aynı anda bir kaç kızla yavşaşmaya ve özgüveni arşa çıkarmaya başlamıştım. ket lakabı ne güzel almış yürütmüş benim şanımı haberim yok amk. hergün mutlaka konuştuğum takıldığım kızlar oluyordu. baya hızlanmışız damalı osman sağolsun canım panpam benim. ama hep aklımın bir köşesinde buse vardı unutamıyordum onu.
derken lise sınavında da güzel bir puanla adananın köklü liselerinden birini kazanmıştım. baba durur mu hemen pazar araştırmamı yaptım tabi. facebooktan kovalıyorum it gibi. birkaç kız ekledim daha okul açılmadan kimisiyle kanka oldum kimisiyle yavşaşıyoruz güzel güzel.
msn de vardı o zaman 2009 yıllarında. bilen bilir msn fena birşeydi. birisi ekledi beni kabul etmemle birlikte SlM xd mesajı geldi

biraz ara veriyorum okuyan varsa kendini belli etsin ona göre devam ediyorum birazdan beyler

okul dört kattı ve her katta tuvalet vardı. lise 1ler son kattaydı. çıktım son kata koridor ana baba günü. tuvalete girdim önce yediğim şaplağın izi var mı diye. sol yanağım renk değiştirmiş amk öyle kırmızı falan da değil. babolinin boşalma anındaki bordo rengi. hay gibim dedim tuvallette bekledim biraz yüzüme su falan vurdu. zil çalınca gittim sınıfıma. ben hep en arkaya oturan tiptim. birileri arkamda oturunca huylanırdım sanki her an zütümü gibeceklercesine. herkesten sonra geldiğimden öğretmen masası en ön sırada esmer bir cocuğun yanı boştu. oraya doğru yürürken millet de beni süzüyor oturduğu yerden. kim bu dıbına koduğumun şortlusu. bacağındaki kıllara bakmadan şort giymiş dercesine. sonra bir ses yükseldi ortalardan. cansuydu.
c:ket sen de mi burdasın
b:meraba cansu aynen sınıf arkadaşı olduk.
toplum içinde herkesin bana bakacağı ve duyacağı bağırışmalı konuşmalardan nefret ederdim ama belli ki cansu seviyordu lafı uzatmaya çalıştı.
c:ne güzel ya artık has kankimsin
k:tamam ders arası görüşelim bunları
diye kısa kestimse de ikinci reklamımızı olmuştuk. esmer çocuğun yanına oturdum selam vermeden. ben soğuk insanım hala anlamayana not geçmiş olayım bunu. tahtaya bakarak dondum bekliyorum öğretmen gelse de önsevişme faslını yapsak diye. bu arada yanımdaki çocuk bana dönüp
a:meğhaba ben ağda ağ...
hayat ona o adı vererek ömürlük bir taşak geçmiş zaten ben birşey demedim.
k:merhaba burak bende
a:hangi okuldan geliyoğsun
okulumu söyledim o da söyledi. her cümlesinde mutlaka peltekliğine değinecek kelimeleri buluyordu çocuk.

belki şuan betimleyemem nasıl bir heyecanla ve yüz ifadesiyle söylediğini ama şunu diyebilirim ki ben o kızların yerinde olsaydım eğer amıma kilit vurup eve doğru koşardım. onlar öyle yapmadı neyse ki.
bana baktılar içer miyiz gibisinden. yunus bana baktı giber miyiz gibisinden. muallak sırıtıyor azdı duramıyor.
k:içelim eğer size de uyarsa
bsg:olur içelim aşkım
esra:ben içmem ama size eşlik ederim ortamı bozmam.
yunusun yüzü düştü. bir kere daha nefretini kusacaktı kıza. itin zütüne sokmaya başlamadan tuttum yunusu tekele gittik. muallak kızın içmeyeceğini de aldı kendine onun yerine içecek belli. onu yanlış birşey yapmaması konusunda uyardı. bana işini bozmam gibi laflar etti. has kardaşım ya cidden arada zehir hareketleri var ama adamın tillahıdır yunus.
aldık biraları dönüyoruz

sınav haftasını atlatmıştık. benim sınavlar kopyanın merkezi olduğum için güzel sonuçlanmıştı. hiçbir tak bilmiyordum ama zayıf olan dersim yoktu. hocalar da benim bir tak bilmeden bu kadar yüksek not almama kinlenmişler. veli toplantısında anneme sürekli sınıfın elebaşı olduğumu her yannanı ben yapıyormuşmuşum gibi anlatmışlar. bir tanesi toplantıya girer girmez ket in annesi kim nasıl bir oğlunuz var demiş. huur çocukları. kadının her veli toplantısı yüzü düşerdi. alışık değildi ilkokuldan sonra böyle haylaz olmama.
biz yine akşamları yunus ahmet ben ekibi olarak görüşüp boş yapmaya devam ediyorduk bu sırada. görüşmelerimiz sürekli alkollü olmaya başlamıştı çekirdek kola gitmiş bira fıstık gelmişti. ben artık ocak şubat aylarında kendimi bsg diye giber bulmuştum. kahrımdan içiyordum dıbına koyim. o zaman ahmetin de bir aşk acısı var yunusun gibi taşşağına denk zaten.
y:ya ket yeter dıbına koyim be aşkından ölmezsin bırak artık o kızı düşünmeyi
k:olum çok seviyorum lan bin pişmanım amk. baboli kopsaydı da öyle davranmasaydım.
ahmet:hilaaaaaaal
y:lan tamam olan oldu ne bu kadar düşünüyorsun ya hayatına bak daha kimler çıkacak karşına.
k:olmuyor be kardeş ne ara sevdiğimi anlamadım ama onsuz olmuyor
y:asya var diyordun sınıfta o noldu
k:bakmıyor bize amk kolejden gelmiş kız. sınıfta uzun eşek oynarken bela okuyor bize.
y:e dıbına koyim sen de kızın önünde biraz edebini takın
a:hilal naptın bana hilal yakışır mı hilal

derken o gün geldi. ben yunus bsg ve bir kız arkadaşı buluşacaktık. bende gram heyecan kalmamış aklımda buse var sadece içimdeyse babolinin uğradığı suikastin yara izleri.
yunusla buluşup başladık yürümeye. benle bi güzel taşağını geçti zaten. anlatmış bin hakan. umursamıyormuş gibi davrandım da konu kapansın. buluşma yerine yaklaştık. yunusla kararlaştırdık önce uzaktan bakacaktık güzellerse yanlarına gidecektik. değillerse bulurduk yapacak birşey.
buluşacağımız kafenin karşı yolunda yürüyüş parkuru vardı. oraya geçtik bekliyoruz gelmelerini. bir tane genç abi bize seslendi
abi:selam gençler
y:selam abi
a:sivil polisim ben
diyerek gösterdi kimliğini
a:ne işiniz var ne gezeliyorsunuz burda
k:arkadaşlarla buluşacaz abi onları bekliyoruz
a:kim arkadaşlarınız olum kimi bekliyonuz
k:kız arkadaşlarımız gelecek karşıdaki kafeye onları bekliyoruz
yunus kıpırdandı kız arkadaşı duyunca. büyük ihtimal yapacağı hareketleri hayal etti.
a:burda niye bekliyorsunuz orda buluşacaksanız. burda esrar alışverişi yapıyorlar olum
k:abi uzaktan bakıp güzel değillerse kaçacaz
polis cins cins baktı baktı ve baktı. sonra hadi gençler iyi günler dedi ve gitti.
telefona baktım iki mesaj gelmiş
bsg:geldik biz nerdesiniz
bsg:oturduk şu tarafa bekliyoruz

sonrasında okul hayatı beni iyice sarmıştı. okula bizim yunuslarla olan felç akımını yaymıştım. inanmayabilirsiniz ama yine de yine de yazıyorum. bir zaman sonra bir baktım ki o felç hareketlerini tüm lise birler yapıyor. koridorda yürüyorum bir tanesi zombi gibi felç yaparak yürüyor öbürü önce gülüyor sonra hoplaya zıplaya yapıyor. lan ananı gibim at gibi bir kız vardı o bile hiç utanmadan ellerini yamultum ayaklarını çarpık yaparak eeyyğğğğğğ heeemmmmeee diye bağırarak yürüyordu. salak huur çocuklarına bak dedim ve yanlarına gidip tam yapılışını gösterdim onlara.
lise güzeldi. tabi bizim ahmet yunus salih ben dostluğumuz devam ediyordu. nerdeyse haftanın beş günü akşam çıkardık dışarı. onlar okulu ben okulu anlatıyordum eğleniyorduk. yunus bsgden ayrıldığımı biliyordu ve şeytan gibi her buluşmamızda bu ve buna benzer ama konusu hep aynı cümleler kuruyordu.
y:kardaş ayrılmasaydın keşke o kızdan. hem güzeldi hem senin gibi çalışkandı. akşam çıkması da vardı. annesi seni sevdiğinden izin de veriyordu. dört dörtlük ilişki neyin tatavasını yapıyon.
ben buseyi unutmuştum artık. bsgden de çıktığımız süre zarfında belli belirsiz hoşlanmıştım. ama yunus her gün her gün aynı lafı diyip olmayan duyguları beynime soktu dıbına koyim. beş ay boyunca biri size sen kızsın senin amın var dese eğer kızda olurdunuz dıbınız da olurdu emin olun.
bende de öyle olmuştu. (bsg konusunda am konusunda değil)

artık kış bitmeliydi. okul sıkıcı bir hal alıyordu. adanaya öyle çok yağmur yağmaz. ama gibtiğimin okulu beş dakkalık yağmur görünce üç hafta okulu sel basıyordu. bahçeden yürüme alanı yarının altına düşüyordu. bu da bizi iyice gıcık ediyordu.
yine öyle bir gündü.
k:gibim böyle okulu da bahçesini de
diğerleri de bana katıldı.
artık samimiyeti ilerletmiştik baya hepsiyle can ciğeriz. bir kaç ufak kaçmamız olmuştu ama artık teneffüslerde bile on kişi gezdiğimizden herşeyi beraber yapmak istiyorduk.
k:bu hafta hangi gün hava güzel okuldan kaçalım. var mı kaçmak isteyen
erk:kanka ben uyarım
ifo:kaçalım
alperen:kaçalım ama daha önce dolmuşa binmedim bana yardım edin
ne diyordu bu yannanım anlamamıştım.
yusuf:ben gelmem bu kadar kalabalık belli oluruz
çağatay:ben de gelirim kanka
hasan:kaçalım amk.
diğerleri de pek yanaşmadı. kadro sonuç olarak ben alperen çağatay erk hasan ifo olacaktı.
gün belirlendi plan yapıldı.

Bir iki kişi okuyan varmış yeterli benim için. Beyler gece devam edecem 11 12 gibi başlarım. Dün kimse giblemiyor gibi geldiğinden bırakmıştım. Gece görüşmek üzere

adam sinirden kudurmuştu haklı olarak. ben de üzerine gitmeyip sustum. deli hasandı zaten dıbına koyim lakabı. ona buna 'beni dövebilin mi' diye sorup alttan almayanı da erkekler tuvaletine çağırıp dövüyordu. hatta 'ilk yumruğu sen at kızıştır beni sonra gibecem seni' diyordu.
gidiş yolunda uyumayanların aksine ben kestirmiştim biraz. tüm gün dolanacaz enerjiyi toplamak lazımdı sabaha. sabah 'geldik mi lan' 'geldik geldik' seslerine uyandım. yanım taraftan kübra bisküvi uzatmıştı gözümü açar açmaz. dün geceden dolayı kızgın olmadığını belli etmeye çalışıyordu. ağzımdan akan salyayı silip aldım bir tane bisküvi.
önce bir yerde kahvaltı yaptık. sonra Ata'yı ziyarete gittik. ilk Anıtkabir ziyaretdi. hiçbir taka duygulanmayan ben orda gezerken tüylerimin diken diken olduğunu farkettim. sonra şansımıza nöbet değişimine denk geldik onu izledik ve diğer durağımıza doğru yol aldık.
ODTÜ. türkiyenin en büyük kampüsüne sahip okuluymuş. bize ne dıbına koyim diyorduk. bizi gezdiren rehber inekti amk okulunu da belli ki kendi içinde daha çok büyültmüş. taşıyordu adamdan o coşku. konferans salonuna girdik topluca. kocaman salon amk bizim okul kadardı. bizim cumali ön saflara oturmuş biz de yine en arkaları kovalıyoruz. baktık vakit geçmiyor konferansta uzun. hasancan çıkalım diye işaret etti. çıktık dışarı ben, ünal (ilk gün topunu aldığım eleman) başka sınıftan çağatay, hasan, uğurcan... kalabalığız işte amk 10 kişi kadar varız ne yazıyorsam.
biri çantasından vodka çıkardı. ananı gibim dedim sonunda gezi birşeye benzedi. o yaşta orda zütü başı kaybetme korkusu bir iki kişi harici herkeste vardı galiba. bir yudum vodkaya meyve suyu boşaltıyorlardı. ünalla ben güzel içtik ondan eminim. çünkü hala fotoğraflarımıza baktığımda dönüş yolunda ünalın domates suratının benimde birinin koluna yatışımın fotoğraflarını çekmişler.
gece bir ara gözümü açtım kahkaha sesine uyanmıştım. iklim diye bir kız ayakkabısını çıkarmış çorabını burnuma dayamış. ona uyandım sanıp yarıldı binler. yıllar sonra o çorabın intikdıbını alacağımdan haberi yok amk kızının

bsg:tamamsa herşey geçelim
y:aynen nereye geçelim (zarf atıyor puşt)
k:şurda karanlık bir yer var rahat otururuz oraya gidelim.
bana önce biraz sert baktı kankam. noluyor amk sen ben mi oldun gibisinden. kızlar onaylayınca gene tecavüzcü sırıtışını yaptı. hem komikti o hali hem zor durumda bırakıyordu adam beni.
geçtiğimiz masa insanlardan biraz daha uzak ve ışıklandırmadan pek nasibini alamayan biryerdi. yunusla esra karşıma yanyana oturdu. bsg yanıma oturdu koluma girmişti sırnaşıyordu. buse de birden aklıma düşüp içime oturdu amk. o an modum düşmemeliydi. hem zaten bsg ile birlikteyken olduğum süre zarfında eskisi kadar kafama takmamaya başlamıştım.
açtık biraları
y:hadi hadi şerefe kaldırın. sen daha çok kaldır ket diyerek yine o tecavüz gülüşünü yaptı.
biraz hep beraber sohbet ettikten sonra baktım ki yunusla esra ikili muhabbete daha çok yoğunlaşıyorlar. iyi dedim çok bölmeyim bende döndüm benim kıza
k:aklımda birşey var soramadığım
bsg:neymiş sor ya
k:sen tel takıyorsun da acaba öpüşsek benim dudağımı çizer mi ?
bsg:bilmiyorum ki denemeden bilemeyiz aşkım
tuttum bunu belinden. göbeği açık giyinmiş fallik. tenine değdiğim gibi baboli haykırışlara geçti. bırakın beni dercesine pantolonu zorluyor. daha öpmeden coşmuştum. kızın teni beni benden almıştı. derken dudaklarını öpmeye başladım ufaktan. bir iki dakika sakince öptüm yunusa bi göz attım. o da öpüşmeye başlamıştı kızla. lan ne güzel bir akşamdı en yakın arkadaşımla birlikte kız ortamı ve alkol takılıyorduk. sonra babolinin verdiği coşkuyla kıza sürtünmeli ama kesinlikle abartmadan ve farkedilmeden ufak temaslar sergiliyorum masanın altından. biraz böyle devam ettikten sonra baktım ki bsg tepkisiz. bir kaç kere daha öpücük almaya çalıştım ama yine tepkisiz kaldı. karşıya bakarak kalmıştı. içimden noluyor dıbına koyim ya derken ben de dönünce kitlendim.
yunus esraya diliyle orta kulak ameliyatı yapıyordu amk.

biz cebimizde 15er lira var diye adam sanıp geziyoruz ortalıkta. kızlar özel pasta yaptırıp alt katı kapattırmışlar amk. nursima geldi selamlaştı benimle. sonra kızlarla tek tek tanıştırdı beni. benim aklımdan o arada şu geçmeye başladı. 'acaba bsgyi gibtir mi etsem? karşımdakilerinin yarısı taş gibi amk. onlara salça olsam biri kesin düşer. hem yunus da burda güzel sohbet eder mavramızı yaparız'
sonra korktum amk yunus burdaydı. ben içimden bsgyi gibtir edecek kadar beğendiysem yunus neler ederdi o küçücük kızlara. neyse ki kendini zaptetmişti kardaşım. sakin görünüyordu. meğer içine atmış. kızlarla karşılıklı tanıştıktan sonra ikimiz biraz ayrı oturduk. yunus dibime sokulmuş bir tanesini gözüyle direkt giberken bana şunu dedi
y:bacak bacak üstüne atmış huurya bak hele
k:lan yapma ya
y:ruhu huur olum görmüyon mu şunun yaptığını. kısacık da şort giymiş
k:ne gibilir ama dimi
y:öfff sen delisin ya yannanımı yüzüne şapadanak şapadanak vururum onun

yunusa haber verdim. yok çekti bana. akşam buluşacağımızı söyleyince o zaman olur dedi. o da benim gibi sonuç odaklı olacaksa hemen olsun olmayacaksa uğraşamam abazalarındandı. bizde fırça badana için yol yapmak yoktu yani.
buluştuk akşamında yine yürüyoruz iki km yol ( her yarrağa yürüyerek gidiyorduk)
k:yunus yalvarırım bak...
y:tamam lan tamam zaten istiyor beni belli
k:harbiden amk anlamadım olayı. lafla gibtin de hamile mi kaldı niye seni istiyor bu
y:fallik olum işte ruhu huur bunun (binin fiks laflarıdır fallik ve ruhu huur)
k:ya gibtir git iki kelime konuşmadın. helal süt emmiş kıza iftira atma dıbına koyim
y:onun emdiği helal sütü de haram edecem ona görecek o bu gece
lan kavgaya mı gidiyorduk kızlarla buluşmaya mı amk. yunusun böyle cinslikleri vardır. hep gibeceği kızlara fallik kahpe falan der sonra kendini doldurur en sonra tehditvari şekilde yapacaklarını anlatırdı bize. bu adamın gibtiği kıza eyvahlar olsun amk.
en son o gibtiğim yolu bitti de buluşma yerine vardık

beyler ara veriyorum. hayati ihtiyaçlarımı giderip gece yatmadan biraz daha yazacam.

abaza muhabbeti yaptıkça içimdeki gerginlik çözülse de bsg'nin merdivenlerden aşağı inmesi ve onu görmemle bir anda heyecanım basmıştı. neyse ki bu sefer kafam yannanlık yapmamıştı. ben son telefon konuşmamızdan sonra umutlu bir şekilde beklerken o beni gördüğü gibi
bsg:ne işin var burda
k:sürpriz yapmak istemiştim
bsg:ne sürprizi ya nursima ne işi var burda
n:ben davet ettim burda buluşur konuşursunuz. sorunlarınızı çözersiniz diye
bsg:istemiyorum ben kusura bakma. gider misin burak
hay ananı gibeyim. hem sevdiğim kız bir kez daha terslemişti beni. hem at gibi kızların içinde rezil olmuştum. hem yunusla geçecek güzel bir günü hayal ederken gün nenesinin dıbına dönmüştü.
nursimaya teşekkür edip çıktım. yunus da arkamdan çıktı. kendimi zor dışarı atmıştım gözlerim dolmadan önce. yunus'un teselli çabaları eşliğinde bademlik denilen zamanımız gençlerinin içtiği küçük ve kafa dinlenen yere gittik. amk zaten içim içimi yiyordu bide üstüne mahalleden bizim yaşıtımız bir çocukla karşılaştık orda. çocuk soğutucu çekiyordu amk. ben öyle birşey olduğunu ve bunun da kafa yaptığını ilk kez orda görüyordum. ama normal sarhoşluk gibi birşey değildi. bali kafası gibi birşeydi o. lan kendime katlanamıyorum o an bide onun o tavırlarını çektik. gene gün son zütümüze baka baka sabahı olmayan gece için evin yolunu tuttuk.

sonra hoca geldi en önden tanışmaya başladık. bizim arda başladı
a:ağkadaşlağ meğhaba ben ağda ağslan. on döğt yaşındayım. tuğgut özalda otuğuyoğum...
bir kaç kendini bilmez huur kız kikirdemişti ama çocuk bozulmadı pek biliyordu kendini. o yönünü sevdim. efendi de bir çocuktu. sonra bana geldi sıra.
k:merhaba hocam burak... adım. 15 yaşındayım şurdan geliyorum tırı vırı.
hoca:sivil gelmişsin ama yine de pek uygun değil
k:aşağıda uyarıyı aldım zaten hocam sağolun ikincisi için dedim.
bence ters birşey demedim. eğer tokat yediğimi gören varsa kendimle taşak geçim de çok konuşulmadan ben kendimle barışık olduğumu gösterim mesajı vermek istemiştim. hoca içerlenmişti biraz.
h:ters bir çocuğa benziyorsun burak anlaşabilecek miyiz seninle.
k:tabi hocam neden anlaşamayalım
h:tarzın da asi rapçi gibi de (komik geldi kendi dediğine güldü)
ben donuk kalınca uzatmamak için sıradakine geçti. minnak bir tane kız vardı asya. ona sıra geldi. yanında da kendine aykırı baya kilolu bir çocuk vardı. onla oturmaktan rahatsız gibi hareketler yapıp duruyordu kendini beğenmiş huur çocuğu. kız kendini tanıtınca rengi belli olmuştu olayın. özel okul çıkışlıydı ve bizi hiç sevmeyeceğini her cümlesinden belli ediyordu. okuldan da gıcık aldığını belli etmişti ama kaliteli bir anadolu lisesi olduğundan ailesi göndermişti belli ki. kolejli fallik. kızı beğenmiştim fallik desemde.

gittik yanlarına önce biz tanıştık sonra yunusla kızı tanıştırdık. sanki birbirmizi çok tanıyoruz ya dıbına koyim salakça bir eylem yaşandı. kızın adı esraymış. sonra dönüp ben kızla bsg de yunusla tanıştı. döndüm ben yunusla tanıştım sonra. çok basit bir şakaydı ama kızlar bayıla bayıla güldüler buna. içimden de diyorum bu tanışma şekli izlediğim bir gangbang ferresinu anımsatıyor ama çıkaramadım bi türlü hangisiydi.
ben bsg yi baya bi beğenmiştim. kız gerçekten güzeldi. esra da işte... esranın amı vardı.
bsg bana sevgiliymişiz gibi davranıyordu ben de ona göre muhabbet ediyordum. bi yarım saat kadar ben bsg esra ve ben bsg yunus sohbeti döndü. esra belli ki yunustan bir hareket bekliyordu. yunus da belli ki yapsa yapsa nah hareketi yapardı. ya dıbına koyim bir insan birini beğenmediğini en fazla bu kadar belli edebilirdi. ikisini hiç bir sohbette birleştiremeyince bsg pat diye atladı yunusa direkt kendini tanıtacak sorular sordu. ben de o arada düşünmeye başladım ciddi ciddi ne ferresi diye. kafa takılır ya hani bulana kadar çıldırırsın. onu yaşıyordum.
birkaç dakika sonra
bsg: esrayla niye hiç konuşmuyorsun? senin için geldi. bence birbirinize yakışırsınız. çekingen misin yoksa?
böyle düzlü sorulu cümlelerle saldırınca yunusun ayarlar bozuldu. kendini sandalyeden toparladı. kolunu molunu düzeltiyor gömlek giymiş gibi. halbuki yaz günü tshirtleyiz.
başladı saydırmaya canım kardaşım
y:birinden hoşlanınca ne yapacağını bilemezsin ya hani. nasıl desem... hani bir gülüşü olur. bir gamzesi olur. bir bakışı. bir konuşması. yürüyüşü olur seni alır senden. veya kullandığı kendine has kelimeleri çok hoşuna gider ya hani.
bsg ve esra yunusun şairane cümlelerini dünyanın en güzel masalını dinler gibi dinliyorlar. harbi adam sabahtan beri sustu sustu en son tem yumrukla indirecekti rakibini. ben de şaşkınlıkla dinliyorum. lan her gün hocalara felç taklidi yapan birbirmizi pandiklediğimiz okuldan çıkınca cips yiyerek otopsi videoları izleyen yunus neler diyordu.
... kelimeleri çok hoşuna gider ya hani. ( lan bitir artık şu paragrafı yunus yap hamleni)
y:işte ben esranın hiçbir şeyinden hoşlanamadım. kusura bakma esra dedi dönüp kıza

demek ki böyle bir şok geçirmem gerekiyormuş o an hatırladım. czech gangbang idi düşünüp durduğum ferre

okulda toplandık arkadaşlarla yunus salih ahmet ben bizim ekip genelde böyleydi. salih dedi gel konuşalım seninle dedi. turlamaya başladık okulu.
s:naptın kanka aramız iyi mi?
b:iyi salih hanginize inanacağımı bilmiyorum ama iyi. bu olayı unutacaz
s:hala çıkıyor musunuz durumlar nasıl?
b:iyi kanka birlikteyiz mutluyuz. seninle birdaha hiçbir şekilde buse hakkında konuşmicaz arkadaşlığımız bozulmasın istiyorum ama benim için durum bu
s:tamamdır kanka kapattık konuyu

ama salihi her görüşüm beni hem salihten hem buseden soğutuyordu. o olaydan sonra kıza da samimi olamadım eskisi gibi. ama salih biniyle aynı sınıftayız her anımız birlikte o yüzden kendinden soğumama hayat şartları çok izin vermiyordu. bu haftayı da okulda arkadaşlara şaka yollu pandik ve dayak atmalı hocalardan dayak yemeli geçirdikten sonra haftasonu geldi yine.
buseyle buluştuk dersanede kız ayık amk anlıyor soğukluğumu ona göre o da biraz soğuk. belki de o da soğumuştur benden bilinmez. yine beraber takılıyoruz dersanenin güya imrenen çiftiyiz bir nebze hocalar bizi biliyor. ikimizinde sünnetlik gibi kıyafetler giymesinden göze batan ve sevilen sevgilileriz yani. bu da ister istemez bizi dersaneye reklam ediyordu.
açıkçası üçüncü hafta da çok birşey yaşamadık hatırladığım kadarıyla rutin sevgili dolanmaları iyi geceler aşkımlı mesajlar
. çok iyi hatırlıyorum 28. gündü. ikimiz de birbirmizden uzaklaşmışız artık hissediliyor o mesafe. buse yanıma geldi ve ayrılmak istediğini artık sevmediğini söyledi beni. o an tepki verememektense doğru karar verdiğini söyleyip tersledim. ilk ilişkim böyle bitti. ama akşamları bilirsiniz sıkıntılar birikir birikir akşam oturur içinize. günlerce uyuyamamıştım. sanırım terkeden o olduğu için vazgeçemeyen ben olmuştum. sonrasında kendimi avutmak için sürekli şunları düşünür oldum: sen bu kızla niye çıktın osmanı züt etmek için. emeline ulaştın mı? evet. artık sevgili deneyimin var mı? evet. eskisi gibi olmamaya söz verdim kendime ve açılmıştım gerçekten de. dersanede göze batan çifttik ya artık millet beni biliyordu. yolumu dersaneden yapmaya ve kızlarla takılmaya başlamıştım

kanım dondu dıbına koyim. çünkü kız üzerinde yılan varmış gibi kaskatı kesilmiş kıpırdamıyordu.
bsg ye döndüm. cidden şunu dedi ya bana
'burak birşeyler yap'
yunus kızın boynunda dili gezdiriyor elleriyle göğüslerini avuçluyordu bu arada. bazen de dilini kulağından içeri sokuyordu ve kulak memesine ısırıklı öpücükler bırakıyordu. zütveren ferre filminde olduğuna inandırmıştı kendini çünkü öyle güzel kaybetmiş zütü başı. biradan falan değildi yaptıkları.
bunları izlerken düşündüm düşündüm en makul nasıl bozabilirim o olayı bulamadım. adam has kankam bozmak olmazdı sonra giberim diye bir his nüksetti içimden.
k:öhh dıbına koyim napıyon içtiğimi kusacam ya
y:ne var lan
k:kardaşımsın napıyorsun ya biraz konuşalım hadi yeter
y:sen karışma kızlar bayılır böyle yalanılmaya
bu arada bizi dinliyorlar hala aynı masa aynı mevkilerdeyiz. bsgye döndüm onaylamaksızın kafa salladı. esraya baktım kız tepkisiz kaldı. yunus buna bile gıcık aldı.
y:nasıl ya hoşuna gitmedi mi azmadın mı
e:yani yunus güzel de çok ulu orta
falan derken yine bir şekilde ortamı sohbete çevirdik züt zoruyla. ayrılırken ertesi gün akşam yine buluşacaz diye sözleştik dördümüz. yunusla ben hayvanlık yok bugün de sohbet edelim diye sözleştik. ve yine tuttuk o çamlığın yolunu

şimdilik iyi geceler yarın görüşürüz beyler gün içerisinde de fırsat buldukça yazacam

bu arada bayram vardı şeker mi kurban mı hatırlamıyorum hala. paraları topladık ve yunusun tanıştırdığı ve artık benimde arkadaşım olan bizden iki yaş büyük hakan pekekentiyle düşünüyoruz ne yapalım diye.
yunus o gün iptal olmuştu büyük ihtimal günler sonrasında kızlarla buluşacağımızı düşünüp şimdiden otuz bir antrenmanlarına başlamıştı.
hakan:kanka boş boş durmayalım bir fikrim var
ket:söyle dinliyorum
h:sen milli olmadın dimi
(yaş 14 daha dıbına koyim)
k:yok kanka olmadım fırça badana falan yaptık ama ...
h:tamam tamam karıya gidek hadi bu parayla
k:ya gibtir et hazır değilim
h:bunun hazır olacak yanı yok olum gidecez gibecen bitecek
k:cidden yok istemiyorum (ciddiye bindikçe heyecan basmıştı)
büyük ısrarlar sonucu ikna etti beni pekekent ve aradı kadını. evi yarım saat yürüme mesafesi cebimizde tam karıya göre para var. yürüyerek gitmeye karar verdik

ben ciddi ciddi bsgye aşık olduğumu düşünmeye başlıyordum. sınav zamanı yaklaşıyordu ama gibimde bile değildi. her akşam uyumadan gördüğüm son şey olsun diye onun fotoğrafına bakıp uyuyordum. hatta bir süre sonra duvar kağıdı yaptım en sevdiğim fotoğrafını. okuldakiler gördüklerinde sorardı güzel kızmış sevgilin mi diye. yok eskiden sevgilimdi hala seviyorum ama derdim. lan sevmeye başladım kızı yokluğunda amk.
sınav zamanı artık gelmişti. biz erkekler çok iyi anlaşan 8 10 kişilik bir ekip kurmuştuk. benim ingilizcem iyiydi bir tek. diğerlerinin nerdeyse hepsi kötü amk. liseye geçene kadarmış herkesin olayı. sonrasında züt baş dağılmış toplayamadık. neyse ki bizim basketçi yusufun beyni hala derslere çalışıyordu da planlamamızı yapmıştık. yusufla ben en arkanın bir önünde oturduk. arkamıza alperenle çağatay. önümüzde hasanla zeyd. sol tarafımız pencere sağ tarafımızda da son ittifak erk ve diğer yusuf.
benim dünya gibimde değildi o yüzden zütüm yediği için yusufun yanına oturmuştum. ben 10 tane küçük kağıt hazırlamıştım. sınav matematikti on soru klagib. yusuf çözecek ben de öne arkaya dağıtım işini yapacam. lojistik bende yani. başladı yusuf çözmeye bende kağıtları öne veriyorum ordan alıp arkaya veriyorum ama yan tarafa bizim beceriksiz korkaklar veremiyor. napim dıbına koyim pencere kenarındayım ben mi uzanim oraya da. ben dört kişinin lojistiğini yönetirken yandan bana sövüyorlar. senin dıbına koyim hadi gönderin cevapları diye. o arada süre iyice azaldı ben de artık tüm cevap kağıtlarını topladım kendi sınav kağıdıma geçirmeye başladım. erkle yusuf artık sesli sövüyorlar dıbınıa koyim sizin de planınızında diye.

sıyırdım sol kolumu. napacağımı da bilmiyorum düşündüm. o siniri kimseden çıkaramadım lan ben. dondum bir an. yapıştırdım kestim kendimi. kestiğimi sandım yani. bekledim birkaç saniye hiçbir tak yok. giberim böyle jiletin de dıbına koyim herşey bana yokuş yapıyor lan bugün diye daha da sinirlendim. tersini çevirdim jiletin sivri tarafını. yavaş yavaş bastıra bastıra kestim. beyler belki manyak diceksiniz belki o anın pgibolojisi o acı beni rahatlatıyordu keserken. sinirimi kendimden ve ömür boyu iz kalacak kolumdan cıkarıyorum ama o an olan sinir krizim yatışıyordu. koluma baktım tabiri caizse am gibi yarılmıştı ufaktan da kanıyordu. kanı görünce geri kapattım kolumu. kanı görmek ve acı çekmek rahatlatmıştı beni.
tuvaletten çıktım derse girecez birazdan sınıfa doğru gidiyorum. bir an farkettim ki tanımadığım bücürler ve yaşıtlarım bana bakıyor tip tip. anlamadım nolduğunu. sınıfın kapısının orda bizim yavşak elemanlarla laflaşayım da kafam dağılsın dedim. beni gören boş boş bakıyordu amk. noldu lan muallakler dedim. bir tanesi hiçbirşey demeden gitti yanımızdan. o arada arkadaşlar söyledi olum kanıyorsun lan iyi misin dedi. ben de düşündüm. okul ikincisi olan aklımı gibsinler benim kanattın kendini eyvallah gizlemeyi bil bari beceriksiz salak. tabi o giden çocuk boşa gitmemiş. buseye haber vermeye gitmiş. bir dakika geçti geçmedi buse bağıra çağıra aynı anda ağlayarak bana koşuyor. (dıbına koyim feryat figan ağlarken ilk defa gördüm kızı soğudum ne iğrenç feryat ediyordu öyle) burak noldu sana diye sarıldı bana sımsıkı ağlıyor