Ben Oğuz. Sizlere başımdan geçenleri anlatacağım. Keşke olmasaydı demiyorum bu olan olaylar bana tecrübe kattı. 2011 yılıydı. O uğursuz Mayıs ayı. Bahar nerdeyse daha gelmemişti. Yaza az bir süre kala gök gürültülü yağmurlar yağıyordu. Okula gidiyordum. Okuldan da eve gidiyordum. Hayatım sürekli bir monoton içerisindeydi. Akşam vaktine az bir vakit kala kerahet dediğimiz o vakitte arkadaşım Yusuf'tan bir mesaj geldi telefonuma. "Oğuz çabuk buraya gel ben arka mahallenizdeki parkın ordayım." Mesajda bunlar yazıyordu. Acaba ne oldu Yusuf'un başına kötü bir şey mi geldi. Neden böyle bir mesaj attı diye şüphelendim. O tedirginlikte montumu giyip arka mahalledeki parka gitmek üzere yola çıktım. Hava yağmurluydu. Elimde şemsiye yürüyordum. Parka varınca Yusuf'a " Ne oldu oğlum neden çağırdın bu vakitte" dedim. Yusuf korkuyordu. Bana bakarak anlatmaya başladı. " Enver'i biliyor musun o artık öldü" dedi. Nasıl öldü oğlum başına ne geldi ki dedim. O da bana " Ya bunlar aralarında ruh çağırma rituelleri yapıyorlardı Enver'i arkadaşları öldürdü. Şeytana kurban ettiler" dedi. Hangi arkadaşları dedim. "Sınıfındaki arkadaşları dedi." E polisi arasana oğlum neden bana diyorsun dedim. Polis Enver'in kalp krizi geçirdiğini biliyor işin aslı farklı dedi. Bizim elimizden ne gelir ne yapacağız dedim. Arkadaşlarının katıldığı bir ayine katılmamı istedi. Ben ilk başta reddetsem de Enver'in katilini bulmak için bu ayine katılacaktım..