/i/İnanç

İnanç
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    0
    Yararlu bilgiler kardesim. Allah razi olsun...
    ···
    1. 1.
      0
      Allah hepimizden razı olsun.
      ···
  2. 52.
    0
    hasgibtir ahhaahhaahahaha
    ···
  3. 53.
    0
    Rezervasyon
    ···
  4. 54.
    0
    rezerved
    ···
  5. 55.
    +1 -2
    Deve sidigi icmenin kerametini unutmussun
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      Hadis-i şerifin o bölümünü tekrar edelim: “Bir müddet sonra Medine’nin havası onlara dokundu ve hasta oldular. Şikâyetleri üzerine Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), çobanlarıyla birlikte Medine’nin dışına çıkıp, develerin sütlerinden ve sidiklerinden içmelerini öğütledi.”

      Deve yaratılışı itibariyle mucizevi bir hayvandır ve bir çok özelliği mevcuttur. Ancak hadis-i şerifte yine ince bir nokta var.

      Sizin de dikkatini çekmiş olmalı. Mesele deve ise Medine’de deveden bol ne vardır. Ama Peygamberimiz Medine dışındaki develerin sütünü ve idrarını içmelerini tavsiye ediyor.

      Hadis-i Şerif Cami’us-Sağîr’de “Size “berrî” olan devenin bevl ve sütünü tavsiye ederim” diye geçiyor. Münâvî bunu: “temiz, tabiî kırlarda otlayan deve” olarak açıklıyor.

      Görüldüğü üzere Peygamberimiz herhangi bir deveyi değil, özel bir deveyi işaret buyuruyorlar ve sadece sidiğinden de değil sütünden de istifade etmelerini işaret ediyorlar.

      Diğer bir mesele ise Peygamberimizin bu tavsiyeyi sadece bu kişilere özel yapmış olmasıdır. Yani bu kişilerin rahatsızlığı için özel bir tavsiyedir. Dolayısıyla her hastalık için yapılmış bir tavsiye değildir.

      Ayrıca deve idrarı ağır necaset değil, hafif necaset hükmündedir.

      Bütün bunları ve rivayette geçtiği üzere hastaların da şifayab olduklarını göz önünde bulundurduğumuz zaman bu hadisin inkar edilecek bir husustan ziyade tıb konusunda bir araştıma ve tez konusu olması gerektiği ortaya çıkıyor.
      ···
    2. 2.
      -1
      Copy pasteni gibeyim liseli. deve sidigi içmeyi tıbben faydalı yaptin ya bisey demiyorum size laf anlatilmaz
      ···
    3. 3.
      0
      ulan yobaz seni.Hem soru soruyosun hemde küfür ediyosun ama yinede çağdaş modern ilerici sizsiniz öylemi. Bende sizin modernliğinizi...
      ···
    4. diğerleri 1
  6. 56.
    -1
    muhafazid’in nasıl bir evren algısına sahip olduğunu şu sahih hadisten de açıkça anlayabiliriz:
    Bilim-öncesi topluluklarda tarih boyunca sorulagelmiş olan bir soruya Peygamber cevap vermekte: “Güneş geceleri nereye gidiyor?”
    Peygamberin cevabı:
    Arş’ın altında secde yapmaya gider; bu maksatla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyeceği, izin isteyip izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine: ”Geldiğin yere dön!” denir. Böylece battığı yerden doğar.(Buhari, Tefsir Ya-sin 1, Bed’ul-Halk 4, Tevhid 22,23, Müslim, iman 250, (159), Tirmizi, Tefsir, Ya-sin, 4225)

    1) şuan güneş geceleri nereye gidiyor diye soruyor musunuz?
    2) hayırsa neden?
    3) sorsanız ne cevap alırsınız?
    ···
    1. 1.
      0
      Resulullah (asv)'ın cevabı ile alakalı ulemanın muhtelif yorumları vardır. Hadisi şöyle anlamamız mümkün: Kur'an-ı Kerim, bütün mevcudatın ibadet yaptığını belirtirken (isra, 17/44) güneşi secde edenler arasında be-tahsis zikreder (Hac, 22/18) Bazı alimler, mahlukatın ibadeti nasıldır, sorusuna: "Fıtri amelleridir, yani hangi iş ve vazife için yaratılmışsa o şeyi yaptı mı ibadet etmiş olur.” demişlerdir. Şu halde, güneş her an ışık neşretme vazifesini yerine getirmekle ibadetini yapmakta, secdede bulunmaktadır. Bize nisbetle batması, ışık neşri vazifesini bizden kesmesi demektir. Ama dünyanın başka kıtalarında aynı vazifeyi yapmaya (secde etmeye) gidiyor demektir.

      Arşın altına gitmesi de şöyle anlaşılabilir: Arş bütün semavatı kuşattığına göre, zaten onun altında çıkması diye bir şey söz konusu olamaz. Gündüzleyin, kendimize nisbetle tepemizde, ufukta gördüğümüz güneş, gece görünmez olunca, bizden nisbi bir uzaklığı ve gaybubeti mevzubahistir. Bu halde kozmoğrafya bilgisi olmayan insanlara, onları tatmin edebilecek en doğru cevep bu olsa gerekir.
      ···
      1. 1.
        0
        http://www.mucizeyalanlari.com/img/kgevren.png

        bence hz. muhafazid böyle sanıyomuş. taşlar daha bi yerine oturuyor böyle bakınca.
        ···
      2. 2.
        0
        Kur’an’ın öncelikle kendi muhatabı olan o asrın insanlarına göre konuşması belağatın gereğidir. Sadece o asır değil, yaklaşık 14 asır boyunca insanlar güneşin doğup batması gözle görüldüğü gibi bir doğu bir batı şeklinde cereyan ediyordu. Şimdi ise birden çok doğu-batının olduğunu biliyoruz.

        işte bu prensip gereğince, Hz. Peygamberin kullandığı ifadelerde de hem ilk insanlar ve her asırdaki halk kesimi olan insanlar hem de son asırlardaki insanların ve bilim adamlarının anlayacağı bir üslup hâkimdir.
        ···
  7. 57.
    +2 -4
    Öfff, geldi yine şakirtler
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Seni bu entrye zorla sokmadık istemiyorsan gidebilirsin
      ···
      1. 1.
        +1 -1
        Kurandaki bilimsel hatalar yazıp aratmak en fazla iki saniyenizi alır. 1400 yıl önceki insanlar bilimsel konular üstüne tecrübe sahibiydiler, yani gerizekalı falan değildiler. Ama doğru bildiklerinin aksine yanlış bilgilerde mevcut.
        Okuyun, sorgulayın, araştırın, öğrenin amk. insanlara cahilliği sanki vatan göreviymiş gibi aşılamanıza sinir oluyorum.
        ···
      2. 2.
        0
        Sana sadece Kuran dan bir örnek vereceğim o zamanda bunlar 1400 sene önceki insanlar tarafından biliyordu o kadar salak değillerdi diyebilecek misin ?
        Evrenin Genişlemesi
        işte Kuran’ın Allah tarafından indirilip indirilmediğini anlamak isteyenler için bir test imkanı. Bir tarafta ne felsefe, ne fizikle uğraşmış çöldeki muhafazid; diğer tarafta felsefenin, fiziğin ünlü düşünürlerinin iddiaları. işte Aristo, işte Ptolemy, işte Giordano Bruno, işte Telesio Patrizzi, işte Galieo Galilei, işte Isaac Newton… Dünya tarihinin bu en büyük dehaları gözlemleriyle, formülsel uğraşlarıyla Evren’in sınırlı, sonlu veya sonsuz olduğunu iddia etmişler, fakat hiçbiri genişleyen dinamik Evren modelini çizememişlerdir. Ancak 20. yüzyılda Edwin Hubble’ın gelişmiş teleskobuyla gözlemleri, tüm yıldız kümelerinin hızla birbirlerinden uzaklaştığını tespit etmiş, böylece genişleyen dinamik Evren modeli doğrulanmıştır. Evren’in genişlediği ilk kez 1900’lü yıllarda ortaya atılmıştır. 1900’lü yıllardan önce Kuran dışında bu iddiayı ortaya koyan tek bir kaynak bile yoktur. Tek bir kaynak bile!..
        ···
      3. 3.
        0
        biraz internette gezindim ve şunu buldum,

        çin mitolojisinde şöyle yazıyor

        "evren kara bir yumurta gibiydi. pan gu baltasını savururak yumurtayı kırar ve gökler genişlemeye başlar. pan gu'nın bedenindeki pireler ve bitlerden insan meydana gelir."

        şimdi inanmak istersen her dinde oha denebilecek şeyler var, toplum yönetimi 1400 yılı da aşan bir konudur, bana göre kandırılıyoruz kardeşim ama sen bilirsin yine de
        ···
      4. diğerleri 1
  8. 58.
    -2
    Amk bir ara sözlüğün %80 ataistken şimdi %90 şakirt olmuş amk şakirtleri gibtirin gidin pilavlı sohbete burası sizin neyinize
    ···
    1. 1.
      0
      Tamam panpa sen istedin ya hemen gidiyorum
      ···
  9. 59.
    +3 -5
    Sünnetleri arasında sübyancılık ve üvey olsa bile oğlunun karısıyla birlikte olmak da var mı?
    ···
    1. 1.
      0
      hayır yok
      ···
    2. 2.
      0
      o zaman müslümanlara dediğimi yap yaptığımı yapma diyor.
      ···
  10. 60.
    +2 -5
    9 yaşındaki çocuğu gibmekte peygamber sünneti dimi huur çocukları
    ···
    1. 1.
      0
      gibtir deli
      edit:9 yaşındaki çocuga şeyyapmakla ilgili kaynağıyla beraber mütevatir bi hadis göster. Göstermessende bi daha bu lafı orda burda kullanma cahil herif
      ···
      1. 1.
        0
        Annem beni onlara teslim etti. Üstümü başımı düzelttiler. Çok geçmeden Allah Rasulu (s.a.v.)'i orada görünce irkildim. Beni hemen ona teslim ettiler. Ben o zaman 9 yaşındaydım."
        (Bu hadisi Buhârî (nikâh 38-39, VI, 134; 57-59, VI, 139; 61, VI, 140), Muslim (nikâh no. 69-72, s. 1038-9), Ebû Dâvud (no. 2121,4933-7), Nesâî (nikâh 29/1-3, VI, 82) ve ibn Mâce (no. 1876), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani, Büyük Hadis Kulliyatı, Cem’ul-fevaid, iz Yayıncılık: 2/226-227.)
        ···
      2. 2.
        0
        “Esma yüz yaşındayken, Hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde yirmi yedi yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından on yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam on yedi yaşında olması icap eder. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.” (Hatemü’l Enbiya Hz. muhafazid ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)

        1. bk. Buhârî, Menâkıbü’l-Ensâr 20, 44; Müslim, Nikâh 71; Fedâilü’s-Sahâbe 74; Ebû Dâvûd, Edeb 55; ibn Mâce, Nikâh 13; Nesâî, Nikâh 78; Dârimî, Nikâh 56.
        2. bk. Azimli, Mehmet, Hz. Âişe’nin Evlilik Yaşı Tartışmalarında Savunmacı Tarihçiliğin Çıkmazı, islâmî Araştırmalar, Cilt 16, Sayı 1, 2003, s. 28 vd.
        3. bk. Doğrul, Ömer Rıza, Asr-ı Saâdet, Eskişehir Kütüphanesi (Eser Kitabevi), istanbul, 1974, 2/141 vd; Nedvî, Seyyid Süleyman, Hazreti Âişe, Mütercim Ahmet Karataş, Timaş Yayınları, istanbul, 2004, s. 21 vd. Savaş, Rıza, Hz. Âişe’nin Evlenme Yaşı ile ilgili Farklı Bir Yaklaşım, D. E. Ü. ilâhiyât Fak. Dergisi. 4, izmir, 1995, s. 139-144; Yüce, Abdülhakim, Efendimiz’in Bir Günü, Işık Yayınları, istanbul, 2007, s. 82, 83.
        4. Efendimiz’in dedesi Abdulmuttalib’in çok erken yaşlarda Hâle binti Üheyb ile evlendiği, Efendimiz’in annesi Âmine ile babası Abdullah’ı da bu yaşlardayken evlendirdiği, hatta her iki evliliğin aynı mecliste gerçekleştiği, bu sebeple Efendimiz ile amcası Hz. Hamza arasında yaş farkının neredeyse aynı olduğu bilinmektedir.
        5. Efendimiz’e bir de sıhriyet yönüyle yakın olabilme düşüncesiyle Hz. Ömer, aradaki yaş farkına rağmen Hz. Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’le evlenmiş ve o günkü toplum tarafından bu evlilik asla yadırganmamıştır.
        6. bk. ibnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, 3/240.
        7. bk. ibn Hişâm, Sîre, 1/271; ibn ishâk, Sîre, Konya, 1981, 124.
        8. bk. ibn Hişâm, Sîre, 1/271; ibn ishâk, Sîre, 124.
        9. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635.
        10. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635.
        11. Âişe Vâlidemiz’in, hicretten yedi ay sonraki Şevvâl değil de Bedir sonrasına denk gelen ikinci yılın Şevvâl ayında evlendiği de ifade edilmektedir. Bu durumda onun evlilik yaşı, bir yıl daha gecikmiş demektir. bk. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/616.
        12. bk. Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 6, Tefsîru Sûre, (54) 6; Aynî, Bedruddîn Ebû muhafazid Mahmûd ibn Ahmed, Umdetü’l-Kârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, Dâru ihyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 20/21; Askalânî, Fethu’l-Bârî, 11/291.
        13. Suyûtî, itkân, Beyrut, 1987, 1/29, 50; Doğrul, Asr-ı Saadet, 2/148.
        14. Sekizinci veya dokuzuncu yıl ihtilafı, ay farkından kaynaklanmaktadır. Zira konunun anlatıldığı bazı rivayetlerde sekizinci yılın sekizinci ayı gibi bir ayrıntı dikkat çekmektedir.
        15. Günümüzde bu bilgileri değerlendirip ihtimal hesabı yapan bazı insanlar, Hz. Âişe Vâlidemiz’in evlendiği günkü yaşının en az on dört olduğu, bunun yirmi iki, yirmi üç, yirmi dört veya yirmi sekiz olma ihtimalinin de bulunduğu sonucuna gitmektedirler ki, herhangi bir mesnede dayanmadığı için biz bu türlü yorumlara iltifat etmedik.
        16. ibn Manzur, Lisanü’l-Arab 13/138.
        17. Bu bilgiyi onun dışında sadece ablası Esmâ Vâlidemiz intikal ettirmektedir. bk. ibn Hişâm, Sîre, 1/176; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, 3/285; ibn Kesîr, Tefsîr, 4/553; Bidâye, 2/214; Kurtubî, Tefsîr, 20/195.
        18. bk. Buhârî, Salât 70, Kefâle 5, Menâkıbü’l-ensar 45, Edeb 64; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 6/198. Bu durumda, Âişe Vâlidemiz’in söz konusu hadiseyi ifade ederken, "Kendimi bildim bileli ben, ebeveynimi hep dindar olarak gördüm." mealindeki sözü, "Doğduğum zaman bu evde islâm vardı." manasından daha ziyade "Etrafımı tanımaya başladığımda hep islâm’la muhatap oldum." manasına hamledilmelidir.
        19. bk. Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, 2/285, 286; Mu’cemü’l-Evsât, 12/145; ibn Hişâm, Sîre, 1/243. Bu bilgiyi ondan başka bize, sadece ibn Abbâs, Selmân-ı Fârisî ve Sâib ibn Yezîd intikal ettirmektedir. Selmân-ı Fârisî Efendimiz’le Medine’de buluşmuş, Sâib ibn Yezîd de hicretten üç yıl sonra Medine’de dünyaya gelmiştir. ibn Abbâs ise, bi’setin onuncu yılında, hicretten üç yıl önce ve Şi’b-i Ebî Tâlib sürgününde dünyaya gelmiştir. Demek ki her üç sahabenin de ne Mekke’nin ilk yıllarında kılınan ikişer rekat namaza şahit olmalarına ne de miraç gecesiyle gelen beş vakit namaz emrini görüp intikal ettirmelerine imkan yoktur. Öyleyse bu husus, bizzat Efendimiz’den duyarak bize anlattığı bir mesele değilse Hz. Âişe Vâlidemiz’in müşahede ederek yaşadığı bir gerçektir. Bu ise onun, daha ilk günlere muttali olduğunu ve yaşının da o gün bütün bunları kavrayacak noktada bulunduğunu ifade etmektedir.
        20. ibn Hişâm, Sîre, 1/83.
        21. Buhârî, Nikâh 11; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 6/210; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, 9/225; Beyhakî, Sünen, 7/129; Taberî, Târih, 3/161-163.
        22. Onun için bazıları bu tarihte onun, on üç veya on dört yaşlarında bir genç kız olduğunu söylemektedir. bk. Savaş, Rıza, D. E. Ü. ilahiyat Fak. Dergisi. 4, izmir, 1995, s. 139-144.
        23. bk. Berki, Ali Hikmet, Osman Eskioğlu, Hatemü’l-Enbiya Hz. muhafazid ve Hayatı, 210. Burada zayıf da olsa başka bir ihtimalden söz edilebilir; o da onun, doğumunu takip eden yıllarda, ‘beşik kertmesi’ benzeri ve ebeveynler arası bir sözleşme ile karşı karşıya olma durumudur. Ancak ilgili metinlerin hiçbirinde bunu teyit eden herhangi bir ayrıntı yoktur.
        24. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597.
        25. age.
        26. Beyhakî, Sünen, 6/204; ibn Mende, Ma’rifetü’s-Sahâbe, Köprülü Kütüphanesi, No: 242, Varak: 195 b; ibn Asâkir, Târîhu Dımeşk, Terâcimü’n-Nisâ, Dımeşk, 1982, s. 9, 10, 28; Mes’ûdî, Mürûcu’z-Zeheb, 2, 39; ibn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrût, 1968, 8/58.
        27. Bu evliliğin, hicretten altı ay veya sekiz ay sonra yahut yaklaşık bir buçuk yıl sonra ve Bedir’in akabinde gerçekleştiğini ifade eden rivayetler de vardır. bk. ibn Sa’d, Tabakât, 8/58; ibn Abdilberr, istîâb, 4/1881; Nedvî, Sîretü’s-Seyyideti Âişe Ümmi’l-Mü’minîn, Tahkîk: muhafazid Rahmetullah Hâfız en-Nedvî, Dâru’l-Kalem, Dımeşk, 2003, 40, 49.
        28. ibn Esîr, Üsdü’l-Gâbe, 3/467.
        29. ibn Abdilberr, istîâb, 2/108; Tehzîbü’l-Kemâl, 16/560.
        30. bk. ibn Sa’d, Tabakât, 8/75; Nedvî, Sîretü’s-Seyyideti Âişe, 202.
        31. ibn Abdilberr, istîâb, 2/108; Doğrul, Asr-ı Saadet, 2/142
        32. bk. Buhârî, Cihâd, 65.
        33. bk. Taberânî, Kebîr, 23/25; ibn Abdilberr, istîâb, 4/1937; ibn Sa’d, Tabakât, 8/63.
        34. bk. Nisâ sûresi, 6.
        35. "Hicretten bir buçuk, iki veya üç yıl önce", "altı veya yedi yaşındayken", "Hz. Hatîce’nin vefat ettiği yıl veya vefatından üç yıl sonra", "hicretten yedi, sekiz ay sonra, hicretin ilk senesi" veya "Bedir’in akabinde" gibi farklı rivayetler için bk. Buhârî, Menâkıbü’l-ensar 20, 44; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe 74; Aynî, Umde, 1/45; ibn Abdilberr, istîâb, 4/1881; Nedvî, Sîretü’s-Seyyideti Âişe, 40, 49.
        36. Hatta konuyla ilgili değerlendirmelere tepkiyle yaklaşan bazıları, "altı veya yedi yaşlarında idim" ifadesini ravinin bir hatası olarak görüp bu cümlenin, "risâlet geldiğinde altı veya yedi yaşlarında idim" şeklinde olması gerektiğini söylemektedirler.
        37. bk. Buhârî, Menâkıbü’l-ensar 43, 44; Müslim, Nikâh 69; ibn Mâce, Nikâh 13.
        38. Buhârî, Menâkıbü’l-ensar 44; Müslim, Nikâh 69; Ebû Dâvûd, Edeb 55; ibn Mâce, Nikâh 13; Dârimî, Nikâh 56; Taberânî, Kebîr, 23/25; ibn Abdilberr, istîâb, 4/1938; ibn Sa’d, Tabakât, 8/63; ibn ishâk, Sîre, Konya, 1981, 239
        39. bk. Buhârî, Şehâdât 15; Megâzî, 34; Tefsîr, (24) 6; Müslim, Tevbe 56; Tirmizî, Tefsîr, (63) 4; ibn Sa’d, Tabakât, 2/65; ibn Hişâm, Sîre, 3/310.

        http://www.sorularlaislam...ginde-kac-yasindaydi.html
        Tümünü Göster
        ···
  11. 61.
    -4
    zütünüzden element uydurma amk, saçma sapan uydurmaları bilim diye atmayın ortaya, zaten felaket önyargılı bir müslüman kitlesi var
    ···
    1. 1.
      -1
      Ne uydurması amk boş konuşma
      ···
    2. 2.
      0
      Eğer muhammet yamyam olsaydı hiç çekinmeden yamyamlığın bilimsel olarak ne kadar faydalı olduğunu falan da kanıtlamaya çalışırdınız siz. hiç mırın kırın etme doğru çünkü
      ···
  12. 62.
    +2 -13
    Kardeş dokuz yaşındaki kızla yada evlatlığının karısıyla evlenmesindeki hayrı açıklarsan çok iyi olur
    ···
    1. 1.
      +6
      1) hz. aişe validemizin doğum tarihiyle ilgili bir takım görüşler ileri sürülmüştür. bunun sebebi ise o dönemde çocukların doğum tarihine önem verilmez ve tespit edilmezdi. bilahare çocuk meşhur biri olursa insanlar onun doğum tarihiyle ilgilenir ve tespite çalışırlardı. işte hz. aişe validemiz için de böyle olmuştur.

      hz. aişe validemizin, peygamberliğin dördüncü yılında doğduğunu söyleyenler, mekke döneminin sonunda da hz. muhafazid ile evlendiğini iddia ederek; bu evliliği dokuz yaşında yapıldığını iddia etmişlerdir.

      bu iddianın doğru olmadığını, hz. aişe validemizden yapılan bir rivayet ortaya koymaktadır:

      1) hz aişe diyor ki: "hz. muhafazid henüz mekke de iken (hicret yapılmadan önce) ve bende oynayan bir çocuk iken "kamer suresi 46. ayet inmişti... " (kaynak: buhari 1.cilt telifil kur'an bahsi)

      2) kamer suresi 46. ayet, mekke devrinin birinci döneminde (peygamberliğin 4. yılında) inmiştir. hz.aişe validemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre buradan yola çıkarak yapılacak hesaplamayla "9 yaşında evlilik safsatası" çökmektedir.

      şöyle ki; olayları ayrıntılarıyla hatırlayabilmek hem de sokakta oynayan bir çocuk olması için en az beş veya altı yaşında olması gerekir. kamer suresi mekke devrinin dördüncü yılında ** indiğine göre dördüncü yılda beş-altı yaşında olan hz. aişe, hz. peygamberle evlendiği zaman (623) en az onbeş; onaltı yaşında olması gerekir.

      3) bunu doğrulayan bir başka delil ise kız kardeşi esma'nın durumudur.

      kardeşi esma, abdullah bin zübeyir'in annesidir. esma yüz yaşına kadar yaşamış ve hicretin 73. yılında vefat etmiştir. hz. aişe validemizden on yaş daha büyüktür.

      hz. ebu bekir'in kızı esma ile oğlu abdullah; abdul uzza'nın kızı kayleden dünyaya gelmişlerdir.

      hz. ebu bekir'in diğer evlatları olan hz. aişe ile abdurrahman ise, ümm-i rümandan doğmuşlardır.

      hz. esma yüz yaşında ve hicri 73. yılda öldüğüne göre, hicret esnasında 27 yaşında olması gerekir.

      bundan on yaş küçük olan kardeşi hz. aişe validemizin de 17 yaşında olması gerekir ki bu da aşağı yukarı buhari de hz. aişe'nin kendi hadisindeki ifadeye uygun düşmektedir.
      ···
    2. 2.
      +1
      Kitabu Menakıbi'l Ensar
      114-Aise (R) şöyle söylemiştir:
      Ben altı yasında bir kız iken peygamber beni nikah akdi ile zevciliğe almıştı.
      (Üç sene sonra)Medineye hicret ettik.
      Haris ibn hazrec oğullarının menziline indik. Müteakiben ben sıtmaya tutuldum .Bu hastalıktan dolayı saçlarım döküldü iyileştikten sonra saçların yine omuzlarıma kadar uzadığı.Bir defasında ben arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken annem Ümmü Rûman bana doğru geldi ve beni çağırdı ve elini tuttu Ta evin kapısı önünde beni durdurdu .Sonra beni eve koydu evde bur takım kadınlar hazır bulunuyordu bana:
      Hayır ve bereket üzerine geldin, hayırlı kısmetlere geldin dediler.Bu kadınlar kılık kıyafetini düzelttiler ve Rasulullah teslim ettiler. ENSAR KADINLARI BENi RASULULLAHA TESLiM ETTiKLERiNDE BEN DOKUZ YAŞINDA BiR KIZ iDiM.
      ···
      1. 1.
        +1
        Benim yazdığım yazıyı okumadan cevap yazmışşın ben sana kuran ayeti ile olayı açıkladım bütün hadislere güvenemeyiz ama kurana her zaman güvenebiliriz
        ···
      2. 2.
        0
        Kardeş sizin o ayet dediğiniz şey zaten muhafazid on sözü
        ···
    3. 3.
      +1 -2
      Beyler bu peodofil'in dinine (masallarına) inana bilirsiniz ama bilimi alet edemezsiniz.
      ···
    4. diğerleri 1
  13. 63.
    -21
    KURANDA BÖYLE BiRŞEY YOK ÇÜGÜ .

    ALLAH'IN SALAKLARI BUNLARA iNANANLAR VAR MI YA : (
    ···
    1. 1.
      +7 -1
      Kuran da geçiyor DEMiŞ mi ?
      ···
      1. 1.
        -2
        Kuranda olmayan bişey benim için boş şeylerdir. insanlar tarafından uydurulmuş anlamsız ve aptal şeylerdir. Eğer bir dine bağlıysan o dinin kaynağına yönel , kenarda köşedeki yosunları koklamana gerek yok kanka
        ···
      2. 2.
        +1 -1
        Al işte bir edip yukselci daha yav arkadas insan gore gore ogrenir sacmalamayin ya bunlarin hangisi zararli azicik mantıklı bakin olaylara faydasi var zarari yok bu yonuyle ele al bari
        ···
      3. 3.
        -1
        Kuran da peygamberimize güvenmemizi söylüyor knk
        ···
      4. 4.
        0
        Sünnet bunlar sıradan insanların uydurması deil
        ···
      5. 5.
        0
        Kuran da peygamberimize güvenmemizi söylüyor knk
        ···
      6. 6.
        +1
        “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Ke­rim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltu­ğuna kurulan tok bir adamın ‘Size (Hz. Peygamberin sünneti / hadisleri değil) sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diye­ceği (günler) yakındır... ”
        (bk. Ebu Davud, Sünnet, 5(6), imaret,33; Tirmizî, ilim, 10; ibn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8).

        Tirmizî’nin bir rivayeti şöyledir:

        "Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaştığında -koltuğuna yaslanmış bir hâlde- ‘bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken)’ bulmayayım."

        Tirmizî, bu hadisin hasen-sahih olduğunu belirtmiştir. (bk. Tirmizi, ilim,10).

        hala da KUR AN'da böyle bir şey yok diyipde hadis'leri kenara atanları görünce acıyorum ya gerçekten acıyorum. Peygamberin yüzüne nasıl bakıcaksınız. Dedikleriniz mantıklı gelmedi mi diceksiniz
        ···
      7. 7.
        0
        Bu tiplerden çok var kardeşim adamlara laf anlatmaktan dilimi traş etmeye başladım. Neymiş efendim sadece kuran yetermis tabiki yeter fakat kuş kadar BEYNiN ile nasıl yorumlayip yaşayacaksın. Bunlar yuzunden millet mal oldu. Ne yapacaklarını şaşırdılar ALLAH sonumuzu Hayır etsin.
        ···
      8. diğerleri 5
    2. 2.
      +8
      Sevgili kardeşim madem kurandaki şeylere elhamdulillah tam manada inandığını soluyorsun kuranda söyle yazıyor "Hayır, Rabb'in hakkı için onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde bir burukluk duymadan, tam anlamıyla Teslim olmadıkça inanmış olamazlar." (Nisâ, 65).

      "Allah ve Resûlü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık inanmış bir kadın ve erkeğe, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resûlü'ne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur" (Ahzâb, 36).

      O), hevâsından (hayalî şeyleri) konuşmaz!) NECM-3(nefsinden keyfinden konusmaz)

      Bunları bil lütfen sünnet ve hadisler kuranin zittı değil bilakis bir bütün ve birbirini destekler niteliktedir. Vesselam
      ···
      1. 1.
        -5
        Neyse yanlış yolda olduğunuzu bilinde ben karışmayayım .
        ···
      2. 2.
        +4 -2
        “De ki, Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan ve esirgeyendir.” (Âl-i imran, 3/31)

        “O, kendiliğinden konuşmaz. Onun konuşması ancak indirilen bir vahiy iledir.” (Necm, 53/3-4)

        “Peygamber size neyi verdiyse onu alın ve size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın azabı çetindir.” (Haşir, 59/7)

        Resulûllah Efendimiz (a.s.m.), Allah’ın sevdiği ve razı olduğu örnek insandır. Ona uymayan kimsenin Allah sevgisi, sözde kalmaya mahkûmdur. Hakikat bu iken, sadece âyetle amel etme vehmine kapılarak sünnetten yüz çevirmek, Allah’ın sevdiği zata benzemeyi terk etmek demektir.

        Bir insan, Kur’an-ı Kerim’i hadislerin ışığında değil de kendi fikriyle yorumlamaya kalkışırsa, ortaya çıkacak yol Allah Resulünün (a.s.m.) değil, o adamın şahsî yolu olacaktır. Bu yolun ise nereye çıkacağı bellidir. Kur’anı anlamaktan maksat onu yaşamak ve yaşatmaktır. Bu noktada, en büyük rehber Allah Resulüdür (a.s.m.).
        ···
    3. 3.
      0
      Panpa bilmiyorum kimden duydun nasıl böyle bir düşünceye kapıldın.
      Ama imanın şartlarından biri peygamberlere imandır. Eğer peygambere ve sünnetlerine inanmıyorsan müslüman değilsin. Benim düşüncem değil bu ama müslümanım diyorsan peygamberlere iman etmek zorundasın.
      ···
      1. 1.
        0
        Bak sen gider ayak islamdan çıktık (: Allah akıl fikir versin
        ···
    4. diğerleri 1
  14. 64.
    +1 -24
    Arap pls
    ···
    1. 1.
      +10 -1
      Bu din bu peygamber sadece araplara gelmedi panpa bunu bil
      ···
      1. 1.
        +1 -1
        Mk şakirti sg
        ···
      2. 2.
        0
        çok çağdaşca bi karşılık, yobaz it
        ···
  15. 65.
    +1 -27
    Din sömürüsü bastim cügüyü
    ···
    1. 1.
      +6
      Ne sömürüsü kardeşim Kuran ahlakı ve sünnetlerimizi yaşamalı, yaşatmalı ve yaygınlaştırmalıyız.
      ···
  16. 66.
    +7 -42
    Din sömürüsü çugu
    ···
    1. 1.
      +16 -1
      Ne sömürüsü kardeşim Kuran ahlakı ve sünnetlerimizi yaşamalı, yaşatmalı ve yaygınlaştırmalıyız.
      Hayra vesile olanın hayrı yapan gibi olduğunu unutmamalıyız.
      ···