/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    0
    Ulan icim gitti amina koyim yakiyim bı dal dicem de cugaretta da icmiyom kı neyse gidip bı süt icem
    ···
  2. 152.
    +7

    DEVAM EDiYORUM BEYLER

    ···
  3. 153.
    0
    Reis sardı okuyorum
    ···
  4. 154.
    +25
    mutfakta işimi bitirip içeri gittim,

    hepimiz salondayız, ev 2+1 di sanırım.

    salonda biri tam tv yi cepheden gören, diğeri de ona dik şekilde uzanan iki tane uzun koltuk var, "l" şeklindeler yani, yerlerde filan da minderler, puf muf.

    çift minderlerden birinde neredeyse kucak kucağa oturmuş, gülüşüyor,

    saf eleman tv ye dönük koltukta iki hatunun arasında, muhabbet ediyorlar, ceren de öbür koltuğa yanlamasına uzanmış..

    ben de gelince onun koltuğun önündeki minderlerden birine attım kendimi, muhabbet filan.. ortam güzel, ev sıcakmış katalitik var salonda 2 tane, evde 3 tane katalitik varmış toplam amk zenginlerine bak..(biri de gece çiftimizin gibişeceği odada olsa gerek)

    neyse, öyle biraz zaman geçirdikten sonra tv yi açtık,
    amk yerinde dışardan dahil olan bir tek benim, yani grubu en az tanıyan. sade cerenle konuşuyorum, biraz çekingenlik oldu tabi öyle tanımadığım ev mev..

    kızlar gittiller servise başladılar, içecekler, yiyecekler, alayı odanın ortasına toplanmaya başladı, herkes minderlere indi. o ara diğer iki sapla da biraz daha muhabbet şansım oldu, üç beş espri yaptık gibiklere, bozuntuya vermeyip güldüler *

    nihayetinde biralar açılmış, çerezler dökülmüş, bol kahkahalı muhabbetler başlamıştı, tabi orada bulunan erkekler olarak bizim 1. görevimiz espirili cümleler ve anılarla kızları güldürüp eğlendirmek (aq). ama pek de şikayetçi sayılmam, zira ortam kaynaştı bu sayede, evin diğer kızıyla da tanıştık, sıradan bir tip. yalnız o paçoz hatun beni pek sevmedi gibi hissettim, özellikle de üzerinden bir kaç tane hafif şiddette taşak çevirince içten içe baya gıcık oldu bile diyebilirim. ceren huursu da tam tersi, ulan arkadaşınla taşak geçiyorum, sen benden çok eğleniyor gülüyorsun *

    akşam bu şekilde ilerlerken, canımın pek sıkılmayacağını anlamıştım. en kötü ihtimalle bu şekilde gır gır şamata yapar dağılırdık işte. gibiş ihtimali aklımda uzaklaşırken, benim ufaklık da nispeten sakinleşmişti.

    o ara ben 3 tane bira devirmişim çakırkeyf modundayım, relax relax takılıyorum iyice, aklım da zavallı rakıda..ama şimdi oradaki gruba en yeni misafir de ben olduğum için "açalım şunu" filan diye atlayamıyorum, bu gibikler açacaklar da içecez..
    gece saat 11 e dayandı, tv yi kimsenin giblediği yok, sesini filan da iyice kısmışız işte, son 10 saniye kala görüp 10..9.. filan yapıcaz,

    tabi saat ilerledikçe yenilen içilen şeyler de bir biri üzerine yığılmakta, salonun ortasında mini bir çöplük oluştu desem yeridir, biralar daha 10 olmadan bitmişti zaten..aq dedik yetmez diye..

    o ara vişne-votka yapıyoruz ama kızların hemen hemen hepsi daha o saatte dağıldılar, ceren omzumda, ne desem gülüyor, arada "aaahhyy" gibisinden iç çekiyor.. paçoz belim ağrıdı deyip koltuğa çıktı, devrilmiş yatıyor, çift zaten kendinden geçmiş durumda, ufak ufak yiyişiyorlar, bizim ceren bağırıyor "hhiişşt olummm ailee var aileee" diye, yine hep beraber salak salak kopuyoruz.

    diğer iki dümbelek ve ben biraz daha ayık durumdayız, ben epey içtim ama kolay sarhoş olamıyorum, hele ki o gece, bütün duyularım alarm seviyesindeyken.

    saat gelmek üzere, o ara manitalı eleman nihayet,

    "yaa rakı aldık o kadar bak onu daaa açmadık bile" diye sitem etti, ben de zaten pas bekliyorum, hemen zıpladım "tamam karrdeşim hemen açarızz" deyip kaptım şişeyi, saf bin,

    "valla sen de diyelim diye bekliyomuşun haa" dedi, millet koptu..lan, zütleğe bak taşak geçiyor benle aklı sıra, bu sefer ben de,

    "karrdeşim? sor bir niye diye ama? niye diye bi sor?"

    niye? dedi,

    dedim "ilk sana içiricez de onndannn! böyle böyle selahattin (sebahattin de olabilir) acayip içer, neyzen tevkif olsa yanında halt eder dedi kızlar, ben de merak ettim yanii. aman hepsini bitirme amaa, bizde birer ikişer duble çekelim".

    ehehe, zütlek..

    yok mok, "o kadar da iyi değilim aga" filan demeye başladı bu, yarağım, ben de biliyorum o kadar da iyi olmadığını..ama gibe gibe içicen işte, top sende.

    neyse koydum buna bir bardak, 4 te 3 ü rakı, bi ağzına sıçılsın dedim bakalım.

    o ara millet çıldırdı, "dik dik dik dik" diye el çırpıyorlar,

    ben de herkese doldurdum o ara, şişe çeyreğine geldi, aldım benim minderin altına sakladım, lazım..

    gibik yarısı içti, ama kusucak yani, hani şöyle bardağı burnunun ucuna bir zütürüp koklatsam püskürecek çok belli,

    ben de gülmekten kusacam,

    o ara saat geldi, bu hemen bardağı kaynattı bir yere, hep beraber omuz omuza attık, çift bana göre en sağ tarafta, saf bin ve öbür kız ortada, ben de cerenle, en soldayım, koltuğa doğru. öbür kız koltukta yüzükoyun uyuyakalmış salak, dürttük uyanmadı (o espiriler ağır geldi ona ben biliyorum ahaha)

    he beraberce geriye saydık.. sıfırı da söyledikten sonra yalandan huuuu wuuuu filan yapıp gene el çırptık aq kafalar bir dünya zaten, o ara ceren uzandı öptü beni,
    "yeni yıla nasıl girersen öyle geçermiş derler canımmm" deyip pis pis sırıttı.

    ben de salak salak gülmekle yetindim.. içimdeyse o demlenmiş halime rağmen onlarca duygu adeta çarpışmakta.. kıran kırana birbirlerini yok etmeye uğraşmakta..

    5-10 dakka sonra çift,

    "biz yatmaya gidiyoruz" deyip kayboldular..hee evet yatmaya gidiyonuz...
    Tümünü Göster
    ···
  5. 155.
    +18
    saatler gece yarısına yaklaşırken, biz artık cerenle neredeyse kucak kucağayız, yalnız benim aklımda pislik yapmak yok, ha o bir şey yapacak olursa, eyvallah, iştirak ederiz, ama erekte olmuş gibime rağmen yine de fazla abartılı düşünmemeye çalışıyorum.

    o ara öbür çocuk artık gitse iyi olacağını söyledi, kızlar şaşırdılar filan, aa maa yapıyorlar..ama diyorum ya çocuk bebe aq, bir de içirdim rakıları makıları, iyice yamuldu, dedim "evini yurdunu bulabilcen mi bari, biz zütürelim istersen?" bu,

    "yok aga sağolun ya bulurum" filan diyor..lan ne saf adamlar var ya, adamla taşak geçiyorum kızlar kıkırdıyor ama mal onu bile anlamıyor..

    iyi tamam madem hadi iyi seneler filan dedik postaladık bunu, saat 1 e yaklaşıyor,

    öbür hatunu bir daha kontrol ettik "öldü mü lan yoksa?" diye, yok, ama bildiğin bayılmış aq..manda gibi yatıyor koltukta..

    bu sefer ben, ceren ve diğer kız konuşmaya başladık, ben kafamın kıyaklığının da etkisiyle biraz bu aşk meşk mevzularını anlattım bunlara, ayşen olayını filan anlattım ama allahtan isim vermemişim aq yoksa ilerde kesin aleyhime kullanırdı amklar.. sanki lisede olmuşmuş gibi anlatmaya çalışıyorum.. sallıyorum arada, bunlar kah "ahh canım yaa" çekiyor kah gülüyorlar..

    öyle böyle derken, diğer kız da "ben artık yatıcam sen burada mısın?" diye sordu,

    "yani, kovmazsanız burdayım, ceren? ister misin beni?" diye yavşadım.

    öbür kız hemen, "yok yani ona göre yatak filan ayarlayalım dicektim" dedi.

    gerek yok burda yatarım ben dedim.. neyse bu elektrik sobalarından birini alıp gitti diğer odaya.

    salonda ceren, baygın bir kaşar ve büyükçe bir çöp yığınıyla baş başa kalıverdim..bu kalktı tv yi kapattı, zor yürüyor ama, sonra yanıma dönerken düşmüş gibi yapıp üstüme atar gibi yaptı kendini, güldük..ben "seni senii" gibisinden parmak sallıyorum filan..

    neyse boş koltuğa oturduk, ben minderin altına sakladığım rakıyı çıkardım, kalan peyniri de çektim yanımıza, koyduk birer duble daha içiyoruz,

    bu diyor, "beni iyice sarhoş etmeye niyetlisin galiba" gülüyor,

    ben de "kızım mekan senin mekanın yani, korkması gereken benim" dedim, iyice koptuk..

    o bardaktan sonra bunun kafa iyice gitti, ama ben cin gibiyim amk yerinde.. istiyorum ki ben de biraz kendimi kaybedeyim, algılarım kapansın, sorgulamamaya, hesaplamamaya, düşünmemeye başlayayım..ama hala daha diğer bardaklarda yarım yarım kalıp mundar olmuş rakılara üzülüyorum * böyle bir düşünce tarzı var mı ya * ?

    neyse, iyi ki de kendimi kaybetmemişim, zira o zaman birazdan anlatacaklarımı ne ben adam gibi hatırlıyor, ne de buraya yazabiliyor olacaktım..
    nevaleyi filan koltuğun altına attık, o ara bu salak bardağın dibinde kalan çeyrek rakıyı benim pantolona döktü..aq senin..

    böyle koltukta kıpırdanırkene birben bire fazladan yaklaşmış bulunduk birbirimize, baktım bu bana bakıyor dik dik, normalde hafifçe çekik olan gözleri irileşmiş.. dedim iyimisin kız? elimi alnına filan tuttum şakasına, ama bu piskopat gibi bakmaya devam ediyor, iyice yaklaştı, bu sefer ben de oyunu bıraktım, gözlerimi diktik, yüzüne, dudaklarına, boynuna bakmaya başladım.. oradan da gözlerim göğüslerine kaydı.. sonra tekrardan yüzüne bakmaya çalıştım ama yakalanmıştım, ince ince gülümseyip üstüme yüklendi,
    Tümünü Göster
    ···
  6. 156.
    +13
    ağır çekim şekilde koltuğa yıkıldık, bacağının birini diğer tarafıma atıp tamamen üzerime çıktı.. kalçası tamamen kasıklarımın üzerindeydi.. beyler sanırım o ara patladım ben..

    tamamen üzerimde, dudaklarıma, boynuma hamle yapmaya başladı, ben de ellerimi sırtına attım, iyice kendime doğru bastırıyorum.

    bir süre bu şekilde hafif tempo öpüş-seviş halinde kaldık. sonra bu biraz aşağı doğru kayıp başını göğsüme yasladı. ikimizinde soluk alış veriş, kalp atışları duyuluyor.. kafamı çevirdim, öbür kıza baktım, hala aynı vaziyette baygın..

    "o sabaha kadar yatar böyle" dedi benimki, sonra yeniden yüzüme doğru yaklaştı, o ara minik tsigalkoyu ima ederek, "maşallah" deyip kıkırdadı, ben de yarı utangaç güldüm aptal aptal, yine öpüşecekmiş kadar yaklaştık birbirimize, bu sefer ben hamle yaptım, saçlarını yakalayıp bir tarafa doğru attırdım, boynunu boş kalan kısmına dudaklarımı yapıştırdım.

    bu şekilde gene bir kaç dakika bir ön sevişme denilebilecek öpme koklama faslı yaşandı,

    devamında bu üzerimden çekilip, "birazdan geliyorum diye" odadan çıkıp gitti..

    vay aq..donu kontrol ettim.. evet kamyon devrilmiş beyler.. boxer balçık gibi..

    peçete meçete bir şeyler bulup biraz durumu toparlamaya çalıştım.

    tam pantolonu geri çekiyordum ki bu geri geldi, pijama giymiş, rahatlık babında..lan ben de jartiyer martiyer yapıcam sandıydım *

    beni öyle görünce, "o kadar olur mu bilmiyorum?" deyip dudak büzdü..ben de bu sefer, yok atmıkları temizliyorum diyemem ya, "dedim, ya pantolon beni de rahatsız ediyor, onu çıkarsam sadece?"

    tamam deyip göz kırptı, yeniden koltuğa attık kendimizi, bu gene üzerime çullandı.. dıbına koduğumun ne çok seviyorlar yukarda olmayı be beyler.. ilerde en büyük sıkıntılarınızdan biri bu olabilir(belki de zaten öyledir * )

    biz gene ön sevişme modundayız ama pantolonların gitmesinin verdiği rahatlık var, kız bildiğin üzerimde sürtünmeye başladı..bir süre sonra öpüşmeyi filan tamamen bırakıp bildiğin tepinme moduna geçince, "yavaş kızım patlatıcam" diye uyarmak zorunda kaldım, biz gene koptuk..lan sevişiyor muyuz, komedi filmi mi çekiyoruz belli değil,

    ceren.. yani hem bu kadar plancı bir huur hem de böyle yeni liseli kızlar gibi utangaç ve şapşal nasıl olabiliyordu aklım ermiyor.

    bu biraz daha tepindi üzerimde, detaylara fazla girmeyeceğim,(elbette her saniyesini hatırlıyorum dıbına koduklarım..ilk sevişmem)

    çünkü 31 çekmeye hazırlandığınızı tahmin edebiliyorum, hayır, hikayemin üzerine attırmanıza karşıyım *

    neyse,

    o yukardayken ben bir posta daha patladım..bu sefer anladı, tabi, gene gülmeye başladı.."ne var kızım.. elimde mi sanki?" daha beter gülüyor, daha beter bastırıyor, sonunda tuttum kollarından,

    "heh tamam artık, hıncını aldın mı?" diye sordum. gene gülmeye başlıyordu ki tuttuğum gibi kaldırdım üzerimden, bir şekilde altından sıyrıldım, epey mücade etti, amk kolay iş değil beyler, kız deyip geçmeyin yani..hem ağırlar hem de o kadar güçsüz sayılmazlar,

    boşuna demiyorlar, "ergene karı dövmesi kolay gelir" diye.

    boğuşa ede bunu altıma aldım, bacaklarını belime doladı.. şimdi sıra bendeydi..
    üzerinde gidip gelmeye başladım, gibimde sızlamaya başlamıştı artık zira 3 ü zorluyorum, abartılı konuşmaya gerek yok, eğer peter north filan değilseniz 2. den sonrası hepimiz için zordur.

    bir süre bu şekilde ben de buna sürttüm, ama artık öpüşme, sevişme, duygusal bir durum filan kalmamış, tamamen hayvana bağlamış durumdayız. bu inliyor hafif hafif, aq normalde olsa belki daha da şevke getirirdi ama evde altı, odada da 3 kişi olunca daha beter konsantrem bozuldu biri duyacak diye..

    nihayetinde iyice kan ter içinde kalıp 3. atışı da yaptıktan sonra bunun üzerine bıraktım kendimi.. kesin dalga geçer,bir şeyler söyle diye düşündüm ama yapmadı. kafamı ellerinin arasına almış, saçımı, yüzümü okşuyordu..

    bir süre de o şekilde kaldık..

    neden sonra artık ben üzerinden çekildim, pantolonu giydim filan, bu da yanlamasına döndü, bir yandan beni izliyor.. saat 5 filan olabilir..
    Tümünü Göster
    ···
  7. 157.
    +15
    sonra gittim bir yüzümü yıkadım, geldim bunun yanına uzandım, ama odaya dışardan girince farkettim ki bildiğin leş olmuş ortalık.. rakı, bira, atmık, ter her tak birbirine karışmış içerde... bir de o uyuyan arada osurduysa filan..aha işte tam ölümcül karışım.. kimyasal bomba aq..

    öyle kaldık bir süre daha, hava hafiften ışımaya başlıyordu, bu o ara biraz dalmış, benim gözler zum halde..

    yanından kalktım.

    o ara bu da aydı tekrar, bana bakındı, "gidiyon mu?"

    "gideyim ya, sonra konuşuruz.. kafam döndü iyice, gideyim yerimde yatayım.."

    binler bu arada ben öyle leş gibi gezmekten hiç hoşlanmam.. şimdi orda uyuyup kalsam, en erken akşama uyanacağım, e üstüm başım berbat, boxer kullanım dışı, pantolon rakılı.. öbürleri de yeni tanıdığım insanlar, onların arasında öyle pis pis durmak istemedim yani.

    ha bir de diyeceksiniz ki, "be dıbına koduğumun, bu detayları niye yazıyorsun?"

    kusura bakmayın ama bunlar hayatın gerçekleri, yani öyle eve meve, gibişe kakışa gittiğinizde böyle herşey fresh, her şey hijyenik ve planlı şekilde olmuyor, muhtemelen gece sonunda istediğiniz tek şey güzel bir duş ve yatıp iyice uyumak olacaktır. şimdiden tavsiyem olsun, yani öyle ekstra kaliteli ferrelardaki gibi güllük gülistanlık değil her şey,

    ki düşünün biz gibiş bile yapmadık, bir de o olsa kim bilir neler olacak, nereden bileceksiniz kız fışkırarak mı boşalıyor, zütte domat mı var?

    neyse, bu kadar gerçeklik yeter sanırım.

    kalktım gidicem, ama kıza söylediğim de bir parça doğru zira alkolün acısı yeni çıkmaya başladı, kafam epey iyi.. bunun arkadaşına gözüm takıldı tekrar, dıbına koduğumun kızı, kaç saattir manda gibi uyuyor lan koltukta, gibeyim öyle yılbaşıyı..

    ceren benim baktığımı görünce yanlış anladı salak, önce şaşırdı, sonra da gözleri parladı, gülmeye başladı..

    "nasıl bunun da kalçalar harika demi?" deyip güldü..

    lan salak? ne demek istiyorsun sen..
    bu sefer beni de bir şaşkınlık aldı, ama bu üsteliyor,

    "bi dene istersen?" deyip iyice kahkahayı koydu, devrildi koltuğa..lan ben iyice şapşalladım bu sefer..ne biçim ilişkiler lan bunlar?

    sonra kızın züte baktım bende, hakkaten de bariz iyi.. yani cereninkinden filan bile iyi.. bununda üzerinde pempe, keten pantolon gibi bir şey var, tam paçoz tarzı.. hani şu vücudunun diğer tarafları normal, zütleri fazla kavisli apaçi hatunlar oluyor ya, böyle acayip pantolonlar giyiyorlar, dar paça, bacakları komple saran.. hatunun saçlar da aynı apaçı saçı gibi zaten böyle yanık-tülermiş-arası kızıllı mızıllı gibi... amk paçozu işte..

    sonra ben öyle dikkatle incelerken, ceren bir kez daha,

    "lan oğlum otur üstüne bi uyanmaz bee nolcak?" dedi, bu sefer daha hain, ince ince gülerekten..

    kafamda olayı biraz daha tarttım, ama uçuşlardayım o ara.. yani sağlıklı düşünebiliyor olma ihtimalim zayıf..

    "iyi lan" dedim içimden..

    bunun koltuğa çıktım, üzerine yaklaştım, şınav çeker pozisyonda, cerene dönüm baktım tekrar, gözleri yine iri iri açılmış,

    "hadi hadiii" deyip gülüyor gene, inanılmaz heyecanlı bir hali var..

    biraz daha yaklaşık bunun da çanağa sürtündüm.. küçük tsigalko, hem acılarda (sızlıyor) hem isyanlarda (taş gibi oldu gene)..

    ee beyler.. yasak ve yanlış şeyler, her zaman çok daha heyecanlı ve cazip gelmiştir insan oğluna..o nedendir ki ademle havvanın da o elmayı ısırışı..o nedenledir ki insan oğlunun yaradılışından bu yana günaha karşı olan bu denli tutkusu ve merağı...

    normalde ceren zütünü açsa o saatten sonra benimki etkilenmezdi her halde ama orada, her şeyden habersiz zütü dönük uyuyan o kıza yaptığım ufak bir temas barutu ateşlemeye yetmişti..

    yasak, beyler "yasak", işte anahtar kelimemiz..

    ben hem o kıyak kafa hem de yeniden uyanan minik devim sayesinde daha az düşünerek hareket etmeye başlamıştım.. önce yavaş yavaş, korka korka olan temaslarım, sonra gittikçe hoyratlaştı..en nihayetinde bildiğin kızın zütün üzerinde sılalom yapıyordum..

    bir noktadan sonra, ya uyanırsa korkusu filan da kalmamıştı, arkadan cerenin tıkanır gibi kıkırdamaları geliyor, ben o vaziyette gidip gelirken yine patladım..4 oldu..

    ama şimdi yiğidi öldür hakkını ver, acaba o atmosferin büyüsünden miydi bilemiyorum ama kızın kalçasının kıvamı da, konveksi de, yani düşünebileceğiniz tüm fiziksel özellikleri de harikaydı..

    boşalırken biraz fazla sarsılmış olmalıyım *..ceren bu sefer "hohohooo ohoho" diye ohalarcasına güldü..

    diğer zavallı harbiden bu dünyada değil yani.. arafta filan..
    Tümünü Göster
    ···
  8. 158.
    +15
    kalktım kızın üzerinden.

    "tamam ben kaçıyorum lan artık, iyice rezil ettin beni" dedim cerene,

    geldi beni geçirdi..

    daha kapıdan çıkar çıkmaz, yaptığımdan utanmaya başlamıştım.. hayır yani sürtüşme vb. harketinden değil de, lan uyuyan kıza pantolon üzerinden sürterek boşalma da nedir arkadaş?? harbi hayvanlıkmış yani yaptığım şimdi düşününce daha iyi anlıyorum.

    sokağa çıktım.. kavuruyor soğuk, benim eller cepte, don ıslak, pantolon ıslak sayılır.. soğuk işleye işleye gidiyorum yurda, 20-25 dakika yürüdüm ama bir yandan da ulan diyorum taşakları üşütecez..

    titreye titreye yurda vardım, yurt görevlilerinden biri beni gördü, kapıyı açtı, "oo tsigalko, hadi iyi seneler bakalım" dedi.

    gece gelmeyeceğimi söylemiş, izin alıp çıkmıştım, zaten özel yurtta pek de giblemiyorlardı doğrusu.

    kadının yanından hemen selam verip uçarcasına geçtim..amk leş leş sohbet mi edicez bir de, her tanım atmık..

    doğruca odaya koştum..
    http://fizy.com/tr#s/1ai68v

    son şarkımız ve son iki partımız.

    odaya girdim bir de ne göreyim? gibikler 7-8 kişi doluşmuşlar, benim yatakta 3 kişi var, yuh aq..

    küfür çekip, don atlet, bornoz filan ne varsa yanıma alıp kendimi banyoya attım, bir de poşet aldım..üzerimdekileri tıkıcam malum artık yıkanana kadar giyilmez onlar..

    duşa girdim..

    sıcak su..

    yeniden tek başımayım..tek başına kalmayalı fazladan bir kaç saat oldu..normalde her gece olduğu gibi o gece de yatağımda kendi kendimi gibiyor olmalıydım, kendi ruhumun dıbına koymam gerekirdi..fazladan bir kaç saat..

    duşun altında şampuana, jel e abanırken, bir yandan da ayılmaya çalışıyorum ama nafile..çıkınca yatacak bir yer bulup acile şartelleri indirmem lazım..bu günü sindirmem kolay olmayacak..

    beyler size şunu söylemeliyim,

    insanlar aldatılınca, kırılınca, yenilince, ya da ne bileyim buna benzer bir şeyler olduğunda,

    her zaman ama her zaman, kendini bazen fiziksel, bazen de duygusal anlamda (bazen her iki anlamda birden) geliştirme, güçlendirme hevesine kapılıveriyor.. ama gerçek şu ki, bu olay öyle filmlerdeki gibi, arkanızda eye of the tiger çalarken rocky gibi çimento kovaları taşımak gibi olmuyor,

    arkada hareketli bir müzik eşliğinde, kalbinizi kıranlardan öç almak için, bir andan ayna karşısında mükemmel insana dönüşemiyorsunuz, ortalığı gibip atarak, onu kıskandıramıyor ve sonunda da onu pişman edemiyorsunuz..

    onlar sadece filmlerde oluyor, buna emin olun..öyle "ben değişiyorum abi"..ya da " ben değiştim! yaşasın yeni kral" demekle olmuyor bu iş,

    bir insanın gerçekten değişebilmesi, hele ki olduğundan, yaradılışından çok daha farklı bir klasmana geçmesi, yıllarını alabilir ve tüm bunlara rağmen bu dönüşümü tam olarak gerçekleştiremeyerek, iki arada bir derede, ruhu ve bedeni demoralize huurlar gibi ta orta yerde bir yerlerde kalabilir.

    benim durumunun da böyle olmasından korkuyordum..

    biriniz yazmıştı o büyülü cümleyi, o yazmasa, şimdi ilk ben yazıyor olacaktım,

    evet.."bin olunmaz, doğulur"du malesef.. hayatın acı gerçeklerinin bir başka örneği daha..

    neyse..ben bu karmaşık kafa halinde epey bir süre kaldım suyun altında..

    dışarı çıktığımda sanki yeniden gerçek dünyaya adım atmış gibi hissettim..

    boş bir oda buldum.. ve herhangi bir şeyi daha fazla düşünmeyerek gördüğüm ilk yatağın üzerine kendimi bıraktım..
    bir sonraki hafta,

    finaller..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Katılmıyorum, kesinlikle bin olunur doğmakla alakası yok bunun yetiştirilmek ve yaşadığım hayatla birlikte kendine koyduğu kriterleri
      Kırabilmesiyle oluşabilen birşey, eğer biri bin olamıyorsa kendi delikanlılığına sığdıramadığı içindir
      ···
    2. 2.
      0
      Doru dedin
      ···
  9. 159.
    +12
    malum günün üzerinden 1 hafta geçmişti.

    cerenle üç beş kısa konuşmamız oldu, ama sanki aramız bozulmuş gibiydi.. gerçi benim açımdan bir sıkıntı yoktu ama kız bir acayip davranmaya başlamıştı.

    herhalde sonradan kafa aylınca bazı şeyler için pişman oldu diye düşündüm. umrumda da değildi açıkcası..ne kadar sarhoş olursa olsun, az önce seviştiği adama arkadaşını dürtükleten bir insandan ne kadar hayır gelirdi ki insana?

    günler geçerken, biz nilayla takılmaya devam ediyorduk,

    okan a da gecenin büyük kısmını anlatmıştım (tabi o yüz kızartıcı bölüm hariç).. epey şaşırmakla beraber, biraz da kızmıştı,

    "kanka, tamam bazı şeylere kızmış olabilirsin ama yaşadıklarının seni olmadığın biri haline getirmesine de izin verme.. yanlış anlama, ben gittik macera yaptık diye bir şey diyor değilim, ama bunu ne kadar isteyerek yaptın? diye düşünüyorum da, o yüzden endişeleniyorum yani.."

    haklıydı..

    biraz sınavlar çalışayayım dedim ama aklıma sokamadım..bu sefer muhtemelen gibi tutacaktım..o güzelim vizelerin üzerine sıçıp sıvayacaktım her halde..

    sınav haftasından önceki hafta perşembe günü, serhat bini yurtta odaya gelip,

    "aga, böyle sınavlar öncesi bir canlı müzik yapalım diyoruz, moral olur, gelir misin?" diye sordu.

    tamam dedim, kim var kim yok?

    "valla bizim sınıftan var 15-20 kişi, 2. öğretimlerden filan gelen olacak 10-15 kişi, başka sınıflardan gelenler olur.. yani epey kalabalık, mekanı kapatabiliriz"

    vay aq..ben sağda solda yuvarlanırken bu bin de bildiğin ortam yapmıştı anlaşılan, böyle büyük kitlede insanı bir araya getirebilecek kadar kalabalık bir gece organize edebiliyorsa, epey eli uzadı demekti..iyi.. serhatı da bırakmamak lazım, ilerde faydalanabiliriz..

    (böyle düşündüğüm an kendi kendime irkildim, içerden yabancı biri konuşmuş gibiydi.. kullanmak? faydalanmak?... ben?)

    ertesi gün, cuma,

    büyük eğlencenin olacağı gün,

    yanımda sevdiğim insanlar, bir tarafımda okan, bir tarafımda nilay.. hafif loş bir ortam, güzel müzikler, yeni güzel kızlar, yeni insanlar, yeni muhabbetler..

    harbiden de neredeyse kapattık kafeyi, 5-6 masa birleşmişti, saymadım ama 40 kişiye yakın vardık diye düşünüyorum.

    her yönüyle güzel bir gece olmaktaydı.. diyorum ya, sevdiklerim yanımda, diğer bütün şeylerse benden çok ama çok uzakta..

    yeni insanlarla tanışır, bir yandan da gırgır şamaya yaparken, masaların etrafında dolaşıp duran, uzun, ince sarışın bir kız dikkatimi çekti..

    sevimli bir tavşan gibi, oradan oraya zıplıyor, elindeki makineyle geceden güzel kareler almaya devam ediyordu, nilay baktığımı gördü,

    "hayrola, beyimiz nerelere daldı öyle?" diye güldü.

    "şu kız kim?" dedim. "fotoğraf çeken sarışın?"

    gösterdiğim tarafa baktı, "ha o mu? mine yi mi diyorsun?"

    "he evet işte adı her neyse" diyip güldüm, bu manalı manalı bakınca da, "bir şey yok ya..güzel kızmış" deyip utangaç utangaç sırıttım.

    üstüme geldi;

    "tanıştırayım istersen? iyi kızdır mine" deyip gevrek gevrek sırıttı.

    sustum, önüme döndüm.. uzun süre sonra içten bir şekilde, kendi kendime gülümsediğimi farkettim..bir kez daha kaldırdım gözlerimi,

    sevimli sarışının makinesinin merceğiyle göz göze geldim, bu ani karşılaşma yüzünden gözüne fener tutulmuş geyik gibi kalakalmıştım..

    "yaklaşın bakalım, çekiyorumm" dedi neşeyle,

    ama ben hala şaşkın ve felç vaziyetteyim, nilay tuttu kendine çekti beni, bir şekilde poz gibi bir şey vermiş oldum bende.

    kız yanımızdan uzaklaşıp başka foto yakalamaya uraşırken, nilay ın anlamlı bakışlarını bir kez daha yüzümde hissettim,

    "nasıl ama? güzel kız ya" deyip gülümsedi..ben de gülümsedim..

    güzel kız.. hoş yani..
    takip eden panpalarıma iyi geceler,

    bu hafta yeni tasarladığımız ürünün denemeleri olacak üretimcilerle beraber, o nedenle çarşambaya kadar çok fazla yazamayacağım. işle sözlüğü ayırma vakti *

    yine de günde 2-3 part atmaya çalışacağım.

    hepinize iyi geceler, öpüldünüz ;)
    iyi geceler panpalar,

    bu gece yine erken başlıyorum,

    malesef malum işler nedeniyle erken de bitireceğim
    cuma gecesi eğlencemizden bahsetmek ve biraz daha o geceyi açmak istiyorum,

    mevzuya uygun şarkımız da gelsin,

    http://fizy.com/tr#s/12a2cg
    dediğim gibi, sevdiğim tüm insanlarla bir arada, kırıp kalbimin yaralarını sarma peşindeyim,

    gece harika geçmekte, şarkılara hep bir ağızdan eşlik ediyoruz, solumda nilay, sağımda okan, nilay' ın karşısında daha önce bahsettiğim, sınıfın en güzel hatunu ceylin var, onla da muhabbet, gülüşmeler filan ama malum tarzda şeyler düşünmüyorum zira kız beni aşar*.

    sonra oradan oraya gezinen, bir yandan da fotoğraf çeken, belki de gecenin en pozitif ve enerjik hatununu, mine yi görmüştüm.

    nilayla yurttan arkadaşlarmış, benim ona onu sormam, sonrasında tesadüfen gelip fotorafımızı çekmesinden sonra filan,

    ben konuyu kapatsam da nilay işin içinde bir ayak sezip eşelemeyi sürdürdü ve ben sormadan pek çok şey anlattı.. yani resmen zorla aklımda olmayan kızı aklıma soktu..

    mine ile aynı bölümü okuyoruz ancak kız 2. sınıf 2. öğretimmiş.. biraz canım sıkıldı öyle söyleyince zira yaşça büyük hatun bizi bozar (diye düşünüyordum). meğer ki kız da 86 imiş, ben lisede hazırlık okumuştum, o okumamış herhalde.. neyse,

    sevgilisi yok, kütahyalı, tek çocuk, voleybol oynuyor.. daha pek çok şeyi ben sormadan nilay gece boyu laf arasına serpiştire serpiştire anlatmıştı..

    bu uyuşturucu, eroin kokain işlerin bir tabir vardır, "bombalama" diye.. böyle arkadaş kıyağı ayağına ilk denemenizden sonra sizin evinizde filan güya yanlışlıkla epey bir mal unuturlar, siz de aa adam unutmuş deyip kullanır iyice bağımlı hale gelirsiniz.. işte o an bombalanmışsınız demektir.

    aha işte o gece ben de mine konusunda resmen bombalandım nilay tarafından.. herhalde kız beni böyle loser, çok yalnız, tamamen çökmüş bitmiş bir adam gibi algıladı (ki o zamanlar öyleydim de zaten, ama bu doğuştan loser sandı herhalde * ) herhalde, aklınca bana yardımcı olmaya çalışıyor, aramızı yapıcak filan..ben de böylece ona borçlu olucam *

    neyse,

    gecenin sonlarına doğru ceylin (şu taş hatun) benim kahvemden fal baktı ve aşka hayatım konusunda şu kehanetlerde bulundu,

    "ya böyle isminin içinde y olan, biriyle biraz karışık bir durum olmuş, sen sanki hala onun peşinden koşuyor gibisin ama durum olacak gibi değil..bir de biri daha var, aslında iyi tanımıyorsun ama tanıdığını sanıyorsun, isminde e var var, ya baş ya da son harfi e onu tam bilemiyorum ama bu, kız, bak, saçı var görüyor musun?? (hee görüyom görüyom amk) işte onunla bir şeyler olabilir"

    lan bu böyle söyleyince bir an hem etkilendim hem de tırstım, bu benim ayşenle muhabbetleri biliyor mu diye, sordum filan, dedim,

    "vay be baya tutturdun, nasıl beceriyorsunuz ya?" gibisinden,

    bu da

    "yok ya aslında çok bilmem, öyle harfleri benzettim işte, birazcıkta sallamış olabilirim" deyip güldü, o taş hatunu da öyle karşımda gülerken görünce anladım ki aslında bütün kızlar aynı be panpalar,

    onlarda gülüyor,

    onlarda ağlıyor,

    onlarda yiyor,

    onlarda sıçıyor,

    bir gün geliyor birileri onları da gibiyor işte..

    ve onlar da bir gün yaşlanacak, hastalanacak, nihayetinde toprak olacak..

    hepimiz allahın bir kuluyuz aq..kim kimden üstün? ne abartıyoruz ki?

    gece sonunda toplanırken bir muhabbet daha oldu, nilay ın da destekleriyle tabi,

    bu mine denen kız, şehri çok bilmiyor, bir kafe duymuş onu soruyormuş millete nerde gibisinden,

    bu kafe de okanın beni ilk zütürdüğü, ayşenle de defalarca gittiğimiz, hatta telefonlu kavgamızı önündeki parkta yaptığımız kafe aq,

    nilayla da gitmiştik, bu hemen dedi "tsigalko biliyor bak orayı galiba"
    Tümünü Göster
    ···
  10. 160.
    +15
    lan birden bire, kucağımda bombayla kalakalmıştım, kız parlak mavi gözlerini üzerime dikip, "aa? biliyor musun?" diye sordu.

    gak guk ettim bende, evet filan dedim, tarif etmeye çalıştım ama biraz ani olduğu için hafiften sıvamış olabilirim yani (hazırlıksız yakalandık lan..) yalnız kız harbiden de hoşmuş, biraz da ondan heyecan yaptım galiba, ama sonradan öğreniyorum ki meğer bu beni sempatik göstermiş (halbuki loser olmam lazımdı)..

    o muhabbetlerden biraz sonra da sonlara kadar kalan 20-25 kişiyle beraber kafeden çıktık,

    grupça ilerliyoruz,
    benim aklımda haliyle mine hakkında duyduklarım ve kızın yüzü suratı dönüp duruyor, öyle yol boyunca ilerlerken bunu aradım kalabalıkta, bir baktım, bu gruptan biraz daha ilerde, resmen leylek gibi uça uça, zıplaya zıplaya yürüyor,

    sokak lambalarının ışığı altında, omuzlarına dökülen parlak, düz sarı saçları heyecanlı heyecanlı kıpırdamakta, etrafındaki hava akımıyla adeta dans etmekte.. şimdi ikimiz de ayaktayken endamı daha da belirgin gözlerimin önünde..

    biraz adımlarımı hızlandırdım.. grubun 3-5 adım ilerisinden öncü birlik misali ilerlemekte olan bu tuhaf, uçarı kıza yaklaştım, yüzündeki sanki gülümsemek istermiş gibi, o tüm gece boyunca masaların arasına saçılan pozitif, enerjik ifadesini gördüm..

    artık yan yanaydık, geldiğimi görünce dönüp daha da parlak bir şekilde gülümsedi, gözlerinin mavisi geceyi delmekteydi,

    "merhaba?" dedim, kendimden beklemeyeceğim derece kendine güvenen bir ses tonuyla..az önce nerdeyse kekeleyen çocuk kaybolmuştu..
    bu da hemen neşeli bir ses tonuyla,

    "merhaba" deyip gülümsemeye devam etti..

    beyler sanırım bu tarz, aşırı güzel olmasa da sevimliliği ön planda olan hatunlara karşı bir zaafım var aq..yani bir nevi güzelliği ve ciksapaliteyi, tatlı bir yüz ifadesine değişebiliyorum o zamanlar, zira öyle olmasaydı zaten ebruyla çıkıyor olurduk herhalde..

    neyse,

    biz muhabbete başladık, ben gene klagib low level esprilerimle girdim, biraz hatunu da dener gibiyim, diyorum işte "grup pek sarmadı galiba?" filan, böyle jest mimik yapıyorum, klagib bir yavşağımsı çocukceğiz modundayım yani.. illa her cümlemde bir ince espri geçmek zorunda..ne mallık aq..şimdi gibseler öyle konuşmam karı kızla..

    bu da epey konuşkan bir kız çıktı, bir de o pozitifliği de var tabi, ben iyice rahatladım, zira muhabbet tıkanmıyor, ben soruyorum o soruyor filan, zaten nilayın çoğunu anlattığı şeyleri bir de ondan dinledim,

    yalnız biz o ara epey bir uçmuşuz, bu hızlı yürüyor, ben de acayip hızlı yürürüm hatta bu yüzden devamlı posta koyuyordu bana arkadaşlar "amk sakin ol" "nereye koşuyon aga" gibisinden..

    bu akıl etti, "kızları ektik galiba" filan diye, sokak lambasının birinin altında biraz durduk arkada kalan grubu bekledik, o ara biz konuşuyoruz, daha doğrusu o konuşuyor, ben de izliyorum bunun yüzünü, valla ışıkta vuruyor ya aq, kız da zaten sarı, bildiğin parlıyor sevimli hayalet casper gibi..o an içimde bir sıcaklık hissettim *..kıza karşı, nasıl diyeyim,

    yani aşk, filan değil, biliyorum (en acısından hemde) ama böyle bir sempati, ne bileyim hafiften bir hayranlık, hoşlaşma hissettim. ama emin olun ayşen e olan duygularımın 10 da biri bile değildir, onun ilk zamanlarımın tarifi yok beyler, kelimelerle ifade edilecek cinsten değil yani..
    şarkılara devam, bunu çok severim

    http://fizy.com/tr#s/1agxpb

    neyse, öbür kızlar-çocuklar yaklaştılar, tabi ben o ara istemeden tüm gece eğlendiğim okan ı filan satmış oldum ama kızdığını sanmıyordum.

    kızlar yaklaşınca huur * ceylin hemen kendine özgü o havalı ses tonuyla "ooh valla siz koptunuz gittiniz yaa" deyip ufak bir kahkaha koyverdi, diğer kızlar da o tarz şeyler deyince baktım mine biraz utanır gibi oldu, bir şey demeden gene sırıta sırıta döndü, ben de biraz utanmışım, bu sefer biraz daha yavaşça gene konuşa konuşa konuşa önden gidiyoruz,

    kız jean christophe - grange hastası, ben de delisiyim, oradan da epey muhabbet oldu,

    şimdi, entel pekekentler gibi görünmek istemem ama kaldırabileceğini düşündüğünüz hatunlarla kitap-müzik muhabbetine girin beyler, yani gidip ceren kaşarıyla o muhabbete girilmez tabi, kız "ne diyon ya aalla allaa" der, taşak geçer.. ama hak eden, sindirebilen hatunla girin yani,

    çünkü oradan hareketle epey ortak nokta bulabiliyorsunuz, kitaptan müziğe, müzikten sinemaya, sinemadan da hayat felsefesine varıncaya değin epey bir dallanma oluyor, bunu kullanın derim. ben çok kitap okurum, özellikle de pgiboloji üzerine aşırı derecede okumuşluğum var, eğer dışardan bölümü olsaydı kesinlikle pgiboloji okurdum, bundan korku hikayelerimden birinde bahsetmiştim, okumuş olanlar varsa bilir.

    neyse,

    biz gene konuşurken kayışı koparmışız farkında olmadan, taa yurtların bulunduğu sokağın başına kadar geldik bunla,
    gece saat epey olmuş, biz hemen hemen yalnızız orda,

    bu "ya biz gene unuttuk bunları" deyip kıkırdadı,

    "tamam burda bekleyelim madem" dedim. bekledik bekledik gelen yok aq..
    sonra bu dedi, "ya bir arayalım bari şunları" diye,

    ben tel i çıkardım, nilayı arıcam, bu dedi "dur benden arayalım, bedava var" filan. neyse orda bir şeyler oldu, ben gene bir binlik ettim, espri mespiri, bunun telefon numarasını alıverdimm..

    vay anasını lan.. heyecanlanmıştım yine.. niye?

    kızları aradık,

    doğum günü yapacaklarmış, bizimki "aah doğru ya, tabi bu gece daha bizim kutlamamız var, aklımdan çıkmış benim" deyip yüzüme manidar manidar gülümsedi,

    eh..adamın aklını başından alırız evvelallah * . tabi benim ki de ne derece yerinde bilinmez..

    ben dedim, "madem öyle beklemeyelim onları ben seni yurda bırakayım"

    "tamam" dedi, "nasılsa gece beraberiz onlarla".

    bunu yurdun kapısına zütürdüm bıraktım, teşekkür etti, sarıldık, gündeki kibar teyzeler gibi öpüştük. bunu uğurladıktan sonra geri döndüm sokağın başına doğru gidiyorum, ama içimde filler güreşiyor beyler.. çok karmaşık duygular içindeyim..

    neyse baktım karşıdan bizim kızlar geliyor, okan da onlarla, diğer serhat merhat kaybolmuş alayı,

    kızlar herhalde bu durumu farkettiğimi anladılar,

    "yaa işte, bizi sattı beylerimiz, neyseki okancım, centilmen erkeğimiz bize eşlik etti" diye yine grup adına vurucu konuşmayı yaptı ceylin, diğer hatunlar da benzer şeyler söyleyip kıkırdadılar, okan a baktım bin bin, gülecek gülemiyor *

    neyse sıcak bir veda eşliğinde bu kızları da yurda geçirdik, ben nilayla sarıldım, o ara okan ın da ceylinle "kibar teyze öpüşmesi" modunda olduğu da gözümden kaçmadı *

    kızların hepsi yurduna girdiğinde, biz gene kankamla, karanlık ve soğuk sokaklarda başbaşa kalmış, oradan yaklaşık 15 dakika uzaklıktaki yurdumuza doğru yürümeye başlamıştık..
    gecemizin son şarkısı ve son partı,
    Tümünü Göster
    ···
  11. 161.
    +13 -2
    yurda yürürken okan la biraz, "nispeten daha özel" konuşma fırsatımız oldu, biz yurtta filan da devamlı beraberiz ama etraf kalabalıkken her şey konuşulmuyor malum.

    ondan önce davranıp, o mine konusunu açmadan ben ceylin konusunu açtım,
    "biraderimm? ne işş?" diye gırgırlı bir giriş yaptım,

    bu yok mok dedi, "oğlum, kız güzel sonuçta aq, herkes nasıl hissediyorsa ben de aynı hissediyorum yani, güzel kızı herkes beğenir" deyip geçiştirdi.

    ben "yoo ben senle aynı düşünmüyorum mesela" deyip gülerek sıkıştırmaya çalıştım ama kendi kazdığım kuyuya düşmüştüm,

    "evet kanka belli o zaten, ne iş bu sarı kız?"

    sarı kız deyince aklımıza inek geldi aq yattık yerlere gene gülmekten..lan bu adamlayken hep böyleydik işte, sanki içmeden sarhoş, çakırkeyf gibiydik..muhabbetlerimiz öyle akıcı, öyle gırgır, öyle içtendi..hele bir de içerken ki muhabbeti düşünün beyler *

    yalan söylemedim,

    "hoş kız abi" dedim.."hoş, iyi..ama yok yani..benden tövbe o işlere biliyorsun..ben takılırım, olursa gezer dolaşırız..ama yok yani..bitti o işler..aynı kazığa iki defa oturamam ben..daha ilkinin bile tam olarak kıçımdan çıktığına emin değilim.."

    gene ciddileşmişti muhabbet..

    -"bir şekilde geride bırakmak zorundasın be kanka, yani biri öyle diye, bütün kızlar öyle olacak değil ya? belki bu senin kendini kurtarman için verilmiş bir şanstır sana?"

    -"abi aynı riski bir daha alamam ben..diyorum ya, takılırım işte..bağlanmak yok..zaten sadece bir hoşlantı, bir beğeni var yani, hani şu senin ceyline olan cinsinden * "

    gene güldük biz, bu enseme bastı tokadı filan..

    -"iyi bakalım..takılın..takılın da, bence bu kız farklı, yani daha olabilir gibi"

    -"hassgibtir ordan, aynısını ayşen e de söylüyordun, amk şom ağızlısı.."

    böyle deyince biraz bozuldu bu, herhalde ayşen konusunda benim o derece dağılmamda kendi verdiği "olacak bu iş" telkinlerinin de etkisi olduğunu düşünüp kendini de suçluyordu..

    ben mevzuyu değiştirdim,

    -"ee kanka bak ben anlatıyorum açık açık, sen sanki bir şeyler gizliyorsun, bak ayıp oluyor haa" dedim, tekrar topu ona attım.."ne iş ceylin le? doğru söyle bak?"

    bu gene inkar etti,

    "abi ceylin le alakası yok, evet bir durumlar var ama onla alakalı değil, anlatıcam bir ara geniş zamanda söz"

    yurdun önüne gelmiştik, ben de daha fazla üstelemedim,

    gece biraz daha takılıp yattık,

    karanlık odamda, yatağımda tek başına kalmışken, bu sefer diğer gecelerin aksine beni boğmak için bekleyen karabasanlar ve kötü anılar yoktu..minenin yüzü aklıma geldi..evet, onun hayali beni savunuyordu..

    telefonu çıkardım, numarayı bir test etmek lazımdı,

    "selam? nasıldı partiniz?"

    mesajı gönderip, heyecanla beklemeye başladım..nihayet gecelerimin zindana dönüşmesinin önüne geçecek, biraz olsun güzel düşünmemi sağlayacak bir meşgalem olmuştu artık... oldukça hoş bir meşgale hemde..
    takip eden panpalarıma iyi geceler,

    yarın gece görüşmek üzere, öptüm gözlerinizden ;)
    selamlar arkadaşlar,

    bu gece milli maç dolayısıyla gene ara verelim, zaten aşırı yorgun hissediyorum.

    yarın arayı kapatmaya çalışırım.

    takip eden panpalarıma iyi geceler, yorumlarınızı paylaşmayı esirgemeyin *
    @428 olum dışardan beni de okuyunca bu kadar komik mi görünüyor lan yerlere yattım *

    yarın görüşmek üzere ;)
    iyi geceler arkadaşlar,

    15 dkya geliyorum, 3-5 part atıcam inş.
    şarkımız gelsin önce,

    http://fizy.com/tr#s/1tgwjw
    gecenin karanlığı, yatağımın sıcaklığı ve beni üzerimdeki yorgandan daha çok ısıtan başka bir sebep daha,

    mine nin cevabını beklerken yeniden hayatımda bir şeylerin, bir nebze de olsa yoluna girebileceğini düşünmüştüm,

    düşerken tutunabileceğim bir dal, zifiride önümü aydınlatan bir fener gibi bir anda, hiç beklemediğim şekilde karşıma çıkan bu uçarı kızla, gerçekten de bir şey yaşayabilir miydik?

    ben böyle düşüne durayım, beynimin içinden tatlı hayallerimi bölen, itiraz dolu uğultular yükseldi... "sen kaybedensin oğlum istenmeyensin..

    tam gene kaotik düşüncelerin ağına dolanmak üzereydim ki telefonumun titreyişi beni o kötücül anıların arasından çekip kurtardı,

    "iyi geceler * . daha yeni bitti, sınavlar öncesi epey eğlendik bu gece * ) . sen yaptın?"

    hımm..

    ilk mesajlaşma için fazla iyimser ve coşkulu.. tıpkı yüz yüzeyken olduğu gibi... acaba, herkese karşı mı böyle?

    ben de fazla iyimser davranıp, "iyi ya napayım, seni düşündüm" yazabilirdim ama henüz o level e gelmedim beyler.. daha az önce re-spawn olmuşum zaten, elimde su tabancasıyla gezer gibiyim..

    "iyi olmuş ya, ben de kutluyorum arkadaşınızın yeni yaşını * . bizde çıkar çıkar çıkmaz yurda geldik, biraz oturduk, geceyi kritik ettik filan * (burada bir yavşama var dikkatinizi çekerim) o zamanlar elimden gelen en iyisi buydu beyler . şimdi de ne yapsak da şu hafta sonu geçmese diyoruz * "

    bu mesajı yolladım,

    yollar yollamaz da pişman oldum..lan,

    kız ne güzel senli benli konuşuyor, sen niye salak gibi biz miz diyorsun aq? hadi onu geçtim, gibik arkadaşının doğum gününden sana ne?

    ama ne yapayım beyler.. ayşen yüzünden o kadar alışmışım ki böyle dolaylı yazışmaya..
    resmen biri bana: "gel beni gib tsigalko" dese,
    ben, "ya işte evet yani nasıl da gibişiyorlar o ferrelarda, sen hiç gibiştin mi?" diyeceğim..o derece mallık var..

    neyse, dediğim gibi, öyle konuyu dağıtıp sen-ben den uzaklaştırdım diye pişman oldum.. bunun mesajı bekliyorum..
    mesaj geldi,

    eh beklediğim kadar olmasa da kötü etmişim beyler..

    "tamam söylerim * .sorma, bizde onu konuştuk, şu sınav haftaları çok stresli, ben de hiç gelemem strese ama bir idare etmek zorundayım * . doğru biz de konuştuk geceyle ilgili, iyi oldu valla hem insanlar tanışmış oldu hem de eğlendik * "

    evet gördüğünüz gibi bana her hangi bir soru, pas vb. atılmamıştı bu mesajda. çünkü ben az öncekini resmen taça vurmuştum.

    biraz daha edebiyat yapıp iyi geceler diledim,

    o da yurda bıraktığım için tekrar teşekkür etti ve tanışmaktan memnun olduğuna dair kibar cümleler kurdu.

    o gece uyudum.. evet aq nihayet uyudum şöyle az biraz huzurla da olsa..

    ve artık uyuyabilmeye başlasam da iyi olurdu çünkü final haftası gelip çatmıştı, her ne kadar bu sefer vizelerdeki parlak performansıma ulaşamayacağım kesin olsa da en azından sıçmamak için, hadi sıçtın, sıvamamak için biraz uyku ve notlara da bir miktar göz gezdirmek gerekliydi..

    yurt ortdıbını bilenler beni anlayacaktır,

    beyler o haftasonu çalıştım filan evet, ama yani, hani çalışmak haricinde de başka ne yapılırsa yaptım anasını satayım,

    toplu ferre seansından tutun * uzun eşşeğe, çiğ köfte partisinden tutun da koridorlarda hentbol topuyla yakar top oynamaya varıncaya dek ne kadar hayvanlık, hurdalık, hırdavatlı, eğlence varsa yaptık..

    pazartesi sabah 10 da ilk sınava bir girdim ki, hamur gibiyim aq..

    he he ulan şimdi yazarken hala gülüyorum ya..

    bu kritik ama zütümüze salladığımız sınav haftası boyunca, elbette ki kendince ağlar örmekle meşgul olan kader, yine rahat durmayacak ve belki de bir çok olayın fitilini ateşleyen o manidar sahneyi gözlerimin önüne sunacaktı..

    çarşamba günü,

    sınav saat 10 da gene ama ben biraz erken gelmişim ki az daha bakabileyim zira yurtta kop kop devam ediyor..

    boş sınıflardan birine girdim, daha doğrusu boş sandığım sınıflardan birine,

    tabi neler göreceğimden haberim yok aq..sabah sersemliğinin de etkisindeyim hala, daldım sınıfa...
    bir baktım sınıfın ortasında üç tane zenci çıkarmışlar malafatı öyle duruyorlar... *

    neyse, poor a da selam olsun ;)
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Ayraç
      Ayraç
      ···
    2. 2.
      0
      Suraya park
      ···
  12. 162.
    +12
    arkadaşlar,

    o an 10 saniye içinde gördüklerim ve hissettiklerim üzerine, zorlarsam şöyle 40-50 sayfalık bir kitap yazabilirim diye düşünüyorum..

    ayşen ve ozan, tahmin etmiş olmasınız,

    gayet bariz, rahat şekilde öpüşme halindeler, hani benim şu ayşen i her ders kestiğim sırada..cam kenarı, kapıdan girince tam karşısı..ya 4. ya 5. sıra olmalı...

    tamam.. çıkıyor olabilirler, sevgililer, daha önce de öpüşmüş olabilirler.. hatta belki düzüşmüş bile olabilirler..ama hayır.. benim gözlerim, en azından bunları görmeyi haketmiyor olmalıydı..o kadar da vurmamak lazımdı.. ölmemiş miydim ben zaten? ruhumun ölüsüne de mi saygısı yoktu bu lanet talihin?..haa tabi ya..eh..biraz canladık ya, biraz, belki kırıntı kadar mutluluk tattık ya, neyden kırıklandığını bile hesabetmeksizin.. kabahat ettik aq..benim neyime?

    derin bir nefes aldım, biraz sesli almış olmalıyım ki bunlar bir an bana doğru dönüm sonra hemen ayrıldılar.. hoş benden çekineceklerinden değil ama işte, sonuçta sınıfın bir elemanıyız, kim olsa aynı tavrı gösterirlerdi her halde.. *

    fazla gelmişti beyler.. yüzümün kızardığını hissettim, dalgınlıktan ta sınıfın ortasında görmüştüm onları ve eğer şimdi dönüp gidersem, resmen "bravo elinize sağlık, beni öyle bir gibtiniz ki zütümden, bakın hala oturamıyorum" demek gibi olacaktı..

    zaten yeterince kazanmışlardı..bir kez daha kazanmalarına izin veremezdim..

    bir-iki saniye kala kaldım öyle stun yemiş hero gibi, ne yapacağıma zorlukla karar verebilmiş ve duvar kenarında, en arka sıralardan birine gömülmeyi düşünüyordum ki, kafamı o tarafa çevirir çevirmez bu kez de önceden beraber oturduğumuz sırada gözlerini bana dikmiş sinsi sinsi gülümsemekte olan ebruyu gördüm..

    beyler bildiğiniz ambale olmuştum..az önce gözümün önünde sömürülmekte olan ayşenin dudakları.. üstüne ebru nun manidar, ince ve canımı acıtmak için var gücüyle saldıran bakışları..

    sanki, "ne oldu bak, gördün mü? sevdin de ne oldu, çatır çatır zütürüyor şimdi bir başkası" der gibiydi.. nefret dolu diyemem, çünkü zaten benden hoşlandığına dair %90 olan düşüncelerim o bakışlarla %100 e vurmuştu.. olsa olsa.. kızgınlık.. evet evet, kızgınlık ve başa kakarcasına bakışlar..

    alay edercesine.. pişman oldun mu? dercesine..

    aldığım tüm bu ruhsal darbelerin ardından, her şeye rağmen gözümü karartıp, başkası tarafından oynatılan bir kuklaymışcasına, sabit ve sert hareketlerle duvar kenarının en arka sırasına varmayı başardım..

    en büyük sıkıntımın uykusuzluk olduğu o çarşamba sabahı, başka türlü duyguların, hesapsızca ağzıma sıçması epi topu 10 saniye sürmüştü.. fazla değil..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Rez ayraç
      ···
    2. 2.
      0
      Birlikte
      ···
      1. 1.
        0
        Trangresyon
        ···
  13. 163.
    0
    Rezz baba
    ···
  14. 164.
    +15
    gözlerimin yaşardığını hissetmiştim,

    yüzüm resmen alev alev yanıyordu.. suratımın ortasına osmanlı tokadı yesem, belki anca o kadar yanardı canım..

    tamam.. alışıyorsunuz beyler, kabulleniyorsunuz bir yerde.. ama olmaz ki? böyle gözüne sokarcasına, zorunda mıyım ben onların aşk cıvıltılarını görmeye? zorunda mıydı kaderim, kalbinden deşilmiş bedenimi, achilles in hector a yaptığı gibi yerlerde sürüklemeye?

    derin nefes ala ala, zorlukla kendimi toparladım..bir kaç metre önümde ki ebrunun dalgalı kahverengi saçları nihayet artık bulanık görünmemeye başlamıştı ki, sınıfa başka insanlar da geldiler ve beni o ölümcül üçkenin yalnız bir köşesi olmaktan kurtardılar..

    onları o şekilde görüşüm,

    ebrunun bana attığı o küçümser bakış..

    sakinleşip kafamı toparladığımda bir karar aldım.. dersmiş, sınavmış, notlara göz gezdirmeymiş filan yalan olmuştu zaten..

    evet,

    bir karar,

    özgüvenimi geri kazandıracak,

    beni düştüğüm yerden kaldıracak,

    dostu düşmana, reddedene, reddedilene, kendimi gösterecek,

    berin düştüğüm bataklıktan belki bir süreliğine de olsa kurtaracak bir karar,

    ne yapıp edip mine yi tavlamalıydım..

    anlaşıldı.. başka türlü çıkmayacaktı bu aşkın acısı..

    belki de, kendi üzüntülerimi başkalarını üzerek silmem gerekiyordu üzerinden..

    kendiminkinin acısını unutmak için başka ruhlar acıtmak,

    başka kalpler kırmak..

    başka gözleri ağlatmak..

    ya da kim bilir.. belki de bu şekilde bulacaktım aradığım ebedi mutluluğu?

    kimseyi üzmek zorunda filan da kalmayacaktım..

    herkes kendi mutlu olduğu insana kavuşmuş olurdu belki de..

    ama denemeden bilemezdim..

    ve diyorum ya..

    ne pahasına olursa olsun mine yi düşürmek zorundaydım kollarımın arasına..

    rahattım, çünkü sanki daha fazla kaybedeceğim bir şey yokmuş gibi geldi.

    ve yine o an, aklımın köşesindeki "ya o da olmazsa?" sorusunun cevabına karşılık gelecek şekilde, "intihar eden insanları artık anlayabiliyorum.." diye mırıldanmıştım.

    gözlerimi tekrar sınıfa çevirdiğimde nilayın kapı önünde birileyle lak lak ettiğini gördüm,

    evet.. hedefe giden kutsal yoldaki sadık destekçim olacaktı.. bunu yapmaya istekli gibi görünüyordu..ama peki ya hazır mıydı?

    sonrasında, her iki taraf adına da yaşanabilecek acılardan sorumluluk almayı göze alabilecek miydi?

    yoksa o gece, biraz da beni kızdırmak için bilerek mi o "çöpçatan kız" ayaklarına mı yatmıştı?

    hepsini bir bir görecektim bakalım..bu savaş daha bitmemişti, kazanılması gereken bir gurur, onarılması gereken bir ruh vardı hala,

    .
    .

    benim ruhum.. benim gururum..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Saşşppoıhddg
      ···
  15. 165.
    +18
    ama dedim ya, içerdeki zorunlu ajanım nilay * bana gereken tüyoları uçurmuştu bile,

    tam masadan kalkarken öldürücü soruyu da sordum,

    -"nilay..ne diyorsun?"

    önce anlamamazlıktan gelmeye çalıştı..ama sonra pis pis gülmeme dayanamayım,

    "olabilir.. diyorum ;)" deyip, ebeveyn misali "aah bu gençlerrr" moduyla kafasını salladı.

    .
    .

    arkadaşlar, şunu da söyleyeyim.. kızlar böyle şeyleri bizim tahmin ettiğimizden çok daha fazla ve detaylı konuşuyorlar emin olun.
    ben inanıyorum ki o gece nilay, tıpkı mine yi bana döşediği gibi, ona da beni işlemişti, bütün olumlu özelliklerimi ve "gözde bekar"lık modumu da üzerine eklediyse *, bu iş içten içe, pozitif yönde epey ilerlemiş demekti.

    şimdi görev sırası yeniden bendeydi, akşama, bu sefer saçmalamadan, güzelce ve doğrudan amaca yönelik bir mesajlaşma gerçekleştirmeliydim.

    kafamda bu senaryoları tasarlaya tasarlaya yurda vardım.. gene o ölü toprağından sıyrılır gibi olmayı başarmıştım..
    ···
  16. 166.
    +15
    akşamı zorla geçirdim,

    bir an önce gece olsa da ben de harekata başlasam diye içim içimi yiyor, sanki her daim çişim varmış gibi,

    tabi okan, tolga filan farkettiler ama adamlar da alıştı artık benim bu acayip hallerime, allahtan elimi kolumu yatağa bağlamıyorlardı "amk deli bu" diye..

    gece 10 gibi ilk mesajımı çaktım,

    "selam, nasıl gidiyor sınavlar?"

    -"selam * iyi bakalım ya, benim takvim biraz daha yoğun malum alttan dersler de var 2-3 tane * "

    -"hadi ya, ben seni çalışkan kız diye düşünüyordum :p"

    -"yok ya nerdee * gezip tozmaktan derse vakit mi kalıyor :p"

    (ne gezmesi len bu bakayım?? *)

    -"hazır gezmeden bahsetmişken, sen benim dediğim kafeyi görebildin mi?"

    -"yok gidemedim daha, hafta sonu giderdim aslında ama ders çalışcaz diye yurtta durduk, gene çalışamadık orası gerçi * "

    evet, şimdi en kritik mesajdaydı sıra;

    -"eğer bu hafta sonu da çalışamayacaksan (burada gülücükler var) ve başka bir programın da yoksa (kibarlığını gibeyim) gidelim mi?"

    piiuuu..

    üzerimden gene yük kalkmıştı,

    amk bu ilk açılışlarda hep çok zorlanırdım o zamanlar.. neyse ki sonunda doğrudan, dimdirekt olarak onu bir yere davet etmiş, yani aslında bir nevi çıkma teklif etmiştim (gavurlar take out diyorlar sanırım buna).

    bu mesajın cevabı, tahmin edeceğiniz üzere biraz daha geç geldi,

    "-olabilir aslında ama bilmem ki çalışabilir miyim, çalışmaz mıyım? gerçi ikinci hafta salı dan başlıyor sınavlarım"

    lan.. hani cevap aq..

    diyorum ya, hepsi aynı.. yani temelde aynılar, sadece dozajları farklı..

    "-yani? gelebilecek misin? * bak eğer çalışacaksan cidden bölmek istemem(istemem..), sadece sen öyle "zaten çalışamıyoruz" deyince önereyim dedim (..yan cebime koy).

    "tamam ya, gidelim madem * ne zaman, nerde buluşuruz?"

    -"cumartesi akşam 6 da uygun mu senin için? yurdun önüne gelirim"

    -"uygun, ya illa gelmene gerek yok oraya kadar, çarşıda da buluşabiliriz?"

    -"benim için gelmek sorun olmaz, ama sen diyorsan ki "fazla dolanma kız yurdunun etrafında" o zaman bir şey diyemem * "

    -"yok yaa öyle demek istemedimm * tamam o zaman, cumartesi 6 da * "

    -"cumartesi 6 da * . iyi geceler.."

    -"sana da iyi geceler * "

    o günün daha çarşamba olduğunu göz önüne alırsanız,

    varın benim o iki günü nasıl geçirdiğimi siz hayal edin beyler *
    ···
  17. 167.
    -5
    O değilde hacı yılları once demişsin oybirinci sin amk ne iş
    ···
    1. 1.
      0
      O zamanlar hesabım yoktu, almakta zordu zaten.
      ···
  18. 168.
    0
    inş bu yarım bırakılmaz
    ···
    1. 1.
      0

      Bırakmam panpa, olmadık bi işim çıkarsada pdf yi paylaşırımi sıkıntı yapma

      ···
  19. 169.
    0
    Lezler http://incisozluk.com.tr/e/184074481/ inci Sözlük Uygulamasından Gönderildi.
    ···
  20. 170.
    +18
    ..cuma günü, haftanın son sınavından çıkmış, yurda varmıştım. nedeni bilinmez bir heyecan duygusu, git gide içimi sarmaya başlamıştı beyler. her ne kadar yağmalanmış, yorulmuş ve yıkılmış olsam da, belli daha yüz üstü yere kapaklanmamıştım. bu buluşma eğer hala beni heyecanlandırabiliyorduysa, içimde aşka, sevgiye karşı hala bir parça inanç kalmış demekti..

    cuma günü nilay la da konuştuk biraz, dedim böyle böyle, kızı davet ettim, cumartesi akşamı baş başa (diye umuyorum lan artık!) şu hep beraber gittiğimiz bizim mekana zütüreceğim.

    o da “iyi yapmışsın, bu işler fazla uzatmaya gelmez” demiş, beni yüreklendirmeye çalışmıştı. aslında o ara ayşen mevzusu için anahtar olabilecek bir şeylerden bahsetmişti..bu işler fazla uzatmaya gelmez..
    yani acele etmek gerekir diyordu, daha tanışalı 1 hafta olmuş olan kızı dışarı çağırmakla iyi yapmışsın diyordu…vay aq..
    beyler lisede işler hiç böyle yürümezdi? ben 2 yıl boyunca arkadaş muhabbeti yaptığım hatunla bile çıkmıştım.. orda böyle 1 haftada 3-5 günde olayı bitirmeye çalışanlara “yarak kafaya bak” ya da “amk görmemiş abazası” şeklinde hitaplarda bulunurduk biz.

    eh demek ki buralarda racon böyleydi ve belki de ben, ayşen i de o yüzden kaybetmiştim. kim bilebilir?
    aklımdan bunları geçirirken yine ayşen i (hala ayşen i) düşündüğümü fark edip içten içe kendime küfrü bastım. “oğlum senin amacın ne lan? yeni bir insanla yeni bir ilişki mi? yoksa eski bir yaranı bantlama derdi mi?”

    bütün heyecanıma, içimdeki, sanki kalbim göğsümden yukarıya fırlayacakmış gibi hissetmemi sağlayan mutluluğa rağmen, yine ve yine, tekrar tekrar ve zamansızca aynı acılara saplanıyor, üzerime yapışan bu balçığı bir türlü tamamen silip atamıyordum.
    neyse ki yurtta okan ve tolga nın muhabbetleri iyi geldi de yeniden ertesi güne konsantre olabildim..

    cuma gecesi yine mesaj attım mine’ye, nasıldı hafta gibisinden, o ara çaktırmadan da yarın ki sözleşmemizi onaylattım filan.

    yarın büyük gündü.. belki de artık benim de hakkımın olduğuna inandığım mutluluğa doğru attığım en somut adımın olduğu gündü..
    cumartesi,

    beyler inanamazsınız ama akşam 6 daki buluşma için öğlenin 11 inde kalkıp hazırlanmaya başladım,

    duş, traş, saçlara jöle, aynaya bakış, en güzel kıyafet kombinesinin hangisi olabileceğini arama maratonu, parfüm, aynaya tekrar bakış..

    bu şekilde sanırım 1-1.5 saat geçirdim. "çok kasıyorsun be oğlum, diyeceksiniz"..farkındayım. yaşım 18, kasarım ben..

    daha sonra, kankalarla son moral motivasyon telkinlerinin ardından yurttan çıkıp çarşıya indim,

    saat 2 ye doğru filandı sanırım, bizim mekana gittim,

    adamlar artık aşina zaten yüzüme, "hoş geldin kardeşim" filan diyorlar. bizim muhabbetimizin iyi olduğu elemanı buldum hemen, tuttum çektim kenarıya, dedim "abi akşam için bana bir masa rezerve lazım"

    kafenin en güzel masası olduğuna inandığım,

    içeri tarafta, görüş alanının hem geniş, hem de duruma göre sanki o an orada başka kimse yokmuşcasına bir his uyandıran şekilde olduğu, iki sütun arası, bir tarafı cam, karşılıklı, 2 şer kişi genişlikli bütün koltuklara sahip, yan tarafında yapay sarmaşıklarla örülü bir pervaz, kızı oturtmayı planladığım koltuğun gördüğü duvarın üzerinde de karanlık, yağmurlu bir sokakta el ele yürüyen çift konulu bir natürmont bulunduran masayı seçtim.

    tarif biraz garip oldu evet ama başka nasıl anlatabilirim bilmiyorum. neyse,

    adam dedi, ne zaman gelirsin, "dedim abi valla 7-7.30 arası gelmiş oluruz en geç, tutabilir misin?"

    tamam ya sorun olmaz, deyip göz kırptı.. tecrübeli pekekent işi anlamıştı sanırım, gerçi anlaşılmayacak gibi de değil, adama bir "abi sevgili adayımı getiriyorum bu gece, kral olmam lazım" demediğim kalmıştı.

    kafeden çıktım.. işlem tamamdı, aklımda akşam açabileceğim konular, yapabileceğim espriler uçuşa uçuşa aşıklar yoluna girdim..bu soğuk sayılabilecek kış günü, cumartesi öğlen iki de böyle avare avere dolaşan, benden başka deli yoktur sanırım..
    itiraf ediyorum ki bir ara aklıma böyle ufakçiçek miçek gibi şeyler ayarlamak geldi ama sonra aniden zınklayıp "lan mallaşma amk salağı" diye kendimi yine payladım.

    ne çiceği böceği aq..kabul etmem gerekir ki o aralar cidden pgibolojim bozukmuş biraz. kıza ilk günden evlenme teklif edicez sanki, oldu olacak bir de alyans ayarlayaydım..

    akşam muhtemelen yemek yenmezdi, kafe öncesi biraz yollarda geziş, kafede oturuş, çıkışta biraz geziş, yurda bırakış..ana plan bu şekildeydi.

    restoranın birine girip bir şeyler yedim. o ara telefonum titredi, hayırdır inş. deyip açtım, mesaj,

    ebrudan??

    "fizikçinin nereye kadar işlediğini biliyor musun?"

    ebenin dıbını biliyorum diye mesaj atacaktım ama vazgeçip telefonu cebime attım tekrar.. ulan sen bana 1 aydır selam bile vermiyorsun, üstüne benle resmen gözlerinle taşak geçiyorsun, sonra da bu mesaj..ya hakikaten bu kadınlar doğuştan ayarı bozuk olarak geliyorlar dünyaya.. başka açıklaması yok.

    bu tatsızlık biraz sinirimi bozsa da önümdeki güzel geceye konsatre olmuştum ve hiç bir şey beni bundan alı koyamacaktı.

    beyler bir de şu durumu biraz konuşmak istiyorum, hani şu, sapken hepten sap olma, ama bir manita yapınca da sanki tüm kadınların aniden sizi ayartmaya çalışacak gibi hareketler yapması olayı var ya..işte bu yüzde yüz test edilip kanıtlanmış bir gerçek.

    eğer aklınız varsa ve sevgililerinizi gerçekten sevmiyorsanız, bu durumu kullanarak tarzan misali, daldan dala, sonsuza kadar sıçrayabilirsiniz..

    çünkü kadınlar, güzel erkekleri değil, güzel kadınlarla beraber olan erkekleri isterler..

    onu çalmanın, onu ele geçirmenin, o zaferin tadı bambaşkadır onlar için..e tabi siz de gibişinize bakarsınız, bir kaybınız olmaz yani..

    ama diyorum ya, sapsanız, sapsınızdır.. forever alone
    Tümünü Göster
    ···