/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    +4
    Dediğim gibi bu kadar ilgi ve alakanın üzerine birden boşluğa düşünce bunun yasını tutmak yerine acımı hafifletmek adına saçma sapan arayışlara girdim. Yerini doldurmak için onlarca kişiyi denedim, ama olmadı. Yazık olan hem konuştuğum kızlara hem de benim zamanıma oldu. Acaba şimdi de öyle miydi ? Sırf gidenlerin yeri dolsun diye hiç beklemeksizin birilerini mi alıyordum hayatıma ? Büşra, o çıkar çıkmaz yerine sokmaya çalıştığım irem. O gittikten sonra arayış içersine gireceğim bir başkası ve ardı kesilmeyecek şekilde devam edecek olan bir süreç. Yazık beyler, bana da kadınlara da çok yazık.

    Bir yandan okul bir yandan spor derken hayatıma düzen gelmeye başlamıştı. Dersleri sallamak yerine tamı tdıbına takip ederek dikkatini çekmiş olduğum hoca/hocaların gözdesi olmaya çalışıyor notları arşa çıkarmayı planlıyordum. Ama inekleşmeye de lüzum yok bu durumda. Çünkü zaten göze batan bir öğrenciyim sınıf tarafından. Hocalara da bu şekilde yaklaştıkça iyice züt yalayıcı birisi olarak atfedilmiş olurum. Bunun olmasını da ben istemem zaten, adım yeterince çıktı sınıfta. Birinci sınıflarla derse girdiğim zamanlarda kapıdan ilk geçtiğim anda bir soğukluk, gerginlik hissediyor olsam da birileriyle sohbete başladığım anda düzeliyor bu durum. Ama Büşra’nın bakışları hep üzerimde, hissedebiliyorum. Bu sınıfta da ilginç şeyler oluyor aslında, kısaca anlatayım olaylar büyük;

    Önceden de bahsetmiştim, yeni yeni oluşan bir grup vardı sınıfta. Böyle sempatik tiplerin olduğu, yavşak Yasin’in de aralarına girmeye çalıştığı kişiler var. Feyza bunların hanım ablaları, göz bebekleri olur. Saf, canayakın bir kızdır da yalan yok. Her seferinde benide çağırır yanlarına “Yaa (izmirli) bu seferde ektin bizi gelmedin, alınmaya başlıyorum ama artık” gibi sitemlerini çok duymuşumdur. Düzenli giden bir ilişkisi de var hali hazırda. Ama şu sıralar çocukla araları limoni. Bunlar evde kalıyorlar 2 arkadaş, Kübra ve Feyza. Bu Auracı diye bahsettiğim kız, Zeynep’te bu tayfaya katıldı fena değiller. Zeynep’in sevgilisi istanbul’dan bunu ziyarete gelince Zeynep tanıştırmak için bu tayfayla buluşturuyor. Güzel geçen bir görüşmenin ardından herkes evlere dağılırken Zeynep’ler kalacak yer ayarlayamadıklarından ortada kalıyorlar. Bizim iyi niyetli peri kızı Feyza bunları evlerindeki odalardan birine davet ediyor gelin burada kalın diye. Eee kız halleriyle n’olur n’olmaz diye de tee ilkokuldan beri tanıştığı Burak’ı da çağırıyor eve. Evde herkes uyku halinde, Zeynep sigara içmeye balkona çıkmışken bunun sevgilisi yavaş yavaş Feyza’ya yanaşıyor “Sen de boş değilsin, geceden beri gözün üzerimde farkındayım” dercesine. Feyza’da tabii sinir krizleri, ağlamalar, bağrışmalar olurken Burak devreye girip indiriyor çocuğu. Tabii Zeynep balkonda durumdan habersiz gelince farkediyor olanları. Evden kovmalar, tartışmalar ohooo işler iş yani. Bu sebeple Zeynep çocuktan ayrılıp üzerine bir de dışlanan taraf oluyor. O kısmın detayıda varmış, orası tartışılır emin değilim. Ama olayın temeli bu şekilde. Nasıl, brezilya dizisi gibi dimi.

    işte bu olaylar sınıfta küçük bir esintiye sebep olurken ben yine şebekliklerle olanları az da olsa yumuşatmaya çalışıyordum. Ama nafile tabii ki, olanlar belli arkadaşlar savunulacak bir tarafı yok. Burada kendimi deşarj ederken asıl enerjimi ikinci sınıflara saklıyordum. Ama sohbet muhabbet için sanmayın sakın, irem’i keşfetmek için tabii ki…
    Tümünü Göster
    ···
  2. 152.
    +2
    Keşif derken çok büyük şeyler olacağı da beklenmesin tabii ki. Yine en arka sırama kurulup uzuun uzun olup biteni seyretmek gibi planlarım var. Neye güler, neyi sever, telefonu eline ne sıklıkla alır, neler dikkatini çeker gibi. Çünkü kızın başı bağlıdır belkide dıbına koyim ne belli. Neden atmaca gibi atılalım kızın üzerine, belki de sevgilisi falan vardır yani. Zaten Gamze olayından sonra parmaklara bakmak önceliğim oldu, yüzük varsa uza babacım uza ondan yar olmaz. Bu sınıfta da birkaç arkadaş edinmeye başlamıştım aslında. ilk başta Cengiz çok yardımsever davranmıştı bana ders konusunda, hala da öyle. Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş, ama esasında istanbul’da yaşayan birisi. Emrah var, Emrah abi diyoruz aslında. Daha öncesinde bir üniversiteyi ailevi sıkıntılardan dolayı bitiremeden bırakmış. Sonrasında tekrar başlamış buraya. Bizden birkaç yaş büyük yani. Şairane bir kişiliğe sahip. Kendi kendine yazdığı şiirleri, yazıları, denemeleri var. Sevecek fakat fazla duygusal birisi. Hani şiirlere yansıtması iyi bu durumu. Ama normal diyaloglarda da şiirlerden ve söylemlerden alıntılar yaparak devam etmeye çalışınca sıkıcı olabiliyor bazen konuşması. Diğerleriyle daha uzun uzadıya yazacak kadar samimi değiliz, ama zamanla yazılır elbette buraya.

    Sınıfa gelip en arkadan yerimi kapmışken tanıdığım simalarla selamlaşıp konuşmak beni mutlu etti. Çünkü dediğim gibi ,sınıfta öyle bir kopukluk söz konusu ki gerginlik kaplıyor beni. Kimse birbiriyle konuşmuyor ya da sohbet etmiyor. Sürekli bir ayrışma, sürekli bir gruplaşma durumu söz konusu. irem’i stalk’larken baktığımdaysa geçen sene gördüklerim çok güzel görüntülerdi. Birlikte gezip tozmalar, kafelere gitmeler, sosyal sorumluluk projeleri düzenlemeler, dikkat çeken işler yapıp üniversite geneline yayılmalar derken herkes birlik ve konuşma içersindeymiş. Ama neler yaşandıysa bunların ardından sanki geçen sene bunları yapanlar onlar değillermiş gibi gördüklerinde başlarını çevirecek kıvama gelmişler. Ve bu yaşanmışlıklar olduğu için her ne kadar zıpırlık yapıp uğraşsam da bunu benim de düzeltebilme şansım ne yazık ki pek yok. Olsun, yama yapar gibi parça parça kişilerle tanışıp sınıftaki dostluğumu ilerleticem artık.

    Telefonla oyalanırken irem ve tayfası da sınıfa girip yerlerini almışlardı. Yine çok şık bir şekilde giyinmiş takısıyla tokasıyla ahenk içine girmiş gibiydi. Artık daha dikkatli, daha inceler gözlerle bakıyordum ona. Gözlerine daha iyi bakabilme fırsatımda olmuştu pek çok kez. Yeşillerdi, güzellerdi de. Ama ona belli etmemem de lazımdı bu ilgi alakayı. Bugün geldiğinde canının biraz daha sıkkın olduğunu farkettim. Bir durgun, bir suskundu. Yanındakiler de onu avutur gibi konuşuyorlardı. Ama daha fazla hayvanlık edip olanı biteni dinlemedim elbette. Birkaç kez dışarı çıkıp telefonla konuşup konuşup geliyordu. Ulan birisi vardı hayatında da onunla ayrılık olayları mı yaşanmıştı acaba ? Ya da kavga, tartışma falan ??? Kafamda deli sorular.

    En son konuşmasını da yapıp sınıfa geldikten sonra sırasına gelip kulaklıklarını taktıktan sonra başını yaslayıp müzik dinlemeye başladı. Ben ise uzaktan onu seyretmeye devam ediyordum. Ama bu kez yakalanmıştım, bir anlığına göz göze gelmiştik ve o da bana bakıyordu…
    Tümünü Göster
    ···
  3. 153.
    +6 -1
    Müziğini dinlerken gözü kaymıştır lan, hemen bir anlam çıkarmaya gerek yok dimi beyler. Ya da baktığımı hissedip “Neden bakıyo bu dıbına kodumun çocuğu bana diyodur, rahatsız olmuştur falan. Gözlerimi kaçırıp etrafa bakındıktan sonra telefonumla uğraşmaya devam ettim. Ama aklımın bir köşesi hala neden bu kadar üzgün olduğundaydı. Doğrudan soramazdım, ne haddime amk. Ama anlamlandırmaya çalışabilirdim. Kişiliğini, hobilerini birazcık daha anlayabilmek için masasına bakmak fena fikir sayılmazdı. Notlarını tam tuttuğu belliydi, kalemi silgisi fosforlu kalemleri falan yerli yerindeydi. Gerçi ben bunu neden garipsiyorum ki amk, öğrenci dediğinin böyle olması gerekmez mi zaten ? Defter kitap getirmeyip kalem taşımayan andaval benim, herkes normal olanı yapıyor. Garipsenen ben olmalıyım esasında. Bunların yanı sıra okumak için sıraladığı kitapları vardı. Zaten daha önceden de kitapları dikkatimi çekmişti. Bol bol kitap okuyordu bu kız, tam da istediğim gibi. Çünkü şu sıralar okuyamıyor olsam da ben de zamanında çok fazla kitap okumuştum. Kişisel gelişimler, romanlar, hikayeler, şiirler… Hepsi en az bir kez elimden geçmişti benimde. Ama öyle Alacakaranlık’mış Kötü Çocuk’muş gibi müsveddeler değil elbette. Gerçi Alacakaranlık serisi Best Seller’dan düşmemişti uzuun uzun zamanlar, şu anda bunu söylediğim için linç edilebilirim ama olsun. Sevmemiştim beyler ben o seriyi kusuruma bakmasın okuyup sevenide varsa.

    Hoca geldi, ders işlendi, notlar alındı, konular anlatıldı derken bugünün dersi de sona ermiş oldu sonunda. Haftasonu yaklaşıyor, araya koskoca 2 gün girmeden bir şekilde konuşmaya başlasam fena da olmayacak aslında. Bir fırsat kolluyorum. O sırada sırasını toplayıp ayağa kalkarken bana bakarak başını sallayıp “Merhaba” dercesine bir selam vermişti. Aynı şekilde ben de karşılık verdim tabii, ama o kadar işte ötesi yok. Ötesi neden olsun ya da nasıl olsun ki şu anda. Ulan yoksa o izmirli kimliğimi kaybetmeye mi başlamıştım ben. Hani Spider-Man 2 filminde Peter Parker örümcek güçlerini kaybedip eski hayatına dönmeye karar vermişti örümcek kostümünü bırakıp. Ben de yavşaklık kostümümü bir kenara bırakıp adama mı dönüşüyordum ulan acaba ? Yok yok, olamaz bu, şu anda olmamalı. Bu huyuma ihtiyacım var. Şimdi bunu dediğim için “Yavşaklığı marifet olarak mı görüyosun lan sen huur çocuğu” diyenleriniz olabilir. Zaten hikayeyi geç yazdığım gerekçesiyle bana birikmiş olan siz hakkınız olarak anama bacıma küfür bile etmekten geri kalmayabilirsiniz. Ama doğru değil aslında; hem yavşaklık hem de düşünceleriniz. Bu da kamu spotu gibi oldu hikaye arasında vay amk .D Ama merak etmeyin, dediğiniz gibi uzun uzun partlar yazıp toplu bir şekilde yatıyorum artık. Yani sinirleneceğiniz ya da kızacağını bir durum söz konusu değil merak etmeyin.

    Bu akşam hallolacaktı bu iş, bir şekilde konuya girişmem gerekliydi. Öyle de olacaktı. Ama aynı zamanda oda halkından da bir akıl almam fena olmazdı.

    Konuşulacak çok şey var beyler, karar vermek lazım…
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3
      birader hikayeden soğuttun be ben stajyer avukatım bu kadar çalışmıyorum amk ne iş yapıyorsun sen ?
      ···
    2. 2.
      0
      yazmayacak mısın artık birader
      ···
    3. 3.
      0
      Yazsana aq 19 gün olmuş
      ···
    4. 4.
      0
      21.gün ve hala bekliyorum
      ···
    5. 5.
      0
      29 gün oldu yaz artık
      ···
    6. diğerleri 3