Melatonin üzerine bilinç adına bir röportaj. Biyokimya uzmanı Dr. Süreyya Şahinoğlu:
- Bize melatonin ile ilgili genel olarak neler söyleyebilirsiniz?
- Son yıllarda hakkında daha fazla
konuşulan ama fazla popülerleşmemiş
bir hormon “melatonin”. 1950’lerin
ikinci yarısında bulunmuş, beyindeki
pineal bezden salgılanarak vücuda
yayılıyor. Ayrıca mide-bağırsak sisteminde salgılanıp orada da etkili
oluyor. En önemli özelliği vücudun
biyolojik saatini ve ritmini ayarlaması.
Yapılan araştırmalarda bulunan
özellikleri konunun uzmanlarını dahi
şaşırtmaya devam ediyor. Melatoninin kanser tedavisinden yaşlanmaya karşı
ilaçlara bir dizi alanda mucizevi etkileri
gözlenmiş. Anti-aging ilaçlarda kısıtlı
kullanımına karşın, kanser tedavisinde
henüz bir kitlesel tedavi yöntemi haline
gelmemiş. Ancak konuyla ilgili çalışmaların çokluğu, bu konuda da çok
kısa sürede gelişmeler olacağını işaret
ediyor.
- Şaşırtıcı özellikleri biraz açabilir miyiz?
- En önemlisi, 1993 yılında bulunmuş
olan antioksidan özelliği. Ayrıca yağda
eriyebilme özelliği vücudun tüm
hücrelerine kolayca yayılmasını sağlar.
Bu da antioksidan niteliğini
güçlendiriyor.
Farelerde yapılan deneyler sonucu
meme kanseri ve bir tip karaciğer
kanserinde melatoninin kanser
durdurucu etkisi saptanmış. Yapılan
araştırmalara göre gece vardiyası
çalışanlarında meme kanseri çok yüksek oranda ve bu kişilerin kanında
melatonin düzeyi çok düşük saptanmış.
Ek olarak tansiyonu düşürdüğü, mide-
bağırsak sisteminde ve kemikler
üzerinde koruyucu etkisi olduğu,
osteoporoz’u durdurduğu, bağışıklık
sistemi üzerinde uyarıcı etkisi olduğu
ve uykuyu sağlayıcı özellikleri bilimsel olarak saptanmış. Uyku bozuklukları,
mevsimsel afektif bozukluklar, bipolar
afektif bozukluklar ve major
depresyonlarda kullanılıyor. Serbest
radikallere bağlı sinir hasarının
görüldüğü kimi sinir sistemi hastalıklarında (Alzheimer hastalığı, ALS
gibi) melatonin seviyesinin düşük
olduğu bulunmuş.
- Vücudumuz nasıl melatonin üretiyor?
- Bu hormon akşam saat 21.00’den
itibaren, gece boyunca karanlıkta
salgılanıyor. Saat 24.00’den sonra ve
özellikle 02-04 arası maksimum
seviyeye ulaşıyor. Melatonin seviyesi
düştüğünde de uyanıyoruz. Salgılanması gözün algıladığı ışık ile
ilgili.
Çocuklarda melatonin kanda çok yüksek
ve bu ergenliğe doğru ve sonrasında
giderek düşüyor. Melatoninin ergenlik
başlangıcında da önemli bir rolü var.
Yaşlanma süreçleriyle yakından ilişkili.
Nitekim Çin ilaçlarının bir çoğunda, özellikle yaşlanmayı geciktirici ilaçlarda
kullanılıyor, doğu tıbbı bunu çoktan
kullanmaya başlamış.
- Melatonin bir kaynaktan alınıp takviye yapılabiliyor mu?
- Evet, bunun için kimi ilaçlar var. Ancak
en iyisi doğal yollarla almak diye
düşünülüyor. Öncelikle sağlıklı bir uyku
düzeni ile melatonin salgınızı
arttırabilirsiniz. Ve ek olarak kimi
gıdaları tüketerek... Melatonin bizim zaten sık tükettiğimiz ceviz, siyah çay,
domates gibi gıdalardan alınabiliyor.
Bunun yanı sıra, yer fıstığında var;
rezenede, anasonda, kuşkonmazda,
brüksel lahanasında da çok miktarda
melatonin bulunuyor.
- Öncelikle sağlıklı bir uyku düzeni, dediniz. Işık konusunda ne diyeceksiniz? Mutlak karanlıkta mı uyumalı? Yapay karanlık anlamlı olur mu?
- Bu konuda farklı görüşler var. Ama
tamamen karanlıkta uyunmasını
tavsiye edebiliriz. Uykunun uzun olması
da önemli. Ama asıl kritik faktör ışık. Yapay karanlık konusuna gelince,
vücudumuzun gece-gündüz ritmini
bozmamak gerekiyor. Zaten melatonin
bu düzeni sağlıyor. Melatonin ışığa karşı
duyarlı dedik, ışık uyarısı melatonin
salgılanımını durduruyor. Örneğin körlerde bu uyarı yok ve melatoninleri
düşmüyor. Öte yandan kanserin
körlerde daha az görüldüğünü de
biliyoruz. Gece çalışan kimi meslek
gruplarında kanser oranlarının fazla
olması da aynı durumla ilgili.
Şundan bahsetmek istiyorum. Dünya
Sağlık Örgütü, 1986 yılında şunu
saptamış: Dünyadaki kanserlerin yarısı,
dünya nüfusunun 5'te 1'lik
bölümünde görülüyor. Burası da
endüstrileşmiş, yani çok fazla ışığa maruz kalan bölgeler.
http://www.cumhuriyet.com...i_igibtan_uzak_durun.html