ulu önder gazi abdullah öcalandan özlü sözler

kürtlük başımda duman ilk molotof ilk heyecan

ben kürdün gavat, yenge giben ve eşeklere hallenenini severim

'Hatti kaçakçılık yoktur. Sathi kaçakçılık vardır. O satih Kürdistan dir'

'Beni kürt hewallerine emanet ediniz'

eşek gibmekten mahrum kalmış bir devletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir

kobanide kovaladıkça kaçan işid böceğimmisin

'Ben size ölmeyi değil bölmeyi emrediyorum.'

Bir gezisinde, pekeke binasının kapısında eşek yapılı bir peşmerge gördü. Çağırdı ve güler yüzle sordu:

- Sen güreş bilir misin?

Yanındakilerden en kuvvetli görünenlerle peşmergeyi güreştirdi. Genç peşto her zaman üstün geliyordu. Çok neşelendi, ayağa fırladı.

Ceketini çıkarıp peşto'ya ense tuttu:

- Haydi, bir de benimle güreş!

Katıksız ve temiz rojava çocuğu apo'nun yüzüne hayranlıkla baktı:

- "apo" dedi. "Senin sırtını işid yere getiremedi. Bir peşto mu bu işi başarır?"

Gözleri doldu ve ağlamamak için eşek gibmeye çalıştı.

'Kürt böl kaçır diren'

Ben sporcunun molotof yapma inceliklerini, güzel poşu bağlanmasını ve aynı zamanda ak-47 nin özelliklerini bilmesini severim.

"daha doğmamış bebeği anasının karnından ayırma işlemine neden kürt-aj denmiş iyi düşünün" -a.ö.

Para yok dediler bulunur dedi
Ordu yok. dediler kurulur dedi
Elektrikler yok dediler kaçırılır dedi
Vatan yok dediler bölünur dedi.

ağa marabanın efendisidir.

istikbal göklerde değil eşşeklerdedir.

benim annem de türktü

hizmet etmeye hazırım

Bir kampta yemekte iken bir ışidlinin gece boyunca kendisine dik dik baktığını görür. Gece sonunda dayanamaz ve önderini gonderip bakışlarının sebebini öğrenmesini ister. Az sonra önderi döner ve 'Hewalim babasını kobani'de öldürdüğünüzu söyledi' der. Apo o yırtıcı bakışlarıyla sigarasindan bi duman alır ve şöyle der: ' Sor bakalım babası kobani'de ne yarrami yiyomus?'

Öcalan, Mardin'e yaptığı seyahatlerden birinde, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş:
-Bu köşk kimin?
-Türklerin...
-Ya şu koca bina?
-Lazların...
-Ya şu?
-Bulgarların...
Öcalan biraz sinirlenerek sormuş:
-Onlar bu binaları yaparken ya siz nerede idiniz lo? Toplananların arkalarında bir peşmergenin sesi duyulur:
-Biz mi nerede idik lo? Biz Dağ'da, Karakollarda, üslerde, yollarda mayın döşüyorduk paşam...

Öcalan bu anısını naklederken:
-Hayatımda cevap veremediğim tek peşmerge bu kalaşnikoflu ihtiyar olmuştur, der dururdu...

Bigün kobani meselesi için Bulunduğu kampa ışid elçisi gelmiştir. Kaçak çaylar icilirken ışid elçisi lafa girerek 'hukumetimiz kobani'yi sizden istemek için beni görevlendirdi' deyince kampta buz gibi hava eser. Ulu Önder müsaade isteyip Mağaradan cikar. 5 dakika sonra önder üniformasi belinde molotof kokteylleri ve kalesnikof ile odaya döner ve telsizden murat Karayılan'a ' ışidci dostlarımız bizden kobani'yi istemeye gelmiş önderim. Biz hazir mıyız?' Diye sorar. Karayilan vaziyeti hemen anlar ve 'hazırız önerim' der. Ulu Önder elçiye döner ve 'Biz hazırmisiz. Hukumetinize söyleyin gelip kobani'yi alabilirler'

hewal evladı ecdadını tanıdıkça, daha büyük eşekler gibmek için kendinde kuvvet bulacaktır

kürdistan kurulduktan sonra Ömer El Bağdadi önderimizi mağarasında ziyaret etmiş. konuyla ilgili değerlendirmede bulunup önderimizin affına sığınmak istediğini söylemiş. o sırada içeri bir hewal girmiş elinde çay tepsisi. Ömer El Bağdadiye ikram ederken tepsiyi üzerine devirmiş. Bağdadi sinirlenip önderimize bu nasıl iş aq çay servisi yapmayı bilmeyen adamlarla nasıl yöneteceksin bu ülkeyi demiş. önderimiz gayet sakin bir şekilde "ben hewallere her şeyi öğrettim sadece uşaklığı öğretemedim". true story ...

Ey kahraman kürt eşeği, sen ahırda gibilmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.