1. 1.
    +3 -1
    şimdi bi tane gergedanı kralın biri zindana atmış, oradaki cinler gergedana tecavüz etmiş. o gergedandan doğan insan-gergedanlar birbirleriyle grup sex yapmışlar. o gayri menkul çocuklar nefesleriyle demir kafesi eritim kaçtılar. ormanda bulunan orangutanlar, bu çocuklara tecavüz etti. sonun da bu çocuklar sırtlanların yanına kaçıp onlarla büyüdüler (arada onlarda biniyordu ama... ) işte sonra yüce kürt ırkı oluştu.
    ···
    1. 1.
      0
      gjdkcizjcjsd
      ···
  2. 2.
    +1
    Evet beyler geçen kitapçıdayım iskandinav Mitolojisi ile ilgili kitap bakıyorum birden karşıma bu kitap çıktı aldım elime bakmak için ama tutamadım kendimi yarıldım gülmekten dükkan sahibi hakkariliymiş dışarı postaladı beni..

    http://kitap.antoloji.com/kurt-mitolojisi-kitabi/
    ···
  3. 3.
    +1
    Mihemed Arif Cizrawî, Kürt kültürüne önemli katkılar sundu. Kilamlar dengbêjler tarafından gönülden söze sözden de melodilere aktarılır.
    O hep yüreklere seslendi
    Kürt kültürünün bugüne gelmesinin en önemli araçlarından biri de kilamlar oldu. Kilamlar kadim bir tarihe sahip Kürtlerin yaşadıklarının ifadesidir aynı zamanda. Kendi ülkelerinde kendi kültürü yasaklı olan Kürt halkı en çok da kilamlara sığınmıştır. Kilamlarında kimi zaman özgürlüğü için verdiği mücadeleyi kimi zaman ülkesine olan hasretini kimi zaman sevgiliye olan özlemi kimi zaman da yaşadığı acıları dile getirir. Kürt coğrafyasında kilamlar dengbêjler tarafından gönülden söze, sözden de melodileye aktarılır. Sözlü geleneğe sahip olan Kürtlerin en önemli dengbêjlerinden biri de 1912 yılında Cizîr’de doğan Mihemed Arifê Cizrawî’dir. Kürt kültürünün yayılması ve Kürt uluslaşmasına önemli katkılar sağlayan Cizrawî, geride geniş bir arşiv bırakmıştır.
    ···
  4. 4.
    +1
    ELÎ HERÎRÎ
    Herîrî, Kurmanci lehçesinin bilinen ilk şairidir.
    Elî Herîri, Şemdinli ilçesine bağlı Herîr köyünde dünyaya gelir.
    Bazı kaynaklarda Erbil kentine bağlı Herîr kasabasında doğduğu
    da yazılır. Kürtçe kaleme alınan bir Divan’ının olduğu biliniyor.
    Ancak bu divanın tümü araştırmacıların elinde mevcut değildir.
    ilk kez 1887 yılında Albert Socin, Herîrî’nin bir şiirine eserinde
    yer vermiştir. Sadiq Bahadîn ise 1980 yılında yayınladığı “Hozanêt
    Kurd / Kürt Şairleri” adlı eserinde Herîrî’ye ait bir divandan söz
    ederek bu divandaki birkaç şiire kitabında yer vermiştir. Ayrıca
    Margarita Borisavna Rudenko’dan da biliyoruz ki Elî Herîrî’nin
    el yazmalarından bir kısmı eski Leningrad’da (bugünkü adıyla
    St. Petersburg’ta) bulunan Şaltikov-Şçedrin Kütüphanesi’ndedir.
    Şiirlerinde Eliyove Şêx Elî mahlaslarını da kullanır. Elî Herîrî ilk
    şiirlerini Kürtçenin Kurmanci lehçesi ile yazmıştır.
    ···
  5. 5.
    +1
    Edip KARAHAN: 1930-1976
    1930 yılında Derik’te doğmuştur. Babasının adı Cemil (Hecî Cemîlê Şehmûsê Hecî Osmanê Reşo) Annesinin adı Hecî Semo’dur. Evli, 3 çocuk babası, çocuklarının ismi; Turcel, Welat ve Şîyar’dır. 1953 yılında istanbul’da komünistlik yaptığı gerekçesiyle tutuklanılır ve berat eder.
    Daha sonra Forum dergisinde yayınlnan yazıları yüzünden 6 ay cezaevinde yatar. istanbul Hukuk Fakültesi’nde birkaç yıl okur fakat tutuklamalar ile diğer engellemeler onun okulunu bitirmesine izin vermez.
    1960 yılında bir süre T. i. P. Eminönü şube başkanlığını yapar. ilk sayısı 1 Kasım 1962’de yayınlanan Dicle – Fırat Gazetesi’nin yazı işleri müdürlüğünü üstlenir. Bu gazetede asıl adı olan Edip Karahan’dan başka şu imzaları kullanır; Edip osmanoğlu, Hamit Mazıdağlı, Mahmut Bayraktar, Reşo.
    Dicle - Fırattaki yazılarından dolayı 2 yıllık bir ceza alır Ankara ve istanbul’da birer yıl içeride kalarak bu cezayı çeker. 6 haziran 1963 yılında Yirmiler davası kapsamında tutuklanır. 3 Eylül 1967 yılında Diyarbakır mitinginde bir konuşma yapar, daha sonra yaptığı bir konuşmadan ötürü 1 yıla yakın mahkûm edilir, 9 ay tutuklu kalır. Haziran 1970 “Irak'taki Kürt Milli Kurtuluş Savaşı ve onun başkomutanı General Barzani” başlıklı bir bildiri bastırarak dağıtır. 1971 yılında girdiği sıkıyönetim tutukevinde 1,5 yıl tutuklu kalır ve yargılandığı DDKO davasından 6 yıl ceza alır. Aynı yıl Türkiye’de Kürdistan Demokrat partisi davasından da yargılanır. 8 Şubat 1971 yılında Kozluk mitinginde bir konuşma yapar, 11 Nisan 1971 Diyarbakır DDKO’da ulusal sorun konusunda bir seminer verir, bu seminerden dolayı ceza alır. 15 Mayıs 1976 yılında istanbul’da vefat etmiştir.
    ···
  6. 6.
    +1
    Hamdani Devleti
    Hamdanî Devleti 1039′da Arap Ukaylı Devleti tarafından ortadan yıkıldı.
    Hamdanî devleti Seyt El Dewle tarafından 944 yılında Halep bölgesinde kuruldu. Bu tarihe kadar Musul merkezli Büyük Hamdani Devleti'nin bir parçasıydı. Söz konusu tarihte bağımsızlığını ilan eden El Dewle, Bizans Kralı Romanas'la Ruha'da (Urfa) yaptığı savaşı kazanınca Suriye ve Yukarı Mezopotamya'nın büyük bir bölümüne egemen oldu.
    Varlığını 95 yıl sürdüren bu devlet Harput Kürt Aşiretleriyle anlaşmazlığı sonrası zayıfladı ve Araplar tarafından egemenliğine son verildi. Bu devletin sınırları ve süresi içerisinde El Mutanabi, Ebu Farizê Mala ve El Ferabî gibi önemli şair ve bilim adamları yetişti.
    ···
  7. 7.
    +1
    Botan'da Bir Kürd Hükümeti [1842] Fotoğraf:
    1880′lerde istanbul'da bulunan Bedirxanîlerin önde gelenleri toplu halde. Oturanlar (soldan sağa): Emin Ali Bey, Ali Şamil Paşa, Bahri Bey. Ayaktakiler (soldan sağa): Murat Remzi Bey, Hasan Bedirxan, Mikdat Mithat Bedirxan ve Kamil Bedirxan
    1803 yılında Cizre'de dünyaya gelen Bedirxan Bey, 18 yaşında (1821) Botan Emirliği'nin başına geçti. Bedirxan Bey çok genç yaşta olmasına rağmen, çevredeki Kürt beylerine iktidarını kabul ettirdi. Osmanlıya asker ve vergi vermeyi reddetti ve bağımsız bir ordu kurup kendi emirliğinin içerisine yeni topraklar katarak genişlemeyi sürdürdü. Kısa bir süre içerisinde Bitlis, Hakkâri, Muş, Van ve Kars Kürt beyleriyle ittifak sağlayarak Osmanlı eğemenliğine karşı Peymana Pîroz'u (Kutsal Anlaşma) gerçekleştirdi.
    Bu birliğe Doğu Kurdistan'ın en büyük Kürt beyliği olan Erdelan Beyliği'ni de dahil ederek, aşiretlerden ortak bir ekip kurdu ve kaleleri gözden geçirip yeni kaleler inşaa etti. Kurulan ordunun askerî gücü arttırılarak, Cizre'de biri barut diğeri tüfek üreten iki atölye kurdu. Yerli uzmanların yetişmesi ve modern savaş taktiklerini öğrenmeleri için Avrupa'ya öğrenciler gönderdi. Ermeni ve Asurilerle antlaşmalar imzalarak onların güçlerini yanına aldı ve Kürtler için gayri müslimlerle evlenmeyi serbest bıraktı. Osmanlı'nın aldığı vergiden çok daha az bir oranla vergi aldığı için halkın sempatisini topladı böylece civar halkların topraklarını da beyliğine kattı. En büyük hayalinin Karadeniz ile Van Gölünü tıpkı yine o zaman yapımı konuşulan Süveyş gibi bir kanalla birleştirerek denizlere açılmak olduğu söylen Bedirxan Bey, ticaretin gelişmesini sağlamak için Van Gölü'nde deniz taşımacılığını geliştirdi ve modern gemi inşa tekniklerini öğrenmeleri için de 140 öğrenciyi ingiltere'ye gönderdi.
    Nihayet 1842 yılında bağımsızlık ilan eden Bedirxan Bey, Cizre'yi başkent yaptı Kurdistan bayrağı çekildi. Kürt liderler, Kurdistan hükümetini koruyacaklarına ve Bedirxan Bey'i destekleyeceklerine dair and içtiler. Süreç, Kürt coğrafyasının Osmanlı'dan ayrılması doğrultusunda gelişiyordu. Bu da istanbul'un yanı sıra bölge üzerindeki çıkar dengelerini sarsacağı için Avrupa devletlerini ürkütüyordu. Batılı misyonerlerin teşvikiyle, Asuriler, Bedirxan Bey ile olan anlaşmalarını bozarak ona olan desteğini geri çektiler. Bu noktadan hareketle, batılı devletlerin sultan üzerindeki baskıları, Osmanlı yöneticilerini Bedirxan Bey'e karşı harekete geçmeye teşvik etti.
    Mereşal Hafız Paşa, görüşmeler yoluyla Bedirxan Bey'in Osmanlı hakimiyetini tanımasını sağlamakla görevlendirildi. Ne var ki Bedirxan Bey görüşmeleri kabul etmedi ve ne yapıldıysa sultandan gelen teklifleri reddederek Kurdistan'ın bağımsızlığını vurguladı. Tarih, 6 Haziran 1847′yi gösterdiğinde Osmanlı ordusu üç koldan başkente saldırıya geçtiler. Harput, Urfa, Diyarbekir, Erzurum, Bağdat ve Musul bölgelerinde bulunan askeri güçler de bu taarruza katıldılar. Osmanlıların sayıca üstünlüğüne rağmen Bedirxan Bey'in kuvvetleri ilk çarpışmada üstünlük elde ettiler. Fakat Bedirxan Bey'in yeğeni ve önemli komutanlarından Yezdan Şer'in esir düşmesi neticesinde gizli cephanelerin yerleri ortaya çıkmış ve silah fabrikası Osmanlılarca ele geçirilmişti. Bu arada Kars, Van ve Muş'ta da Kürt aşiretleriyle Osmanlı askerleri arasında küçük çaplı çatışmalar meydana geliyordu. Bir sonraki çatışmada Kürt beylerinin yardıma geç ulaşması sonucu Bedirxan Bey, kendi birliğiyle Eruh Kalesi'ne çekilmek zorunda kaldı. Osmanlıların kale kuşatması görüşmelere zemin hazırladı 27 Temmuz 1847′de Bedirxan Bey, hiçbir askerine dokunulmaması şartıyla teslim oldu. Bedirxan Bey ve ailesi önce istanbul'a daha sonra da Girit adasına sürgüne gönderildi. Aşırı nemden dolayı hastalanan Bedirxan Bey, Kürdistan'da ölmek istediğini sultana bildirdiyse de bu isteği kabul görülmedi ve Şam'a sürüldü. Son yıllarını burada yaşayan Bedirxan Bey, 1868′de burada öldü.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +1
    kürtler eşekten geldi diyolar doğrumu
    ···
  9. 9.
    +1
    evet arkadaşlar bir gerçeği sizinle paylaşcam. Yunanlar bizim kürtlerin mitolojisindeki kürt tanrılarını çalmışlar mesela bu fotosunu attığım kürt mitolojisinde kıllızeus gördünüzmü Yunanlar bizim kürtlerden çalmış
    ···
  10. 10.
    +1
    gayrı-menkul çocuk ne adnasdjhsakjhfkajhskndasd
    ···
    1. 1.
      0
      ;'(
      ···
  11. 11.
    0
    Ana Dilimiz Bu Ülkeyi Bölüyormuş,
    Olsun.
    Annemin Dili o Kadar Tatlı ki;
    Konuşup Dünyayı Bölmek istedim
    ···
  12. 12.
    0
    Kürtlerin Uygarlığa Katkıları
    Guti zamanında atı bir çekme aracı olarak kullanan insanlık ilk kez Kassit Kürtleri zamanında binek hayvan olarak kullanıldı. (Kürt Kassit halkının tarihte ilk kez atı binek hayvan olarak kullandığını belirten kaynaklar için bakınız: Les Guides Bleua, Turqui, 1965, Paris s.667.
    Öte yandan çamurken üst üste konarak kullanılan kerbin, ilk kez Kürt Kassit ülkesinde içine saman karıştırarak ve güneşte kurutularak ev yapımında yaygın şekilde karşımıza çıkar. Bugün bile 3500 yıl aradan geçmiş olmasına rağmen hala Ön Asya’da kırsal kesimlerin başlıca yapı aracıdır.
    Kürt Kassit devletinde ekonomi ve sosyal hayat, matematik ve geometrinin ilk prensiplerini ortaya koydu. Çağımız bilimcileri hayrete düşüren nokta ise Kassitlerde ve Mezepotamyada tıp alanında büyük ilerlemedir. teşhis tedavi ikilemi bu dönemde ortaya çıkmıştır.
    El sanatlarında evlerde ve atölyelerde üretilmiş topraktan testi, bardak, çanak gibi eşyalar, kumaş, deri mamülleri yapılmaktaydı.
    Petrol kaynaklarının Kürdistan’da bulunması ve ilk kez Kürt halkı tarafından ticari amaçlarla işletilmesi, oldukça enteresan bir bulgudur.
    Kürt Kassitleri mimari alanda önemli özelliğe ve iyi mimarlarına sahiptir. Babil’de bir çok bir çok yapıların inşasında Kürtlerin sayesinde ayağa kalktı.
    Bir Kaç Örnek Verecek Olursak :
    AT: Guti kürtleri zamanında atı bir çekme aracı/taşıma olarak kullanan insanlık, ilk kez Kassit kürtleri zamanında atı binek hayvan olarak kullandı.
    KiREMIT: Çamurken üst üste konarak kullanılan kerbin, ilk kez kürt Kassit ülkesinde içine saman karıştırılarak ve güneşte kurutularak ev yapımında yaygın bir şekilde kullanıldı. Bugün bile 3500 yıl aradan geçmis olmasına rağmen hala Ön Asya’da kırsal kesimlerin başlıca yapı aracıdır.
    TIP: Kürt Kassit devletinde ekonomi ve sosyal hayat, matematik ve geometrinin ilk prensiplerini ortaya koydu. Çagimiz bilimcileri hayrete düşüren nokta ise Kassitlerde ve Mezepotamyada tıp alaninda büyük ilerlemedir. Teshis tedavi ikilemi bu dönemde ortaya çikmistir.
    TESTi/ÇANAK: El sanatlarında evlerde ve atölyelerde üretilmiş topraktan testi, bardak, çanak gibi eşyalar, kumaş, deri mamülleri yapılmaktaydı Kassitlerde.
    YAKIT: Petrol kaynaklarının Kürdistan’da bulunması ve ilk kez Kürt halkı tarafından ticari amaçlarla işletilmesi, oldukça enteresan bir bulgudur.
    MIMARi: Kürt Kassitleri mimari alanda önemli özelliğe ve iyi mimarlarina sahiptir. Babil’de bir çok bir çok yapıların inşasinda Kürtlerin sayesinde ayağa kalktı.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    0
    Kürtleri zorla türkleştirmek;vatanseverlik, sevap,kahramanlık... Ancak kürtlerin beni rahat bırakın"demesi bölücülük, ihanet,terör...
    ···
  14. 14.
    0
    Kelar Şirwan - Kalar Sherwana
    Kelar şehri , Silêmanî (Süleymaniye)'e bağlı Şirwan (Diyala) nehri üzerinde bulunan batısında Kifri doğusunda Qasri Şirin ve iran Kermanşah eyaletine bağlı Serpêlzahaw (Sarpol Zahab)'a komşu olan bir şehirdir.
    Bu şehrin bir ikiz şehri Smud-Kelar şehride bulunmaktadır ve 1991'deki Kürt ayaklanmasından sonra bu şehrin ismi Rizgarî olarak değiştirilmiştir. Smud Mahallesi'nde Saddam Hüseyin rejimi altında Kürt halkı için tehcir(yer değiştirme) kampı olmuştu.
    Kelar'ın Irak, iran ve Kürdistan'ı bağlayan konumu bulunmaktadır.Bu konumu nedeniyle kentsel genişleme, altyapı büyümesi ve gelişen ekonomisi ile sürekli bir ilerleme kaydetmektedir, Kelar tüm bölgenin en pahalı yerlerinden biridir.
    Kelar şehrinde ikamet edenler Kürtçe , Arapça ve Farsça olmak üzere geneli bu 3 dili bilmektedir.
    Şirwan nehri üzerinde Kelar şehrinde 1734 yılında inşa edilen ve Şirwan Kalesi bulunmaktadır. Kale , Kral muhafazid Jaff tarafından yaptırılmıştır. Kale aynı zamanda Germiyan Müzesi olarak hizmet vermekte ve yılın her dönemi yurtiçi ve yurtdışı ziyaretçilerini ağırlamaktadır.
    ···
  15. 15.
    0
    Bitlisli Kemal Fevzî, 27 Mayıs 1925'te Amed'te idam Edilip Şehâdete Ulaşırken,
    Son Sözü "Cennet Kürdistan" Oldu...
    ···
  16. 16.
    0
    Kürt Şair, Yazar,Gazeteci PÎREMÊRD (1867-1950)
    Asıl adı Tevfik Mahmut Hamza olan şair, yazar ve gazeteci Pîremêrd (1867-1950), Süleymaniye şehrine komşu olan Gwêje’de doğdu. Bane ve Süleymaniye’de Arapça ve fıkıh eğitimi aldı. Uzun bir süre Türkiye ve Kürt illerinde de bulunan Piremerd, bu süreçte birçok idari ve siyasi çalışmada bulundu. 1926 yılında, Kürt gazetesi Jîyan’ın editörü, 1932 yılında derginin müdürü oldu. Bölge’de ilk özel Kürtçe okul (Qutabxaney Zanistî/Bilim Okulu) kurulması için çalıştı. Ardında birçok önemli eser bırakan Pîremêrd, 19 Haziran 1950’de yaşdıbını yitirdi.
    ···
  17. 17.
    0
    5000 Yıllık Antik Kürd Tarihi
    Kürtler tarih boyunca bir çok krallık, devlet ve beylik kurmuştur. Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya’da tarih sahnesine çıkmış birçok topluluğun Kürt olması büyük ihtimaldir. Mesela isimleri tarihlerde anılan; Subarlar, Guti,Lulu, Kusi, Kassit, Mitaniler, Mannai, Urartu, Cyrtii (Kyrti/Kur-ti-i, Kimmer, Kardu, Med v.s. gibi kavimlerin çoğu Kürddür. Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği çok açıktır.
    YUNANLI KSENEFON VE ANLATIMLARI

    Günü Gününe Onbinlerin Kürdistan'dan GeçişiKürdistan’a giriş tarihleri Milattan önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar Kürdistan içerisinde yol alan Ksenefonun ordusu, 21 Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı. Grillos’un oğlu, Diodoradan doğma Tarihçi ve filozof Xenophon veya Ksenefon Milattan önce 431 yılı civarında Atina yakınlarındaki Erxieon’da doğdu. Yunanca Sokrates olarak telaffuz edilen filozof Sokrates’in öğrencisi idi. Ünlü filozof ve tarihçi olan Atinalı Ksenophon (M.Ö.430-355) Anabasis (sefer) adlı eserinde(6) yaşanan olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan halklar konusunda birçok bilgiler verir . Pers imparatorluğunun Batı Anadolu valisi olan Kiros/Keyhüsrev’in babası Pers kralı Darius (Kürdçe DARA) ölmüş. Büyük oğlu Artakserksis tahta geçmiş ama Kiros adlı küçük kardeş tahta çıkan kardeşi II Artakserksise (M.Ö. 404-358) karşı isyan etmiş ve tahtı ele geçirmek için ordu toplamaya başlamıştı. Kiros Kral olan kardeşi Artakserksis’e karşı sefere hazırlanıyordu. Yunanlı bir ordu toplayıp 10 bini aşkın savaşçının katıldığı iran seferini başlatmıştı. Sonuçta Ksenefon, Milattan önce 401 tarihinde Pers kralının oğlu Kiros’un komutanlığında, Kral ikinci Artakserksis’e karşı sefere katıldı. Ksenefon’un Ellinika adlı kitabı, III. kitap, I. bölüm).Kiros komutanlığındaki bu sefer M.Ö. 6 Mart 401 tarihinde bugünku Manisa ilinin Salihli ilçesi yakınlarındaki Sardes şehrinden çıkışla başladı. Anadolu’yu boydan boya geçip Babil yakınlarındaki Kunaksa’da 5 Eylül 401 tarihinde iki pers kral adayı orduları karşı karşıya geldiler. Kunaksa savaşında, ordusu galip gelmesine rağmen, Kiros öldürüldü. Böylece Ksenefon kral adayı ve dostu Kiros’u kaybetti. Yunanlılar savaşı kazanan taraf olmasına rağmen, destekledikleri kral adayı Kiros öldürülmüştü. Bu yüzden de, bir yandan savaşı kazandıkları için galip sayılırlarken, öte yandan da, destekledikleri Kiros öldürüldüğü için mağlup sayılıyorlardı. Kunaksa yenilgisinden sonra memleketlerine dönmek üzere yola çıkan Helen askerlerinin kumandanı da öldürüldüğü için 10 bini aşkın Yunanlı asker başsız ve komutansız kalmıştı. Bunun üzerine Ksenefon yeteneği ile kendisini komutan seçtirmişti. Ve Yunanlılar Ksenefon komutasında Yunanistan’a geri dönmeye başladılar. işte bu dönüş tarihte “Onbinlerin Donüşü olarak” adlandırıldı. (Yunancası “Kiru Anavasi”).Ksenefonun heykeliOnbinler, donüşlerinde Kurdistandan ve Ermenistan da geçtiler. Komutan Ksenefon da başından geçenleri yazdı. Kiru Anavasi kitabı ortaya çıktı. Kiru Anavasi’nin 4. kitap olarak adlandırılan bölümü, Onbinlerin Kurdistandan geçişini anlatır. Onbinler, donüşlerinde Kurdistandan ve Ermenistan da geçtiler. Komutan Ksenefon da başından geçenleri yazdı. Kiru Anavasi kitabı ortaya çıktı. Kiru Anavasi’nin 4. kitap olarak adlandırılan bölümü, Onbinlerin Kurdistandan geçişini anlatır. Yunanistana geri dönen ordunun Kurdistana giriş tarihi: Milattan Önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar Kurdistan içerisinde yol alan ordu, 21 Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı. Ermenistana girdi. ---

    KSENEFON VE KURDiSTANDAN GEÇiŞi ==Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon (Xenophon) Milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinin üçüncü kitabındada Karduklardan sözeder. Yunanlı Xenophon 10 bini aşkın ordusuyla Pers ordusunu yendikten sonra başladığı yolculuktan geri dönerken Kardukların ülkesinden geçer ve Kardukların saldırısına uğradığını anlatır. Mesela:* Kürdlerin kimsenin hakimiyetini kabul etmeden özgür yaşadıklarını yazmış. Onun tarifine göre Karduklar dağlar arasında yaşayan savaşçı bir halktı. Akamenid kralına bağlı değildiler. Onların ülkesinden sonra Ermenistan gelmekteydi. Ksene = yabancı, fon = ses. Ksenefon= yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir. Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon, üçüncü kitabının sonunda değinmeye başladığı Karduklardan bahseder:*Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı, iran Şahının düşmanı olup; ona tabi değillerdir. O kadardı ki Karduklar bir defasında 120 bin kişilik iranın kraliyet ordusu bunların ülkesini işgal etmiş, bir teki bile geriye dönemeden yok olmuştur, sebebide Kurdistanın çok karışık oluşu. Ksenefon, Kardukhların, iranlılardan bambaşka soydan ve onlara çok düşman olduklarını, bir tanık olarak anlatmıştır. Ksenefon dördüncü kitabında tekrar döner ve şunlardan bahseder:*Kardukların ülkesine girdiklerinde düşmanın geçiş yollarını kapamamaları için sessiz ve hızlı bir şekilde ilerleme düşünceleri olduğunu yazmış.*Kardukların toplanarak öndeki askerlere saldırdığını bazılarını öldürdüğünü ve diğerlerinide yaraladıklarını ve bu saldırının kendilerini sürpriz bir şekilde yakaladığını yazmış. Eğer Kardukhlar daha büyük bir rakamla bu saldırıyı yapsalardı ordusunun büyük bir bölümünün yokedilmiş olacağını anlatmış.*Kardukların çok iyi savaşçılar olduğunu, ellerinde boyları büyüklüğünde yayları ve uzun okları olduğunu yazmış. Mükemmel okçu olduklarını ve yayları gererlerken sol ayağı ile yayın ağaç kısmına basıp kirişi gerdiklerini belirtmiş. Kürd oklarının büyük ve kuvvetli olduğundan Yunan askerlerinin kalkanlarını ve göğüs zırhlarını delip geçtiğini ve askerleri öldürdüğünü yazmış. Kürd oklarının bu özelliklerinden dolayıda Yunan askerlerinin o okları yerden alıp mızrak yerine geri fırlattığıı yazmış.*Sapan kullandıklarını yazmış. Taş, ok ve sapanlarla bir nevi gerilla savaşı yürüttüklerini yazmış. Hep beraber saldırdıklarında , hep bir ağızdan, saldırı marşı biçiminde bir marş söylediklerini yazmış (Kürdçedir herhalde).* işgal sırasında Kardukların çoluk çocuğunu alarak dağlara çekilip işgalciye karşı direndiklerini yazmış. Kürd köylerindede epeyce bakır eşya olduğunu yazmış.*Karduklarin dağlarda ateşler yakarak, bu ateşlerle biribirleriyle haberleştiklerini yazmış
    'NOT: KSENEFON i.Ö 401 YILINDA GÖRDÜĞÜ KÜRDLERi ANLATIYOR.
    Kürd köylerinde, Kürd evlerinin çok güzel olduğunu, bol yiyecek bulunduğunu ve bu evlerde bolca şarap bulduklarını, şarap saklama sarnıçlarının sıvalanmış iyi sarnıçlar olduğunu yazmış. Kürdlerin çok modern ve gelişmiş bir toplum olduğunu anlatmış. *Kürdlerin geçiş yollarını tıkadıklarını ve üstlerine tonlarca ağırlıkta kayalar attıklarını ve askerlerinin paramparça olduğunu, bazılarının öldüğünü diğerlerinin kol ayakların koptuğunu anlatmış. Birkaç çarpışmadan sonra Ksenefon anlaşma önerdiğini, ölü Yunanlılar’ın cesetlerini istediğini anlatmış. Kürdlerinde, Yunanlılara “evlerimizi yakmazsanız ölülerinizi size teslim ederiz”, dediklerini yazmış. Tarihteki ilk Kürd-Yunan anlaşması. Bu anlaşma yapılırkende tercüman kullanılmış herhalde: Yunanca - Kürdçe.*Anlaşmaya rağmen görüşmeler daha bitmeden Karduklar yeniden taşlar yuvarlamaya başlarlar. Yürüyüş ertesi gün Karduklar’la savaşa savaşa devam eder.*Nihayet Yunanlılar “Kurdistan” ile Ermenistan’ı ayıran sınır olan Centrites Nehri‘ne (Ancient Turkey kitabının yazarı Seton Lloyd’a göre bu nehir Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı’dır) ulaşır.* Kurdistandan 7 günlük geçiş süreci boyunca hiç uyuyamadıklarını ve sürekli savaştıklarını, çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında çatışarak Kurdistandan çıktıktan sonra rahat bir uyku uyuyabildiklerini yazmış. Sonraki yürüyüşleri Ermenistan içine devam etmiş. (IV. Kitap, s. 287-91). Bu haritada Ksenefon’un anlattığı Kurdistan ve Ermenistanı ayıran sınır. Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı Van Gölünün altındaki uzun koludur. Ksenefonun izlediği yolKürdler bu sınırların diğer yerlerindede yaşıyordu tabiki. Ksenefonun anlattıkları özellikle Kurmanci Kürdleri olabilir. Ermeniler bu bölgeye eskiden Trakya-Balkan bölgesinden göç ettikleri ıspatlandı. Frigce ve Ermenice çok yakındır birbirine zaten. Ermeniler oralara daha gelmemişken Ermenilerin yaşadığı yerlerde Kürdler yaşıyordu.*Ksenefon Kürdistandan geçişleri süresinde başlarına gelen felaketlerin, Pers ordusuna karşı savaştıklarında başlarına gelenlerden daha fazla olduğunu yazm
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    0
    Tarih boyunca cahil toplumlar kontrol etmek amaçlı dini inançlar ve ideolojiler kullanılmıştır. Kullanılmaya da devam ediyor ne yazık ki
    ···
  19. 19.
    0
    en ünlü kralı olan Tigranes (Tigran II) tarafından hizmete alındıklarını, Gordyaea ülkesinin en büyük ve en iyi parçasının Roma generali Pompey tarafından Tigranes’e verildiğine işaret etmektedir. Bugün tarihi Kurdistanda bulunan yapıtların önemli bir kısmıda Kürdler tarafından inşa edilmiştir. Ermeni yapıtlarının bazılarınıda Kürdler inşa etmiştir.

    DiON CASSiUS

    II.Yüzyılda yaşayan Romalı Tarihçi Dion Cassius’da Kürdistana, “Gordyen” (Gord-Yurdu); 359 yılında, Sasanlılar tarafından Romalıların Amida (Diyarbakır)da kuşatılması sırasında bu şehirde bulunan A.Marcellinus ise, “Korduen” (Kord Yurdu) diyor. Tarihçilerin kullandığı Kard, Kord, Gord ve Gordyaea adları Kürd ve Kürdistan adlarıyla aynıdır. Kürd Yurdu – millattan önce 63 yılı

    KOMAGENE KRALLIĞI

    Kommagene krallığı MÖ 162 - MS 72 yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında Kürtler tarafından kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkentiydi. Bu krallığın en ünlü ismi kuşkusuz Kral Nemruddur. Kral Nemrud Kürd olup adıda Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Namır” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir ve “ÖLÜMSÜZ” demektir. Yani Nemrud ölümsüz kraldır. Bu yüzdendir ki kendisinin heykellerini ve mimari eserlerini Nemrud dağının tepesine kendisini ölümsüzleştirmek için inşa ettirmiştir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla dizayn edilmişti. Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir. Yazılı belgelerde MÖ. 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde “kummu” olarak geçer. Kral 1.Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğinde olan Tanrı heykelleri 1987 yılında UNESCO tarafından “insanlığın kültür mirası” listesine alınmıştır. Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm dünya uygarlığa uyanır. Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı: “Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir hilekar,” diyerek suçlar. Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm.” Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.

    Komagenenin Tarihi Eserleri

    Gündoğumu ve günbatımının tüm ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa ettirmiştirDoğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Hayvanların kralı olan aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize eder. Heykeller her iki tarafta da şu şekilde sıralanmıştır: ---

    MiTANi KRALLIĞI

    Mitaniler, Hurri konfederasyon denemesinden sonra kurulan daha güçlü bir federasyon konumundadır. Habur çayının doğduğu yerde Vaşukani adlı bir kent merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. Hurri dil grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürmektedir. M.Ö 1500-1250 yılları arasında yaşamıştır. Demiri kendi tekelinde tutmuştur. At yetiştiriciliğinde meşhurdur. Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortdıbını yaşamıştır. Mitaniler Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle Kurdistanin Kerkük bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir. En son Asur imparatoru Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir. Mitanilerin başkentinin adı Vaşukanidir. Kürtçede başikani veya hoşkani “güzel pınar” demektir. V-B-H harflerinin sesleri birbirine çok benzer. Zamanla ses değişimi olmuş olması yüksek olasılıktır. Belkide Kurdistanda halen V harfini kullanıyorlardır. Mitanilerin aryen kökenli oldukları biliniyor. Büyük olasılıkla Mitaniler Kürdlerin atalarıdır.

    GUTi KRALLIĞI

    Zagros dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında yaşayan ve bu günkü Kürtlerin atalarından biri olan Gutiler, M.Ö. 2700 yıllarında müstakil bir devlet kurar, Mezopotamya ve çevresindeki verimli topraklara yerleşirler. Mezopotamya kuzeyindeki Akad memleketlerini M.Ö. 2649 yıllarında işgal edip tam iki asra yakın, Sümer ve Akadları idare ettiler. Gutiler daha çok Sümerlerin doğusunda Zagros eteklerinde yaşayan Aryen kökenli bir etnik gruptur. “Guti” kelimesi Sümer kökenlidir ve manasıda (Gud=öküz, sığır) bugünkü Kürtçe’de yer alan “öküz, sığır sahibi halk” anldıbına gelmektedir. En son Guti kralının adı Tirigandır. Tir Kürtçede “Ok” demektir. Tirigan ise “Okçu” demektir.

    SUBARLAR

    Subarlar 'ın yazılı tarihi hakkında ilk bilgileri Hitit tabletlerinden almaktayız. Buna göre yörenin ilk sakinleri Mitanni adında bir devler kuran Huriler olmuştur. M.Ö.3000 ve 4000 bin yıllarında bölgede Subarlar 'ın yaşadıkları ve Fırat isminin bunlar tarafından verildiği ileri sürülmüştür. Subarlar 'ın Huriler'le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Mezopotamya'da gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler. M.Ö.3000 ve 4000 bin yıllarında Yukarı Fırat boylarında Subarlar'ın yaşadıklar Fırat adının bu kavim tarafından verildiği de ileri sürülmüştür. Subarlar Huriler'le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim olduk bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya, da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Bundan dolayı bilginler, Mezopotamya'da, gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler . M.Ö. 17. yüzyıl içindede Subariler Mitanni Krallığı’nı kurdu.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    0
    Şu flood yapan huur çocuğuna ban atacak kimse yok mu burda amk
    ···