1. 1.
    +1
    sabah 8 suları idi. işe gitmek için kırmızı ladama bindim, gözlerimi avuşturdum kontağın deliğini zar zor bulup bir hamlede kökledim. debriyaja basıp kontağı çevirirken aynı zamanda gaza arka arkaya bastım 5-10 teklemenin ardından çalıştı benim kızım. artık gidebilirdim, ama durun bir sorun var! ön cam buğu olmuş torpidodaki bezle sildim ve yoluma koyuldum. yaklaşık bir 10 15 metre sonra araba silkeledi ve durdu. otobüste fortlanan 18-19 yaşlarındaki bir kızın, fortlanırkenki yüz ifadesini yüzüme takınıp arabadan çıktım. bunu düşündüğümde zaten gibim kalkmıştı. hemen çekiciyi arayıp kendimi tamircide buldum. yaklaşık yarım saat muayene ardından içtiğim 4 bardak çayın şişkinliği ve kalkan gibimin inmesinden dolayı ağrıyan karnımla tamircinin yanına gittim. yüzü gözü yağ olmuş, önce alnını silip ingiliz anahtarını yere attıktan sonra diferansiyel bozulmuş abi dedi yandaki masaya çıkardığı parçayı göstererek. dönüp gösterdiği yöne baktığımda ise, gözlerimden birbiri ardı sıra yuvarlanan gözyaşlarımı giderecek bir şey görüyordum...
    ···
  2. 2.
    +1
    ···
  3. 3.
    +1
    artık her şey daha anlamlıydı benim için. renkler daha parlak, sesler daha canlı idi adeta baktığım her yerde papatya açıyordu. aydınlanmıştım. yok hayır, aşık olmuştum. di-fe-ran-si-yel. ihtişama bakın! o an istemsizce bir daha söyle dedim. tamirci efendim abi? dedi ben de yok bir şey diyip geçiştirdim. benim parlak yannanlım, abi ben bir tuvalete gideyim sonra hallederiz senin diferansiyeli dedi. ah be kırmızı önlüklüm, ah be yarım saçlım sen nereden bilecektin bu cümlenin beni kudurtacağını. o an, ihtişamlımı, diferansiyelimi, alıp kaçmak istedim uzak diyarlara. ama zaman yoktu şu 3 dakikalık zamanı çok iyi değerlendirmeliydim. hemen etrafıma hakeme itiraz eden futbolcu tarzı bir bakış atıp kimsenin olmadığını onayladıktan sonra, belime bol gelen kumaş pantolonumu bir çırpıda indirdim. yağ olmasın diye çıkarım köşeye fırlattım. diferansiyelimi elime aldığım gibi, anında, hiç beklemeden löp diye birden soktum zütüme. adeta sihirbaz gibi. kimse göremezdi o hamlemi. fırlattığım pantolonumu geri alıp giydikten sonra ustayı gördüm uzaktan. bana bir bakış attı anlamış mıydı acaba? e abi diferansiyel nereye gitti? dedi. ben de diferansiyel mi? o da ne hiç görmedim gelmedi buralara nereden bileyim dedikten sonra aykırı koşmaya başladım bayıra. sizce anlamış mıdır çok korkuyorum kızımı alamayacağım diye?

    not: diferansiyel hala içimde.
    ···
  4. 4.
    +2
    iki gün sonra gittim yine uludağ yolundaki tamirciye arabamı teslim almak için, adam abi sen geçen gün neden koşarak kaçtın ben anlayamadım dedi. ben de onu beynimin kıvrımlarına sıkıştırarak geçiştirdim lafı. çok zekiyimdir, adam ne diyeceğini gözünden anlar hemen yapıştırırım cevabı. adam bana afallamış bir şekilde bakarken bir soru fırlatıverdim kafasına. üniversite cevap kitapçığı. adam ne oluyor demeye kalmadan bana egzoz borusunun halatını bi koydu yere çarpmamla dişlerim dökülüyodu az daha zor topladım. neden vurduğunu da anlamadım huur çocuğunun tek amacım biraz konuyu değiştirmekti. neyse ordan arabamı alamadan çıktım taksi durağına gittim. bir tane taksi duruyodu durakta o da kartal. tam binicektim ki adamı gördüm içerde taksici midir bilmem ama bence çaycıydı, eli apış arasının oraya gitmiş yukarı aşa oynuyodu. bir iki dakika izledikten sonra direksiyona beyaz beyaz bişeyler aktı ama sanki tazyikli su sıkar gibi. adam doğruldu, aldı bir bez parçasını o beyaz sıvıyı direksiyona yedirdi bir güzel. sanırım direksiyonun kaymasını önleyen bir sıvı.
    ···
  5. 5.
    +1
    faber castel silgim giblenmezsen yazma diyor ne yapayım?
    ···
  6. 6.
    +1
    iyice direksiyona yedirdikten sonra beni gördü. çok güzel saklanırım ben istemesem kimse bulamaz beni. hiç bir şey olmamış gibi arabadan çıktı buyur gardaş dedi. ben hemen konuya girmek için, o direksiyona sürdüğünüz sıvı neydi sanırım direksiyon kaymasın diye sürdünüz ben de de kırmızı bir lada var, kızım o benim söylerseniz ben de alayım aynısından. dedim. adam kızardı cevap bile vermedi bana öküz. çaycı işte, ne yapacaksın sana bir soru sorduk demi cevap versene. neyse senden de öcümü alacağım gün gelecek. bindik taksiye evi tarif ettim gidiyoruz. arabada nasıl desem, şöyle mayhoş bir koku var. aynı taşaklarımın kokusu gibi allah allah dedim anlayamadım açıkçası nedenini.
    ···
  7. 7.
    0
    ···
  8. 8.
    0
    yarım saat sonra vardık esentepeye. inerken buna binlik olsun diye kapı kolunu kırdım, kapıyı da acayip sert çarparak kapattım. açık olan camından içeri kopardığım parçayı, sen bana cevap vermezsin ha dıbına kodumun ayısı diyip fırlattım, yüzüne geldi. çaycı, torpidodan çıkardığı ingiliz anahtarıyla kulağımın altına biraz da boynuma gelecek şekilde geçirdi sonra zaten bayılmışım, annemler eve almış beni tokatlayarak uyandırdılar. ne ne ne ne oldu bana? diyebildim sadece olayın şokuyla. annem, oğlum arabanın kapı kolunu ne diye kırıyorsun, geri zekalı mısın sen? dedi. bu annemi de anlamıyorum. işe gidiyorum olum senin işin yok ki nereye gidiyosun diyo. güya işe gidiyorum diye karşı ormandaki karınca yuvasının yanında yere garip garip şekiller çiziyomuşum. deli bunlar bence.

    not: çaycı neden taksi sürüyodu anlamadım.
    ···
  9. 9.
    0
    ertesi gün erkenden kalkıp annemin dediği karşı ormandaki karınca yuvasına gitmeye karar verdim. sabah 2 buçuk gibi kalkıp koyuldum yola. erken kalkıcam diye sanırım çok geç kalkmışım hava kararmış. karanlık, pek bişey de göremiyorum, birden önüme köpek çıktı ilk başlarda havladığında biraz korktum ama sonra hayvanın anlayacağı dilden konuşmam gerektiğine karar verip, ben de havlamaya başladım. sağolsun, anlayışlı bir köpekmiş zorluk çıkarmadı ben de yürümeye devam ettim. bu arada yürürken de boş durmam hiç. sokakta yürüyorsam kaldırım taşlarını sayarım hep. bunlar da gerekli, beyin jimnastiği yapıyoruz arada. hiç bir zaman boş durmamamalı insan. tabi şimdi ormana gidiyoruz, toprak yol önce burda hiç kaldırım taşı olmadığına şaşırdım ama eve gidince sağolsun babam açıkladı neden kaldırım taşı olmadığını. ben de kaldırım taşı yoksa, bütün taşları sayarım dedim, gideceğim yere kadar 1.657.892 tane taş vardı inanabiliyo musunuz? haliyle uzun sürdü saymak o kadar uzun sürmüş ki hava aydınlanmaya başladı. saatime baktığımda, 6 yı gösteriyordu. buna bir anlam veremedim ama heralde güneş o gün yanlış doğmuştur. olamaz mı insanlık hali geç kalınabilir.
    ···
  10. 10.
    0
    geldim beyler. bir kaç gün tatil yapayım dedim liseli kızların ask.fm'ine girip bakire misin sorusunu yönelttim artık çok iyi ve motiveyim dinlerseniz ben ve 3 lü priz yazmaya devam edeceğiz.

    not: en iyi takipçim 3'lü priz.
    ···