indim aşşağıya tombul kahverengi saçlı bi karı oturuyor kocaman bir masanın arkasında. Varlığımı belli etmeye çalışan bir ses tonuyla:

-Pardon... Nasıl geldim buraya ben?

dıbına kodumun green’i, pavyona düşmüş gibi sorulur mu böyle. Az sabret de sorarsın birazdan. Zaten altında bi pantolonla resepsiyona iniyorsun. Amerikan romantik komedi filmi misin sen?

-Günaydın green Bey. Tanju Bey’in misafiri olarak geldiniz dün gece.

 

Lan tabi ya dıbına koyim. Pansiyonu olduğunu söylemişti bana minibüste, delikanlı adammış bak göndermemiş beni o halde eve.

-Tanju abi nerde? -bak buna hala utanırım dıbına koyim. dün manitasına sarktığım adama o an “taşşağını yediğimin” muamelesi çekmek zorunda kalmıştım.-

 

-Maltepe’ye arabasını almaya çıktı. Size de numarasını bıraktı buyrun, diyerek kağıdı verdi.

Moruk... Kağıda numara yazmalar falan... Harbi gibti mi lan bu beni dün gece?

-B... Bi bayan var... vardı dün gece... Nerede şu an?

-Seda Hanım mı? Dört kat üstte terasımız var, uyandıysa oradadır.

-Teşekkürler, diyerek çıkmaya başladım.

Lan hala ne kaşınıyorsun amk. gibtir git evine işte. Yook. Dün ne oldu öğrenmeliydim.

Kadıköye kadar “okuyor musun? hangi bölüm?” tarzında sorularla vakit öldürdüğümüz yolculuk bitmiş, bu muhabbet sonunda adamın Kadıköy’de mütevazı bir pansiyonu olduğunu ve onu işlettiğini öğrenmiştim. Minibüsten indik ve Balıkçılar Sokağından, yeni Barlar Sokağına yürümeye başladık. Saat üç-dört sularıydı, yani Barlar Sokağı pubları kapanmıştı. Öğle vakti Sahaf’a, Çinili’ye giden ergenlerin, “Lan burası nasıl iş yapıyor acaba? Baksana bomboş hehehe” geyiklerine meze olan has mekanlar, sokaktan geçen insanlara içeriden taşan rakı kokusuyla rekldıbını yapıyordu. Sık sık gittiğim bir tanesine geçtik, -ismini söylemem pek doğru olmaz beyler, gerçekten merak eden ve gitmek isteyen olursa özelden yazsın.- ve bir ellilikle üç peynir tabağı söyledik. Peynir tabağıda beyaz peynir, salatalık işte.

Ben, “nerden muhalefet olsam da şu muallakyi rezil etsem” modunda adamın söylediklerini en derinine kadar incelerken, Tanju sanki yıllardır dostmuşuzcasına sürekli yeni bir muhabbet açıyordu. işin acınası tarafıysa adamın sevgilisiyle beraber olmak isteğiyle yanıp tutuşan ben, bir süre sonra muhabbetinden öyle keyif almaya başladım ki, minibüsteki gerginliği, hemen karşımda sessizce içen Seda’yı ve alçak fikirlerimi unutup kendimi adamın karşı konulmaz samimiyetine bırakıverdim. ilk karısını anlattı bana; oğlunu, ikinci karısını ve Seda’yı... Huzurlu bir ses tonuyla başladı, iç çeke çeke:

-Lisede aynı sınıftaydık biz, ben sınıfın fırlaması, o çalışkan öğrencisiydi. Görsen bi de nasıl tipsizdi dıbına koyim, yüzüne bakılmıyordu kuran çarpsın.

Lan olaya büyük bir aşkı anlatacakmış gibi girince heyecanlı heyecanlı dinlemeye başlamıştım da, “görsen bi de nasıl tipsizdi dıbına koyim” cümlesini filtreden geçiremedim. ilk eşinden ve oğlundan öyle güzel bahsetmişti ki benim kadar gamsız bir adamı bile duyguladırmıştı. Şimdi üstüne yanındaki iliği, taku anlatıyormuş gibi anlatmasına anlam verememiştim. Nereye, neye bağlayacağını düşünüyordum ama herhangi bir sona bağlanmıyordu. Tamamen bomboş bir muhabbetin içinde üçüncü kişi olarak kalmıştım.

Bu kadar uyku yeter amk 6 da uyku mu olur neyse
Neyse rezil bir şekilde mekandan çıktık sedanıbk i dedi bu akşam bize gidek çay çekirdek atak dedi dedim rahatsızlık vermeyeyim karı koca ayıp olur dedim
Yok dedi nolcak amk benim karım senin karın dedi ben şok oldum neyse çaktırmıyorum
Bende tam güvenemedim ama naparsın arkadaş yok bu saatte napçam amk

Tamamm dedim gidelim
Evleri az ilerdeydi amk gittik evine ben açtım televizyonu çay çekirdek neyse baya bi geçti,
Dediler bu gece burda kal am k neyse baba bana yer yatağı serdi seda mapçup kaldım neyse
Saat gecenin üçüydü sanırsam kapı çaldı
Dedim baba bu saatte neyse dedin baktım bizimkilere kimse yok dedim yarra yedim
Kim o kimo ses yok sonra baktım bir düzine zenci
Kol kadarDamarlı damarlı zenciler
Kaçış yok amk nere kaçıcam kadere razı okdum
Şuanda zütüm kanıyo panpalar ölür müyüm kan kaybından acil yardım

Edit: alın size gibş niye eksilediniz lan

Terasa çıktığım gibi ani bir soğukla irkildim, ancak Seda oradaydı. Beni kış günü orta asya bozkırlarında çıplak bıraksalar, bu dıbına kodumun terasına aç, susuz yürüyerek yine gelir, yine hayran hayran izlerdim onu. Koyu lacivert taytı, çıplak ayaklarının mükemmel biçimini keskinleştiren siyah ojeleri, uzun kollu ve dar bodysiyle dul yengem 32 yaşında taş gibi bir hatundu. Bu gün http://www.cikshikayeleri . c o m da takılırken bir hafta önce yaşadıklarımı size anlat...

Terasa çıktığım gibi ani bir soğukla irkildim, ancak Seda oradaydı. Beni kış günü orta asya bozkırlarında çıplak bıraksalar, bu dıbına kodumun terasına aç, susuz yürüyerek yine gelir, yine hayran hayran izlerdim onu. gibtiğimin beyaz balkon sandalyesini görmek bile mutlu ediyordu beni, sırf üstünde o var diye. Bacaklarının arasına sıkıştırdığı termosuyla ve elinde tuttuğu beyaz filtreli sigarasıyla uzakları, çok uzakları seyrediyordu. Neler düşünüyordu kim bilir. Neler görüyordu, benim gözlerimi ondan ayırıpda bakamadığım manzarada. O an çıkıp gelseydi tanrı, sorsaydı ne istiyorsun şu hayattan diye. Onun gördüklerinin hakkını isterdim, ona sunmak için. Sanırım huzuru izliyorduk ikimizde, o manzarayı istiyordu kendisine, ben onu. Birbirinden imkansız iki istekte buluyorduk huzuru. Ne oluyordu lan bana? Belki de dün gece çatır çutur gibtiğim kadına sabahında aşık olmuştum. Ne olursa olsun, dün gece nasıl ve neden buraya geldim öğrenmek zorundaydım

Beyaz bir ışığın hükmü altında kalan meyhanemsi mekan, yine beyaz örtüyle kaplanmış masaların başında yamuk yumuk duran ahşap sandalyeler; mekana fazla kaçan papyonlu garsonlar, sallanarak tuvalete gidip gelen insanlar ve içeri girdiğin andan itibaren tüm tütün ihtiyacını karşılayan sigara dumanıyla efsane kelimesinin pek de karşılığı gibi durmuyordu. Tanju rakı içeceğinden dolayı gayet mutlu görünse de Seda’nın içinde bulunduğumuz bu ortamdan hoşlanmadığı ilk bakışta algılanıyor, rakı kadehini parmaklarının ucuyla iğrene iğrene tutması durumun vahimliğini açıklıyordu.

Tam Seda yarım saattir içe içe bitiremediği kadehini masaya vuracaktı ki, o anda vahiy mi indi ne oldu, tam yerinde kusasım geldi. Lan kussam hem mekana, hem bunlara rezil olacağım, kusmasam bu ikisi kavga edecek mekana daha da rezil olacağım, üstüne karıyla bir daha konuşamayacağım. Normalde bir yutkunur hemen kendime gelirim. Bir çok ortamda da kurtarmıştır zütümü bu yutkunma taktiği. Ama kusmak için bundan daha iyi bir zaman olamayacağını farkettiğim gibi bırakıverdim masanın üstüne doğru. Tanju sıçrayarak kalktığı masadan direk garsonun yanına gitmiş, hesabı hallediyor, Seda’ysa “olacağı buydu.” diye diye yakınarak benim omzuma girmeye çalışıyordu. Tamam kafam acayip güzeldi, tamam bilinçli de olsa sonuçta kusmuştum. Ama o kadının yaşamımda olduğu her an gibi, o anıda hiç unutamayacaktım.

---

Şimdilik bu kadar yeter, uyuyacağım. Bu gece ilk bölümü bitirmeyi düşünüyorum.

Kimse var mı?

ama sen takunu cıkardın ha..
kelime kelime yaz aq

Yaz ulan. bence adam oltayı salladı, bu sazan da atladı. gavatı sarhoş edip karı straplez ile adam kamaşullahıyla çatır çatır gibecekler, işte hayatının değişmesi

Evet devam ediyorum beyler
Seda koluma girmisti ya ufaktan cadiri kurmustum amk. Sonra tanju pici geldi beni islettigi pansiyona goturmek istedi bende kabul ettim amk zaten kafam fenalarda. Neyse pansiyonda tekrar 2 bira caktim o kafa daha fenaoldu amk. O arada seda geldi amk tanjunun sizdigi soyledi hahajaja firsat bu firsat hemen sedaya yanastim. Amk. tabi sedada fantezi yapmak icin beni yatagA baglayacagni soyledi, agzimi gibeydimde kabul etmeyeydim. Neyse beyler baglandiktan Sonra seda soyundu amk o da ne yarragi varmis amk sonra tanjuyla beraber bi guzel gibtilersabaha kadar, iste hayatim boyle degisti artik kadinlardan hoslanmiyorum ayolll

Sonunda çıktım terasa baktım seda orda oturuyo tek başına gittim yanına başımla ufak bi selam verdim hafiften tebessüm etti. Hala dün gecenin utangaçlığı var üstümde ilik gibi karının resmen üstüne kustuk amk. Neyse bu anladı galiba neden konuşmuyosun dedi. Direk konuya girdim noldu dün gece ne ara buraya geldim ben diye sordum. Yine aynı tebessümle baktı yüzüme gel benle dedi.Çıktık terastan yürüyoruz mal gibi bi odanın onüne gelince gel dedi bu açtı kapıyı girdik. Benim kaldığım odadan daha güzeldi. Geç otur şöyle dedi ama içim içime sığmıyo amk merak ediyorum noldu dün gece diye.Bir kere daha sordum yine sırıttı ve bekle dedi. içeri gitti ve elinde bir cd ile geri döndü. Taktı bilgisayara verdi elime baktım tanju çatur ćutur gibiyo beni amk.O sıra dikkatimi çekti seda da hafiften kaymış bana bi döndüm gibini sıvazlıyo bu amk harun abisi. Orda da bi güzel gibti beni.O günden beri düzenli olarak tanjuyla sedaya veriyorum.

Ben hayatımda bu kadar mal hikaye görmedim amk

Tanju’nun korkusundan dolayı duşa bile girmeden giyinip çıktım. Adamın sweatshirtiyle, adamın pansiyonundan, adamın kız arkadaşını giberek çıkmıştım ve işin garibi, bu bana gayet olağan geliyordu.


Rıhtıma doğru yürümeye başladım. Çakım ve kitabım yoktu. Hadi kitabı mekanda unutsam, çakımı ne ara çıkartmıştım da kaybetmiştim? Ya sahi... Ben yürüyordum da adımlarım boşa basıyor gibiydi, havada yürüyordum sanki. Mutluluk muydu bu? Pek sanmıyordum, daha işim bitmemişti. Seda’yla yine görüşmeliydim. Taksiye binmek için çıktığım yolda, hala başıma bir iş gelmediğine sevineceğim yerde, mayhoşca düş kuruyordum. Kafamda güzel gibiydi, hatta... Lan baya baya kafam güzeldi amk. Kaslarım gevşemiş, ağzım uyuşmuştu. Ne alakaydı olm sabah sabah? Neyse ya, yorgunluktandır, gider evime güzelce uyurum bir şeyim kalmaz diyerek, taksi durağına doğru yürümeye çalıştım. O sırada gözlerim karardı birden, tansiyonum düştü.

Su an minubusteyim yavas gittiği icin ise gec kalicam babam gibicek beni benimde hayatım degisecek amk

Cesaretimi toplayip artik neler oldugunu ogrenmenin vakti gelmisti.S:Seda G:Green

G:Gunaydin Seda hanim.
S:Gunaydin Green
G:Dun hatirladigim kadariyla sizi mahcup ettim ozur dilerim.
S:Yarrrrraaaaaaggggiiimmmmm yaramiyorsa icmiycen.
G:Ayip oluyor seda hanim.
S:Ayibin yollari kayip laleee 33 cmlik damarliyi agzinda vals yaptirmadan gibtir git.
G:Basa gelen cekilir.
S: O.o O.o O.o

Arkadaşımın sesini duymamla ağlayacak kadar duygulanmam bir oldu. Eren dedim, “kurtar beni kardeşim, kurtar beni ölüyorum.” Koluma girip yatağına yatırdıktan sonra:

-Gözünü aç. Aç lan şu gözünü! Ananı gibeyim senin ya...

O an gerçekten kör olduğumu düşündüm. Gözlerimi açtım, hiçbir şey göremiyordum. Hüngür hüngür ağlıyordum dıbına koyim. Eren geldi. Yüzümü ıslak bir bezle sildi, ağzıma iki tane küp şeker verip, ensemin altına biraz buz koydu ve:

-Bak normalde hastaneye zütürmemiz lazım seni. Ne tak yedin bilmiyorum ama böyle bir şey görmedim ben.

-Oğlum kör olmadım değil mi ben? Kör olmadım değil mi Eren?

-Lan ne körü yarram? hauahuaha... LSD almışın galiba. Nerden buldun, nasıl buldun konuşucaz daha sonra. Çık şu tripten bir kaç saate kendine gelirsin, dedi ve kulağıma bir kulaklık taktı:

-Bak bir saat gözlerin açık şunu dinliyorsun, sonra hayatın boyunca yaşamadığın bir kafa yaşayacaksın. Taksiye de otuzaltı lira para verdim zaten, anandan alacağım onu.

Bu huur çocuğu ne zaman bad tribe girsem çıkarmıştır beni. ilk bonzai içtiğimde de, ilk şeker attığımda da yanımdaydı. Gerçi zaten o denetmişti ikisini de... Kötü arkadaş mı, iyi mi bilmem. Ama kral adamdı.

Artık gözümü açmak zorundaydım. Tir tir titriyor, gülen yüze sesini kesmesi için yalvarıyordum. Sadece gözlerimi açacaktım, belki de kafam açılmıştı, belki de kendime gelmiştim... Gözlerimi açmamla yere düşmem bir oldu beyler. Derinlik duygumu kaybetmiştim, sanki gözlerim bir tuval, gördüklerimde boyalardan ibaretti. iki boyutlu görmeye başlamıştım herşeyi. -inanın bunu nasıl daha detaylı betimlerim, nasıl yazarım bilmiyorum.- Bambaşka bir dünyaya gitmiş gibiydim ki, aniden gördüğüm her şey spiralce içimden geçmeye başladı. Taksiciyi hissediyor, ancak göremiyordum. Birşeyler söylüyordu bana, duymuyordum. “dördüncü kata.” dedim ve gözlerimi kapattım. Vücudumu tamamen adama yükleyip, gözlerimi kapatıp kapatmadığımı kontrol etmeye çalışıyordum. Son gördüğüm spiral sahneyi gözlerim kapalıyken bile görmeye devam ediyordum...

Ben, Samet ve Eren’in oluşturacağını düşündüğüm gruba, olayın başında “Ben yedim allah arttırsın, sofrayı kuran kaldırsın hehehe” cümlesiyle tanıdığınız pişkin arkadaş olan Burak’da katılmıştı. Ulan ayağı yere basmayan adama nasıl bir açlıkla böyle güvenebildiler anlamamıştım. Yüklü sayılabilecek bir miktar para Samet ve Eren tarafından çözülmüş, artık sadece ufak bir titremeyle etrafı izleyen bana, yolu tarif etmek düşmüştü. Eren’in telefonunu aldım ve pantolonumun cebinden çıkardığım kağıt parçasındaki numaraları yazmaya başladım. Burdan geriye dönüş olmayacağını bilmeme rağmen yeşil tuşa basmaktan çok korkuyordum. Ulan utanç bir yandan, korku diğer yandan... Ne yapacağımı bilmiyordum. O kadar ani gerçekleşmişti ki herşey. Dün geceyi hatırladım, “Anarşizm sempatizanıyım ben. Senin oğlun Nutuk’u okuyorken ben elimde boyayla sokaklardaydım.” demeseydim eğer, o an evde dizimi izliyor olacaktım. Zaten en yakın arkadaşlarımın bile inanmadığı bir olayı kime anlatabilirdim ki? Farkettim ki, insanoğlu bir anı yaşamaktan çok, yaşadığı anı başkasına anlatmaktan keyif alıyordu. Bundandı bunca yalancının peydahlanışı, bundandı en ufak bir olayda herkesin telefonlarına sarılışı. Ben bunları düşündüğüm sırada Burak elimdeki telefona boş boş baktığımı farketmiş olsa gerek ki, ani bir hareketle yeşil tuşa dokunup, ayıplayıcılığını belli eden bir tavırla tekrar yerine yaslanmıştı.

Dııııt, dııııt...

Ben ne okudum dıbına koyim . Minibüs minibüs değil bildiğin ferre fliminin tanıtımı. Karının işkembe geniş adam gavat sen bin birde meyhaneye kusuyon nasıl bir türsünüz siz amk ?