/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +5
    Gidip yanına oturdum. Yanında Timuçinde dahil 3 kişi daha vardı biride yüzü yaralı kadındı.

    Patron Onları tanıttı işte yüzü yaralı kadın Zelihaymış Patronun karısı. Timuçinle diğer çekik çocuk olan Kubilay kardeşlermiş. Son kalan elemanın adı da Ahmetmiş.

    Patron bana dönerek
    Haritayı yakmamın akıllıca olduğunu bana ihtiyaçları olduklarını yaşamamı garantilediğini söyledi. Ama bu durumun hiç hoş olmadığını beraber yaşadığımız sürece birbirimize güvenmemiz gerektiğini anlattı.

    Sonradan öğrendim ki Zeynepte Zelihanın kızıymış Patronunsa üvey kızı. Zeliha meteorların düştüğü gün yüzüne yara almış sağlık hizmetleri aksadığı içinde dikişsizce iyileşmesini beklemek zorunda kalmış. Çok acı çekmiş ama dayanmış.

    Çok geçmeden yemekler hazırlanmıştı kızarmış karga eti ve patatesle beraber kavrulmuş yılan eti. Bu kadar adama yetmeyeceği kesindi ama az da olsa yemek zorundaydık.
    ···
    1. 1.
      +2
      bekle bizi huur zeynep
      ···
  2. 27.
    +5
    O sırada Timuçin geldi ve beni yakamdan tuttuğu gibi çimlerin üzerine devirdi. Palasını tam vuracaktı ki. Patron kan dolu ağzını tekrar açtı

    -Timuçin! ardından acı bir öksürük... Timuçin bir anda durdu ve Elindeki palayı bana nefretle bakarak yere fırlattı hiçbir şey söylemeden Patronun başına geçti ve

    -Dayan patron sseni kurtaracağız
    -Timu-çin...
    -Evet Patron
    -Bu hırsızı izle-yin siz-i Kon-ya ya zütür-sün.
    -Emredersin patron.

    Zelihada Zeynepte hala ağlıyordu. Birkaç saniye sonra derin bir nefes akciğerlerden çıkıp dünyanın atmosferine karıştı ve bir hayat daha söndü.

    Daha sonradan öğrendim ki Patron dedikleri 2019 de terörle mücadele için kurulan aşırı imtiyazlı bir askeri birimin komutanıymış bu yüzden ona patron diyorlarmış grupta Hamza ve Zeliha hariç herkes o birimin bir üyesiymiş. Zeynep bile terörle mücadele timinin bir parçasıymış.Çokta şaşırmamıştım doğrusu bu kadar organize bir grubu ancak askeriynin çıkaracağı çok barizdi.

    Her neyse beyler hıçkırıklar içinde cesetlerimizi gömdük onlardan ayrılmak o kadar da kolay olmadı tabi benim için değil ben hala artan erzak ve suyu düşünüyordum her neyse beyler parkın bir köşesine isteksizce mezarlar kazıldı. Yıkanmadan cnaze namazı kılınmadan ölülerimizi ağır ağır gömdük.
    ···
    1. 1.
      0
      çok iyi gidiyor panpa devam
      ···
  3. 28.
    +5
    Yerimizden kalkmıştık ki Emir tanka girmek istediğini belki bir şeyler bulabileceklerini söyledi. Tabi aralarından bir gönüllü çıkmayınca gruba en son katılan hırsızı tankın paslı ve eğilmiş gövdesine sokmak istediler.

    Bu görevi hiç istemiyordum ama sırtıma değen bir pala benim fikrimi değiştirmeme neden oldu.

    Tankın kapağını Timuçin ve Emir kaldırdı ve yeşil basamaklara basarak tankın cehennem gibi yanan gövdesine dalıverdim.

    içeride 2 tane üniformalı iskelet bana bakıyor ve kemikli yüzleriyle baka gülüyorlardı. ilk gördüğümde korksam da sonradan onların birer ölü olduklarını bana bir halt edemeyeceklerini aklıma kazıdım. Etrafta işe yarar şeyler arıyordum.

    Tankın gövdesine yayılmış ve artık sararmaya başlamış kağıtlara bakıyor yazılanları hızlıca okuyordum ama ne var ki kayde değer bir bilgi yiyecek bir lokma bir şey yoktu artık kokmuş mataralarındaki su da kan rengine dönmüştü.

    Tam çıkıyordum ki önünde yere serilmiş, subayın kemikleşmiş parmaklarında ki bir colt m1991 gördüm. Hemen elime aldım ve şarjörü açtım içinde 4 fişek kalmıştı namluyu kontrol ettim namluda da bir mermi vardı hemen tabancayı kamuflaj gömleğim ve koyu siyah dar pantalonum arasına belime taktım ama bunu onlara söylemeyecektim.

    dışarı çıktım bir halt bulamadığımı kayde değer bir bilginin ve ne yiyeceklerinin nede içeceklerinin var olduğunu söyledim.
    ···
    1. 1.
      0
      başkan devam et be çok güzel gidiyordu
      ···
    2. 2.
      0
      vay be saglamdı bu hikaye
      ···
      1. 1.
        +2
        Pampa hikayeyi devam ettiriyo (bkz: kıyamete beş kala)
        ···
      2. 2.
        0
        adamsın lan züt lalesi saolasın
        ···
  4. 29.
    +5 -1
    şöyle bir etrafıma baktım her yer kan revan alevler falan yıkılıyor ortalık. geri kalan okçu 14 karı cin bana bakıyordu, birisinin telefonu çaldı onu gördüm. pembe kaplı black berry kullanıyor. annesi ne ben mervelere ders çalışmaya gidiyorum anne dedi kapattı telefonu. yanıma geldi huur. neden yalan söylüyorsun annene huur dedim. sanane be slk .s.s dedi nasıl tepem attı kılıcımı kaldırdım tam alacaktım kellesini, bir de ne göreyim. diyanet başkanı Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ gandalf gibi elinde bir asa bir kitap geliyor. herkes bir birini kesiyor, cinler gibime bakıyor. benimle yatacaklar. o kitap okuyor büyü yapıyor falan bir kaç kişide, savaş ortasında namaz kılıyor. bir kaçıda sen hiristiyansın seni korumam. kafirlerle bir olmayın, allah birdir kurtacak sabredin arkadaşlar diyorlar. lan ölecez insanız amk tepem attı bağırarak şöyle dedim gücünüzden bu kadar mı yoksunsunuz , hala ilahi bir güçten yardım mı istiyorsunuz? her şey ortada kanlar dökülüyor. inanç yüzünden hala ayrı mı düşüyoruz diye bir bağırdım bütün herkes bana baktı. insanlar yanıma yaklaştı cinler savaşa son verdi, 17 okçu karı cin seninle sevgili olmak istiyoruz. sen ilksin aşkım falan dediler. her şey bitti... o sırada general geldi liderleri amk. nasıl endamlı bin insan ister istemez korkuyor bu bana dedi ki kontörün varmı ben faturalıyım al dedim. gitti ilerde biri ile konuştu, kardeş görüşürüz dedi sağol kanka dedim. sonra arabaya binip gittiler. bende 17 karı ile takıldım sohbet muhabbet ettik oldu aramzıda baya şeyler * onlarıda anlatırım isterseniz???
    ···
  5. 30.
    +4
    wolfteam mi oynuyoz amk başlığa bak ahahahahha
    ···
  6. 31.
    +5 -1
    insanları sonu beli dedi.. ne diyon lan sen? amk cini dedim karıya... oradan bir tane daha atladı beyler. bir zıplamada 100 metre geliyor. hafife almayın direk sırtımdaki 2. kılıcı çıakrdım. ve gardımı aldım. 2. cin dedi ki susar mısın kız ağlıyor şuan dedi ve 1. cinin yanına gidip üzülme dedi.. lan şaşırdım cininde kezbanı varmış neyse gittim ben bunların yanına ama gardımı düşürmedim tabiki...
    ···
  7. 32.
    +4
    Herkes bir yere oturmuş bir elleri mataralarında bir elleri silahlarındaydı. Gördüklerim göreceklerim her bir bir gerçekleşiyordu. Yılların şokunu hala üzerimden atamamıştım. Aklım almıyordu olanları. Nasıl diyordum hep kendime nasıl? Nasıl.

    Herkes yayılmış soluklanıyordu. Bende bir köşeye geçtim, sırtımı bir ağaca verim düşüncelere tekrardan daldım. Etrafta Kışın ardından gelen baharı müjdeleyen yeşil yapraklar düzensizce uzayan çimler ve durmadan öten küçük kuşlar vardı. Evet belkide insanlar olmadan bu dünya çok daha sakin ve güzeldi ama yaşamdan vazgeçmek o kadar da kolay değildi

    Yaşamak istiyordum kıtlıklar olsa da açlık ve susuzluk tüm takatimi kısıtlasa da yaşamak istiyordum. Sadece yaşamak.

    Gözlerimi bir an için kapadım ve yine gözlerimin önüne o gün geldi.

    "Sokakta kılıç, balta ve art arda ateşlenen g3 sesleri. Yer kızıla ve siyaha bulanıyordu. Ateş sesleri çınlayan demirin içinde kaybolmaya başlamıştı. Asfalt delinmiş sokağa sızan lağam suyu tüm caddeyi iğrenç bir kokuya bulamıştı.

    Etrafta çocuklarını toparlamaya çalışan anneler, kaçışan genç erkekler görüyordum. Arabalar bir biri ardına ateş alıyor, Patlama sesleriyle tüm Ankara ağlıyordu.

    Çığlıklar, çınlamalar, mermilerin duvarlara saplanma sesleri ve ardı ardına çatlayan meteor sesleri kulaklarımı bir hayli yormuştu.

    Burak hızla caddeye daldı arkasında da ben,"

    "Koşuyorduk ara sokaklara giriyor çatışma seslerinden uzak durmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorduk. Çok ani yakalanmıştık bu saldırıya, yolların binaların çöküntüsü askeri ve eml-i kuvvetlerin işini zorlaştırıyor, hastane ve sağlık ocakları ağzına kadar doluyordu.

    Gördüğüm her sokak her bina hemen hemen aynı durumdaydı, Perişan bir halk ve çaresizce ateşlenen 7.65 ve 11mm mermiler.

    Sayıların çoktu hem de çok!"

    Patron kalkmamız gerekiyor demesiyle kendimi o cehennemden bir kez daha çıkarmıştım.

    Herkes birer yudum daha su aldı ve kalkmak için ayaklandık.

    Vızzzz! bir ok doğruca bacaklarımın arasından geçip gitti. Ardından birkaç daha ok sesi duydum ve Patronun yere serilişini.

    Kusura bakmayın beyler iş yerinde çıkan bir durum yüzünden 4 de çıkamadım.
    ···
  8. 33.
    +4
    "Meteorlar kırıldı içlerinden kimisi ufak kimisi büyük değişik korkunç canlılar çıktı. Asker ve Polis karşılıklı olarak sokağı yaylım ateşine almışlardı. Meteorların içinden çıkan her yaratıık mermilerin vücutlarına girmesiyle parçalara ayrılıyordu."

    "Halk yeniden paniklemiş. Etrafa kaçışıyorlardı Burak ve bende çıktığımız hana tekrar girdik. Koşuyorduk. Gri sarkıtları açılmış pazar tezgahlarını hızla geçerek çıkışa doğru koşuyorduk. Ama karşımıza birden metorlardan çıkan yaratıklardan çıktı. Elinde boyunun yarısı kadar bir kama ve dev ağzıyla dudaklarını ıslata ıslata geliyordu. Birden arkamızdan bir ok fırladı ve önümüzdeki cüce yaratığı bir kirişe çiviledi."

    Birinin omzumu dürtmesiyle düşler aleminden çıktım.

    -Hırsız sana diyorum beni duyuyor musun?
    ···
  9. 34.
    +4
    Metro Hattını gerimizde bırakmıştık çoktan, hızı ve olabildiğince sessiz davranmaya çalışıyorduk. Uygun adım asker düzeni etrafı gözetleyerek ilerliyorduk.

    Yine en önde ben diğerleri arkamda beni izleyerek geliyorlardı.
    Ardımda bir ses duydum grup dinlenmek istiyordu. itiraz etmedim hemen bir kaldırım taşına toplandık etrafta çoktan hurdaya çıkmış rengarenk arabalar camları yollara kadar fırlayan mağaza ve galeriler görmek oldukça kolaydı.

    Kaldırımdan kaldırdım tüm grubu ve ilerde gördüğüm parka geçirdim herkesi. Artık anıt parktaydık. Yaklaşık 1 saat yol gitmiştik sonunda Fevzi Çakmak caddesi gerimizde kalmış Akdeniz caddesinin girişindeki Anıt parka gelmiştik.
    ···
  10. 35.
    +4
    Sonra nöbetçi beni fark etti ne olduğunu anlamadan bana da bir dal ver kardeş aylardır içmiyorum dedi. Acıdım bi dal da ona uzattım grubu hakkında soru sordum. Önce sigaranın dumanından geldiğini söyledi. Hay amk nasıl unuttum dumanı. Neyse grubun kendini destekleyen başka insanlara yardım eden bir topluluk olduğunu ve herkesin deneyimli olduğunu söyledi. istersem bende girebilir mişim. Elinde ne var söyle makulsa girersin dedi. Winston Box kartonu yetti açıkçası. Beraber ateşe yürüdük. Herkesi uyandırıp beni tanıştırdı. 'gençler bu ahtapotnecmi' herkesle teker teker tanıştım tokalaştık derken omzumda bir el yüzümde bir bez hissettim. O an anladım yannanı yedik diye. Önce nefesimi tutup kurtulacam sandım ama bir huur çocuğu karnıma tekmeyi geçirdi. Mecburen eteri çektim. Uyandığımda kafamı taşa sıkıştırmışlardı her tarafım döl olmuştu. zütümden gibmişlerdi
    ···
  11. 36.
    +3
    47 şuku var amık 49 çugu var vay anasına.
    ···
  12. 37.
    +3
    Düşünceleri içerisindeyken uyuyakalmıştım. Ne kadar oldu bilmiyorum Emir'in koca ellerinin beni dürtüklediğini hissettim. Gözlerimi açıp ona doğru döndüm.

    -Kalk bakalım hırsız nöbet sırası sende bizimle yaşayacaksan bebek gibi uyumaktan dahha çok şey çok şey yapmalısın dedi.

    Gözüne girmek zorundaydım hemen ayağa kalktım ve nöbet yerimi tuttum Emir de benim yattığım yere uzanmı.ş uykuya dalmayı bekliyordu.

    Gece o kadar karanlıktı ki nöbet arkadaşlarımı bile göremiyordum. Gözlerimi bir noktaya kilitlemiş aklımla konuşuyordum. Nele olacağını nereye gideceğimizi herşeyin doğru olup olmadığını düşünüyordum.

    Bir el aniden omzuma dokunmuştu. Refleksif olarak arbeletimi bana dokunanın yüzünün ortasına nişanladım. Karşımda Zeynep vardı. Bu hareketim onun hoşuna gitmiş olacak ki alaycı bir gülümsemeyler ince sesini dudaklarının arasından serbest bıraktı

    -Ne oldu hırsız oturduğun yerde uyuya kaldın sanırım buna nöbet mi diyorsun. yüzünde kocaman bir tebessüm oluştu ama bu öyle şirin bir tebessüm değildi dev bir alaylamaydı.

    Hem heyecanlanmış hem de aşağılanmıştım dişlerim bir türlü ayrılmıyor kelimelerime özgürlük vermiyordu.

    -Aslında konuşmayınca biraz daha çekilir bir insan oluyorsun hırsız. Önceden yanmış bir sigara ve yarım bardak su verdi.

    -Kusura bakma ne olur yemeğinizi gün doğunca gerireceğim ama açlığınızı bu bastırır sanırım. dedi alaycı sesiyle.

    Bu kızın bedeninin mesleğini bilemem ama ruha tam bir köle tüccarıydı.
    ···
    1. 1.
      +3
      huur zeynep
      ···
  13. 38.
    +3
    Yürüdükçe yürüdük kampüsü tamamen taradık. Bir ağacın dalından 2 tane karga indirdik. Ve yerde sürünen oldukça uzun bir yılanı öldürdük elimiz boş değildi. Dönerken.

    Grubun hemen hemen hepsi uyanmıştı bizimde gelmemizle ekgibler tamamlanmış hatta beni büyük bir çoğunluğu fazlalık gibi bile görüyorlardı.

    Bilen bilir beyler Ankaranın soğuğunu bir eser adamı topuğundan saçlarının teline kadar titretir bir de aylardan martın sonu haliyle üşüdükleri için bir ateş yaktık.

    Kadınlardan biri çantasından bir tencere çıkardı ve dallarla onu ateşin üzerine astı. Birileri kargaları yoluyor birisi yılanı temizliyordu. Bende çantamdan patates konservesini çıkarıp onlara verdim yılan etiyle beraber kaynattılar. Sıvı yağları baharatları hatta ilk yardım malzemeleri bile vardı.

    Aslında oldukça teknik ve sistemli çalışıyorlardı. Bu zaman kadar kan emicilik yaparak yaşayan ben 4 yıldır kendimi ilk defa bir şeye yararken bulmuştum.

    Patron beni yanına çağırmasıyla dikkatimi tekrardan toparladım.
    ···
    1. 1.
      +1
      Kardo snn malları almamışlarmıydı konserve ne ayak
      ···
      1. 1.
        +1
        Panpa bir kaç part önce çantamı geri aldığımı yazmıştım.
        ···
  14. 39.
    +3
    tokatı bi koydum yere düştü türkan şoray gibi... buna vurduğumu gören cin lideri yardımcısı var. sen kime totak atıyon lan yavşak o benim manitam dedi. bende, manitana hakim olan gibimi yalıyordu az kalsın dedim. doğru mu bunlar? dedi 3. cine bakarak hayır aşkım sadece arkadaşız tamam mı dedi. eyvallah dedim sonuçta general yardımcısı amk giber falan neyse
    ···
  15. 40.
    +3
    Yanıma 2 adam vermişlerdi. Yavaş adımlarla bana yapay gölden lunaparkın içine eşlik ettiler. Birbirleriyle konuşuyorlar sigaramı içiyorlardı. Şimdi anlamıştım bu kıt koşullarda birinin bir şeylerini çaldıktan sonra o adamların ne yaşadıklarını.

    Susuz ve bitkindim. Ve ense kökümde düden kalma bir ağrı ve şişlik vardı. Arkamdaysa 1metrelik palalarla bana eşlik eden iki adam vardı. Dahada kötüsü 4 buçuk yıldır kaderine terk edilmiş bir dönme dolabın tepesine çıkmamı istiyorlardı.

    Elemanlardan birinin ismi Timuçin olduğunu öğrendim. 180 boylarında 70 kiloluk normal bir insan hafif çekik gözler dudaklardan sarkan ince bıyıklar ve omuzlara kadar uzanan siyah saçları vardı Timuçinin. Hızlı konuşuyor ve sanki bana her baktığında benim kaçmamı istiyor sonra da beni yakalayıp hunharca öldürmek istiyormuş gibi bakıyordu. Kalbinde garip bir nefret vardı.

    6-7 dakika sonra dönme dolabın önüne gelmiştik. Hatırlıyorum. önceden kırmızı olan dönnme dolap artık tamamen pas turuncusu olmutu. Bir kaç kabin yere düşmüş. Ekseniyse kaymıştı. Sanki birkaç kiloluk basınç bütün dolabı yere yatıracak gibi duruyordu.

    Timuçin palasını kılından çekti ve arkamdan omurgama bastırarak
    -Hadisene hırsız seni buradan ya raporla ya da parça parça zütürürüz.
    ···
    1. 1.
      0
      ayraç atayım
      ···
  16. 41.
    +3
    kardeş bugün trt'de dünyalar savaşını mı izledin
    ···
  17. 42.
    +3
    Emin olmak için birkaç kişi cin cesetlerinin başına koştu Zeliha ve Zeynepte PAtronun tabi bende onlarla gittim. Ağlıyorlardı, hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı.

    Timuçin arkadaşlarının cesetlerinin başında durgun donnuk bir bakışla oturmuş. Ne olacağını bilemiyordu. Endişeli yüzü çekik gözlerini kırıştırmış, ince kaşları kalkmıştı.

    Zelihanın ve Zeynep'in gözleri Patronun göğsüne damlıyor, zavallı adam göğsüne giren oklardan ölmese bile kanına karıştırdığı zehirden ölecekti.

    Ağır kasınmalarla da olsa zor bela nefes alıyor ağzından boşalan kana rağmen birşeyler anlatmaya çalışıyordu.

    -Hhhııırsızzzz

    Bana seslenmişti, çok şaşırmıştı biir adam son nefesinde neden bir hırsızla konuşmak ister ki. Elindeki arbeleti yere bırakarak hemen başına koştum.

    -Hhhııııırsız
    -Efendim Patron
    -O-onlar-ı Konya---ya ulaştı-tır
    -Emredersin Patron

    Zeynep üvey babasının göğsüne başını yaslamış ağlıyordu. Ben bile ağlayacak gibi olmmuştum doğrusu halbuki bunca sene yalnız yaşamak beni bu duygularımı bu kadar törpülemesine rağmen.
    ···
  18. 43.
    +3
    irili ufaklı kuyulara dolmuş benzin. Tıslayarak hava kaçıran pompa kırak camlar yıkık duvarlar. Gazi üniversitesi iiBF kampüsünün dönüştüğü şantiye alanı yollara savrulan dev binaların iskeletleri. Aynı bir metal mezbahayı andırıyordu.

    Üstün teknoloji yıllar geçtikçe hayatta kalma reflesklerimizi derinden etkilemiş bizi bizim hayatta kalma becerilerimizi köreltmişti.

    Durum bu ki saldırılardan kurtulanlar hayat mücadelesinde fazla tutunamamıştı. Ya benim gibi bir hırsız ya da bu adamlar gibi sistemli ve atik olmalıydınız.

    Biraz önce tamamen yıkılmış metro hattının Beşevler durağını görmüştük. Bu metroda yaşadıklarım aklıma gel sevinçler üzüntüler. Aşklar karmakarışık duygular herşey gözümün önünden gelip geçti.

    Duygularım derinleştikçe derinleşti. Aşık olduğum şimdi neredeydi acaba. Öyle uzaktan izlediğim kızlar. ilk aşkım son aşkım neredelerdi acaba hayattalarmıydı ya da onlar da beni düşünüyorlarmıydı böyle sessiz sessiz?

    https://www.youtube.com/watch?v=6i2siwz1QM0

    Ankara dedim içimden tekrar serin bir yelin gri parkamı yalayan hışırtısıyla.
    ···
  19. 44.
    +3
    Kızıl saçlı kız karşımdaydı yeniden. Yüzünü ilk defa dikkatlice inceleyebilcektim. Eğilmiş beni daldığım yerden çıkarmaya çalışıyordu. Yüzünde hafifçe serpilmiş turuncu çillerden başla bir kusur ve leke yoktu. Hafif çekik, kahverengi gözleriyle benim gözlerime bakıyordu doğrudan.

    -Ahtapot
    -Ne?
    -Benim Adım Ahtapot. Yüzünü ekşiltti ve
    -Eeee bundan bana ne hırsız diyerek kendini geriye doğru çekti... Bunu yapınca salaklaşmıştım beyler kız resmen beni gibmişti.
    -Hmmm o zaman benden ne istiyorsun.
    -Patron seni yanında istiyor.
    -Ağacıda yanımda zütürmemi istiyor yoksa beni çözecek misin?
    -Benim sabrımı zorlama hırsız senin kanında boğulmanı izlerim.
    -Her neyse Zeynep çöz beni.
    -ismimi nereden biliyorsun hırsız
    -Sadece duydum
    -Eeee ne kadar sinir bozucu bir adamsın sen öyle.
    Benden hemen kurtulmak için hızla bağlarımı çözdü ardından beni patrona zütürdü.
    ···
    1. 1.
      0
      bütün entrylerini şukuladım hızlı yaz panpa
      ···
  20. 45.
    +55 -52
    Yıl:2028
    Ay: Sanırım Mart
    Yer:Ankara da bir yer

    Beyler nasıl bu duruma geldiğimizi inanın be bile bilmiyorum. Kabuslarımızda ki dehşet ete kemiğe büründü, sokaklar, caddeler boyunca kanımızı döktü. O güvendiğimiz kalın duvarlar ve 11 mm mermi atan tüfeklerimiz bizi korumadı. Çok iyi hatırlıyorum 2024ün Eylül ayıydı. Gökten binlerce meteor caddelere bir bir çarptı. Kızarmış taşları içinden iblis ordusu tek tek çıktı ve bizi yaşlı geç kadın erkek demeden kesti. Ordu ve milis kuvvetler büyük darbeler vursalar da 2-3 ay sonra cephane yetersizliği ve yiyecek kıtlığından askerler ya savunmasızca sokaklarda ya da kışlalarda açlıktan öldü. iblisler kontrolü ele geçirmiş, sokaklarda insan avlıyorlar kahkaha atıyorlardı. Camileri kiliseleri sinagogları hepsini yıkıyorlardı.

    300 kişilik bir birlik bir kaç ay dayanmasına rağmen Anıtkabir'i de yerle bir etmişlerdi. 6 milyonluk şehirde ilk ay 1 milyon 4 yılda 50 bin kişi şimdi de direnmekten bıkmış benim gibi Mevlana islam Kuvvetlerine katılmaya giden sadece 4 bin kişi kalmıştı.

    Beyler bize en büyük darbeyi cinlerle lan savaş değil, Eylül ayından sonra gelen 8 aylık büyük kış oldu. Açlık kıtlık ve soğuk en önemlisi de salgın hastalıklar birkaç ayda Cinlerden kat ve kat daha çok insanı öldürmüştü.

    Birkaç yıl içinde dünya devletleri mermi ve yiyecek sıkıntısına düştü korku panik yarattı art arda nükleer füzeler başkentlerden havalandı tv yayını ve haberleşme bitti, elektrik rüyalarımıza karıştı. istanbul Diyarbakır izmir ve Ankara büyük nükleer darbeler aldı. Cinlerin gücü büyük ölçüde kırılsa da yiyecek sıkıntısı daha da büyüdü. Kılıçların altında değil yediğimiz kedi köpek cesetlerinden kaptığımız mikroplarla ölüyorduk.

    Tüfekler eritildi çeliğinden kılıçlar kalkanlar yapıldı. Mermisiz tüfekler neye yarardı ki.

    Neyse beyler birkaç ay önce öldürmek üzere olduğum bir cini konuşturmuştum ve verdiği bilgiler oldukça hoşuma gitmişti.
    Konya da kendine Mevlana islam Kuvvetleri diyen bir grup şehri temizlemeye başlamış temiz su ve yeterli gıdayı sağlamaya başlamışlar. Kudüs, Bakü ve Roma da da direniş birlikleri Cinlere karşı küçük olsa da zaferler kazanmaya başlamıştı. Bu bilgi yüzünde sakladığım yerden (Not: Ankara kalesi oldukça yararlı bir yer beyler saklamak ve savunmak için) çıkıp yollara düştüm. Sanırım şu an eskiden Gazi Üni. olan harabenin önünde geçiyordum. Hedef Konya.

    Reze göre devam eder.
    Tümünü Göster
    ···