@1 Osmanlıca dediğiniz aslında ayrı bir dil değil. Sadece alfabe ve vokabüler farklı. Türk Dili ve Edebiyatı, Sanat Tarihi, Tarih gibi bölümlerde Osmanlıca (Osmanlı Türkçesi) dersleri okutulduğundan bu alanlarda ders veren hocalar bu dersi verebilirler.

http://ctle.pau.edu.tr/osmtr adresinde Osmanlıca sözlük var, inceleyebilirsiniz.

بيت beyt Arapça‬ ev
دار dâr Arapça ev
مكان mekân Arapça ev
منزل menzil Arapça ev
آشيان âşiyân Farsça ev
خانه hâne Farsça‬ ev
آدم âdem Arapça adam
آدام adam Arapça adam
مرد merd Farsça‬ adam
رجل recül Arapça ‬erkek
ذكر zeker Arapça‬ erkek
عورت avret Arapça‬ kadın
زن zen Farsça‬ kadın
بنت bint Arapça ‬kız
دخت duht Farsça‬ kız
دختر duhter Farsça‬ kız
دوشيزه dûşîze Farsça‬ kız
بن bin Arapça‬ oğul
خلف halef Arapça oğul
ابن ibn Arapça‬ oğul
مخدوم mahdum Arapça‬ oğul
ﻧﺠﻞ necl Arapça oğul
پور pûr Farsça‬ oğul
پسر püser Farsça‬ oğul
بچه beççe Farsça‬ çocuk
كودك kûdek Farsça‬ çocuk
شمس şems Arapça‬ güneş
آفتاب âfitâb Farsça‬ güneş
آفتاب âftâb Farsça‬ güneş
مهر mihr Farsça güneş
خورشید hûrşîd Farsça güneş
قمر kamer Arapça‬ ay
شهر şehr Arapça‬ ay
ماه mâh Farsça‬ ay
ماه نو mâh-ı nev Farsça ay
مه meh Farsça ‬ay

Mustafa Kemal'in devlete bıraktığı mal varlığı:
http://www.tbmm.gov.tr/tu...b075/tbmm050190750267.pdf
http://www.tbmm.gov.tr/tu...b075/tbmm050190750268.pdf

Suriye'de sözde IŞiD'le savaşıyor diyerek meşru gösterilmeye çalışılan PYD varken Türkiye'de de Suruç patlaması sonrası sözde IŞID'çileri öldürerek devletin yapamadığını yapan, devletin boşluğunu dolduruyormuş gibi gösterilmeye çalışan bir PKK söz konusu olmaya başlamıştı. Bir de bunlar polislerin ensesine kurşunu sıkınca hükümet ne yapacaktı? Çözüm süreci diye bahsedilen planın 1. maddesi PKK'nın silah bırakması idi. Bu plandan önce bu hükümet zamanında PKK'ya yapılan operasyonları bilmiyor musun, yoksa unuttun mu? Şurada 2 yıl kadar PKK eylemlerinde azalma olduğu için operasyonlar da azaldı. Fakat o arada devlet boş durmadı. Karakollar güçlendirildi, yeni silahlar yapıldı. Selahattin Demirtaş'ın laflarına bakarak mı bunları söylüyorsun yoksa?

@1 Afganistan'da korkudan araçlarına Türk bayrağı takan ABD askerleriyle Türk askerlerini kıyaslıyor.

Devlet Bahçeli de Çin'e gittiği zaman şunları söylemiş: “Biz terörden çok çekmiş bir ülke olarak, terörün her türlüsüne karşıyız. Çin’in toprak bütünlüğüne yönelik saldırılara da destek vermemiz söz konusu olamaz”

Yetiş ya muhafazid veya ya Ali derken orada ifade edilmek istenen şey sanki Hz. muhafazid'den veya Hz. Ali'den öğrenilen ahlâkın geri gelmesi gibi görünüyor.

Yalnız ateist değil adam isterse hayatında ciksen sene boyunca dinin bütün emirlerini yerine getirsin, bütün haramlardan uzak dursun, ölmesine bir saat kala küfre girmesine neden olacak bir şey söylerse (ayeti inkâr etmek gibi) ve kâfir olarak ölürse o insanın da amelleri boşa gider:
“Ayetlerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların lâneti onların üzerindedir.” (Bakara, 161); “inkâr edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara, 39); “Gerçekten, inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, onların hiçbirinden fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsa dahi kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da yoktur.” (Al-i imrân, 91)

Başlıkta Kur'an'ın değiştirilmediğinden emin miyiz demişsin. Cevap: eminiz. Şeytan insanları doğru yoldan saptırmaya çalışır. insanın nefsine uymasına yönelik vesveseler verir. Kur'an'a baktığımızda ise aşağıdaki gibi ayetleri görüyoruz:
Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. ﴾90﴿ Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz? ﴾91﴿ (Maide Suresi)

Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. ﴾90﴿ (Nahl Suresi)

Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur. ﴾32﴿ (isrâ Suresi)

Artık saatler birleştiğinde 29 Şubat diye bir gün takvime ilave ediliyor, bunun da haftanın günlerine bir etkisi yoktur. O günü 1 Mart olarak da hesaplasanız haftanın aynı gününe denk geliyor. Zaten Müslümanlar Hicri takvim kullanıyor o da güneş değil ay esasına dayalıdır.

Kur'an-ı Kerim'in en eski nüshasından en yeni nüshasına kadar karşılaştırdığınızda değişmediğini görebiliyorsunuz. Sadece zaman içerisinde Arap dilinin imlası değişmiştir örneğin Kur'an-ı Kerim ilk yazıya geçirildiği zaman noktasız yazılan bazı harfler günümüzde noktalı yazılmaktadır. Ayrıca Arapça bilmeyenlerin daha kolay okuyabilmesi için harekelendirme kullanılmaktadır. Şimdi örneğin incil değiştirildi diyoruz, Hz. isa'nın diliyle yazılmış bir incil elimizde yok. Hıristiyanların okudukları inciller genelde tercümedir o da Eski Yunanca ve Latince nüshalardan çeviridir. Onlar da incil'in aslı değildir.

Dünya hayatı imtihandır. Başınıza bir hastalık geldiği zaman Allah'tandır deyip sabrederseniz, hastalığın şifasını Allah'tan isterseniz durum farklıdır, "ben bu hastalığı yaşayacak adam mıyım" diye kibirlenir Allahü Teâlâ'ya isyan ederseniz durum farklıdır. Zaten bir hasta ilaç kullandığı zaman Allah dilerse o insan şifa bulur.

PKK kendisi sivilleri öldüren bir örgüt olduğu halde PKK yandaşlarının TSK sivilleri öldürüyor diye propaganda yapması çelişkili bir durum değil mi?

Namaz uygulamaya dayanan bir şey diyorsun da o zaman neden mezheplerde namaz konusunda farklı görüşler var? Yarım yamalak sağdan soldan okuduğunuz dinlediğiniz şeylerle hadis inkarcılığı yapmayın. Kur'an-ı Kerim'in nasıl okunacağını da rivayet yoluyla biliyoruz.

Şu Kur'an bize yeter diyenler sadece Kur'an-ı Kerim'e bakarak namaz nasıl kılınır onu bize bir anlatsınlar.

Bu eve 450 bin TL verilir mi?
http://urlaemlak.emlakcil...%C3%BCstakil_Ev/3250.html

@1 ne çoluğu çocuğu olanları var, sen ne diyorsun?

@1 Bünyamin Sürmeli bile dışarı çıkarken kapalı giyinin, açık giyinenler sıcaktan daha fazla etkileniyor diyormuş.

Yarın bir gün red lamer grubu çıkıp biz saldırdık da ondan yavaşladı demesin.

Sen 30 Ağustos'larda piyasaya çıkıp aynı şeyi söylüyor musun?

MHP milletvekili Ali Güngör'ün mecliste yapmış olduğu bir konuşma var, Ecevit hakkında kullanmış olduğu ifade aynen şu: "Şimdi, DSP'li sayın üyelere fazla bir şey söylemek istemiyorum; çünkü, Sayın Ecevit'in geleneğine vatan hainlerini affetmek fazla yabancı gelen bir husus değildir." Konuşmanın tamamı-aşağıdadır:

ALi GÜNGÖR (içel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz af tasarısı, Meclisimize art niyetli olarak getirilmiştir... (DYP sıralarından alkışlar) ... çirkin ve tehlikeli bir hesabın ürünüdür. Amaç, Anayasamızın 14 üncü maddesini delerek, Meclisin yetkisinde bulunmayan, vatan hainlerini, PKK'lı canileri ve onun terörist başını affetmek ve bu büyük vebale bu büyük Meclisi alet etmektir. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bunları söylerken, tasarıyı hazırlayıp Meclise gönderen hükümete haksızlık yaptığımı düşünmüyorum, bir kehanette de bulunmuyorum; çünkü, bu hükümet, kuruluşunun hemen akabinde, ilk iş olarak, pişman olduğunu söyleyen PKK'lılara af çıkarmıştır; takiben, yine, basın suçlarına verilen cezaların ertelenmesi adı altında, adı basın olan paçavralarda kalem oynatan PKK'lıları affetmiştir.

Şimdi, bu tasarıyla, 169 uncu madde kapsamında, PKK canilerine bilerek yardım ve yataklık edenlere af getirilmektedir.

Yine, hepinizin malumudur ki, bu hükümet, Abdullah Öcalan'a bağımsız yargının verdiği idam cezasını Meclise göndermemiştir. (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Şu hususu, tasarıyı hazırlayanlar dahil, Türkiye'de herkes biliyor; tasarı yasalaşırsa, Anayasa Mahkemesine gidecek ve PKK'lı canileri de şamil hale dönüşecektir. (DYP sıralarından alkışlar)

Şimdi, DSP'li sayın üyelere fazla bir şey söylemek istemiyorum; çünkü, Sayın Ecevit'in geleneğine vatan hainlerini affetmek fazla yabancı gelen bir husus değildir. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DSP sıralarından "Yuh" sesleri, gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Güngör, bakın, lütfen, konuşma üslubunuzu daha dikkatli seçin. Türkiye Cumhuriyetinin hiçbir başbakanı, vatan hainlerini Türkiye'de affetmez...

TURHAN GÜVEN (içel) - Müdahale etmeyin Sayın Başkan.

ALi GÜNGÖR (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - ... böyle bir konu için de çalışmaz. Lütfen, daha dikkatli konuşun, kelimelerinizi de daha dikkatli seçin lütfen.

ALi GÜNGÖR (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

125 inci madde, 146 ncı madde ve bunlarla birlikte anılan maddeler, Türkiye'de Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmayı hedef alan, Türkiye Cumhuriyeti Devletini sınıf ve etnik farklılıklara dayalı bir devlet haline getirmeyi düşünen kalkışma hareketleridir. 1974'te, bu maddelerden suçlu bulunan kişiler affedilmiştir. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partili, Doğru Yol Partili ve Anavatan Partili değerli arkadaşlarıma hatırlatmak istiyorum: Bu derece çirkin ve tehlikeli bir af yasasını, MHP teşkilatı ve ülkücülerin kabul etmesi hiçbir şartta mümkün değildir. (DYP sıralarından alkışlar) Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi teşkilatlarının da rıza göstermeyeceğini biliyorum.

HASAN EKiNCi (Artvin) - Ret veriyoruz zaten.

ALi GÜNGÖR (Devamla) - Öyleyse, bu partilerin Meclis grupları, şimdi, niçin bu af tasarısını kabul etsinler?!

HASAN EKiNCi (Artvin) - Biz reddediyoruz.

ALi GÜNGÖR (Devamla) - Bu ağır vebali, Milliyetçi Hareket Partisi, Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi taşıyamaz. Umuyorum ki, Fazilet Partisi de, geçmişte Millî Selamet Partisinin yaptığı hatanın farkına varmış olsun.

Değerli milletvekilleri, bu çirkin ve tehlikeli af tasarısını geldiği yere, Sayın Başbakana ve onun bakanlarına, yakıştığı yere göndermek, bu Meclisin yapacağı en hayırlı iş olacaktır. (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bırakalım bu çirkin tasarı, geldiği yerde ve yakıştığı yerde kalsın.

Ben, bu gerekçelerle bu af tasarısına "hayır" diyorum ve Muhterem Heyetinize saygılarımı sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

https://www.tbmm.gov.tr/d...amp;page1=75&page2=75

Çift anadal programındaki derslerin listesini eline verecekler. O listeden alacağın dersleri kendi derslerinle çakışmayacak şekilde seçeceksin. Eğer bölümün 2. öğretim dersleri varsa kendi bölümünde normal öğretim öğrencisiysen muhtemelen geç saatlerdeki 2. öğretim derslerine de girebilirsin. Böyle bir seçenek olmasa bile Tıp bölümü zaten 6 yıl sürüyor, değil mi? Kendi bölümünden mezun olana kadar 2. bölümdeki dersleri tamamlayabilirsin. Tamamlayamazsan 1 yıl ek süre veriliyor. Yine olmazsa dilekçe yazarak 1 yıl daha isteyebiliyorsun. (Yalnız bu 4 yıllık bölümlerde böyle uygulanıyordu, tıpta da aynı şekilde süre vermiyor olabilirler. Bunu öğrenmek için öğrenci işlerine, ÇAP danışmana falan sorabilirsin.)

@1 Güneydoğuya gönderilen öğretmen, polis, doktor öldürüldüğünde bu insanın yerini 80 bin TL doldurabiliyor mu? Ya da terör varken yapılan okulların, hastanelerin yakıldığı bir ülkede neden bahsediyorsun?

Şimdi çeşit çeşit insan var. Bazısı tanınmamak için bile kapalı giyiniyor olabilir. Açık gezen bir kızdır, bir erkekle buluşmaya giderken türban takar, sahilde, parkta bir erkekle otururken tanınmamak için bunu kullanır. Yahut islam'da baş örtüsü emredildiği için değil de yöresel kıyafet gibi baş örtüsü takıyordur. Ailesinin ısrarıyla kapanıyordur. Bir yandan islam'a uymak isteyip kapalı giyiniyordur bir yandan nefsine uyup biriyle buluşuyordur, buluşma esnasında nefsine daha da uyup öpüşüyordur, vs. Ancak bu işlerden uzak duran kapalıların oranı daha fazla gibi görünüyor. Hatta ailesinin haberi olmadan görüştüğü erkek varsa onunla buluşmaya yalnız gitmeyen, eli eline değmeden oturup konuşan, hatta buluşmaktan ziyade telefonla mesajlaşan kızlar da vardır.

@1 liseli detected.

Dünya savaşı biraz zor görünüyor. Avrupa ülkelerinin birçoğunun ya ordusu yok ya da asker sayısı çok az. Hiç ordusu olmayan da var, gönüllü askerlik ve paralı askerlik gibi sistemlerle az sayıda askeri olanlar da var.

iran-israil arasında savaş çıkabileceğni söyleyenler olsa da iran biraz palavradan israil'e şöyle yaparız böyle yaparız diyormuş gibi görünüyor. Muhtemelen iç siyaset malzemesi olarak kullanıyorlar.
ingiltere, ABD gibi ülkeler zaten 1. ve 2. Dünya Savaşlarından sonra ekonomik olarak bir sistem kurmuşlar, sömürgeciliği başka türlü yapıyorlar.
Rusya arada sırada AB ile anlaşmazlığa giriyor, AB'yi dinlemiyor. AB'nin ekonomik yaptırımlar dışında Rusya ile savaşa girebilecek durumu var mı?

Türkiye'nin doğusundaki ve güneyindeki ülkelerde enerji kaynakları var. Bununla birlikte batısındaki bazı ülkeler en çok enerji kaynağı tüketen ülkeler konumunda. Türkiye'nin doğusunda kalan ülkeler zaten batılı ülkelerle anlaşmış ucuz ucuz petrol doğalgaz pompalıyorlar. Zaten Rusya tarafından o kadar sömürülmüşler, şimdi de başkaları sömürüyor. Kırgızistan'daki altın madenlerini Kanada sömürüyor mesela kaçınız bunu biliyorsunuz? Fakat güneydeki ülkelerde durumlar karışık. Buralarda ingiltere ve ABD gibi ülkelerin farklı planları var. Bu planlarını gerçekleştirmek için de farklı operasyonlar yapıyorlar. Bu bazen askerî operasyon şeklinde olabileceği gibi algı operasyonu dedikleri türden halkı yönetimle veya başka bir etnik grupla, farklı mezhepten olan bir grupla çatıştırmaya yönelik de olabiliyor. Ve dikkat ederseniz çoğunlukla Müslümanların yaşadıkları ülkelerde bunlar yapılıyor. Fakat Müslüman ülkeler bu yapılan şeylere karşı birleşmiyor, bunları planlayanlarla ortak bir savaşa girmiyor. Bu durumda 3. dünya savaşı kim için, ne için çıkarılabilir?