/i/İnanç

İnanç
  1. 56.
    0
    rekirzarvasion
    ···
  2. 55.
    +2
    panpa bilmem ama 5 biraz zorlama geldi. genelde müslümanlıkta pis şeylerle sol el ve sol ayakla ilgilenme vardır. belki bilim daha açıklamasını bulamamıştır ama peygamberimiz söylüyorsa mutlaka bizim için iyidir.
    ···
  3. 54.
    -1
    muhafazid’in nasıl bir evren algısına sahip olduğunu şu sahih hadisten de açıkça anlayabiliriz:
    Bilim-öncesi topluluklarda tarih boyunca sorulagelmiş olan bir soruya Peygamber cevap vermekte: “Güneş geceleri nereye gidiyor?”
    Peygamberin cevabı:
    Arş’ın altında secde yapmaya gider; bu maksatla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyeceği, izin isteyip izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine: ”Geldiğin yere dön!” denir. Böylece battığı yerden doğar.(Buhari, Tefsir Ya-sin 1, Bed’ul-Halk 4, Tevhid 22,23, Müslim, iman 250, (159), Tirmizi, Tefsir, Ya-sin, 4225)

    1) şuan güneş geceleri nereye gidiyor diye soruyor musunuz?
    2) hayırsa neden?
    3) sorsanız ne cevap alırsınız?
    ···
    1. 1.
      0
      Resulullah (asv)'ın cevabı ile alakalı ulemanın muhtelif yorumları vardır. Hadisi şöyle anlamamız mümkün: Kur'an-ı Kerim, bütün mevcudatın ibadet yaptığını belirtirken (isra, 17/44) güneşi secde edenler arasında be-tahsis zikreder (Hac, 22/18) Bazı alimler, mahlukatın ibadeti nasıldır, sorusuna: "Fıtri amelleridir, yani hangi iş ve vazife için yaratılmışsa o şeyi yaptı mı ibadet etmiş olur.” demişlerdir. Şu halde, güneş her an ışık neşretme vazifesini yerine getirmekle ibadetini yapmakta, secdede bulunmaktadır. Bize nisbetle batması, ışık neşri vazifesini bizden kesmesi demektir. Ama dünyanın başka kıtalarında aynı vazifeyi yapmaya (secde etmeye) gidiyor demektir.

      Arşın altına gitmesi de şöyle anlaşılabilir: Arş bütün semavatı kuşattığına göre, zaten onun altında çıkması diye bir şey söz konusu olamaz. Gündüzleyin, kendimize nisbetle tepemizde, ufukta gördüğümüz güneş, gece görünmez olunca, bizden nisbi bir uzaklığı ve gaybubeti mevzubahistir. Bu halde kozmoğrafya bilgisi olmayan insanlara, onları tatmin edebilecek en doğru cevep bu olsa gerekir.
      ···
      1. 1.
        0
        http://www.mucizeyalanlari.com/img/kgevren.png

        bence hz. muhafazid böyle sanıyomuş. taşlar daha bi yerine oturuyor böyle bakınca.
        ···
      2. 2.
        0
        Kur’an’ın öncelikle kendi muhatabı olan o asrın insanlarına göre konuşması belağatın gereğidir. Sadece o asır değil, yaklaşık 14 asır boyunca insanlar güneşin doğup batması gözle görüldüğü gibi bir doğu bir batı şeklinde cereyan ediyordu. Şimdi ise birden çok doğu-batının olduğunu biliyoruz.

        işte bu prensip gereğince, Hz. Peygamberin kullandığı ifadelerde de hem ilk insanlar ve her asırdaki halk kesimi olan insanlar hem de son asırlardaki insanların ve bilim adamlarının anlayacağı bir üslup hâkimdir.
        ···
  4. 53.
    0
    rezzzzzz
    ···
  5. 52.
    0
    5. madde sadece kaymakla alakalı değil herhangi bir nedenden dolayı (bayılıp düşme gibi) banyoya doğru düşmemek için
    ···
  6. 51.
    -2
    Amk bir ara sözlüğün %80 ataistken şimdi %90 şakirt olmuş amk şakirtleri gibtirin gidin pilavlı sohbete burası sizin neyinize
    ···
    1. 1.
      0
      Tamam panpa sen istedin ya hemen gidiyorum
      ···
  7. 50.
    0
    kenarda dursun rez
    ···
  8. 49.
    +1
    böyle bilimsel başlıklar açmayın lütfen atayizlerin kalbine iner geberir cehenneme gider müslüman olmadan :p
    ···
  9. 48.
    -4
    zütünüzden element uydurma amk, saçma sapan uydurmaları bilim diye atmayın ortaya, zaten felaket önyargılı bir müslüman kitlesi var
    ···
    1. 1.
      -1
      Ne uydurması amk boş konuşma
      ···
    2. 2.
      0
      Eğer muhammet yamyam olsaydı hiç çekinmeden yamyamlığın bilimsel olarak ne kadar faydalı olduğunu falan da kanıtlamaya çalışırdınız siz. hiç mırın kırın etme doğru çünkü
      ···
  10. 47.
    0
    okurum dursun
    ···
  11. 46.
    0
    Rezzzzzz
    ···
  12. 45.
    0
    Rezervasyonatif
    ···
  13. 44.
    +2 -5
    9 yaşındaki çocuğu gibmekte peygamber sünneti dimi huur çocukları
    ···
    1. 1.
      0
      gibtir deli
      edit:9 yaşındaki çocuga şeyyapmakla ilgili kaynağıyla beraber mütevatir bi hadis göster. Göstermessende bi daha bu lafı orda burda kullanma cahil herif
      ···
      1. 1.
        0
        Annem beni onlara teslim etti. Üstümü başımı düzelttiler. Çok geçmeden Allah Rasulu (s.a.v.)'i orada görünce irkildim. Beni hemen ona teslim ettiler. Ben o zaman 9 yaşındaydım."
        (Bu hadisi Buhârî (nikâh 38-39, VI, 134; 57-59, VI, 139; 61, VI, 140), Muslim (nikâh no. 69-72, s. 1038-9), Ebû Dâvud (no. 2121,4933-7), Nesâî (nikâh 29/1-3, VI, 82) ve ibn Mâce (no. 1876), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani, Büyük Hadis Kulliyatı, Cem’ul-fevaid, iz Yayıncılık: 2/226-227.)
        ···
      2. 2.
        0
        “Esma yüz yaşındayken, Hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde yirmi yedi yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından on yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam on yedi yaşında olması icap eder. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.” (Hatemü’l Enbiya Hz. muhafazid ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)

        1. bk. Buhârî, Menâkıbü’l-Ensâr 20, 44; Müslim, Nikâh 71; Fedâilü’s-Sahâbe 74; Ebû Dâvûd, Edeb 55; ibn Mâce, Nikâh 13; Nesâî, Nikâh 78; Dârimî, Nikâh 56.
        2. bk. Azimli, Mehmet, Hz. Âişe’nin Evlilik Yaşı Tartışmalarında Savunmacı Tarihçiliğin Çıkmazı, islâmî Araştırmalar, Cilt 16, Sayı 1, 2003, s. 28 vd.
        3. bk. Doğrul, Ömer Rıza, Asr-ı Saâdet, Eskişehir Kütüphanesi (Eser Kitabevi), istanbul, 1974, 2/141 vd; Nedvî, Seyyid Süleyman, Hazreti Âişe, Mütercim Ahmet Karataş, Timaş Yayınları, istanbul, 2004, s. 21 vd. Savaş, Rıza, Hz. Âişe’nin Evlenme Yaşı ile ilgili Farklı Bir Yaklaşım, D. E. Ü. ilâhiyât Fak. Dergisi. 4, izmir, 1995, s. 139-144; Yüce, Abdülhakim, Efendimiz’in Bir Günü, Işık Yayınları, istanbul, 2007, s. 82, 83.
        4. Efendimiz’in dedesi Abdulmuttalib’in çok erken yaşlarda Hâle binti Üheyb ile evlendiği, Efendimiz’in annesi Âmine ile babası Abdullah’ı da bu yaşlardayken evlendirdiği, hatta her iki evliliğin aynı mecliste gerçekleştiği, bu sebeple Efendimiz ile amcası Hz. Hamza arasında yaş farkının neredeyse aynı olduğu bilinmektedir.
        5. Efendimiz’e bir de sıhriyet yönüyle yakın olabilme düşüncesiyle Hz. Ömer, aradaki yaş farkına rağmen Hz. Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’le evlenmiş ve o günkü toplum tarafından bu evlilik asla yadırganmamıştır.
        6. bk. ibnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, 3/240.
        7. bk. ibn Hişâm, Sîre, 1/271; ibn ishâk, Sîre, Konya, 1981, 124.
        8. bk. ibn Hişâm, Sîre, 1/271; ibn ishâk, Sîre, 124.
        9. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635.
        10. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635.
        11. Âişe Vâlidemiz’in, hicretten yedi ay sonraki Şevvâl değil de Bedir sonrasına denk gelen ikinci yılın Şevvâl ayında evlendiği de ifade edilmektedir. Bu durumda onun evlilik yaşı, bir yıl daha gecikmiş demektir. bk. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/616.
        12. bk. Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 6, Tefsîru Sûre, (54) 6; Aynî, Bedruddîn Ebû muhafazid Mahmûd ibn Ahmed, Umdetü’l-Kârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, Dâru ihyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 20/21; Askalânî, Fethu’l-Bârî, 11/291.
        13. Suyûtî, itkân, Beyrut, 1987, 1/29, 50; Doğrul, Asr-ı Saadet, 2/148.
        14. Sekizinci veya dokuzuncu yıl ihtilafı, ay farkından kaynaklanmaktadır. Zira konunun anlatıldığı bazı rivayetlerde sekizinci yılın sekizinci ayı gibi bir ayrıntı dikkat çekmektedir.
        15. Günümüzde bu bilgileri değerlendirip ihtimal hesabı yapan bazı insanlar, Hz. Âişe Vâlidemiz’in evlendiği günkü yaşının en az on dört olduğu, bunun yirmi iki, yirmi üç, yirmi dört veya yirmi sekiz olma ihtimalinin de bulunduğu sonucuna gitmektedirler ki, herhangi bir mesnede dayanmadığı için biz bu türlü yorumlara iltifat etmedik.
        16. ibn Manzur, Lisanü’l-Arab 13/138.
        17. Bu bilgiyi onun dışında sadece ablası Esmâ Vâlidemiz intikal ettirmektedir. bk. ibn Hişâm, Sîre, 1/176; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, 3/285; ibn Kesîr, Tefsîr, 4/553; Bidâye, 2/214; Kurtubî, Tefsîr, 20/195.
        18. bk. Buhârî, Salât 70, Kefâle 5, Menâkıbü’l-ensar 45, Edeb 64; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 6/198. Bu durumda, Âişe Vâlidemiz’in söz konusu hadiseyi ifade ederken, "Kendimi bildim bileli ben, ebeveynimi hep dindar olarak gördüm." mealindeki sözü, "Doğduğum zaman bu evde islâm vardı." manasından daha ziyade "Etrafımı tanımaya başladığımda hep islâm’la muhatap oldum." manasına hamledilmelidir.
        19. bk. Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, 2/285, 286; Mu’cemü’l-Evsât, 12/145; ibn Hişâm, Sîre, 1/243. Bu bilgiyi ondan başka bize, sadece ibn Abbâs, Selmân-ı Fârisî ve Sâib ibn Yezîd intikal ettirmektedir. Selmân-ı Fârisî Efendimiz’le Medine’de buluşmuş, Sâib ibn Yezîd de hicretten üç yıl sonra Medine’de dünyaya gelmiştir. ibn Abbâs ise, bi’setin onuncu yılında, hicretten üç yıl önce ve Şi’b-i Ebî Tâlib sürgününde dünyaya gelmiştir. Demek ki her üç sahabenin de ne Mekke’nin ilk yıllarında kılınan ikişer rekat namaza şahit olmalarına ne de miraç gecesiyle gelen beş vakit namaz emrini görüp intikal ettirmelerine imkan yoktur. Öyleyse bu husus, bizzat Efendimiz’den duyarak bize anlattığı bir mesele değilse Hz. Âişe Vâlidemiz’in müşahede ederek yaşadığı bir gerçektir. Bu ise onun, daha ilk günlere muttali olduğunu ve yaşının da o gün bütün bunları kavrayacak noktada bulunduğunu ifade etmektedir.
        20. ibn Hişâm, Sîre, 1/83.
        21. Buhârî, Nikâh 11; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 6/210; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, 9/225; Beyhakî, Sünen, 7/129; Taberî, Târih, 3/161-163.
        22. Onun için bazıları bu tarihte onun, on üç veya on dört yaşlarında bir genç kız olduğunu söylemektedir. bk. Savaş, Rıza, D. E. Ü. ilahiyat Fak. Dergisi. 4, izmir, 1995, s. 139-144.
        23. bk. Berki, Ali Hikmet, Osman Eskioğlu, Hatemü’l-Enbiya Hz. muhafazid ve Hayatı, 210. Burada zayıf da olsa başka bir ihtimalden söz edilebilir; o da onun, doğumunu takip eden yıllarda, ‘beşik kertmesi’ benzeri ve ebeveynler arası bir sözleşme ile karşı karşıya olma durumudur. Ancak ilgili metinlerin hiçbirinde bunu teyit eden herhangi bir ayrıntı yoktur.
        24. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597.
        25. age.
        26. Beyhakî, Sünen, 6/204; ibn Mende, Ma’rifetü’s-Sahâbe, Köprülü Kütüphanesi, No: 242, Varak: 195 b; ibn Asâkir, Târîhu Dımeşk, Terâcimü’n-Nisâ, Dımeşk, 1982, s. 9, 10, 28; Mes’ûdî, Mürûcu’z-Zeheb, 2, 39; ibn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrût, 1968, 8/58.
        27. Bu evliliğin, hicretten altı ay veya sekiz ay sonra yahut yaklaşık bir buçuk yıl sonra ve Bedir’in akabinde gerçekleştiğini ifade eden rivayetler de vardır. bk. ibn Sa’d, Tabakât, 8/58; ibn Abdilberr, istîâb, 4/1881; Nedvî, Sîretü’s-Seyyideti Âişe Ümmi’l-Mü’minîn, Tahkîk: muhafazid Rahmetullah Hâfız en-Nedvî, Dâru’l-Kalem, Dımeşk, 2003, 40, 49.
        28. ibn Esîr, Üsdü’l-Gâbe, 3/467.
        29. ibn Abdilberr, istîâb, 2/108; Tehzîbü’l-Kemâl, 16/560.
        30. bk. ibn Sa’d, Tabakât, 8/75; Nedvî, Sîretü’s-Seyyideti Âişe, 202.
        31. ibn Abdilberr, istîâb, 2/108; Doğrul, Asr-ı Saadet, 2/142
        32. bk. Buhârî, Cihâd, 65.
        33. bk. Taberânî, Kebîr, 23/25; ibn Abdilberr, istîâb, 4/1937; ibn Sa’d, Tabakât, 8/63.
        34. bk. Nisâ sûresi, 6.
        35. "Hicretten bir buçuk, iki veya üç yıl önce", "altı veya yedi yaşındayken", "Hz. Hatîce’nin vefat ettiği yıl veya vefatından üç yıl sonra", "hicretten yedi, sekiz ay sonra, hicretin ilk senesi" veya "Bedir’in akabinde" gibi farklı rivayetler için bk. Buhârî, Menâkıbü’l-ensar 20, 44; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe 74; Aynî, Umde, 1/45; ibn Abdilberr, istîâb, 4/1881; Nedvî, Sîretü’s-Seyyideti Âişe, 40, 49.
        36. Hatta konuyla ilgili değerlendirmelere tepkiyle yaklaşan bazıları, "altı veya yedi yaşlarında idim" ifadesini ravinin bir hatası olarak görüp bu cümlenin, "risâlet geldiğinde altı veya yedi yaşlarında idim" şeklinde olması gerektiğini söylemektedirler.
        37. bk. Buhârî, Menâkıbü’l-ensar 43, 44; Müslim, Nikâh 69; ibn Mâce, Nikâh 13.
        38. Buhârî, Menâkıbü’l-ensar 44; Müslim, Nikâh 69; Ebû Dâvûd, Edeb 55; ibn Mâce, Nikâh 13; Dârimî, Nikâh 56; Taberânî, Kebîr, 23/25; ibn Abdilberr, istîâb, 4/1938; ibn Sa’d, Tabakât, 8/63; ibn ishâk, Sîre, Konya, 1981, 239
        39. bk. Buhârî, Şehâdât 15; Megâzî, 34; Tefsîr, (24) 6; Müslim, Tevbe 56; Tirmizî, Tefsîr, (63) 4; ibn Sa’d, Tabakât, 2/65; ibn Hişâm, Sîre, 3/310.

        http://www.sorularlaislam...ginde-kac-yasindaydi.html
        Tümünü Göster
        ···
  14. 43.
    0
    hasgibtir ahhaahhaahahaha
    ···
  15. 42.
    0
    Bismillah rez
    ···
  16. 41.
    0
    Aga yemeğe tuzla değil herhangi bişeyle de başlasan mukus üretiliyor zaten . istersen bişey yeme sadece geviş getir yine üretilir.
    ···
  17. 40.
    0
    Sallahu aleyhi vessellem
    ···
  18. 39.
    0
    Sağ ayak olayı, eğer tuvalete gireceğiniz anda ecel gelirse sol ayakla girerseniz geriye düşersiniz. Sag ayakla girerseniz öne düşersiniz. Bilimsel kanıtlanmış bir sey
    ···
  19. 38.
    +3 -5
    Sünnetleri arasında sübyancılık ve üvey olsa bile oğlunun karısıyla birlikte olmak da var mı?
    ···
    1. 1.
      0
      hayır yok
      ···
    2. 2.
      0
      o zaman müslümanlara dediğimi yap yaptığımı yapma diyor.
      ···
  20. 37.
    +1 -2
    Deve sidigi icmenin kerametini unutmussun
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      Hadis-i şerifin o bölümünü tekrar edelim: “Bir müddet sonra Medine’nin havası onlara dokundu ve hasta oldular. Şikâyetleri üzerine Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), çobanlarıyla birlikte Medine’nin dışına çıkıp, develerin sütlerinden ve sidiklerinden içmelerini öğütledi.”

      Deve yaratılışı itibariyle mucizevi bir hayvandır ve bir çok özelliği mevcuttur. Ancak hadis-i şerifte yine ince bir nokta var.

      Sizin de dikkatini çekmiş olmalı. Mesele deve ise Medine’de deveden bol ne vardır. Ama Peygamberimiz Medine dışındaki develerin sütünü ve idrarını içmelerini tavsiye ediyor.

      Hadis-i Şerif Cami’us-Sağîr’de “Size “berrî” olan devenin bevl ve sütünü tavsiye ederim” diye geçiyor. Münâvî bunu: “temiz, tabiî kırlarda otlayan deve” olarak açıklıyor.

      Görüldüğü üzere Peygamberimiz herhangi bir deveyi değil, özel bir deveyi işaret buyuruyorlar ve sadece sidiğinden de değil sütünden de istifade etmelerini işaret ediyorlar.

      Diğer bir mesele ise Peygamberimizin bu tavsiyeyi sadece bu kişilere özel yapmış olmasıdır. Yani bu kişilerin rahatsızlığı için özel bir tavsiyedir. Dolayısıyla her hastalık için yapılmış bir tavsiye değildir.

      Ayrıca deve idrarı ağır necaset değil, hafif necaset hükmündedir.

      Bütün bunları ve rivayette geçtiği üzere hastaların da şifayab olduklarını göz önünde bulundurduğumuz zaman bu hadisin inkar edilecek bir husustan ziyade tıb konusunda bir araştıma ve tez konusu olması gerektiği ortaya çıkıyor.
      ···
    2. 2.
      -1
      Copy pasteni gibeyim liseli. deve sidigi içmeyi tıbben faydalı yaptin ya bisey demiyorum size laf anlatilmaz
      ···
    3. 3.
      0
      ulan yobaz seni.Hem soru soruyosun hemde küfür ediyosun ama yinede çağdaş modern ilerici sizsiniz öylemi. Bende sizin modernliğinizi...
      ···
    4. diğerleri 1