-Hanımefendi biliyorum,zor bir durum ama eğer bize yardım ederseniz kocanızın katillerini daha kolay yakalabiliriz..
Odamdamdan yükselen ağlama sesi biraz olsun duruldu.
-Bakın Fatma hanım kocanızın husumetli olduğu birisi veya birileri var mı yada ne biliyim anlaşamadığı, borçlu olduğu biri falan?
+yok... hic kimse yok...
kadının ağzından bu kelimeler zor dökülmüştü fazla üstüne gitmek anlamsız olurdu acısı çok tazeydi.
-Peki Fatma hanım arkadaşlar sizi evinize bırakıcak...
Kadın odadan çıktıktan sonra dosyalara gömülüp Erhan Adıgüzeli araştırırken bir isim dikkatimi çekti Cemil Kumlu. Namıdiyar Sipsi Cemil. Esnafları haraca bağlayan itin teki. Asayiş şubenin bir türlü kanıtlayıp içeri tıkamadığı meşhur Sipsi Cemil ve adamlarıyla 2ay önce sokak ortasına tekme tokat birbirlerine girmişler. Cemil beni iyi tanır zamanında onunda az kuyruğuna basmadım. Bir ziyaret etsek iyi olucak anlaşılan.

Up up up

Up up up

Up up up

Güzle hikaye, şefim (!)

Numarani Verde bi olay oldumu arariz rez

Cemilin buz gibi odasında bağıra bağıra konuşuyordum:
-Cemil niye öldürdün lan adamı ? Niye taktın adamın dalgasına bıçağı ? Sana mı hallendi lan herif?..Amacım onu sinirden cıldırdıp merkeze alıp daha rahat tepesine binmekti ama işin huur olduğu için oda rolünü iyi oynuyor.
+Yok başkomiserim. Aramızda ufak bir alıcak-verecek davası vardı.Onu almıştık Erhan kardeşimizden.Biz neden öldürelim adamı?
-Ulan adamı sokak ortasında haşat etmişiniz 2ay önce, diye lafa girdi Cenk.
+Yok komiserim ufak tatlı sürtüşmelerdi onlar. Hallettik zaten.
-Cemil bak sana ben bir sürtünürüm zevkten dört köşen olursun.Ben asayiş subeye benzemem sıkarım addıbının tekinin kafasına bu Cemil bini öldürmüş adamı derim sokarım mapusa.. Gerçekten sinirlendigimi görünce geri vitesi taktı.
+Oğlum oradan su getir başkomiserime.Ya Yekta başkomiserim bi sakinleş hele.
-istemem lan suyunu.Sen adamı niye öldürdün onu anlat.
+Elinizde bir tane kanıt yok gelmiş beni sıkıştırıyosunuz başkomiserim.2ay önce ufak bi mevzu vardı kapandı gitti. zaten olmüş Allah rahmet eylesin .Benim bi alakam yok...

Up up up

Up up up

Up up up

-Başkomiserim bıraksaydın ağzını yüzünü kırsaydım orda cemil itinin.
+Koçum elimizde delil yok adamı sıkıştırmaya gittik oraya öyle şey olmaz. ağzından bisey kaçırmadı Sipsi Cemil simdilik bir tak yapamayız herife.
-Haklısınız başkomiserim, simdi ne yapıyoruz.
+Erhan Adıgüzel'in evine gidicez.Şu Cemili birde karısına, annesine falan soralım.Önce yemek haneye inelim ben acıktım.
-Tamam başkomiserim..

Erhan Adıgüzelin evi Bursa Fransız Protestan Kilisesinin arka sokağındaydı. Bursa'nın en eski mahallelerinden biri. Zili çalıp beklemeye başladık. Cenk'in yaslandığı arabanın alarmı aniden ötmeye başlayınca Cenk irkildi ve reflex olarak "dıbına koyayim" diyerek kaymaya başladı. Beyaz sedan arabanın ciyaklama sesini apartmanın camından çıkan adam bize bakarak susturdi ve:
-hayırdır birader noluyor ? diye sinirli bir sesle bize doğru seslendi. Cenk bunun üzerine kemerine takılı olan polis rozetini çıkartıp adama doğru gösterip:
-yaslanıyorduk bağırmaya başladı araban bağırma lan ,diye adama cıkıştı. Bunun üzerime adam buz gibi kesilip "kusura bakma memur bey " diyerek kaçarcasına camda içeri girdi. Tüm bu olaylar yaşanırken kapıda çoktan açılmıştı. içeri girdik merdivenleri tırmanmaya başladık...

Ev 4üncü kattaydı. Yaşlanıyordum galiba soluğum kesilmek üzereydi. Kapıyı 2kez tıklattı Cenk.10saniye geçmeden 18yaşlarında genç bir kız kapıyı actı. Kimliğimi gösterip:
-Fatma hanım yok mu?diye sordum
+içerde buyrun, dedi incecik sesiyle. içeri doğru yürürken evin icinde okunan kur'an sesleri kulagımdan içeri dolmaya başlamıştı. Odanın kapısından içeri baktım. Bayanlar ölünün arkasından kur'an okuyorlardı. Fatma'yla göz göze geldik. Beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi. ağlamaklı ve titrek bir sesle
-Hosgeldiniz başkomiserim
+hosbulduk Fatma hanım. konuşabilcegimiz bir yere geçebilir miyiz?
-mutfağa geçelim buyrun...
Yuvarlak daire masanın etrafına oturduk 3kisi yanımda Cenk vardı. Fatma bize dönerek sizede pilav ve ayran ikram edeyim diyerek yerinden kalkmaya calışırken durdurdum:
-yok teşekkür ederiz merkezde yedik biz ama varsa bir suyunuzu alırım, dedim.
Fatma ardından mutfağın kapısında duran genç kıza seslendi:
-Nilay, memur beylere su getiriver, dedi.Kız kafasını sallayıp Fatmanın istegini yerine getirdi ve 2bardak suyu masaya koydu. Suyumdan büyük bir yudum aldım ve:
-Fatma hanım eşiniz hakkında birkaç soru sormamız lazım.
+Sorun başkomiserim.
-Cemil Kumlu hiç duydunuz mu bu ismi?
+Yok duymadım.
-2ay önce kocanızla sokak ortasında kavga etmişler. alıcak vericek davası sanırım.
+Evet baskomiserim 2ay önce eve ağzı yüzü kan icinde gelmişti ne oldu dedim, birkaç serseri işte deyip geciştirmisti zaten sinirliydi üzerine gitmedim fazla.
-Hic evinize geldi mi bu Cemil Kumlu ?
+Hayır başkomiserim. Zaten Erhan evde iş konuşmazdı.iş dısında gizlimiz saklimiz yoktu.
-Demekki varmmş eşiniz öldürüldüğüne göre, diyerek lafa pat diye giren Cenkten sonra kadın iki göz iki çeşme ağlamaya başladı. Cenk'e bi bakış attım anladı hatasını. Kadın toparlanınca
-Şu genç kız bize su getiren, sizin kızınız mı?
+Hayır başkomiserim bizim çocuğumuz yok.
-Peki kim bu kız?
+Nilay benim kumam başkomiserim, deyice şaşkınlık icinde kaldık Cenkle.
Evet başkomiserim kumam alt komşumuzun bize çok borcu vardı, işleri kötüye gitti adam ödeyemedi. Oturup konuştular imam nikahıyla onlan kızını aldı Erhan. Kardeşim gibi oldu Nilay iyi geçiniriz bir gibintimiz yok.
-Anladım Fatma hanım biz müsade isteyelim..

Odamda elektrikli ufonun yaninda ellerimi ısıtmaya çalışırken, Cenk:
-Başkomiserim bu devirde kuma almak vermek mi kaldı, hangi devirdeyiz?
+Valla demekki kalmış. Baksana normal gibi anlatıyor kadın bunu..
O sırada kapı tıklatıldı diğer Başkomiser yardımcım Serpil girdi odaya. Elinde tuttugu diz üstü bilgisayarı masaya bıraktı.
-Merhaba başkomiserim, dedi.
Serpil belki de polislik hayatımda tanıdığım en çalışkan polisti. Zeki ve ayrıntıları dikkate alırdı. ingilizcenin yanında Çince ve Almancayı ana dili gibi bilirdi. esmer,1.70boylarında düzgün bir kızdı.
+Merhaba Serpil, bişeyler bulabildin mi?
-isterseniz beraber izleyelim başkomiserim, dedi. Bilgisayarın ekranına yaklaşık 3ümüzde. Serpil kaydı başlattı.
Beyaz bir sedan Irgandı yolunun kenarına park etmiş bir sekilde duruyor. Arabanın arka tarafında yüzü karanlıktan belli olmayan bir adam bekliyor ve az sonra kameranın açısına Erhan Adıgüzel olduğunu tahmin ettiğim kişi giriyor. Karanlıkta Erhanın bile o an adamı seçemedigi belli oluyor ve adamı birden görünce 2adım geriliyor Erhan. Yüzyüze gelip konuşmaya başlıyorlar ve adam cebinden çıkardığı bıçağı Erhanın karnına saplıyor. Erhan yere yığılıyor ve bıçagı 3 kere daha saplıyor. Sonra yere bıraktığı bıçagı alıp Erhanın cinsel organına kuvvetli bir sekilde saplıyor. ardında bıçagı hızlıca yere atıp. Erhanı sürükleyerek cinayet mahalline doğru zütürüyor burdan sonra ikisinde kadrajdan çıkıyor.Bu sırada Serpil:
-Daha bitmedi başkomiserim.
tekrar ekrana bakıyorum. Adam koşarak arabaya biniyor ve arabayı hareket ettiriyor yerde unuttuğu bıçağın uzerinden geçerken lastik patlıyor. adam inip bıçağı alıyor ve patlak lastiğe rağmen basıp gidiyor."Adamın yüzünü seçememek kötü oldu " diyorum çocuklara.Ama Cenk heycanlı bir sekilde "bu o başkomiserim" diyor.
-Bu o baskomiserim, hatırlayın 1-2saat önce apartmanın onunde alarmı öten araba, markası tutuyor.
+Evet markası rengi aynı,ama o marka ve renkten sadece 1tane araba yok ki diyorum Cenk'e.
-Gidip bakalım başkomiserim, diyor heyecanlı bir şekilde. Hınzır herif çok iyi bir ipucu yakalamıştı. Eger doğruysa Erhanın katili komsu olabilirdi. Hemen arabaya binip Erhanın evinin önüne doğru yola çıktık.

Araba aynı yerinde duruyor. inip arabanın tekerleklerine bakıyoruz. Patlak yok lastiklerde.Ama 3 jant kapaklarına göre 1tanesinin daha parlak olması gözümden kacmiyor. patlayan lastik hangisi olduğunu bilmediğimiz için ön yargılı davranmak doğru olmaz. Cenk arabanın lastigine bir tekme sallıdı ve tekrardan arabanin alarmı ötmeye baslidı. Bunu duyan adam tekrardan sinirle cama çıkıyor ama bizi görünce siniri saman alevi gibi aniden sönüyor ve bozulduğu her halinden belli oluyor.
-Buyrun polis bey?
+Aşağı iner misiniz arabanın anahtarıyla birlikte.. Adam iyice kızarmaya başlamıştı -Tamam geliyorum komiserim, dedi..5dakika geçtikten sonra adam yanımızdaydı.
-istepne lastiginize bakabilir miyim? diye sorduğumda elleri birbirine dolandı. Titredigini belli etmemek için kendini sıkıyordu. Yavaşca bagajı açtı. Cenk'e dönüp
-Cenk çıkar şu lastiği bakalım, dedim.Cenk hızlı hareketlerle lastiği çıkardı. Evet lastik patlaktı. Adama döndüm,
-geçmiş olsun nasıl patladı lastik?
+sağolsun memur bey, gecen gün köye gidiyorduk, yolda ne olduysa patladı.Ölümden döndük kaza yapıyorduk bunun yuzunden, dedi titreyerek ve sakin olmaya çalışarak.
-allah korumuş Mehmet bey, sanki bıçak kesiği gibi bu.Sizi merkeze kadar alalım biz misafirimiz olun...

Sorgu odası dışardan daha soğuk diyebilirim. Konustukca agzımızdan çıkan dumanlar yavaş yavaş kaybolurken, adama izlettigimiz kamera kaydı bitti. Adam çaresizdi.
-inkar etmiyeceksim değil mi mehmet? Araba aynı, patlak lastik aynı bu delillerle bile seni hapise tıkarım.Ama bize yardım et,bende sana iyi halden yardım edeyim.
+inkar edecek birşey kalmadı başkomiserim.Ben taktım bıçağı Erhan huur çocuğuna. Zamanında kumar oynardım çok borcum vardı kumar masasıma gittim Erhandan istedim hali vakti yerindeydi. Verdiği parayla borcumu ödedim.Ama Erhana parayı geri odeyemedim.Bu da parayı ödeyemezsen kızını alırım dedi. Ağlaya sızlaya ikna ettik bizim kızı, verdik Erhan pekekentine.1sene ben geceleri 17yasindaki kızımın bağırma seslerinden uyuyamadım 40yasındaki adam kızımın üstüne cıkıp hayvan gibi gibiyordu başkomiserim. Dayanamadım şeytana uydum. Gittim o şerefsizin yannanına taktım bıçağı. Geberdi gitti..
odada uzun bir sessizlik oldu. Söyleyecek bir şey bulamadım. Cenk'in çenesinin titredigini gördüm en son. Adam tekrar konuşmaya başladı:
-Soylesene Yekta başkomiserim sen olsan ne yapardın ?...