/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +2
    Çok ufak yaşlardayım 7-8-9-10 bunlardan biri .O zamanlarda iki arabanın yan yana geçtiğini görenlerin hayretler içinde kaldığı dar sokaklarda, yıllandıkça beyazlaşmış "2" seçimde bir dökülen asfalt zemine sahip ANADOLU MAHALLESiNDE çok fena futbol oynuyorum. Mahallede fizik kurallarına aykırı artistik hareketler benden soruluyor. Bazı sabahlar çocuklar bir kaç figür öğretirim umuduyla , 500 binlik plastik kames toplarıyla kapının önünde bekliyorlardı. Eskiden Murat koyimde tur at yoktu tabii. Bana, kıvrak zekam ve ince bileğimin akıl almaz birleşiminin sonucu , ayakta alkışlanacak futbol oyunumdan ötürü "Muradona" derlerdi. Muradona efsaneydi. Muradona kurtarıcıydı. Muradona umutdu, mahallenin alnının akı gönüllerde taht kurmuş ve uzun yıllar oturmuş allahın bir lütfu, yukarıdan üstüne yaşlı teyzeler tarafından maşrapa ile su dökülmeyen tek futbolcuydu. Sokağa ismimin verilmesi fikri ,yaşlı teyzelerin beş çayı dedikoduları arasında, cinsel içerikli dedikoduların arkasında ikinci sıradaydı.Bir gün, asfalt zemin yüzünden altı kayganlaşan ve mükemmel oyunumu etkileyen, eskiyen ayakkabılarımı yenilemek üzere Anadolu ilköğretim Okulu taraflarında bir dükkanda yapılmış, dökme, yüzde yüz plastik, fırıldak çevirmek için kullanılan beyaz kaytan bağcıkları olan bir krampon aldım. Ayakkabılarımı almaya giderken, bir önceki gün aldığım, çok iyi hatırlıyorum 11 numaralı fenerbahçe formamı giymiştim. Bunun sebebi de kramponcunun hoşuna gitmesini ve indirim yapmasını sağlamaktı. Tabi orası Anadolu Mahallesi, esnafların 45-50 kelimeden ibaret kelime haznesindeki kelimelerden biri kesinlikle indirim değildi. Ayakkabılarımı aldıktan sonra bizim sokağa geldiğimde ilk işim bakkal Memet amcadan, hala krem peynirler arasında favorim olan süter marka dilimlik üçgen peyniri, sıcacık olan pide ekmek arasına sürüp, Memet amcanın koltuğuna koyduğu ve üstüne oturup her gün yüzlerce kez osurduğu gazetelerden bir sayfa koparıp, sararak yedim. Yemeğimi yedikten sonra sokakta beni bekleyen, saygıyla karışık hayranlıkla bakan arkadaşlarımın yanına gittim ve maç başladı. Tabi sahamız sokaklar olduğu için kalelerimiz de içinde bazen sulu çöp olan ve devrilince her tarafa iğrenç koku yayan çöplüklerdi. Ayrıca çöp suyuna girdikten sonra bile hala kafa vurduğum top, bugün ki incin ve pis olma durumumu açıklayabilir. Neyse maça dönelim. Maç başladı bende her zaman ki olağanüstü performansımı gösteriyorum. inanılmaz hareketler, goller ve ara pasları derken maçın ortalarında , o zamanlar Anadolu mahallesinde tıpkı harleyciler gibi gezen fakat altlarında yere sıfır, koltuksuz, egzoz kapakları olmayan mobylette den çıkarmışçasına kardımdan gurultular ve bir kadının 6 kilogramlık bir doğum gerçekleştirirken çektiği gibi acı sancılar başlamıştı. Sanırım maçtan önceki gün yediğim bol yağlı patates kızartması dokunmuştu. Maç sırasında ara ara osurarak bu sancılarımı geçiriyordum fakat bu yeterli olmuyordu sürekli osuruyordum sürekli sürekli sürekli … Maçın sonlarına doğru sancım dayanılmaz hale gelmişti artık hissizleşmiştim. Orta sahada top beklerken yeni bir sancı dalgası gelmişti ama bu sancı diğerlerine hiç benzemiyordu.Bu sancı beni esir almıştı. Beynimin sinirlerle aldığı sinyalleri gerekli bölmelere zütürerek sağladığı hareket kabılıyetımı sanki miğdemdeki sancı gerçekleştiriyordu.En sonunda dayanamayarak allah ne verdiyse ıkınıp, dehşet verici sesi ve kokusuyla mahallemizin ortasına foşur foşur sıçmıştım.Şortumdan akan dışkılarımın bana gülümseyerek ayak bileğime doğru yol almalarını izlerken ,mahalleli beni dışlamış ve hor görmüştü.Bu saatten sonra top oynayamazdım, oynamadımda…
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +2
    Kör oldum
    ···
  3. 3.
    0
    aga okuyamadım ama güzel hikayeymiş
    ···