1. 526.
    0
    insanları birleştiren şey ait olduğu sınıftır. Kimlik ise özerk alanlar inşa etmek için araçtır sadece.

    Tüm mitlerin ötesinde, tüm kimliklerin üstünde, tüm illüzyonların ötesini görebildiğimiz bir gün gelse keşke...
    ···
  2. 527.
    0
    O zamanlar tabi, bizim evin karşısındaki arsa boştu...

    Rüzgarlı havalarda siyah kalınca bir poşedin sapına, babamın araç gereç sandığından aldığım uzunca bir makara sağlam yün ipi bağlardım. Balkondan salardım boş arsaya doğru.

    Poşet önce biriki sokakta yuvarlanır, ama bir ara bir yolunu bulur hızlanırdı boş arsada. Şimdi şimdi anlıyorum, binalar rüzgarı çok kesiyormuş. Çünkü o zaman bizim evin karşısı boştu, poşet yerde sürünürken bile iyi alırdı rüzgarı.

    Biraz ip gerilecek olsa, poşede rüzgar dolsa, balık tutmuş birinin oltası gibi var gücümle aniden asılırdım ipe. Poşet böylece birden havalanırdı. Bir kere havalanıp da 5-6 metre yükseldi mi, bi daha rüzgarı tamamen alır uçtukça uçar, uçurtmalar gibi yükselir, gök yüzünde siyah bir noktacık olurdu benim için.

    Bazen poşede kişilik atfederdim, onunla konuşmazdım ama, evcil hayvan gibi, canlı ve mazlum bir şey olduğuna inanırdım onun. Yukarılarda, soğuk ve yalnız, bir başına tutunmaya çalışıp, uçup gitmemek, buz gibi tepelerde yitmemek için güç bela ipe tutunduğunu düşünürdüm. yavaş yavaş toplar balkona çekerdim. Acırdım nedense torbaya, eğlencemi yarıda keserdim.

    Bunu yapmayı bana babaannem öğretmişti.

    Babaanemleyse hiç yıldızım barışmadı. Onda neyin yanlış olduğunu bilmiyorum ama başkalarının huzursuzluğundan keyif alan, düşman edinmekten ve onları her fırsatta ezmekten hicap duymayan bir tarafı vardı.

    Babaannem eskilerde, toprağın altında kaldı, küllendi ve kayboldu tamamen.

    Siyah poşedi ondan da evvel unutmuştum. Ta ki, şu yazıyı yazmama sebep olan hatıra gözümde canlanıp, içimi burkana kadar.

    Geçmiş neden beni üzüyor bilmiyorum. Eskisi gibi değilim, yaşım büyüdükçe kirlendim, çirkin biri oldum çıktım, suçluluklar biriktirdim ve ölen masumiyetin yasını tutuyorum sanırım.

    Bu aralar böyleyim, kabullensem iyi olacak galiba. Tesisat yönetmeliğe uygun değil diye evin gazını kesmişlerdi. Soğuk suyla duş alıp bir süre ev temizliği yapamadım. Tam yapacakken de ramazan girdi. Hiç bir şeye hevesim gücüm kalmadı. Düzenim bozuldu mu, melankolikleşiyorum ben.

    Ondandır herhalde.

    Yoksa, yaşanmış yıllar, zaten yıllardır oradalar. Neden durduk yere can sıksınlar...
    ···
  3. 528.
    0
    6 yıl olmuş başlığı açalı. Daha önce de dedimdi sanırım...

    Nefes alıp vermekten sonra en çok sadakat duyduğum şey bu başlık herhalde.
    ···
    1. 1.
      0
      Helal be abi bu kadar uzun süre devam etmek zor iş
      ···
    2. 2.
      0
      Eyvallah.
      ···
  4. 529.
    0
    Reserved
    ···
  5. 530.
    0
    Günlük tarzı bı şey bu. Ben de bı kaç gün önce başladım hoş bence.
    ···
  6. 531.
    0
    Silencer - Taklamakan

    fena.
    ···
  7. 532.
    0
    Doğu toplumlarının egosu inanılmaz kırılgan.

    Sürekli kızgınlık, öfke, alınganlık... Yavaş yavaş ülkemle, içinde yaşadığım toplumla ve onu oluşturan kimselerle hesaplaşmaya başladım sanırım.
    ···
  8. 533.
    +1
    Morrowind'den sonra Skyrim pek yavan. Ortam, doğa falan güzel gibi ama Vvardenfel'in derinliği, Shivering Isles'ın atmosferi bi zerre yok son oyunda. Daha oyunun başında zaten koskoca kent krallığının soylusu ilan ediliyorsun. Morrowind'deki gibi seçilmiş bir kahraman olduğunu kimseye kanıtlaman gerekmiyor, Oblivion'daki (-ki onu da Morrowind kadar sevmem) gibi kendini olayların ortasında ama görece mantıklı bir pozisyonda da bulmuyorsun.

    Altını doldurmadan kuru kuru "Kader seni seçti, şimdi gibtir git dünyayı kurtar." diyorlar, "Ha, peki." diyip gidip yapıyorsun.

    Lan bi hikayenin bir derinliği olur.

    Bir defa oyunda keşif hissiyatı berbat. Keşif ndıbına yaşanan tek şey dere tepe, yer yurt görmek. O dünyanın insanları ne yer nasıl yaşar, gelenekleri nelerdir... Hiç bir şey yok.

    Büyü sistemi inanılmaz zayıf. Seviye atlama kısmı inanılmaz zayıf.

    Görevlerin olduğu yeri "AHA BURA" diye adamın gözüne gözüne sokuyorlar. Morrowind'de sana yolu tarif eden kişinin dediklerini dinlemen gerekiyordu.

    Oyunda hiçbir npc ile görev için gereken 2-3 cümle dışında "Bu nediyor yahu?" diye bir diyaloğa girmiyorsun.

    Oyunda hiçbir şekilde "Hmmm bundan birşey öğrenirim ben" diye bir kitap okumuyorsun (skill verenleri demiyorum, salaklaşmayın) çünkü kitaplar sana oyundaki deneyimini değiştirecek hemen hiçbirşey anlatamıyor. Anlatsa da "Aa bu muymuuuuş?" demiyorsun. Misal, gezgin şairin biri Whiterun'daki dükkanları ve o dükkanları işleten kadınları anlatmış kitabında, hani "sevgili" arayan olursa diye. Kitabı okudum, sonra gittim o kadınlarla da tanıştım. Tek bir diyalog seçeneği yok "Senin hakkında bu yazılmış ablacım, ne diyon?" diye... Ya da öğrendiklerini kullanıp o kadınlara iltifat falan edip alışverişi ucuza getiremiyorsun. Ha ama soran olursa Skyrim iyi rpg. Lan herhalde insanlar rpg ne demek bilmiyor.

    LAN OYUNDA GERiZEKALILAR ATLAYIP ÖLMESiN DiYE YÜKSEK BALKON GiBi ALANLARDA AŞAĞI ATLAMAYI KAPATMIŞLAR.

    Oyun açık açık "tamam lan kes, fazla konuşma, git onu bunu döv lan işte daha ne tatava yapıyon." diyor. Görevler desen çoğunlukla "Te orada bişey var, gir mağaraya milleti kes, mağaradaki en güçlü adamın cebinden büyülü cevizi al getir." ayarında.

    Oyun az daha zorlasa resmen kendi kendisine oynayacak sen seyir bakıcan. Az daha yavanlaşsa Marvel filmi olacak. Efekt efekt efekt, kavga kavga kavga, derinliği olmayan epik gaz biriki sahne ve yine aynı tatta bi son. Bitti gibtir git.

    Bu nedir ya...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 534.
    0
    ince yürüyor. Baya sağlam yürüyor.

    Ha tabi kimi proleterya diktatörlüğü kuruluyormuşçasına gazlı ama, sadece yeni bir reis seçiyoruz o kadar.

    Karamollaoğlu ve Demirtaş dışında hepsi "şahin" bu adamların. O ikisinde de suçluluk duygusu var.

    Sözüm sana kardeşim, bu yazıyı okuyan sana:

    Sanma ki hayat kolaylaşacak. Halkın tek gerçek gücü yine kendisidir. Bil ki bir şey "bahşediliyorsa" o şey yalandır.
    ···
  10. 535.
    0
    https://www.youtube.com/watch?v=sntAvqvhpZc

    Acıyan yeri kaşımak da tam bu işte.
    ···
  11. 536.
    0
    Hiçbir eşitlik denklemi, kurtuluş ideolojisi bir aptaldan bir deha yaratamaz. Aptalın hakkı teslim edilebilir, aptallığa itilmişliği konuşulabilir ama artık o bir aptaldır. Kolu kopmuş biri gibidir. Cinayete kurban gitmiştir. Sağaltılamaz, diriltilemez.

    Hülyası kurulan o yarınlarda, şimdinin ezenlerine yer olmadığı kadar, şimdinin ezilenlerine de yer yok.
    ···
  12. 537.
    0
    https://www.youtube.com/watch?v=vt1Pwfnh5pc

    Adam nine inch nails coverlamış.

    Bu Trent Reznor'ın gücüdür.

    Sonra Trent Reznor, "Artık o şarkı benim değil, Johnny Cash'in şarkısı." demiş.

    Bu da Johnny Cash'in büyüklüğüdür.

    Ben de açıkçası şarkının orijinali Johnny Cash'in, Trent Reznor coverladı zannediyordum. Tam tersiymiş.

    Yalnız, geçen zaman, hem geçerken hem de geçtiğini görünce yoruyor ha. Zaman karşısında müşkül olmayan ne var ki zaten...
    ···
  13. 538.
    0
    ah güzel ak parti seçmeni kardeşim. sen bu sistemin ürettiği ezilen ve mutsuz kalabalıksın. sınıfın arka sıradaki uyumsuz çocuğusun. olmuyor, bu dünyanın duvarları çok kalın, sınırları çok keskin, senin dünyanda mobilite yok. ve doğal olarak orta sınıfla kavga halindesin. muhafazakar seçmenin kendi içindeki öcüsü olan fetö'nün bile özelliği, mütedeyyin garibanların arasında sağ bir orta sınıfı, liberal bir dünya algısını temsil etmesi.

    şurası net, kavga halinde olduğun, farklı makyaj ve suretlerle karşına gelen orta sınıf karşısında gerçekten de olduğunu söylediğin kadar çaresizsin ve yalnızsın. öyle ki, tarih tekerrür ediyor, burjuvanın sahtekarlığı karşısında napolyon'a tutunan fransız avamı gibi sen de biricik liderine sıkı sıkı tutunuyorsun. onun zatında geleneklerin, zalim ve vicdansız dünya karşısında sığındığın tek kalen ve duvarda açılan her gedikle beraber senin de moralin, motivasyonun çöküyor, korku yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor.

    öte yandan, sarıldığın biricik lider ise, çoktan sınıfsal tercihini elitten yana yapmış. despot gibi duruyor ama aslında ileri demokrat, tam da demokrasinin gereğini yerine getiriyor: muhafazar söylem özgürleşiyor, muhafazakar kimlik ve fikir özgürleşiyor, ama muhafazakarlar sınıfsal düzlemlerinde hapsolmuş şekilde derin bir yoksulluğu yaşamaya devam ediyorlar.

    çok sevdiğin liderin seni satıyor, kavgalı olduğun orta sınıf seni satıyor, seni herkes satıyor. sana kıyamıyorum, sana kızıyorum ama vuramıyorum.

    bir gün, bambaşka bir gelecekte bir gün, bir şey olacak, ve tüm bu sınıfsal hengame son bulacak, geleneğine, ekmeğine, yaşantına, her şeyine nefes aldıracak bir yarın gelecek diye umuyorum.

    ama sen üst yapıyla bu stockholm sendromu tarzı ilişkini sürdürdüğün, "katma değeri olan nitelikli endüstri" başlığı altında nitelikli orta sınıfı istihdam etme vaadiyle nüfuz edinen rakiplerin ise klagib orta sınıf bireyciliğini yaşattığı sürece bu kavga bitmeyecek.

    bir başka sesi gür çıkan adam gelip avamın dilini konuşana kadar, sınıfların demokrasiye sıkışmış kavgası, yine erteleniyor.

    ne günlere kaldık...

    ülkede solum diyen, sapına kadar liberal ve sol değil aslında.
    ülkede müslümanım diyen, niteliksiz orta sınıf / küçük burjuva, rakibi olan seküler orta sınıfa öykünen bir yığın şark kurnazı ordusu aslında.

    kimse olduğunu iddia ettiği şey değil.

    korku ve samimiyetsizlik çağında, temsiliyetler değişiyor, ızdıraplar sabit.

    neticede "katı olan herşey buharlaşıp havaya karışıyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor, ve insanlar nihayet kendi gerçek yaşam koşulları ve diğer insanlarla ilişikileriyle yüzleşmeye zorlanıyor."

    artık inananların kolayca kırabileceği putlar, devrimcilerin kolayca devirebileceği diktatörler yok.

    bu çağın savaşı, herkesin kendi benliğiyle olan savaş. herkes alacaklı, herkesin talep edecek hakkı var. buna rağmen kimse olan bitende kendi payını görmüyor, görmek istemiyor.

    yok mu bu kara gecelerin bir sabahı?
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      "geleneğine, ekmeğine, yaşantına, her şeyine nefes aldıracak bir yarın gelecek diye umuyorum." nemiç? Hangi gelenek hangi yaşantı? Metrobüste muhafazakar bir ablamız 40 dakika boyunca e-5 i çekerek canlı yayın yaptı feysbukta. insan kendini tanımlar, sınıfı sadece sınırıdır bu çağında verdiği en büyük özgürlük insana kendi olabilme şansını sunmasıdır, onun da sonucu ortada. Gelenek, yaşantı filan bunlar on güne değişecek şeyler. hiçbirinin diğerinden fazla kıymeti ya da hayata dair bir anlamı yok geçelim bu popülist tavırları, zaten halkın başına ne geliyorsa popülistlerden geliyor adama sen bi sor bakalım halk mı olmak istiyor yoksa mahallesinden kurtulmak mı istiyor. herkesin aklı var fikri var. çomarlığın sınıfsal bir açıklaması yok gerçekten, öfkeden filan da söylemiyorum, gerçekten çomar çomardır.
      ···
    2. 2.
      0
      Buraya çok uzun bir cevap yazmıştım silinip gitti.

      "insan kendini tanımlar, sınıfı sadece sınırıdır"

      Şu dediğin zaten fikren kesinlikle aynı yerde olmadığımızı gösteriyor.

      Bana sorarsan da kendini tanımlayabilmek orta sınıfa özgüdür. Ne üst sınıf ne de alt sınıf kendisini tanımlayamaz. Onların kesin ve keskin sınırları onları betimler. Alt sınıf dinsiz olabilir mesela. Ama laik olamaz, zira tercih özgürlüğü onun dünyasında yoktur. Rasyonel olamaz zira rasyonaliteyi işletebileceği düzlemi yoktur. Orta sınıfla kavgalıdır, bunu bilir, buna göre yaşar, içinden sınıf atlayan olursa onunla da kavga eder, sınıf atlayan da tırmandığı yerden aşağı söver. Böyledir bu işler.
      ···
      1. 1.
        0
        ben sınıf gerçeğini inkar etmiyorum fakat bunu alıpta hayatın anlamı yapmak anlamsız. hayatta görebildiğim bir şey varsa her şey çok yönlü ve alternatifler üzerine kurulu. tek doğruyu var demek ben en doğruyum demekle eş değer. a yolundan gitmek a\\\'nın sonucuna zütürür fakat bu a\\\'nın tek yol olduğu anldıbına gelmez, sınıf tahlilleri de aynı muhabbet kusura bakma, hepsi doğru çıkar ama bahsettiğin ele aldığın kişinin toplumun sınıftan bağımsız olarak 50 tane daha özelliği var. Orta sınıfla filan kavgalı değil sadece başka bir kültürle yaşamaya alışık değil. bunu da lütfen post-moderinzme filan bağlamayalım. tek tanrılı dinleri çıkaran çomarlardı, çok tanrılı dinleri çıkaranlar ise deniz kıyılarında ticaret yapan başkalarıyla birlikte yaşayabilmeyi öğrenmiş insanlardı. insanlığın var olmaması gerektiğini düşünüyorum fakat madem var oldu ilerlemesi için bize o deniz kıyısı lazım. ticareti ister sev ister sevme bu işleyiş biçimidir ki bu gün biz ticareti olmayan o deniz kıyısının çocuklarıyız, konu sadece sınıfsal da değil yani kültürel ve eğitimle dünyaya bakışla, bireyle , insanın öz benliğiyle alakalı da.. bu hayatı matematiksel hesaplamak ahmaklığa kaçıyor biraz. ben 50 lira bahşiş alınca sevincimden geberiyorum ama orta sınıf diye tanımladığın kişilerin oluşturduğu etik, hukuki, maddi manevi ilişkiler arasında kendimi can ve mal güvenliğinde hissediyorum. bu herkes için böyledir ben çocukken varoşta yaşarkende böyleydi. bunu inkar edenin sadece hasameti vardır. ek olarak alt sınıf kendi kültüründen olan orta sınıfa da saksoda en önde koşar hatta o çomarlar için saygınlık derecesi ahlaken, siyaseten vs. takım elbise giyip altında arabayla mahalleye gitmekte yatar çünkü çekemediği o kıyı çocuklarının yaşam tarzını ona çalıp getirmiş bir köylüsü gelmiştir ve ona o yaşam şeklini sunabilme ihtimali vardır. valla kendi bağlamlarında çok akılcılar az önceki örnekte söylediğim gibi. o işler öyle değil malesef her mahallenin ayrı kanunu var. çok incin yazdım kusura bakma.

        edit2: ki türkler de maalesef sınıfsal konum hiçbir zaman var olmadı var olsa da önce gelmedi. konar göçer yaşam tarzı hem devletleşme de hem de toplumsallaşma da, türkleri yerleşik yaşamdakiler karşısında bocalattı bir yere oturtamadı bu olayların dönemeçleri hep kültürel git-geller üzerinden yaşandı ve yeni sosyal-kültürel durumları oluşturdu.

        yaşam alanı, kültürel durum ne dersen de... herkes kendi yaşam alanını korumaya çalışıyor bu gün ve bunu da aynı parametrelerle uyguluyor o yüzden bu konunun sınıftan çok kültürel boyutu var.
        Tümünü Göster
        ···
  14. 539.
    0
    Boş yapma bilader.
    ···
  15. 540.
    0
    Tüm sonuçlar, nedenler yittikten sonra, göze kaçınılmaz görünür.
    ···
  16. 541.
    +1
    özgürlük, çekiç gibi bir şeydir, o olmadan uygarlık olmaz. fakat yine de onu gereğinden fazla kullanmaya kalkarsanız, yaptığınızdan çok yıkarsınız.
    ···
  17. 542.
    0
    oyun tasarımcısı adamım ama pc'im bozuk... şu sıkıntıyı da bi atlatayım da, soundtracklerden birinin adını mutlaka "ad astra per aspera" koyucam. 10 gündür 20 dakikada bir reset yiyorum, bence bu ismi kullanma hakkını kazandım.
    ···
  18. 543.
    +1
    Buradan gitmek lazım, burası her gün daha da batıyor ve batacak demiştim. Kadın virtüözü de "işte yanlış düşünüyorsun bak." demişti.

    insanlar değişmez ve eğitilmeleri imkansızdır bi zamandan sonra.

    Ama daha da acısı, kv sevdiği yerde kıyamadığı kimselerce linç edildi. Ve gitti. O'na, "Burada durma, üzülürsün." diyen ben, aha işte buradayım. Sorsan, şu ortam kadar değersiz, boş, mesnetsiz başka platform yoktur. Ama buradayım.

    işte bu iyi değil.
    ···
  19. 544.
    +2
    hâlâ nokia 2700 kullanıyorum.
    ···
  20. 545.
    +1
    Bir üflemeli çalgı olarak, ney, eğer hayatı olumsuzlamıyorsa ben de hiçbir şey bilmiyorum.

    Resmen "Hiç! Hiç! Hepsi vehim! Hepsi beyhude!" diye bağırıyor.
    ···