent Zimri kenti, Asurilerin denetimine girer. Sonra Asurlarin kendi aralarındaki anlaşmazlıklarından ötürü Lollo bölgesi bir çok huzursuzluk, başkaldırı ve kavgalara sahne olur. Bu durum Asur hükümetin yıkılış ve Med imparatorluğunun kurulusuna kadar devam eder.
    ···
  5. 42.
    0
    Mehabad Kürt Cumhuriyeti
    iran'ın kuzeybatısında , bugünkü Batı Azerbaycan eyaletindeki Mehabad şehristanında Sovyetler Birliği'ninde desteğiyle 22 Ocak 1946 tarihinde mahşer günü gibi bir kalabalıkta Mehabad Kürt Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Cumhuriyet Pîranşar , Naqada ve Ushnaviya şehirlerini kapsamaktaydı ve başkenti Mehabad şehriydi.
    Mehabad Kürt Cumhuriyeti ilanında 20 gün sonra , 11 Şubat 1946 tarihinde Kürdistan Milli Meclisi(KMM) toplantısında hükümet aşağıdaki gibi teşkil edilmiştir.
    Qazî muhafazid : Cumhurbaşkanı
    Hacı Baba : Başbakan
    Mustafa Barzani : Genelkurmay Başkanı
    Seyfi Qazî : Kolluk Kuvvetleri Komutanlığına
    Mehabad Kürt Cumhuriyeti 'nin askeri birliklerin temelini Herekî ve Şikak aşiretlerine mensup kişiler oluşturuyordu. Aynı gün Kürdistan Millet Meclisi(KMM) Kürtçe dilini devletin resmi dili olarak kabul etmiştir.
    Aynı zamanda cumhuriyetin millî marşı, Koye doğumlu şair Dildar (Yunus Rauf)'ın 1938'de hapisteyken Sorani lehçesiyle yazdığı "Ey Reqîb" seçilmiştir. Cumhuriyetin bayrağı ise üstte kırmızı, ortada beyaz, altta yeşil, ortalarında devlet arması şeklinde belirlenmiştir.
    Bir süre sonra basın yayın örgütlenmesi yapıldı ve 10 Ocak 1946'da yayın hayatına başlamış olan Kurdistan Dergisinin yayına devdıbına ve Kurdistan adlı resmî bir gazetenin çıkarılmasına karar verildi. Kürdistan Milli Meclisi, aldığı kararlar ile eğitim alanında iyileştirme kararı aldı ve genel ve zorunlu ilk öğretimi tesis eden yasalar çıkardı. Fakir ailelerin çocuklarına para yardımı, giyecek ve ders kitapları verildi. Kültürel çalışmaların önemini vurgulayan meclis, ilk olarak iki Kürt şairin, Hejar ile Hemen’in şiir kitaplarını devlet matbaasında bastırdı. Kısa bir süre içerisinde Kürt okulları kuruldu ve Kürtçe eğitime başlandı. Hawar ve Hilale adıyla iki yeni dergi yayınlandı. 10 Mart’ta ise Sovyetlerin göndermiş olduğu bir verici istasyonu ile Mehabad Radyosu yayın yapmaya başladı.
    Şah güçleri, 16 Aralık 1946'da Azerbaycan'ın başkenti Tebriz'i aldıktan bir gün sonra, Barzaniler'in şehirde bulunmadıklarına emin olduktan sonra, sonsuz bir gururla 17 Aralık 1946'da savunmasız Mehabad'a girdiler. Böylece kısa ve güzel bir rüya son bulmuş, Mehabad Kürt Cumhuriyeti sona ermişti. Mehabad Kürt Cumhuriyeti 11 ay ayakta kalabilmiştir.
    Çöküş nedenleriyle ilgili olarak Koohi-Kamali şunları söylemektedir
    "Öncelikle Kürt toplumunun ana özelliği olan aşiret bölünmüşlüğü, merkezi hükümete karşı direnişin sonucunda Kürt Cumhuriyetinin kurulmasında rol oynadığı gibi bu cumhuriyetin yıkılmasına da sebebiyet vermiştir. Değişik aşiretler, daha doğrusu bu aşiretlerin liderleri arasındaki çatışma ve çekişmeler ulusal hareketin önünde önemli bir engel olmuştur. Bir veya birden çok aşiretin kendi çıkarları uğruna dış güçlerle iş birliği yapması Kürt tarihinde olağan bir haldir. ikinci iç sebep cumhuriyetin iyi örgütlenmiş ve politik deneyimine sahip güçlü yönetimden yoksun olması olgusudur." demiştir.
    iran Şahı verdiği sözünde durmamış ve Qazi muhafazid, Savunma Bakanı Seyfi Qazi ve kardeşi Sadri Qazi ile birlikte, cumhuriyetin ilan edildiği Çarçıra meydanında, 31 Mart 1947 tarihinde idam edilmişlerdir.
    Not: Ekim 1958 yılında Mustafa Barzani , Mehabad kullanılan aynı bayrağı taşıyan, KDP adı altında parti kurup özerk bir Kürt bölgesi için mücadeleye başlamıştır.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 41.
    0
    Orta Asya’da yaşayan Belucilerin durumu, birçok yönden Ortadoğu’daki Kürtlere benzemektedir ve komşularımız aracılığı ile dolaylı da olsa ülkemizi ilgilendirmektedir. Kürt nüfusun iran, Irak, Suriye ve Türkiye gibi değişik ülkelere dağılması gibi, hem Pakistanlılardan hem de Farslardan farklı bir etnik kimliğe ve kültüre sahip olan Beluciler de iran, Pakistan ve Afganistan arasında dağılmıştır. PKK’nın bağımsız Kürdistan mücadelesi gibi, Belucistan Kurtuluş Ordusu ve Cundallah gibi örgütler de bağımsız bir Beluci devleti kurabilmek için mücadele etmektedirler. Ancak, iran’ın Beluciler üzerinde uyguladığı sıkı kontrol nedeniyle, Belucistan bağımsızlık mücadelesi daha çok Pakistan üzerinden yürütülmektedir.
    Belucilerin, etnik köken yönünden de Kürtlerle ortak noktaları olduğu ileri sürülmektedir. Harrison’a göre; Kürtler ve Beluciler, bugünkü Suriye toprakları içinde olan Halep’ten (Aleppo) taze besin ve su aramak üzere milattan çok kısa bir zaman önce birlikte göç ettiler. Kimi tarihçiler Belucileri semitik Keldani yöneticileri ile kimileri Araplarla, kimileri Kürtlerle, kimileri ise Asya azınlıklarından Aryanlarla ilişkilendirmeye çalışmaktadır. Her ne kadar Belucilerin etnik kökeni hakkında tarihçiler arasında ihtilaf olsa da, tarihçiler, Kürtlerin Kuzey Irak, Türkiye ve Kuzeydoğu iran’ı içine alan bölgeye gittikleri; Belucilerin ise Hazar Denizi kıyılarına doğru yöneldikleri ve 14 yüzyılda bugün yaşadıkları bölgeye göç ettikleri konusunda hemfikirdirler.
    ···
  7. 40.
    0
    Qazî Mihemed'in Kürd Ulusuna Vasiyeti
    Artık düşmanlarınıza aldanmayın, Kürdlerin düşmanları hangi ulustan ve guruptan olurlarsa olsunlar, düşmanlarımızdırlar, merhametsizdirler, vicdansızdırlar, size acımazlar. Sizi birbirinize kırdırırlar, yalan dolanlarla, para-pulla sizi karşı karşıya getirirler.
    Şehîd Pêşawa Qazî Mihemed'in Kürd Ulusuna Vasiyeti
    Şehîd Pêşawa Qazî Mihemed'in (muhafazid) idam sehpasında Kürd ulusuna yazdığı vasiyeti:
    Bağışlayan ve Yüce Allah'ın adıyla,
    Ey Kürd halkı!
    Değerli kardeşlerim!
    Zulüm ve baskı gören halkım!
    Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Allah aşkına artık birbirinize düşmanlık etmeyin, sırt sırta verin, zorba düşmana ve zalimlere karşı durun. Kendinizi düşmana bedava satmayın.
    Kürd halkının düşmanları çoktur, zorba ve acımasızdırlar. Her halkın, ulusun başarı sembolü, birliktir, işbirliği ve dayanışmadır. Birliğini sağlamayan, uyumu olmayan her halk, her zaman düşmanın baskısına maruz kalır, ezilir. Kürdlerin, yeryüzünde yaşayan öteki halklardan ekgib bir yanı yoktur. Hatta siz yiğitliğinizle, fedakârlığınızla, baskıdan kurtulan halklardan daha ileridesiniz. Düşman, işinin gerektiği kadarıyla sizi ister ve işi bittikten sonra size hiç acımaz, sizi hiç affetmez. Düşmanlarının baskısından kurtulan halklar da sizin gibiydiler, ama onlar kurtuluş için birliklerini sağlamışlardı. Yeryüzündeki tüm halklar gibi artık siz de ezilmeyin. Birlik olursanız, birbirinizi kıskanmazsanız, kendinizi düşmana satmazsanız, siz de kurtulursunuz.
    Kardeşlerim,
    Artık düşmanlarınıza aldanmayın, Kürdlerin düşmanları hangi ulustan ve guruptan olurlarsa olsunlar, düşmanlarımızdırlar, merhametsizdirler, vicdansızdırlar, size acımazlar. Sizi birbirinize kırdırırlar, yalan dolanlarla, para-pulla sizi karşı karşıya getirirler. Kürd halkının düşmanları içinde en zalimi, en mel'unu, en Tanrı tanımazı, en acımasızı Acem (iran)'dır. (iran) Kürdlere yönelik her türlü suçu işlemekten geri kalmaz, tüm tarihi boyunca Kürtlere düşman olmuş, kin gütmüştür, gütmektedir. ismail Ağa'yı (Simko), kardeşi Cevher Ağa'yı, Mengur'lu Hamza Ağa'yı ve daha nicelerini, Kuran'a yemin ederek kandırdılar, kalleşçe öldürdüler. Onlar, Acemlerin kendilerine iyi davranılacağına dair Kuran üzerine ettiği yemine safça inandılar. Bugüne kadar olan tarih boyunca hiç kimse, Acemlerin sözlerine sadık kaldıklarını, Kürdlere verdikleri sözü tutup vaatlerini yerine getirdiklerini görmemiştir. Küçük bir kardeşiniz olarak size diyorum ki, Allah aşkına, birbirinizi tutun, birbirinize destek olun. Emin olun ki, eğer Acem size bal veriyorsa mutlaka içine zehir katmıştır. Acemlerin yalan vaatlerine, sözlerine kanmayın, eğerKurana bin kez el basıp söz verse de amacı sizi kandırmaktır, hile yapmaktır.
    Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Diyorum ki size doğru yolu göstermek için elimden gelen her şeyi yaptım, canla başla mücadele ettim, bu uğurda gevşek davranmadım. Şimdi de size diyorum ki artık Acemlere inanmayın, onların Kuran'a el basarak verdikleri söze inanmayın. Size nasihat ediyorum ki yüce Allah aşkına vaatlere artık kanmayın. Çünkü onlar ne Allah'ı tanıyorlar, ne peygambere, ne kıyamet gününe, ne Allah huzurunda hesap vermeye inanıyorlar. Onların nezdinde, Müslüman da olsanız, Kürt olduğunuz için suçlusunuz, onların düşmanısınız, malınız onlara helaldir.
    Benim verdiğim söz "Sizi kötü kalpli düşmanın eline bırakıp gitme" değildi. Ben geçmişimizi ve Acemlerin söz vererek, hileyle kandırıp yakaladığı, öldürdüğü büyüklerimizi çok düşündüm. Onlar her zaman aklımdaydılar ve ben hiç bir zaman Acemlere güvenmedim. Ama onlar buraya (Mahabad) dönmeden önce, yolladıkları mektuplarla, elçi olarak gönderdiği ünlü Kürd ve Farslarla, Acem devletinin, Şah'ın kendisinin kötü amaçları olmadığına, Kürdistan'da bir tek damla kan akıtmayacaklarına dair söz verdiler. Onların verdikleri sözün neticesini şimdi siz kendi gözlerinizle görüyorsunuz. Eğer aşiret reislerinin ihaneti olmasaydı, onlar kendilerini Acem hükümetine satmasaydılar, bunlar da bizim ve Cumhuriyetimizin başına gelmezdi.
    Sizlere nasihatim, vasiyetim odur ki; çocuklarınızı okutun. Eğitim dışında, bizim diğer halklardan hiç bir eksiğimiz yoktur. Halklar kervanından kopmamak için okuyun, okumak düşmana karşı en etkili silahtır.
    Emin olun, bilin ki, eğer uyumunuz, birliğiniz, eğitiminiz iyiyse, düşmana karşı zafer kazanırsınız. Benim, kardeşimin ve amcaoğullarımın öldürülmesi, gözünüzü korkutmasın. Amaçlarımıza ulaşana kadar daha bizim gibi birçok kişi, bu yolda öleceklerdir.
    Eminim ki bizden sonra da başka kişiler riyakârca aldatılarak ortadan kaldırılacaktır.
    Eminim ki bizden sonra birçok kişi, bizden yetenekli ve bilinçli de olsalar, Acemlerin kurduğu tuzağa düşecekler. Ama umut ederim ki bizim ölmemiz, bağrı yanık Kürtlere, ibret olur, ders alırlar.
    Size bir diğer vasiyetim de şudur: Halkın mutluluğunu, iyiliğini isteyin. Halk sizin yardımcınız olursa, eminim ki siz de Allah'ın yardımıyla başarıya ulaşırsınız. "Sen niye başarıya ulaşamadın" diyebilirsiniz. Cevap olarak diyorum ki, "Vallahi ben başarılı oldum. Ben halkın ve vatanın uğruna malımı, canımı veriyorum. Bundan daha büyük bir başarı, nimet olur mu?" inanın ki ben her zaman Allah'ın, onun resulü, halkım ve vatanın huzuruna yüz akıyla çıkacak bir ölümü istedim. Bu, benim için bir zaferdir.
    Sevdiklerim,
    Kurdistan tüm Kürdlerin evidir. Her evde, ev sakinlerine bildikleri iş verilir. Artık ötekilerin kıskanma hakkı yoktur. Kurdistan da böylesi bir evdir. Eğer siz birisinin bu evde çalışabileceğini biliyorsanız, bırakın çalışsın.
    Onun işine taş koymak olmaz artık. Sizden birisinin omuzlarında büyük sorumluluklar olmasından, yerine getireceği, sorumluluk duyacağı bilinenlerin payına büyük işler düşmesinden ve onun da bu işleri yapmasından üzüntü duymak olmaz. Emin ol ki Kürd kardeşin kindar düşmandan daha iyidir. Eğer omuzlarımda büyük sorumluluk olmasaydı, ben bugün darağacı altında olmayacaktım. Birbirinize karşı tamahkar olmayın. Bizim emirlerimizi yerine getirmeyenler, sadece emirleri yerine getirmemekle kalmıyorlardı, bize tam bir düşman gibi davranıyorlardı. Şimdi onlar çocukları arasında ve derin uykudalar. Biz kendimizi halkın hizmetçisi olarak gördüğümüz için, halka hizmet ettiğimiz için darağacının altındayız ve ben son saatlerimi vasiyetimi yazarak geçiriyorum. Eğer omuzlarımda büyük bir sorumluluk olmasaydı, ben de çocuklarımın arasında, derin uykuda olurdum. Oysa ben şu anda ölümünden sonra yapmanız gerekenler konusunda nasihatlerimi yazıyorum. Ve eminim ki eğer sizden biri benim sorumluluğumu almış olsaydı, şimdi o darağacı altında olacaktı. Allah'ın rızasını almak için, halkının hizmetkârı olan bir Kürd olarak, omuzlarımdaki sorumluluk gereği aşağıdaki nasihatları ediyorum. Umud ederim ki, şu andan itibaren dersler çıkarır, nasihatlarıma uyarsınız, Allah'ın yardımıyla düşmana karşı zafer kazanırsınız.
    1- Allah'a, peygambere (Allah'ın selamı üstüne olsun) ve Allah'ın yanında olan her şeye inanın, iman edin, dini vecibeleri yerine getirmede güçlü olun.
    2- Aranızdaki birlik ve uyumu koruyun, birbirinize kötülük yapmayın, özellikle sorumluluk ve hizmet alanında tamahkâr olmayın.
    3- Düşmanın sizi aldatmaması için, eğitim seviyenizi yükseltin.
    4- Düşmana özellikle Aceme inanmayın. Çünkü Acem birkaç açıdan sizin düşmanınızdır. Dininizin, ülkenizin, halkınızın düşmanıdır. Tarih ispat etmiştir ki Kürdler aleyhine sürekli bahane aramıştır. En küçük suçlarda dahi Kürdleri öldürüyorlar, Kürdlere karşı her türlü suçu işlemekten geri kalmıyorlar.
    5- Bu dünyada, birkaç günlük ve önemsiz bir bir yaşam uğruna kendinizi düşmana satmayın, çünkü düşman düşmandır, düşmana güvenilmez.
    6- Birbirinize, siyasi, maddi, manevi ve namus alanlarında ihanet etmeyin. Çünkü hain, Allah'ın, insanların huzurunda suçludur, ihanet döner haini vurur.
    7- Eğer sizden birisi, ihanet etmeden işini yapıyorsa, kendisine yardımcı olun, kıskançlık ve tamah için kendisine karşı durmayın, ya da Allah göstermesin onun hakkında yabancıların ajanı olmayın.
    8- Bu vasiyetimde cami, hastane ve okullar hakkında yazdıklarımın yerine getirilmesini talep edin, bunlardan yararlanın.
    9- Diğer halklar gibi baskı ve zulümden kurtulmak için mücadele etmekten geri durmayın. Dünya malı önemli değildir. Eğer vatanınız varsa, özgür ve serbestseniz, o zaman her şeyiniz var demektir, malınız, mülkünüz, devletiniz, ülkeniz, saygınlığınız da olacaktır.
    10- Allah'a olan can borcu dışında, kimseye borcum olduğunu zannetmiyorum. Ama eğer az ya da çok, borçlu olduğum birisi çıkarsa, ben geriye çok mal-mülk bıraktım, gidip varislerimden borcunu istesin.
    Birbirinizi tutmadığınız müddetçe başarılı olamazsınız. Birbirinize zulüm etmeyin. Çünkü Allah zalimleri çok erken yok eder. Zulüm ortadan kalkacak, bu Allah'ın sözüdür, Allah zalimden intikam alır.
    Bu sözleri kulağınıza küpe edeceğinizi umud ediyorum. Allah sizi düşmanlarınız karşısında zafere ulaştırsın. Sadi'nin buyurduğu gibi:
    Amacımız nasihatti, yaptık.
    Sizi Allah'a havale ettik, gidiyoruz.
    Halkının ve vatanının hizmetçisi Qazî MIHEMED
    Tümünü Göster
    ···
  8. 39.
    0
    Kimim Ben?
    Onurlu kürdüm,
    düşmanın düşmanı,
    barışseverin dostuyum.
    Uygar insanım,
    Ne ilkelim, ne de yabani
    Ne yapayım savaşsız olmuyor.
    Düşman ülkemden çıkmıyor.
    Benim atalarım
    Hep özgür yaşadılar
    Köle olmak istemiyorum
    Sonsuza deĝin
    Kimim ben?
    Cigerxwin
    ···
  9. 38.
    0
    en ünlü kralı olan Tigranes (Tigran II) tarafından hizmete alındıklarını, Gordyaea ülkesinin en büyük ve en iyi parçasının Roma generali Pompey tarafından Tigranes’e verildiğine işaret etmektedir. Bugün tarihi Kurdistanda bulunan yapıtların önemli bir kısmıda Kürdler tarafından inşa edilmiştir. Ermeni yapıtlarının bazılarınıda Kürdler inşa etmiştir.

    DiON CASSiUS

    II.Yüzyılda yaşayan Romalı Tarihçi Dion Cassius’da Kürdistana, “Gordyen” (Gord-Yurdu); 359 yılında, Sasanlılar tarafından Romalıların Amida (Diyarbakır)da kuşatılması sırasında bu şehirde bulunan A.Marcellinus ise, “Korduen” (Kord Yurdu) diyor. Tarihçilerin kullandığı Kard, Kord, Gord ve Gordyaea adları Kürd ve Kürdistan adlarıyla aynıdır. Kürd Yurdu – millattan önce 63 yılı

    KOMAGENE KRALLIĞI

    Kommagene krallığı MÖ 162 - MS 72 yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında Kürtler tarafından kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkentiydi. Bu krallığın en ünlü ismi kuşkusuz Kral Nemruddur. Kral Nemrud Kürd olup adıda Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Namır” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir ve “ÖLÜMSÜZ” demektir. Yani Nemrud ölümsüz kraldır. Bu yüzdendir ki kendisinin heykellerini ve mimari eserlerini Nemrud dağının tepesine kendisini ölümsüzleştirmek için inşa ettirmiştir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla dizayn edilmişti. Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir. Yazılı belgelerde MÖ. 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde “kummu” olarak geçer. Kral 1.Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğinde olan Tanrı heykelleri 1987 yılında UNESCO tarafından “insanlığın kültür mirası” listesine alınmıştır. Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm dünya uygarlığa uyanır. Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı: “Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir hilekar,” diyerek suçlar. Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm.” Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.

    Komagenenin Tarihi Eserleri

    Gündoğumu ve günbatımının tüm ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa ettirmiştirDoğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Hayvanların kralı olan aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize eder. Heykeller her iki tarafta da şu şekilde sıralanmıştır: ---

    MiTANi KRALLIĞI

    Mitaniler, Hurri konfederasyon denemesinden sonra kurulan daha güçlü bir federasyon konumundadır. Habur çayının doğduğu yerde Vaşukani adlı bir kent merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. Hurri dil grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürmektedir. M.Ö 1500-1250 yılları arasında yaşamıştır. Demiri kendi tekelinde tutmuştur. At yetiştiriciliğinde meşhurdur. Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortdıbını yaşamıştır. Mitaniler Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle Kurdistanin Kerkük bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir. En son Asur imparatoru Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir. Mitanilerin başkentinin adı Vaşukanidir. Kürtçede başikani veya hoşkani “güzel pınar” demektir. V-B-H harflerinin sesleri birbirine çok benzer. Zamanla ses değişimi olmuş olması yüksek olasılıktır. Belkide Kurdistanda halen V harfini kullanıyorlardır. Mitanilerin aryen kökenli oldukları biliniyor. Büyük olasılıkla Mitaniler Kürdlerin atalarıdır.

    GUTi KRALLIĞI

    Zagros dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında yaşayan ve bu günkü Kürtlerin atalarından biri olan Gutiler, M.Ö. 2700 yıllarında müstakil bir devlet kurar, Mezopotamya ve çevresindeki verimli topraklara yerleşirler. Mezopotamya kuzeyindeki Akad memleketlerini M.Ö. 2649 yıllarında işgal edip tam iki asra yakın, Sümer ve Akadları idare ettiler. Gutiler daha çok Sümerlerin doğusunda Zagros eteklerinde yaşayan Aryen kökenli bir etnik gruptur. “Guti” kelimesi Sümer kökenlidir ve manasıda (Gud=öküz, sığır) bugünkü Kürtçe’de yer alan “öküz, sığır sahibi halk” anldıbına gelmektedir. En son Guti kralının adı Tirigandır. Tir Kürtçede “Ok” demektir. Tirigan ise “Okçu” demektir.

    SUBARLAR

    Subarlar 'ın yazılı tarihi hakkında ilk bilgileri Hitit tabletlerinden almaktayız. Buna göre yörenin ilk sakinleri Mitanni adında bir devler kuran Huriler olmuştur. M.Ö.3000 ve 4000 bin yıllarında bölgede Subarlar 'ın yaşadıkları ve Fırat isminin bunlar tarafından verildiği ileri sürülmüştür. Subarlar 'ın Huriler'le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Mezopotamya'da gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler. M.Ö.3000 ve 4000 bin yıllarında Yukarı Fırat boylarında Subarlar'ın yaşadıklar Fırat adının bu kavim tarafından verildiği de ileri sürülmüştür. Subarlar Huriler'le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim olduk bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya, da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Bundan dolayı bilginler, Mezopotamya'da, gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler . M.Ö. 17. yüzyıl içindede Subariler Mitanni Krallığı’nı kurdu.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 37.
    0
    5000 Yıllık Antik Kürd Tarihi
    Kürtler tarih boyunca bir çok krallık, devlet ve beylik kurmuştur. Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya’da tarih sahnesine çıkmış birçok topluluğun Kürt olması büyük ihtimaldir. Mesela isimleri tarihlerde anılan; Subarlar, Guti,Lulu, Kusi, Kassit, Mitaniler, Mannai, Urartu, Cyrtii (Kyrti/Kur-ti-i, Kimmer, Kardu, Med v.s. gibi kavimlerin çoğu Kürddür. Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği çok açıktır.
    YUNANLI KSENEFON VE ANLATIMLARI

    Günü Gününe Onbinlerin Kürdistan'dan GeçişiKürdistan’a giriş tarihleri Milattan önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar Kürdistan içerisinde yol alan Ksenefonun ordusu, 21 Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı. Grillos’un oğlu, Diodoradan doğma Tarihçi ve filozof Xenophon veya Ksenefon Milattan önce 431 yılı civarında Atina yakınlarındaki Erxieon’da doğdu. Yunanca Sokrates olarak telaffuz edilen filozof Sokrates’in öğrencisi idi. Ünlü filozof ve tarihçi olan Atinalı Ksenophon (M.Ö.430-355) Anabasis (sefer) adlı eserinde(6) yaşanan olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan halklar konusunda birçok bilgiler verir . Pers imparatorluğunun Batı Anadolu valisi olan Kiros/Keyhüsrev’in babası Pers kralı Darius (Kürdçe DARA) ölmüş. Büyük oğlu Artakserksis tahta geçmiş ama Kiros adlı küçük kardeş tahta çıkan kardeşi II Artakserksise (M.Ö. 404-358) karşı isyan etmiş ve tahtı ele geçirmek için ordu toplamaya başlamıştı. Kiros Kral olan kardeşi Artakserksis’e karşı sefere hazırlanıyordu. Yunanlı bir ordu toplayıp 10 bini aşkın savaşçının katıldığı iran seferini başlatmıştı. Sonuçta Ksenefon, Milattan önce 401 tarihinde Pers kralının oğlu Kiros’un komutanlığında, Kral ikinci Artakserksis’e karşı sefere katıldı. Ksenefon’un Ellinika adlı kitabı, III. kitap, I. bölüm).Kiros komutanlığındaki bu sefer M.Ö. 6 Mart 401 tarihinde bugünku Manisa ilinin Salihli ilçesi yakınlarındaki Sardes şehrinden çıkışla başladı. Anadolu’yu boydan boya geçip Babil yakınlarındaki Kunaksa’da 5 Eylül 401 tarihinde iki pers kral adayı orduları karşı karşıya geldiler. Kunaksa savaşında, ordusu galip gelmesine rağmen, Kiros öldürüldü. Böylece Ksenefon kral adayı ve dostu Kiros’u kaybetti. Yunanlılar savaşı kazanan taraf olmasına rağmen, destekledikleri kral adayı Kiros öldürülmüştü. Bu yüzden de, bir yandan savaşı kazandıkları için galip sayılırlarken, öte yandan da, destekledikleri Kiros öldürüldüğü için mağlup sayılıyorlardı. Kunaksa yenilgisinden sonra memleketlerine dönmek üzere yola çıkan Helen askerlerinin kumandanı da öldürüldüğü için 10 bini aşkın Yunanlı asker başsız ve komutansız kalmıştı. Bunun üzerine Ksenefon yeteneği ile kendisini komutan seçtirmişti. Ve Yunanlılar Ksenefon komutasında Yunanistan’a geri dönmeye başladılar. işte bu dönüş tarihte “Onbinlerin Donüşü olarak” adlandırıldı. (Yunancası “Kiru Anavasi”).Ksenefonun heykeliOnbinler, donüşlerinde Kurdistandan ve Ermenistan da geçtiler. Komutan Ksenefon da başından geçenleri yazdı. Kiru Anavasi kitabı ortaya çıktı. Kiru Anavasi’nin 4. kitap olarak adlandırılan bölümü, Onbinlerin Kurdistandan geçişini anlatır. Onbinler, donüşlerinde Kurdistandan ve Ermenistan da geçtiler. Komutan Ksenefon da başından geçenleri yazdı. Kiru Anavasi kitabı ortaya çıktı. Kiru Anavasi’nin 4. kitap olarak adlandırılan bölümü, Onbinlerin Kurdistandan geçişini anlatır. Yunanistana geri dönen ordunun Kurdistana giriş tarihi: Milattan Önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar Kurdistan içerisinde yol alan ordu, 21 Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı. Ermenistana girdi. ---

    KSENEFON VE KURDiSTANDAN GEÇiŞi ==Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon (Xenophon) Milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinin üçüncü kitabındada Karduklardan sözeder. Yunanlı Xenophon 10 bini aşkın ordusuyla Pers ordusunu yendikten sonra başladığı yolculuktan geri dönerken Kardukların ülkesinden geçer ve Kardukların saldırısına uğradığını anlatır. Mesela:* Kürdlerin kimsenin hakimiyetini kabul etmeden özgür yaşadıklarını yazmış. Onun tarifine göre Karduklar dağlar arasında yaşayan savaşçı bir halktı. Akamenid kralına bağlı değildiler. Onların ülkesinden sonra Ermenistan gelmekteydi. Ksene = yabancı, fon = ses. Ksenefon= yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir. Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon, üçüncü kitabının sonunda değinmeye başladığı Karduklardan bahseder:*Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı, iran Şahının düşmanı olup; ona tabi değillerdir. O kadardı ki Karduklar bir defasında 120 bin kişilik iranın kraliyet ordusu bunların ülkesini işgal etmiş, bir teki bile geriye dönemeden yok olmuştur, sebebide Kurdistanın çok karışık oluşu. Ksenefon, Kardukhların, iranlılardan bambaşka soydan ve onlara çok düşman olduklarını, bir tanık olarak anlatmıştır. Ksenefon dördüncü kitabında tekrar döner ve şunlardan bahseder:*Kardukların ülkesine girdiklerinde düşmanın geçiş yollarını kapamamaları için sessiz ve hızlı bir şekilde ilerleme düşünceleri olduğunu yazmış.*Kardukların toplanarak öndeki askerlere saldırdığını bazılarını öldürdüğünü ve diğerlerinide yaraladıklarını ve bu saldırının kendilerini sürpriz bir şekilde yakaladığını yazmış. Eğer Kardukhlar daha büyük bir rakamla bu saldırıyı yapsalardı ordusunun büyük bir bölümünün yokedilmiş olacağını anlatmış.*Kardukların çok iyi savaşçılar olduğunu, ellerinde boyları büyüklüğünde yayları ve uzun okları olduğunu yazmış. Mükemmel okçu olduklarını ve yayları gererlerken sol ayağı ile yayın ağaç kısmına basıp kirişi gerdiklerini belirtmiş. Kürd oklarının büyük ve kuvvetli olduğundan Yunan askerlerinin kalkanlarını ve göğüs zırhlarını delip geçtiğini ve askerleri öldürdüğünü yazmış. Kürd oklarının bu özelliklerinden dolayıda Yunan askerlerinin o okları yerden alıp mızrak yerine geri fırlattığıı yazmış.*Sapan kullandıklarını yazmış. Taş, ok ve sapanlarla bir nevi gerilla savaşı yürüttüklerini yazmış. Hep beraber saldırdıklarında , hep bir ağızdan, saldırı marşı biçiminde bir marş söylediklerini yazmış (Kürdçedir herhalde).* işgal sırasında Kardukların çoluk çocuğunu alarak dağlara çekilip işgalciye karşı direndiklerini yazmış. Kürd köylerindede epeyce bakır eşya olduğunu yazmış.*Karduklarin dağlarda ateşler yakarak, bu ateşlerle biribirleriyle haberleştiklerini yazmış
    'NOT: KSENEFON i.Ö 401 YILINDA GÖRDÜĞÜ KÜRDLERi ANLATIYOR.
    Kürd köylerinde, Kürd evlerinin çok güzel olduğunu, bol yiyecek bulunduğunu ve bu evlerde bolca şarap bulduklarını, şarap saklama sarnıçlarının sıvalanmış iyi sarnıçlar olduğunu yazmış. Kürdlerin çok modern ve gelişmiş bir toplum olduğunu anlatmış. *Kürdlerin geçiş yollarını tıkadıklarını ve üstlerine tonlarca ağırlıkta kayalar attıklarını ve askerlerinin paramparça olduğunu, bazılarının öldüğünü diğerlerinin kol ayakların koptuğunu anlatmış. Birkaç çarpışmadan sonra Ksenefon anlaşma önerdiğini, ölü Yunanlılar’ın cesetlerini istediğini anlatmış. Kürdlerinde, Yunanlılara “evlerimizi yakmazsanız ölülerinizi size teslim ederiz”, dediklerini yazmış. Tarihteki ilk Kürd-Yunan anlaşması. Bu anlaşma yapılırkende tercüman kullanılmış herhalde: Yunanca - Kürdçe.*Anlaşmaya rağmen görüşmeler daha bitmeden Karduklar yeniden taşlar yuvarlamaya başlarlar. Yürüyüş ertesi gün Karduklar’la savaşa savaşa devam eder.*Nihayet Yunanlılar “Kurdistan” ile Ermenistan’ı ayıran sınır olan Centrites Nehri‘ne (Ancient Turkey kitabının yazarı Seton Lloyd’a göre bu nehir Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı’dır) ulaşır.* Kurdistandan 7 günlük geçiş süreci boyunca hiç uyuyamadıklarını ve sürekli savaştıklarını, çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında çatışarak Kurdistandan çıktıktan sonra rahat bir uyku uyuyabildiklerini yazmış. Sonraki yürüyüşleri Ermenistan içine devam etmiş. (IV. Kitap, s. 287-91). Bu haritada Ksenefon’un anlattığı Kurdistan ve Ermenistanı ayıran sınır. Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı Van Gölünün altındaki uzun koludur. Ksenefonun izlediği yolKürdler bu sınırların diğer yerlerindede yaşıyordu tabiki. Ksenefonun anlattıkları özellikle Kurmanci Kürdleri olabilir. Ermeniler bu bölgeye eskiden Trakya-Balkan bölgesinden göç ettikleri ıspatlandı. Frigce ve Ermenice çok yakındır birbirine zaten. Ermeniler oralara daha gelmemişken Ermenilerin yaşadığı yerlerde Kürdler yaşıyordu.*Ksenefon Kürdistandan geçişleri süresinde başlarına gelen felaketlerin, Pers ordusuna karşı savaştıklarında başlarına gelenlerden daha fazla olduğunu yazm
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    0
    Kürt Şair, Yazar,Gazeteci PÎREMÊRD (1867-1950)
    Asıl adı Tevfik Mahmut Hamza olan şair, yazar ve gazeteci Pîremêrd (1867-1950), Süleymaniye şehrine komşu olan Gwêje’de doğdu. Bane ve Süleymaniye’de Arapça ve fıkıh eğitimi aldı. Uzun bir süre Türkiye ve Kürt illerinde de bulunan Piremerd, bu süreçte birçok idari ve siyasi çalışmada bulundu. 1926 yılında, Kürt gazetesi Jîyan’ın editörü, 1932 yılında derginin müdürü oldu. Bölge’de ilk özel Kürtçe okul (Qutabxaney Zanistî/Bilim Okulu) kurulması için çalıştı. Ardında birçok önemli eser bırakan Pîremêrd, 19 Haziran 1950’de yaşdıbını yitirdi.
    ···
  12. 35.
    0
    Bitlisli Kemal Fevzî, 27 Mayıs 1925'te Amed'te idam Edilip Şehâdete Ulaşırken,
    Son Sözü "Cennet Kürdistan" Oldu...
    ···
  13. 34.
    0
    Tarih boyunca cahil toplumlar kontrol etmek amaçlı dini inançlar ve ideolojiler kullanılmıştır. Kullanılmaya da devam ediyor ne yazık ki
    ···
  14. 33.
    0
    Kürtleri zorla türkleştirmek;vatanseverlik, sevap,kahramanlık... Ancak kürtlerin beni rahat bırakın"demesi bölücülük, ihanet,terör...
    ···
  15. 32.
    0
    Kürtlerin Uygarlığa Katkıları
    Guti zamanında atı bir çekme aracı olarak kullanan insanlık ilk kez Kassit Kürtleri zamanında binek hayvan olarak kullanıldı. (Kürt Kassit halkının tarihte ilk kez atı binek hayvan olarak kullandığını belirten kaynaklar için bakınız: Les Guides Bleua, Turqui, 1965, Paris s.667.
    Öte yandan çamurken üst üste konarak kullanılan kerbin, ilk kez Kürt Kassit ülkesinde içine saman karıştırarak ve güneşte kurutularak ev yapımında yaygın şekilde karşımıza çıkar. Bugün bile 3500 yıl aradan geçmiş olmasına rağmen hala Ön Asya’da kırsal kesimlerin başlıca yapı aracıdır.
    Kürt Kassit devletinde ekonomi ve sosyal hayat, matematik ve geometrinin ilk prensiplerini ortaya koydu. Çağımız bilimcileri hayrete düşüren nokta ise Kassitlerde ve Mezepotamyada tıp alanında büyük ilerlemedir. teşhis tedavi ikilemi bu dönemde ortaya çıkmıştır.
    El sanatlarında evlerde ve atölyelerde üretilmiş topraktan testi, bardak, çanak gibi eşyalar, kumaş, deri mamülleri yapılmaktaydı.
    Petrol kaynaklarının Kürdistan’da bulunması ve ilk kez Kürt halkı tarafından ticari amaçlarla işletilmesi, oldukça enteresan bir bulgudur.
    Kürt Kassitleri mimari alanda önemli özelliğe ve iyi mimarlarına sahiptir. Babil’de bir çok bir çok yapıların inşasında Kürtlerin sayesinde ayağa kalktı.
    Bir Kaç Örnek Verecek Olursak :
    AT: Guti kürtleri zamanında atı bir çekme aracı/taşıma olarak kullanan insanlık, ilk kez Kassit kürtleri zamanında atı binek hayvan olarak kullandı.
    KiREMIT: Çamurken üst üste konarak kullanılan kerbin, ilk kez kürt Kassit ülkesinde içine saman karıştırılarak ve güneşte kurutularak ev yapımında yaygın bir şekilde kullanıldı. Bugün bile 3500 yıl aradan geçmis olmasına rağmen hala Ön Asya’da kırsal kesimlerin başlıca yapı aracıdır.
    TIP: Kürt Kassit devletinde ekonomi ve sosyal hayat, matematik ve geometrinin ilk prensiplerini ortaya koydu. Çagimiz bilimcileri hayrete düşüren nokta ise Kassitlerde ve Mezepotamyada tıp alaninda büyük ilerlemedir. Teshis tedavi ikilemi bu dönemde ortaya çikmistir.
    TESTi/ÇANAK: El sanatlarında evlerde ve atölyelerde üretilmiş topraktan testi, bardak, çanak gibi eşyalar, kumaş, deri mamülleri yapılmaktaydı Kassitlerde.
    YAKIT: Petrol kaynaklarının Kürdistan’da bulunması ve ilk kez Kürt halkı tarafından ticari amaçlarla işletilmesi, oldukça enteresan bir bulgudur.
    MIMARi: Kürt Kassitleri mimari alanda önemli özelliğe ve iyi mimarlarina sahiptir. Babil’de bir çok bir çok yapıların inşasinda Kürtlerin sayesinde ayağa kalktı.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 31.
    0
    Ana Dilimiz Bu Ülkeyi Bölüyormuş,
    Olsun.
    Annemin Dili o Kadar Tatlı ki;
    Konuşup Dünyayı Bölmek istedim
    ···
  17. 30.
    0
    Kelar Şirwan - Kalar Sherwana
    Kelar şehri , Silêmanî (Süleymaniye)'e bağlı Şirwan (Diyala) nehri üzerinde bulunan batısında Kifri doğusunda Qasri Şirin ve iran Kermanşah eyaletine bağlı Serpêlzahaw (Sarpol Zahab)'a komşu olan bir şehirdir.
    Bu şehrin bir ikiz şehri Smud-Kelar şehride bulunmaktadır ve 1991'deki Kürt ayaklanmasından sonra bu şehrin ismi Rizgarî olarak değiştirilmiştir. Smud Mahallesi'nde Saddam Hüseyin rejimi altında Kürt halkı için tehcir(yer değiştirme) kampı olmuştu.
    Kelar'ın Irak, iran ve Kürdistan'ı bağlayan konumu bulunmaktadır.Bu konumu nedeniyle kentsel genişleme, altyapı büyümesi ve gelişen ekonomisi ile sürekli bir ilerleme kaydetmektedir, Kelar tüm bölgenin en pahalı yerlerinden biridir.
    Kelar şehrinde ikamet edenler Kürtçe , Arapça ve Farsça olmak üzere geneli bu 3 dili bilmektedir.
    Şirwan nehri üzerinde Kelar şehrinde 1734 yılında inşa edilen ve Şirwan Kalesi bulunmaktadır. Kale , Kral muhafazid Jaff tarafından yaptırılmıştır. Kale aynı zamanda Germiyan Müzesi olarak hizmet vermekte ve yılın her dönemi yurtiçi ve yurtdışı ziyaretçilerini ağırlamaktadır.
    ···
  18. 29.
    0
    uyumadığı zaman ‘bak Eşo gelecek’ diyerek uyutuyordu. Eşo’nun adı yedi düvelde duyulmuştu. Ama Eşo’nun bağlı olduğu Mamedi aşireti dahi bu gelişmelerden ürküyor ve Eşo’yla baş edemedikleri için yeni yöntemler devreye sokuyorlardı. Yapılan tüm girişimler sonuç vermeyince çare, kurulacak tezgâh ve dümenlerde arandı. Yani ihanet silahı devreye sokuldu. Yani bir şekilde Eşo ortadan kaldırılacaktı, Mamedi aşiret büyükleri karar verdi. Senar’ın çocukları Cengiz, Cemal ve Kemal(bu üç kardeş hem Eşo’nun amcası çocukları ve hem de kayınbiraderleriydiler),Türkiye’de Van ili Başkale ilçesine bağlı Kurakpilan (Kuraxpila) köyüne geldiler. Eşo’da o aralar bu köyde saklanıyordu. Eşo’ya ‘seni alıp iran’a gideceğiz ve Evdoyi aşireti ile sulh yapacağız. iran devleti de ‘barış yaparsanız Eşo’yı af ederiz demiş’ diyerek, Eşo’ya tezgâh kurarak iran’daki Hacı Cefan köyüne zütürdüler. Eşo’yi yanlarında zütüren ekip, konakladıkları evde akşam yemeği sonrası ‘Senin Tay hastalanmış, huzursuz kalkıp bir baksana ‘ deyince, Tay’ını canından çok seven Eşo, hayvanların barındığı küme girer. Amcası oglu ve kaynı olan Cengiz ise, önceden hayvan yemliğine girerek, elindeki silahla saklanır. Eşo, Tay’ın başını tutup neden huzursuz olduğuna bakınca, Cengiz elindeki silahi Eşo’nun çenesinin altına dayar ve şarjorü boşaltır, Eşo orada can verir. Eşo’nun kardeşi olan Şemsettin ise olaylardan habersiz, başka bir köyde tandırın başında otururken, yine Cengiz’in kardeşi olan Cemal tarafından öldürülür. Ve iran ile Türkiye’de uzun süre adından söz ettiren Mamedi’lerin ‘asi Eşkiyası’ böylelikle bir efsane olup Mengene dağlarına veda eder.”
    Son cümleleri inci tanesi gibi dudakları arasında dökülen Xalé Mustafa, yıllardır ağızdan ağız’a söylenerek, dengebjlerin türkülerine konu olan ‘Eşo Hikâyesi’ne son noktayı koydu
    ···
  19. 28.
    0
    Elbak Coğrafyasında Bir Efsana ‘EŞO’YI MAMEDi’
    Bu gün sizlerle paylaşacağımız öykü, yaşadığımız coğrafyada, yarım asır öncesi yaşanmış bir ihanetin öyküsüdür.
    Heval no Paylaşalım Daha Çok Kitleye Ulaşması Adına ..!!
    Bu öykü; Mengene sıradağlarının öte yakasında yani, Acem eli sınırları dâhilinde bulunan Kürt köylerinde, iftiraya kurban giden ve amcası oğlu aynı zamanda öz kaynı tarafından, pusuya düşürülerek öldürülen Eşo’nun öyküsüdür.
    40 yılı aşkın zamandır yaşanan cinayetin öyküsü, yıllar boyu dilden dile anlatıldı.
    Birilerin ‘eşkıya’ dediği, birilerinin ise ‘ihanete başkaldıran ‘mit’’ olarak tanıdığı Eşo, nam ı değer Eşo’yé Mamedi’nin pusuya düşürülerek öldürülmesi 1971 yılında gerçekleşti.
    XALé MUSTAFA ANLATIYOR
    Uzun yıllar öncesinde yazmak istediğim bir öykünün detaylarını öğrenebilmek için; Son yılların en şiddetli kar yağışının olduğu bir gece vakti, Çaldım Xalé Mustafa’nın kapısını.
    Takvim yaprağı,2012 yılının 17 Aralık tarihini gösteriyordu…
    80’nine merdiven dayayan Xalé Mustafa, yüzünü kaplayan tarifsiz tebessümle karşıladı beni ve oturduğu kanepenin kıyısında bir yer açarak oraya oturmamı istedi.
    Kıramadım Xalé Mustafa’yı.
    Ne dediyse onu yaptım ve yıllardır bir kurt misali içimi kemiren ’Eşo efsanesi neydi?’ sorusunu yönelttim.
    Bu soru karşısında göz bebekleri nemlenen –asırlık çınar Xalé Mustafa ‘dur hele çaylarımız gelsin de, anlatayım sana olan bitenleri’ diyor ve önüne konulan çay’dan bir yudum aldıktan sonra, başlıyor yarım asır öncesinde yaşanmış ihanetin öyküsünü anlatmaya.
    “Eşo; iran’ın Kürt bölgesinde 24 köye yayılmış Mamedi aşiretinin bireyiydi. Selmas şehrine bağlı Heci Cefané köyünde oturuyordu. Türkiye sınırları dâhilinde bulunan Kürt köylerine de sık sık gelip gidiyordu. Çünkü her iki ülkenin sınırları içinde kalan Kürt köylüleri bir birlerine hısım ve akrabaydılar. Eşo, bizim köylere geldiğinde babamın evine sıkça misafir olurdu. Ben o sıralar kırk yaşlarında falandım. o da yaklaşık benim yaşlardaydı. Çok sohbet etmişliğimiz vardı’
    EŞO; BiR iNSAN AZMAN’YDI
    Xalé Mustafa, yarıladığı çaya ara verip, sözü Eşo’nun fiziksel yapısında yoğunlaştırarak şunları söylüyordu.
    ‘Esmer, uzun boylu, boyuna göre cüsseli ve yakışıklı biriydi. Bir o kadar da insancıl ve yapıcı biriydi. Evli ve Ferhat ile Ferhedün adında iki erkek çocuğu vardı. Babası Ahmet(Ehmedé Din) hastaydı ve evin bir bölümünde zincire bağlıydı. Çünkü salıverildiğinde çok saldırgan davranıyordu. Annesi, bölgede cömertliği ve milliyetçiliği ile nam salan Toso’nun kızı Nuriye’di.Eşo’nun üç de erkek kardeşi vardı. “
    Eşo’nun nam ı diğer Eşret’i Mamedi’nin kendi halinde, ticaretle uğraşan, beladan uzak, ağalık, beylik arayışı olmayan biri olduğunu söyleyen Xalé Mustafa,’Eşo’yu kalleşçe vurdular, hak etmemişti’ diyerek, efsanenin detayına temkinli sözcüklerle devam ediyordu.
    ‘az önce dediğim gibi, uzun boyu, cüsesi ve mertliği ile yörede nam salan Eşo, ticaretle uğraşıyordu. o Zamanlar Afyon adı verilen uyuşturucu, Türkiye üzerinden, Sınır köylerindeki tacirler tarafından iran’a zütürülüp satılıyordu. Yine böyle bir sevkiyat sırasında uyuşturucu madde yakalandı ve yüklü miktardaydı. Söz konusu uyuşturucunun Eşo’nun olduğu söylendi. Ancak sürekli evimizde kalan bu adamın böyle bir olayın içinde olmadığına tanıklık ederim. Geçmiş zamandır, Eşo hayatta değil. Ama vicdanen konuşmak lazım. Eşo bu olayda günahsızdı. Ne var ki günahsız olması onu iran devletinin nezdinde suçlu olmaktan kurtaramadı. Yakalan uyuşturucudan dolayı Eşo, iran devleti tarafından olayın faili olarak aranmaya başlandı ve gıyabında ağır cezalar verildi. Eşo artık bir firariydi.’
    EŞO’NUN YAKALANMASI iÇiN KÜRTLER SiLAHLANDIRILDI
    iran devleti tarafından ‘uyuşturucu ticareti yapmakla’ suçlanan Eşo’yé Mamedi, yakalanmamak için kaçmaya başladı. adı ‘firari’ye çıkan Eşo, Elbak (Başkale) köylerine daha sık gelmeye başlıyor ve Xalé Mustafa ve ailesinin yanına sığınarak gelişmeleri izliyor.
    Bundan sonraki süreci de evinde Eşo’yı barındıran Xalé Mustafa şöyle anlatıyor.
    “iran devleti uzun yıllar Eşo’nun peşine düştü ama bir türlü yakalayamadı. Eşo hakkında iran güvenlik güçlerine giden her ihbar sonrası iran güvenlik güçleri Eşo’nun geçebileceği güzergâhlara pusu attı ve her defasında Eşo, birçok iran Pastarını öldürerek çemberi yardı. Eşo’yla baş edemeyeceğini anlayan iran devleti, devreye yörede nüfuz sahibi olan Kürt aşiretlerini devreye soktu. Eşo’nun yakalanması için, sınırdaki Kürt köylülerini silahlandırdı ve maaş’a bağladı. Bu aşiretlerden biri de, Başını Heci Zébı denilen aşiret ağasının çektiği Evdoyi aşiretiydi. iran ve Türkiye sınırları dâhilinde bulunan Kürt coğrafyasında aşiret mensupları bulunan Evdoyi aşireti, Eşo’yu yakalayıp iran devletine teslim etmek için harekete geçti.”
    ANNESiNi, ELiNDE KURAN -I KERiM’LE HECi ZéBI’YE GÖNDERDi.
    Kutaz ağa’ya bağlı Evdo’yi aşireti, iran devletinin verdiği silah ve parayla Eşo’nun peşine düşünce, Eşo’nun mensubu bulunduğu ve Kürt mücadelesine sunduğu katkılarla adından söz ettiren aşiret ağası Senar Mamedi’nin liderliğini yaptığı Mamedi aşireti bu olaydan ciddi hoşnutsuzluk duyar.
    Aşiretler arasında Eşo olayından kaynaklı tatsızlıklar başlar, her geçen gün iki aşiret arasındaki gerginlik daha da artar.
    Bundan sonraki gelişmeleri yine Xalé Mustafa’nın anlatımlarıyla aktarıyorum.
    ‘Eşo’nun yakalanıp iran devletine verilmesi için, Evdoyi aşireti silahlandırılınca, bu gelişmelerden kaygı duyan Senar Mamedi (Ki Senar, Yüksel tahsil görmüş, çeşitlki Avrupa ülkelerinde okumuş ve iran Kürtleri ile Mella Mustafa Barzani hareketinde görev almış bir Kürt yurtseveridir.) aşiretler arasında tırmanan gerginliğe ‘dur’ diyebilmek için Evdoyi aşiret büyükleri nezdinde girişimlerde bulundu ama Evdoyi’leri takındıkları tutumdan vazgeçiremedi. Bunun üzerine Eşo tekrar devreye girdi ve olası aşiret kavgasının önüne geçebilmek için Annesi Nuriye’nin eline Kuraan ı Kerim vererek, Evdoyi aşiret reisi Heci Zébı’nın evine gönderir. Nuriye Hanım, Heci Zébı’nın evine giderek elindeki Kuran ı Kerim’i kaldırıp, Kutaz ve aşiretinin Eşo’nun peşini bırakmasını ister. Oysa Heci Zébı, Kürt kültüründe büyük bir önem atf eden Kadının rolünü görmezden gelir ve tüm değerleri çiğneyerek Eşo’nun annesine şu cevabı verir “Ben senin oğlunun kafasını koparıp iran şahına göndereceğim. Bunu yapmak için Şah’a verilmiş sözüm var’ der. Nuriye Xanım ,Zébı’nın bu tavrı karşısında evi terk eder’
    EŞO TEK TABANCA KÖYÜ BASAR
    Evdoyi aşiret reisi Heci Zébı’nın bu tavrını ‘Kabul edilemez’ Bulan Eşo, Annesi şahsında Kürt kadınına karşı sergilenen hakaret karşısında silahlanarak Heci Zébı’nın köyünü basar.
    Söz Yine Xalé Mustafa’da.
    “Eşo’nun annesi büyük bir hakarete uğramıştı ve bu hakarettin Kürt kültüründeki ifadesi ‘Ölümdü’…Eşo Boz tay’a atladı(Arap seglavisi olan Tay’ı çok seviyordu) ve yanına yirmi addıbını alarak, Heci Zébı’nın ’nın köyünü bastı. Günlerden Ramazan ayının son gecesiydi. Yıl 1971…Köylüler, Köyde camii olmadığı için, köydeki bir evde toplanmış ve orada Teravih namazı kılıyorlardı. Eşo, Evin kapısını araladı ve elindeki mavzerle teravih namazında olan Evdoyi aşiretine mensup insanları taradı, saldırı sırasında kırk kadar insan öldü.(kimi çevreler bu sayının daha da fazla olduğunu söylüyor).Daha sonrada köyden ayrılarak, Türkiye’de bulunan Saçan köyüne döndü. Eşo’nun köy basmasından sonra iki aşiret arasında büyük husumet başladı zira bu iki aşirete bağlı köylerde birbirlerine komşu köylerdi.”
    DEVLETiN, AŞiRETiN BAŞ EDEMEDiĞi EŞO, AiLE iHANETiNE KURBAN GiTTi
    Xalé Mustafa’nın anlattığı efsanede son sahneler oynanıyordu. iran devletinin yakalayamadığı, silahlandırılmış aşiretin, üstesinde gelemediği Eşo yani Eşo’yı Mamedi, aile bireylerinin kurduğu tezgâhla ölüme kucak açtı.
    Hikâyeyi uzun uzadıya anlatan Xalé Mustafa, öykünün sonuna geldiğinde hem duygulanmış hem de Kürtler arası ihanetin yarattığı tahribatla iyice kederlenmişti.
    Oysa yarım kalan bir öykü vardı.
    Direttik ve boğazında düğümlenen cümlelerle, ihanetle son bulan bir yaşama dair hikâyeye şu cümlelerle son noktayı koydu.
    “Eşo artık bir efsane olmuştu. Anneler, çocukları
    Tümünü Göster
    ···
  20. 27.
    0
    Ereb Şemo ve Süryani asıllı ishak Maragulov 1929 yılında Ermenistan’da latin alfabesiyle yazı çalışmasına başlarlar. Okullarda ve Kürt köylerinde Kürtçe eğitim verirler. Onların latin alfabesi ile Celadet Bedirxan’ın kullandığı latin alfabesi arasında bazı farklılıklar vardır. O dönemlerde Kürtler arasında okuma-yazma oranı oldukça düşüktür.
    Bu olumsuz durumun önüne geçebilmek için Kürtçe bir gazeteye ihtiyaç vardır. Köy köy, kasaba kasaba dolaşılarak Kürtlere ulaştırılacak sözkonusu gazete ile okuma-yazma oranının yükseltilmesi hedeflenmektedir. Bir yıl sonra, yani 1930 yılında Riya Teze, devlet çatısı altında Erivan’da yayın hayatına başlar. Kürtler arasında gazeteyi yönetip, çekip çevirecek kimse olmadığından, Kevork Paris, Hraçya Koçar ve Haruçi Mıgırdıçyan, dönemin Komünist Sovyet yönetimi tarafından gazetenin başına getirilir. Paris, Koçar ve Mıgırdıçyan Kürtçeyi anadilleri kadar bilen ve bu dili ustalıkla kullanan Anadolu-Mezopotamya sürgünü üç Ermenidir. 4 Yıllık Ermeni editoryasından sonra, gazetenin yönetimi gerçek sahiplerine yani Kürtlere devredilir. 1934-1937 döneminde gazetenin başındaki ilk Kürt ismi Cerdoyê Gênco’dur.
    ···