/i/Saçmalamaca

Bu altincide saçmalamak serbest !
  1. 101.
    0
    71-)

    a man who had a 25 inch long penis went to his doctor to complain that he was having a problem with this rather massive instrument and has had more than one complaint. "doctor," he asked, in total frustration, "is there anything you can do for me?" the doctor replies, "medically son, there is nothing ı can do. but, ı do know this witch who may be able to help you." so the doctor gives him directions to the witch.
    the man calls upon the witch and relays his story. "witch, my penis is 25 inches long and ı need help. can anything be done to help me? you are my last hope!" the witch stares in amazement, scratches her head, and then replies, "ı think ı may be able to help you. do this. go deep into the forest. you will find a pond. ın this pond, you will find a frog sitting on a log. this frog has magic. you say to frog, will you marry me? when the frog says no, you will find five inches less to your problem."
    the man's face lit up and he dashed off into the forest. he called out to the frog, "will you marry me?" the frog looked at him dejectedly and replied, "no." the man looked down and suddenly his penis was 5 inches shorter. "wow," he screamed out loud, "this is great!!" but at 20 inches it was still too long, so he asked the frog again. "frog, will you marry me?" the guy shouted. the frog rolled its eyes back in its head and screamed back, "no!" the man felt another twitch in his penis, looked down, and it was another 5 inches shorter. the man laughed, "this is fantastic." he looked down at his penis again, 15 inches long, and reflected for a moment fifteen inches is still a monster, just a little less would be ideal.
    grinning, he looked across the pond and yelled out, "frog will you marry me?" the frog looked back across pond shaking its head, "how many times do ı have to tell you? no, no, no!!"
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      yine bir Türk tarafından yazılan bir fıkra aklınca 25 cm penis demek istemiş ama kültürlü arkadaş ingilizlerin inç kullandığını görmezden gelmemişte 25 inç 63,5 cm eder ahahahd
      ···
      1. 1.
        -1
        iyi oku mal 15 inçe ideal değil belki 10 inç ideal olur diyo ama ingilizcesi basit o yüzden orginal olmayabilir
        ···
    2. 2.
      -1
      adam belki eşşekten evrildi bilemezsin kardeşim benim , 63.5 cm olabilir yani belki hahaha :P =)
      ···
  2. 102.
    +4
    72-)

    cezayirli bir aile fransa'ya göç etmişler. çocukları da okula yeni başlamış. derste hocası sormuş

    -yavrum, senin adın ne?
    +mahmut hocam.
    - olur mu canım, sen fransa'dasın. senin adın artık jean fransuva olacak.

    çocuk hınk mınk derken kabul etmiş yeni adını.

    okuldan sonra eve gelmiş. annesi mahmuuut! mahmuuuuut! diye seslenmiş. cevap yok.

    -oğlum bu ne hal, niye cevap vermiyorsun?
    + anne benim adım fransuva artık. öğretmen koydu adımı.

    çocuğun anası bunu bi güzel haşlamış.

    akşam babasına da fransuva benim adım deyince. babası daha fena haşlamış.

    neyse, ertesi gün gitmiş okula. hocası sormuş:

    -fransuva bu ne hal, her tarafın mosmor olmuş.
    +sormayın hocam, akşam iki arabın saldırısına maruz kaldım.
    ···
  3. 103.
    +9
    73-) ırkçı bir fıkra geliyor

    bilindik fıkranın türkiye versiyonu yarar.

    bir türk bir şeriatçi bir kürt ıssız bir adaya düşerler. ne yapacağız ne edeceğiz düşünürlerken bir cin gelir. der ki "hepinizin bir isteğini yerine getireceğim."

    önce şeriatçiye sorar "sen ne istiyorsun?" der.
    şeriatçi "ben türkiye'deki din kardeşlerimle beraber şeriatin olduğu bir ülkede yaşamak istiyorum." der.

    "hay hay" der cin ve türkiye'deki tüm şeriat isteyen insanları suudi arabistan'a gönderir.

    sıra kürt'e gelir. "sen ne istiyorsun?" der cin.

    kürt "ben türkiyedeki kürt kardeşlerimle beraber bir ülkede yaşamak istiyorum. özgürlük istiyorum der."

    "tamamdır" der cin ve türkiyedeki tüm kürtleri kuzey ırak'a gönderir.

    cin türk'e döner. "sen ne istiyorsun?" der.

    türk gülümser. "ben varsa bir çay alayım" der.
    ···
  4. 104.
    +4
    74-) iki arkadaş "kim daha çok pozisyon biliyor?" diye atışıyorlarmış. biri pozisyonun adını söylüyor, diğeri tarif ediyormuş.
    5, 10, 20... ikisi de biliyor pozisyonları. sonunda sıradaki "rodeo pozisyonu" demiş.

    arkadaşı bilememiş: "bak bunu bilemedim. nasıl oluyor?"

    "köpekleme başlıyorsun, kadın zevk almaya başlayınca kulağına eğilip 'kızkardeşin de bu pozisyonu çok seviyor' diyorsun, sonra da 10 saniye üzerinde durmaya çalışıyorsun... "
    ···
  5. 105.
    +8
    75-)

    temel tv'den ve etrafındaki insanlardan etkilenerek bir günlüğüne beş yıldızlı bir otelde konaklar, konaklama oda kahvaltı şeklindedir.

    çıkış ve ödeme işlemi için resepsiyona gelen temel'e, resepsiyonist bir kağıt uzatır, kağıtta;

    1- op : 200 tl
    2- sp : 200 tl
    3- hp : 200 tl
    toplam: 600 tl - yazar,

    bunu gören temelin gözleri fal taşı gibi açılmıştır ve resepsiyonistle arasında şu dialog geçer;

    t : bu ne lan 600 tl op,sp,hp ?

    r : efendim op oda parası

    t : tamam, diğerleri ?

    r : beyefendi sp sauna parası

    t : ula ben saunaya gitmedim ki ?

    r : gitseydiniz efendim, sabaha kadar yanıyordu saunamız..

    t : e peki hp nedir ?

    r : hp hamam parası efendim.

    t : ula ben hamama da inmedim diyorum anlamıyor musunuz?

    r : efendim hamamımız açıktı, gidebilirdiniz...

    temel sinirlenir ve o kağıdı alır, üzerine tsp 700 tl yazar ve resepsiyoniste geri uzatır, ayrıca 100 tl de ister,

    r : nasıl yani? bu nedir efendim ? tsp

    t : ne nasıl ula, tsp - temeli gibme parası 700 lira, 100 tl borçlusun baa

    r : ama efendim biz öyle bir şey yapmadık ki ?

    t : sabaha kadar odadaydım amk gelip gibseydiniz... !
    ···
  6. 106.
    +8
    76-)

    papazın iki erkek papağanı vardır. dinine imanına düşkün. 7/24 dualar falan. gelene geçene güzel sözler dualar okurlarmış. bütün papazın cemaati bayılırmış papağanlara.

    papazın cemaatinde de bir bayan varmış. bayanın da iki dişi papağanı varmış. bu iki dişi papağan şıllık mı şıllık. gelene geçene küfür ederlermiş. beni kik beni kik diye bağırıp duran , azgın mı azgın dişi papağanlarmış. kadının canına tak etmiş. gitmiş papaza.

    papaz efendi benim papağanlar çok fena. konu komşuya beni rezil ediyor. sen bunları senin erkek papağanlar gibi eğitemez misin? demiş. papaz da ne demek tabiki demiş. sen ver onları bana benim erkeklerin yanına koyayım. benim erkekler bir haftaya kalmaz düzeltirler onları demiş. kadın vermiş papağanları.

    papaz iki dişi azgın papağanı komuş erkeklerin yanına. iki dişi papağan kafese girer girmez hemen biri dönmüş erkek papağanlara :
    - hey yakışıklılar iki ucuz fahişeye ne dersiniz? demiş.
    erkek papağandan biri diğerine dönerek :
    - olm bütün ettiğimiz dualar yerine geldi.
    ···
  7. 107.
    +14
    77-)

    bir karadenizli, bir kayserili , bir kürt aynı arabada trafik kazası geçirmişler, 3 ü de ölmüş, neyse efenim cemaat gömmüş bunları, dualarını etmişler sonra arkalarını dönüp giderken, karadenizli hooop kalkıvermiş,
    - yaw sen nasıl kalktın, biz seni şimdi gömdük demişler karadenizliye,
    -karadenizli de, " orda da işler purtaki gibidur, zebaniye bi 100 lira verdum geri geldum demiş
    -e peki kayserili nerde diye sormuşlar
    -fallahi o 50 lira olmazmı die pazarlık yapıodu demiş karadenizli
    -e peki kürt niye gelmedi diye sormuşlar
    - o da ben vermem dövlet versin diye tartışıyordu demiş.
    ···
  8. 108.
    +6
    78-)

    adam gece yarısı karısını uyandırır:
    sevgilim, aspirinin.
    ama başım ağrımıyor ki...
    ''harika!!!
    ···
  9. 109.
    +6 -1
    79-)

    karısının sözünden hiçbir şekilde çıkmayan bir iş adamı varmış. bu adam bir gün iş için japonya'ya uçacakmış ki karısı ondan gelirken bir sincap getirmesini istemiş. adam tamam karıcım diyerek japonyaya uçmuş. işlerini bitirdikten sonra karısının isteği üzerine bir sincap almış ve havaalanına gitmiş. kapıda uçağa hayvanların bindirilemeyeceğine ilişkin bir yazı görmüş ve wc'ye gitmiş. sincabı donunun içine koymuş. uçağa binmiş. uçak havalandıktan bir süre sonra adam bi "ah" çekmiş. yanında oturan adam
    -"beyfendi noldu bişeyiniz mi var?" demiş. adam yok bişey diyerek geçiştirmiş... 1 saat kadar sonra bir kez daha "ah" çeker. bu sefer bütün yolcular sorar;
    -"beyfendi noldu bişeyiniz mi?" var diye. adam yine yok bişey diyerek geçiştirir. kısa bir süre sonra yeniden "ah" çeker ve hosteslerden biri gelip
    -beyfendi ne oldu bişeyiniz mi var der. adam yine yok bişey der. uçak artık türkiyeye inmek üzeredir; bizim ki öyle bir "ah" çeker ki pilotlar bile gelip nasıl olduğunu sorarlar adam
    -"yok bişey siz sadece uçağı yere indirin yeter!" der. uçak iner ve bizim ki hemen wc'ye gider sincabı çıkarır ve başlar onunla konuşmaya:
    -"a... kodumun sincabı, s.k.mizi dal sandın sallandın bişey demedik, g.tümüzü yuva sandın girdin çıktın birşey demedik, ... aşşaklarımızı ceviz sandın birbirine vurup kırmaya çalıştın bişey demedik, be or.spu evladı o cevizleri o yuvaya sokmanın ne anlamı vardı?"
    ···
  10. 110.
    +1 -1
    80-)

    adamın işi varmış, ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir
    ses:

    "-binme, bu uçak düşecek...

    "dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş...

    ikinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış:"-uçak düştü kurtulan olmadı...

    "koşmuş haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında;

    "-binme bu trene, raydan çıkacak... "dönmüş, bakmış yine kimse yok,
    trene binmemiş, gelmiş eve...

    sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş;

    "-tren eskişehir'de raydan çıktı, şu kadar ölü, şu kadar yaralı...

    "koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses;

    "-freni patlayacak... "dönmüş yine kimse yok...

    dayanamamış, bağırmış:

    -sen kimsin yahu?...

    "-ben senin altıncı hissinim..

    ."adam iyice kızmış

    :"-ulan evlenirken neredeydin?...

    "o ses yine dalgalanarak söylenmiş;

    "-büyük kazalara karışmıyoruz... "
    ···
  11. 111.
    +6
    81-)

    papağan ve maymun uçakta yan yana oturuyorlarmış. uçak havalanmış, emniyet kemerleri ışığı söner sönmez; papağan hostesi çağırma tuşuna basmış, hostes gelmiş:

    - muallaklik olsun diye çağırdım yok bir şey.

    demiş kahkahalar atmaya başlamış. maymun gülümsemiş. ardından papağan bir daha çağırmış 2 dakika sonra; gene hostese :

    - muallaklik olsun diye çağırdım yok bir şey.

    demiş bu sefer maymunla basmışlar kahkahayı. 3'üncü kez yapmışlar, geberiyorlar gülmekten. bu sefer maymun çağırmış, aynı şekilde : "muallaklik olsun diye çağırdım yok bir şey" demiş. hostes delirmiş tabi.

    almış ikisini de uçağın kapısından dışarı atmış havadayken.

    aşağı doğru düşerlerken havada papağan maymuna sormuş :

    - maymun kardeş sen uçabiliyor musun ?
    - yok papağan uçamıyorum
    - uçamıyorsan niye muallaklik yapıyorsun o zaman?

    demiş uçmuş gitmiş.
    ···
  12. 112.
    +13
    82-)

    çocuk eve gelip babasına : "baba, matematik hocamız seni görmek istiyor" der.
    babası "ne oldu?" diye sorar.
    "7 kere 9 kaç eder diye sordu, ben de 63 dedim. ardından 9 kere 7 kaç diye sordu, ben de arasındaki fark ne dıbına koyim dedim." der.
    babası; "arada ne fark varmış ki?" der babası ve kabullenir : "peki giderim"

    ertesi gün çocuk eve geri gelir ve sorar "baba gittin mi okula?"
    "henüz değil" der babası.
    çocuğu da "o zaman geldiğinde beden öğretmenini de görmen lazım" der.
    "neden" diye sorar babası.
    "bugün beden dersinde, sol kolumu kaldırmamı istedi. kaldırdım. sağ kolumu kaldırmamı istedi, kaldırdım. sonra sol ayağımı kaldırmamı istedi, yaptım. sonra da sağ ayağımı kaldırmamı istedi; ben de "yannanım üzerinde mi durucam?" dedim.
    "tabiki" der babası. "tamam gidicem"

    ertesi gün çocuk tekrar gelir "baba gittin mi okula?"
    babası : "henüz değil"
    "gerek kalmadı, okuldan kovdular beni"
    babası : "neden kovdular oğlum seni?"

    "beni müdürün odasına çağırdılar, matematik öğretmeni vardı, beden öğretmeni vardı, bir de tarih öğretmeni vardı."

    "tarih öğretmeni ne tak yemeye gelmiş dıbına koyim oraya?" diye sorar babası.
    oğlu da : "ben de aynısını sordum"
    ···
  13. 113.
    +3 -1
    83-)

    kadının biri ciddi bir para harcayıp estetik yaptırmış ve elbise alışverişine çıkmış. mağazada ödemeyi yaptıktan sonra, tutamamış kendini ve sormuş kasiyere "sizce kaç yaşında gösteriyorum?" diye.
    kasiyer "35 olması lazım" demiş.
    kadın da "aslında 47 yaşındayım!" demiş. mutlu bir şekilde ayrılmış.

    ardından mcdonalds'a gitmiş, yemeği aldıktan sonra tekrar aynı soruyu sormuş buradaki kasiyere. kasiyer de "29 yaşında olmalısınız" demiş. kadın : "aslında 47 yaşındayım!" demiş. yüzünde kelebekler açar bir şekilde çıkmış mcdondals'dan.

    dışarı çıkıp otobüs durağında otobüsü bekliyormuş, yanında da yaşlıca bir adam varmış aynı soruyu sormuş. yaşlı adam da "valla kızım ben 85 yaşındayım, gözüm iyi görmez. ama parmağımı ayıptır söylemesi, orana sokarsam tam yaşını söylerim"

    etrafta kimse yokmuş, kadın da merak etmiş yapabilir mi diye. kaldırmış eteğini, yaşlı adam da parmağını orasına sokmuş.

    yaşlı adam parmağını biraz içinde gezdirdikten sonra "tamam, 47 yaşındasınız" demiş.

    kadın şaşırmış, "muhteşem bu! nasıl bildiniz?" diye sormuş.

    yaşlı adam da : "mcdonalds'da arkanızdaydım"
    ···
  14. 114.
    +8 -1
    84-)

    temele sormuşlar, "bir homociksüelin aklını nasıl karıştırırsın?"
    temel uzun süre düşündükten sonra "58 rakamı ile" demiş.
    "o da ne demek hicbirsey anlamadık" denildiği zaman
    "bak nasıl aklınız karıştı sizi muallakler siziiii" demiş
    ···
  15. 115.
    +2
    85-)

    komutan emir yazısını yazmış, çıktısını alacak ama yazıcısı yok. çağırmış habercisini "git bana bi lazer yazıcı bul getir" diye emir vermiş.

    haberci bi yarım saat sonra yanında bir erle gelmiş ve "getirdim komutanım" demiş. komutan "bu ne olm?" diye sorunca da "komutanım, bu bizim yan bölüğün yazıcısı temel. kendisi hem laz'dır hem erdir hem de yazıcıdır" diye cevap vermiş.

    komutan da bunun üzerine "iyi ki scanner istemedik amk" demiş.

    "geçen hafta 40. yaş günümdü ve sabah erken kalkmak içimden gelmiyordu. kahvaltı için aşağı indim ve karımın hoş bir şekilde "mutlu yıllar" demesini ve belki de küçük bir hediye vermesini bekledim. fakat kendisi zar zor "günaydın" dedi. düşündüm de... neyse hadi bu evlilik, peki ya çocuklar?... onlar hatırlar

    çocuklar merdivenlerden atlayarak aşağıya kahvaltıya indiler ve tek bir söz söylemeden kahvaltılarını yaptılar. evden işe geldiğimde bir hayli umutsuz hissediyordum.

    ofisime vardığımda sekreterim joanna: "günaydın patron, ha bu arada mutlu yıllar". en azından birisi hatırlıyor diye sevindim. saat 1'e kadar çalıştıktan sonra sekreterim: "hava çok güzel ve bugün sizin doğumgününüz. neden dışarıda öğlen yemeği yemiyoruz, yanlızca sen ve ben?" dedi. bugün duyduğum en iyi şeydi. "hadi gidelim!" dedim.

    normalde gittiğimizden farklı özel masalı bir bistroya gittik. bir kaç karışık içki ve yemeğin tadını çıkardım. ofise dönüşte sekreterim joanne: "güzel bir gün. ofise dönmek zorunda değiliz değil mi?" dedi. "hayır gitmek zorunda değiliz. ne yapmayı düşünüyorsun?" şeklinde cevapladım. "evim yakın. oraya gidebiliriz." dedi. gittik.

    sekreterimin evine vardığımızda joanne: "sorun olmazsa yatak odasına gidip geleceğim" dedi. "tamam" dedim gergin bir şekilde. yatak odasına gitti ve bir kaç dakika sonra büyük bir pasta ile geri döndü.

    peşi sıra; karım, çocuklarım, bir çok arkadaşım, meslektaşlarım: "mutlu yıllar"'ı söylüyordu.

    ve ben sadece orada..

    oturmus...

    kanepede...

    çıplak."
    ···
  16. 116.
    +7 -1
    86-) bu fıkrayı herkes anlayamaz hgahahaahahahahahha

    yasli bir kadin tabancayla kendini kalbinden vurarak intihar edicekmis.ama kalbinin tam olarak nerede oldugundan emin olamadigi icin doktora gidip sormaya karar vermis. doktor kalp sol gogus ucunun 3 parmak altindadir diye tarif etmis teyzeye. ertesi gun gazetelerdeki haber; yasli bir kadin kendini diz kapagindan vurdu :d:d:d
    ···
  17. 117.
    +8
    87-)

    bir adam ve oğlu taksiye binerler. biraz gittikten sonra bir köşede toplanmış bir sürü kadının yanından geçince çocuk sorar:

    -baba bu kadınlar ne yapıyor?

    babası gerçeği söylemek istemez, o yüzden bir beyaz yalan uydurur ve der ki:

    -oğlum onlar iyi ve namuslu kadınlar. bütün gün orada namuslarıyla para kazanıyorlar.

    taksici oradan atlar:

    -oğlum babana inanma, sana gerçeği söylemiyor. bu kadınlar huur. bütün gün erkeklerle birlikte olup para kazanıyorlar.

    çocuğun babası taksicinin doğruyu söylemesine çok kızar ama ses etmez. bir süre sonra bir sürü adamın yanından geçerler. çocuk yine sorar:

    -baba bu adamlar ne yapıyor?
    -oğlum onlar iyi ve namuslu adamlar. bütün gün orada namuslarıyla para kazanıyorlar.

    taksici yine atlar:

    -oğlum babanı dinleme sen yine. bunlar pekekent, huurları satıp para kazanıyorlar.

    baba artık iyice sinirlenir ama yine de bir şey demez. bir süre sonra toplanmış bir sürü küçük çocuğun yanından geçerler taksiyle. çocuk yine sorar:

    -baba bu çocuklar kim?
    -oğlum bunlar huur çocuğu. büyüyüp taksici oluyorlar!!!
    ···
  18. 118.
    +4
    88-)

    temel'e sormuşlar

    muallak mi olmak istersin filozof mu?

    tabi ki muallak demiş temel, bilmediğim şeyi kafama sokacağıma bildiğim şeyi zütüme sokarım.
    ···
  19. 119.
    +1
    geri kalanları ilgi olursa yazarım öpüldünüz.
    ···
  20. 120.
    0
    Coq qmq zaa
    ···
    1. 1.
      0
      komik kardeşim komik , senin gibi bir ilkokullu okuduğunu anlayabilirse çok zevk alırsın merak etme =)
      ···