/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +23 -6
    üniversiteden ayrılalı 4 yıl olmuştu. hayatımda değişik hiç bir şey bulamıyordum. evimde bütün gün oturmaktan sıkılmıştım. sosyalleşmek için istiklal caddesine çıkıp bir iki bara girip tanışa bilirsem bir iki kişiyle arkadaş olmak istiyordum. karar vermekte zorlanan biriyim tüm sokaklara 2-3 sefer girip çıkmama rağmen herhangi bir bara girememiş başıboş bir şekilde turluyordum. yorulduğumdan sanırım kendimi bir mekanın içine atıverdim. biranın hafif ve dikkat çekici olmayacağını düşünerek hayatta en gereksiz içki olarak gördüğüm viskiyi söyledim. mekanda tek başına oturan tek sap bendim. masaların hepsi arkadaş gruplarıyla doluydu. üçüncü kadehten sonra birebir arkadaşlık kurmama gerek olmadığını düşünerek sağ çaprazımda bulunan 6 kişilik arkadaş grubunun (4 kız- 2 erkek) masasına bira gönderdim. grup şaşkın bir halde bu ne içindi sen de kimsin der gibi aptal aptal suratıma bakıyorlardı. masalarına doğru gidip durumumu anlattım. 4 yıldır evden çıkmadığımı hayatımdan sıkıldığımı bir kaç arkadaş edinip vakit geçirmek istediğimi söyledim. beni aralarına kabul ettiler fakat kendimi sünepe gibi hissediyordum, küçülmüştüm acıyan gözlerle yüzüme bakıyorlardı. yarım saat sonra masadan ayrılmam gerektiğini düşündüm ve ayrıldım. kendimi taksimin kalabalığına bıraktım, yürüyordum. ama birden bir şey oldu o kalabalık midemi bulandırıyor kusucak gibi oluyordum. kendimi tenha bir yerlere atmaya çabalıyordum. yürüdüm saatlerce yürüdüm ve artık yorgunluktan önümü göremiyordum. gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. bir mezarlığın ortasındaydım. üstüm başım ellerim çamur içindeydi. yatmakla kirlenemeyecek kadar çok çamur içindeydi. bunun sebebini anlamak için etrafıma baktığımda yaklaşık 3 metre ötedeki bir mezarlığın kazılmaya çalıştığını fakat başarılı olunmadığını gördüm. büyük ihtimalle o mezarı açmaya çalışan kişi bendim fakat ne içindi. mezar taşında ki ismi okudum tanıdık değildi.
    ···
  2. 2.
    +11
    etrafta kimseler yoktu herhangi bir tehdit altında olmadığımı düşünerek hızlıca mezarlıktan çıktım. kendimi caddeye atıp bir taksi durdurmaya çalışıyordum fakat hiç biri durmuyordu. koşmaya başladım ama nereye gittiğimi bilmiyordum. tanımadığım bir semtteydim. 5-10 dk koştuktan sonra caddenin kenarında bir taksinin yolcu beklediğini gördüm. taksiye atlayıp paramın olduğunu dün gece çok alkollü olduğumu kısaca durumumu anlatıp beni evime zütürmesini istedim. üst üste sigara içiyordum eve geldiğimde bilgisayarımı açıp mezar taşında ki ismi araştırdım. eski fotoğraflara baktım ama isim tanıdık değildi. bu olayı tanıdığım biri için yapmadığımı anladım fakat içim rahat değildi bu eylemi neden gerçekleştirdiğimi düşünüyordum.
    ···
  3. 3.
    +13
    sabahı zor etmiştim. kendimi toparlayamadım. kahvemi içip o mezarlığa geri dönmeye karar verdim. taksiciden aldığım durağın kartını arayıp şoföre beni bi önceki gün aldığı yere tekrar bırakması için rica ettim. yoldan bir demet çiçek alıp ziyaretçi rolü yapıp durumu anlamaya çalışacaktım. mezarlığa girdim, o ismi arıyordum. mezarların arasında gezerken içimi anlamsız bir şekilde huzur kapladığını hissettim. ölülerin arasındaydım çoğu insan için bu ürkütücü bir şey fakat ben huzurluydum. mezarımı buldum ve onunla konuşmaya başladım. zamanın nasıl geçtiğini hatırlamıyorum akşam olmuştu ve hiç gitmek istemiyordum ama mezarlığın güvenliğinin benden şüphelendiğini fark ettim ve ayrılmak zorunda kaldım. mezarlıktan çıktığımda çok sevdiğim birinden ayrılıyormuş gibi hissettim. tuhaf bir şeydi 7 sene önce annemi kaybettiğimde de aynı hüznü hissetmiştim. eve gittim, huzursuzdum mezarlıkta olmak orada uyumak istiyordum. sabah erkenden tekrar mezarlığa gitmeye karar verip uyumaya çalıştım.
    ···
  4. 4.
    +9
    beyler rezleri alın devam edeceğim
    ···
  5. 5.
    +10
    Aradan geçen 4 aylık süreçte hayattan daha memnun bir haldeydim. Günlük yaşantımın çoğu zamanını mezarlıklarda gezerek daha da anlamlı hale getiriyordum. Yaşayan insanlardan kaçıyor ve artık alkole ihtiyaç duymuyordum. Şiir yazmaya başlamıştım, lisede biraz çalmayı öğrendiğim gitarı daha da geliştirmiş ve şarkılar besteliyordum. Bir gün gitarımla mezarlıkta ölülerle birlikte şarkı söylerken güvenliğe yakalandım ve kovuldum. Bir kaç mezarlıkta daha aynı olayları yaşayınca eve dönmeye karar verdim. Yeni şiirler yazmaya çalışıyordum. Saat gece yarısını bulmuştu. Bir sigara daha içip yatmayı planlıyordum fakat sigaram kalmamıştı. inanılmaz bir arzuyla sigara içmek istiyordum. Gözüme uyku girmiyordu. Kalkıp giyindim ve sigara almak için dışarıya çıktım.
    ···
  6. 6.
    +9
    Açık bir yer bulmak için epeyce yürüdüm. Bir benzin istasyonuna girip sigara aldım. Benzinlikten daha çıkmadan sigaramı yaktım rahatlamış bir şekilde eve dönüyordum fakat içimden eve gitmek gelmiyordu biraz uzaklaşıp bir mezarlık bulmalıydım. Taksiye binip 4-5 semt uzaklıktaki bir mezarlığa girdim. Bir iki saat oturduktan sonra konuşacak bir şey bulamıyordum sıkıldığımı fark ettim. Mezarlıktan çıkıp eve doğru yürümeye karar verdim taksiye binmekte istemiyordum. Yaklaşık 1 saat sonra falan evdeydim ama aklımı kurcalayan bir şey vardı neden sıkılmıştım hayatta en zevk aldığım eylemi gerçekleştirirken neden sıkılıp eve gelmiştim. Sorunun cevabını bulamadım ve ertesi gün mezarlığa gitmedim. Artık bir iki günde bir uğrar olmuştum üstelik çok fazla zaman geçirmiyordum. Bir şeyler ters mi gidiyordu yoksa daha güzel şeyler mi olacak bilmiyordum. Bir yılın sonunda artık mezarlıklarda dolaşıp toprağın altındakilerde konuşmak huzur vermiyordu ve alkole yeniden başlamıştım.
    ···
  7. 7.
    +9
    Her şeyin başladığı o güne geri döndüm. O bara gittim ve rakı söyledim. Kendi içimde bir şeylerin olacağını hissediyordum ya da yeni bir şeylerin olması için umut ediyordum. ikinci dublemi içtikten sonra yanıma ben yaşlarda biri gelip selam verdi. Tanımayan gözlerle herifi süzerken durumun farkına varıp kendini tanıttı. Bir yıl önce bira ısmarladığım grubun içindeki elemanlardan biriydi. Bana biraz sonra arkadaşlarının geleceğini ve benim yine yalnız olduğum için onlara eşlik edebileceğimi söyledi bu kez biraz daha samimi geliyordu tavırlar kabul ettim. Yanıma oturdu birer duble beraber içtikten sonra grubun geri kalanı geldi. Aralarında olmaktan çabuk sıkılmıştım. Kusacak gibi oluyordum. Lavaboya gitmek için kalktım benimle beraber aralarından bir kız da kalktı lavaboya beraber gitmek istedi. Lavabo mekanın alt katındaydı merdivenlerde dursana bi dakika dedi. inanın bir öpüşmeyi veya buna benzer bir şeyi midem kaldırmazdı ama yine de durdum. istersen sesi telefon numaralarımızı alalım bu masada huzursuz olduğunu görebiliyorum bende pek sevmiyorum belki başka zaman yalnız ikimiz birlikte vakit geçirebiliriz dedi. Ve cümlesi biter bitmez merdivenlere kusmaya başladım. Zar zor beni aşağı indirdi. Merdivenler için garsonlardan özür dilerken bir yandan yüzümü yıkamaya çalışıyordu biraz rahatladıktan sonra elimi yüzümü kuruladım ve bir peçete çekip numaramı yazıp bir şey söylemeden mekandan ayrıldım.
    ···
  8. 8.
    +8
    Dışarı çıktığımda biraz daha iyi hissediyordum. Uzunca bir mesafe yürüdüm. Ve bir mezarlığa gitmeye karar verdim belki konuşmak bana huzurlu gelebilirdi. Burası ilk geldiğim mezarlıktı hani şu mezarlığı kazmaya çalışıp başaramadığım yerdi. Biraz içerde dolandım. Mezar isimlerine bakıp kendime arkadaş seçmeye çalışıyordum fakat karar vermekte zorlanıyordum. Sonunda durdum ama konuşacak bir şey bulamıyordum mezarın üstüne oturup sessizce kalmayı düşündüm. Ordaydım kazanmaya çalıştığım mezarın önündeydim. Uzunca bakıştıktan sonra biraz olsun konuşmaya başladım. Ve gitgide içimi bir merak sarıyordu. Acaba Nasıl görünüyordu? Evet olayların başındaki sorumun cevabını bulmuştum. Bu mezarı Nasıl göründüğünü merak ettiğim için kazmaya çalışmıştım fakat halim olmadığı için sızıp kalmıştım. Şuan iyiyim kazacak gücüm var ama elimle kazmak sabaha kadar sürebilirdi. Etrafı kolaçan etmeye başladım kazma kürek bulabilirim umuduyla mezarlıkta sinsice dolaşıyordum. Amacıma ulaşmayı kafama koymuştum ve bekçi kulübesine kadar yaklaşmıştım. Evet ordaydı işte bir kürek ve bir kazma kendimi şanslı hissediyordum fakat onları Nasıl çalacağımı bilmiyordum. Düşünmeye başlamıştım bir yolu olmalıydı. Düşünmeye öylesine dalmışım ki bekçinin dürtmesiyle irkildim. Bana gecenin geç vaktinde mezarlıkta ne aradığımı sordu. Anlık şok yaşıyordum. Birşeyler uydurmalıydım. Rüyam da gördüm dedim. Anlamadığını ifade eden bir yüzle karşımda bana bakıyordu. Rüyamda bu mezarlığı gördüm beni çağırıyorlar ve onlara dua etmemi istiyorlardı diye aptalca bir şey uydurdum. Gel dedi kulübeye çağırdı çay ikram etti biraz daha rüyamı anlatmamı istedi ve ben biraz daha sakinleşerek güzel bir şeyler anlatabildim. Bekçi ikna olduktan sonra bir taksi çağırdı ve evime döndüm.
    ···
  9. 9.
    +2
    Birinci bölüm sonu beyler rezervleri alın yarın 2. Bölüm ile devam edicem. Saygılar.
    ···
  10. 10.
    +7
    telefonun sesiyle uyandım. telefonda tanıdık olmayan bir numara vardı açmadım. kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim. çayı demledim kahvaltılıkları özenle çıkardım ve masaya servis ettim. omlet yaparken bir yandan sigara içiyordum. bunun sebebini bilmiyorum ama omlet yaparken sigara içmek beni çok memnun ediyordu. çayın demlenmesine 5 dakika kadar kalmıştı. her sabah aynı hatayı yapıyordum. omleti çaydan önce hazırlıyordum. telefon bir kez daha çaldı aynı numaraydı yine açmadım çünkü arayanın numaramı verdiğim kız olduğunu biliyordum. aslında telefonu açıp onu kahvaltıya çağırabilirim diye düşündüm ve geri aradım. telefon bir iki kez çaldı ve karşımda bir müşteri temsilcisi vardı. banka ödemesini geciktirdiğim kredi kartı taksiti için aramıştı telefonu telefondakinin yüzüne kapattım. omleti bitirdiğimde çay demlenmişti. sigara eşliğinde çayımı yudumlama başladım ve bir yandan mezarı nasıl kazmalıydım bunu düşünüyordum. mezarlıkta bu işi yapabilmek için bekçisi olmayan bir mezarlık bulmalıydım fakat bu neredeyse imkansızdı. gece olmasını beklemeliydim, telefon tekrar çaldı ve açtım. bu sefer doğru kişi arıyordu fakat ben kahvaltıyı bitirmiştim belki kahve içeriz diye açtım öyle de oldu 1 saat sonra buluşmak üzere anlaştık.
    ···
  11. 11.
    +6 -1
    yapacak bir işim olmadığından buluşma yerine biraz erken gittim. kendimi rahatlatmak istiyordum ama bu pek mümkün olmadı. sanırım aynı sebepten dolayı kız da erken gelmişti hatta benden daha erken. benden daha işsizdi. saçları siyah biraz uzun ve at kuyruğu denilen modeli uyguluyordu. gözleri renkli gibi ama ne mavi ne yeşil grimsi bi tonda. teni oldukça açık renkli -keşke biraz esmer olsaydı- sesi zarif ve hoş tonda. ayık kafayla bu kız bana daha çekici gelmişti. konuşmaya önceki gece için üzgün olduğumu söylerek başladım. lafa girdiğimde pişman olmuştum o iğrenç görüntü ikimizin de gözünün önüne gelmiş ve yüzlerimiz ekşimişti. ama çok geçmedi toparlayıp gündelik yaşantılarımızdan konuşmaya başlamıştık. müthiş derece de sıkılıyordum. o kadar basit düşüncelerle kafasını doldurmuştu ki güzelliğine yakışmayan bir kafa yapısı vardı. belki konuşmasaydı ona aşık olabilirdim fakat kendinden beni soğutmayı başardı. ayrılma kararı aldık mekandan kalktık ayrı yönlere gidecekken kız kardeşini ziyarete gideceğini fakat bunu tek başına yapmak istemediğini ona eşlik edip edemeyeceğimi sordu. ilk başta yok ben rahatsızlık vermiyim gibi şeylerle geçiştirmeye çalıştım fakat beni ikna edici cümlesini kurdu. kardeşi benden rahatsız olamazdı çünkü geçen sene ölmüştü. onu ziyarete mezarlığa gidecektik.
    ···
  12. 12.
    +5
    bu mezarlığa bir kaç kez gelmiştim. hatta olayların başladığı yer burasıydı. tüm mezarlara selam vererek aralarından geçiyordum. sonunda ulaşmak istediğimiz mezarın başına geldik. kız da tuhaf bir şeyler vardı. elleri açmış dua ediyordu fakat yüzünde hiç bir üzgünlük ifadesi yoktu daha çok nefretle bakıyordu. ben toprağın altındakiyle konuşmaya çalışıyordum. ben konuşmalarımızda ölülerin konu belirlediğine inanıyorum. çünkü bir mezarın başına geldiğimde aklımda daha önce tasarlamadığım bir konu hakkında konuşurken buluyordum kendimi. bunun bilinçsizce yapıldığını fark ettiğimde konuşmalarımızın konusuna ölülerin karar verdiğine inanmaya başladım. bu nedenle toprağın altındakiyle iletişim kurabilirsem neler olduğunu anlayabilirdim diye düşündüm. pek mümkün olmadı konuşmak istemiyordu sanırım. mezarlıkta fazla durmadık dışarı çıktığımızda kız bana içki teklifinde bulundu. her şeyi anlatmaya hazır gibiydi, kabul ettim. daha önce gitmemiş olduğumuz bir yer seçelim herhangi bir tanıdık görmeyi kaldıracak durumda değilim dedi. olur dedim ve bulduk bir yer. bir iki üç derken 70cl'lik rakıyı bitirmiştik fakat ağzından en ufak bir kelime çıkmamıştı kardeşiyle alakalı iyice merak ediyordum fakat bu tarz soruları sormaktan daha doğrusu genel olarak soru sormaktan nefret ediyordum ve hiç bir şey sormadım. birer duble daha söyledik. kadehi elinde tutuyor ve onu izliyordu. bir yudum aldı "ikizimdi" dedi ve anlatmaya başladı. aralarında sürekli bir rekabet olduğunu kardeşinin ondan daha zeki ve ailesi tarafından daha çok sevildiğini anlatıyordu. klagib kardeş kıskançlığı. ama biraz daha derine inmeye başladığında her şeyi elinden aldığını anlatıyordu. önce aile sevgisini bizimkine göre üst seviyelere taşımıştı, daha sonra hoşlandığı çocuğu ayarlayıp onunla birlikte olmuştu, daha sonra bizimkinin başvurduğu her işe gizliden o da başvuruyormuş ve kabul ediliyormuş. bunu daha sonra bir iş mülakatında karşılaştıklarında anlamış. kısaca ölen kardeşi yaşayan kardeşinden nefret ediyordu ve onun yaşamasına imkan vermiyordu. bu bir savaşa dönüşmüştü ve bizimkinin hamleleri onun zekası yanında hiç bir şey ifade etmiyordu. bunların üzerine nasıl öldüğünü sordum. denizde boğuldu dedi yüzünde iğrenç bir tebessüm vardı.
    ···
  13. 13.
    +8
    kız kardeşini onun öldürdüğünden şüphelenmiştim. yine de fazla soru sormadım kardeşinin ölümüne sevinmişti bense kardeşini merak ediyordum. toprağın dışına çıkarmak istediğim kişi artık bizimkinin kız kardeşiydi.
    sabah uyandığımda mutfaktan gelen sesler dikkatimi çekmişti. burnuma kahve kokusu geliyordu. çıplaktım ve sinirliydim. gece olanları az çok tahmin edebiliyordum. üzerimi giyinip bi sigara yakıp mutfağa geçtim. hiç bir şey konuşmuyorduk. kahve uzattı aldım. pencerenin kenarına geçip sigaramı ve kahvemi içerken bu kızı evden nasıl göndereceğimi düşünüyordum. ona doğru baktım hazırlanmıştı. dün gecenin isteyerek yapılmış bir şey olmadığını fazla abartmamamız gerektiğini söylüyordu, içim rahatlamıştı. yetişmem gereken bir işim var diyerek evden çıktı. kahvemi bitirdikten sonra kağıt ve kalem alarak bir şeyler yazıp çizmeye çalıştım. vakit öğleni bulmuştu artık gece için plan yapmam gerekiyordu. o mezarı açıp toprağın altındaki dostumla buluşmalıydım. mezarlığa gidip keşif yapmaya karar verdim.
    ···
    1. 1.
      0
      14. entry Rezervasyonizm
      ···
  14. 14.
    +6
    akşam vakitleriydi. bir köşeye pusmuş bekçiyi izliyordum. bu gece amacıma ulaşmalıydım. aklıma çokta parlak olmayan ama bi nebze tutma ihtimali olan bir yol geldi. seyyar çay satan kişileri sahillerden tanıyorsunuzdur onlar gibi elime bir termos çay alıp bekçiye çay verecektim tabi çayın içinde biraz uyku ilacı olacaktı. gidip bir termos aldım bir kaç kağıt bardak şeker falan işte kıyafetlerimi değiştirdim mezarlığın ordan geçerken bekçi kulübesine yaklaşıp abi çay içer misin diye sordum. sağ ol kardeşim çayım var dedi. bunu düşünememiştim oysaki çok basit bir şeydi bekçinin kulübesinde çay olma ihtimali. bugün hiç iş yapamadım falan dediysem de adam inatçı çıktı almadı. başka bir şey bulmalıydım ama bu kez de bekçi yüzümü görmüştü ikinci sefere tanıma olasılığı çok yüksekti. sabaha kadar bekledim ama yapacak bir şey bulamadım. bunun bir yolu olmalıydı ama bir türlü bulamıyordum yakalanmayı göze almayı cesaret edemiyordum. sabaha karşı eve döndüğümde kapıda kızın beni beklediğini gördüm. o beni fark etmeseydi çoktan yolumu değiştirirdim fakat doğrudan bana bakıyordu. çaresizce gittim günaydın dedi sesi aşırı derece samimiyetsizdi başımla selam verip kapıyı açtım. mutfağa geçip kahve hazırladım birini uzattım. kahveyi alırken amacın neydi diye sordu. hiç beklemediğim bu soru karşısında şok olmuştum. bütün gece beni izlemiş olabilir miydi onu mu soruyordu yoksa başka bir şey mi vardı. ne demem gerektiğini bilmiyordum. neden konuşmuyorsun diye sorusunu yineledi. neyi sorduğunu anlamaya çalışıyorum dedim. dün sabah hiç bir şey konuşmadın. tamam bir hata sonucu birlikte olmuş olabiliriz tamam çok sarhoş olabiliriz bunu unutabiliriz hatta ama ben bir kadınım ve duygularım var benimle böyle bir olay sonrasında bir ölüye davranın gibi davranamazsın. konuşmamakta ki amacın neydi bunu merak ediyorum dedi. bunu mu sormak istemiştim bilmiyorum ama ağzımdan çıkıverdi 'kardeşini sen mi öldürdün?' diye soruverdim. gözleri doldu bir kaç damla yaş ya aktı ya akmadı birden gülmeye başladı ve evet dedi. hiç pişman değilim elimde olsa bir kez daha öldürürüm dedi.
    ···
  15. 15.
    +7
    bir katille oturup kahve içiyordum. üstelik bundan keyif alarak yapıyordum bunu. birden bir şeyi merak ediyorum dedi. ben sana bir sırrımı söyledim ve senden de soracağım soruya dürüstçe bir cevap bekliyorum dedi. dün gece seni takip ettim, seni gördüm ve o mezarlığın orada neden o kadar uzun süre beklediği merak ediyorum. neyi planlamıştın bir şeyler olduğunu anlamamak aptallık olur çünkü kılık değiştirip planın için bekçiyi devre dışı bırakmaya çalıştığını da gördüm. dürüstçe söylesene neyin peşindeydin. üstümden kaynar sular dökülmüştü. acaba kardeşimi öldürdüm diyerek beni mi zarflamıştı planımı öğrenmek mi istiyordu her şeyden önemlisi ben onu nasıl fark edememiştim. hiç bir şey söylemedim. oda üstelemedi. kahvelerimizi bitirdikten sonra evden ayrıldı. daha dikkatli olamam gerektiğini düşündüm ve artık bu kızdan oldukça fazla ürküyordum. ilk konuşmamız da tüm aptal insanlar gibi basit biriydi ama altında çok daha fazlasını saklıyordu. zeki, sinsi, acımasız ve büyük ihtimalle işlediği cinayetten zevk duyuyordu. bu kızla daha fazla görüşmek istemiyordum.
    aradan biraz zaman geçmiş ve ben bu zaman zarfında telefonlarına hiç yanıt vermemiş ve sürekli olarak kaçıyordum. bir gün mezarlıktan döndüğümde onu evimde otururken buldum. korkmuştum fakat sinirliymiş gibi davranıyordum. evimde ne işin var gibi bir kaç soru sordum. oturmamı ve sakin olmamı ondan korkmamam gerektiğini de vurgulu bir şekilde söyledi. kız düşüncelerimi okuyabiliyordu. ve çantasından bir takım kağıtlar çıkardı. bana doğru uzattı ve gördüklerim karşısında buz kesmiştim.
    ···
  16. 16.
    +5
    evet beyler 2. bölüm sonu yeni bölümü büyük ihtimalle akşama giricem rezerveleri alın.
    ···
  17. 17.
    +6
    kağıtların üzerinde farklı günlerde farklı mezarlıklarda çekilmiş fotoğraflarım vardı. kız resmen beni avlamıştı. tamam ama neden beni takip ediyordu bunu anlayamıyordum. sadece neden diyebildim. ilk günden beri bende hissettiği farklı bir şeyler olduğunu anlamış ve bu merakını gidermek için beni takip etmişti. o tüm bunları yaparken ben neden onu fark edemiyordum. benim sorumu bu kez o bana sordu neden? verilecek bir cevap yoktu kalktım ve bir sigara yaktım. ısrarla orada neler yaşadığımı soruyordu. bu kızdan kurtulmalıydım. öldürmeyi düşünüyordum bu işi yakalanmadan nasıl yapabilirim diye düşünürken olmaz dedi. anlamamıştım ona doğru baktım beni öldüremezsin dedi. kız beni dehşete düşürüyordu düşüncelerimi okuyor beni takip ediyordu. kavanoza kapatılmış bir kelebek gibiydim. bana neler yaşadığını anlat dedi. olmaz dedim anlatmak saçma olur bu gece mezarlığa beraber gideceğiz dedim. ve gece olmasını beklemeye başladık.
    ···
  18. 18.
    +8
    gece yarısı olmuştu hazırlanıp evden çıktık. mezarlığa doğru gidiyorduk fakat öğlenden beri hiç bir konuşma geçmemişti aramızda. sessizce anlaşma sağlıyorduk. mezarlığın içinde ölülerin arasında turluyorduk. ben etrafımda konuşacak birilerini arıyordum o beni takip ediyordu. bir mezarın başında durduk ama konuya giremiyordum. kıza dönüp burada bu mezarlarla konuşup huzur bulduğumu anlattım. insanların samimiyetsizliğinden, yarış içinde olmalarından, devletlerin toplumları istediği gibi kullanmalarından herkesin robotlaşmasından sıkıldığımı ve burada bu ölülerle başka bir dünya kurduğumu anlattım. o geceye gelecek olursak bu iyi dostlarımın nasıl göründüklerini merak ediyorum daha önce hiç bir ölü görmedim dedim. bu merakımı son derece normal karşılamıştı. onun normalliği beni tuhaflaştırıyordu. bir süre sessiz kaldık ve sonra gerçekten bir ölü görmek istiyor musun diye sordu. bu kez sorusunu tuhaf karşılamadım ve evet diye yanıtladım. toprağın altındakiler çürümüş ve kokmuştur taze bi ölü görmek daha iyi olmaz mıydı diye sordu. cinayet işlemek istiyordu ve beni de ikna ediyordu. aklımdan hemen oracıkta onu öldürmek geçse de bunu yapmak istemediğimi fark ettim. sanırım kızdan etkileniyordum ve iyi bir ikili olabilirdik diye düşünüyordum. mezarlıktan çıkıp insan avlamak için caddede dolaşmaya başladık. ara sokaklara girip çıkıyor fakat uygun bir maktul adayı bulamıyorduk.
    ···
  19. 19.
    +8
    umudumuzu kaybetmiş bir şekilde eve dönerken bir anda önümüze çıkıp para dilenen adamı görünce birbirimize baktık. olabilir miydi bir dilencinin ölümünü kim araştırırdı. yakalanma olasılığımız diğer insanlara göre daha azdı. şansımızı denemek istedik fakat başarısız olduk. büyük olasılıkla şüpheli hareketler sergilediğimiz için dilenci bizden uzaklaştı. eve dönüp bu işi planlı bir şekilde yapmaya karar verdik. birer bira açıp sigaralarımızı yaktık. ben elime kağıt kalem alıp yeni şiirler yazmaya çalışıyordum o tamamen farklı bir dünyadaydı. kulaklığından dinlediği sert müziğin sesi tüm odaya yayılıyordu. şiir yazmayı bir kenara bırakıp bilgisayarımı açtım ve seri katillerin hayatlarını araştırmaya başladım. kimdiler ve ne için öldürüyorlardı. ted bundy, charles manson, ed gein vs. hepsine hayranlık duyuyordum. ama bana en yakın isim ed gein geliyordu. insan derilerinden koltu kılıfları ve ayakkabı kutusunda vajina biriktiriyordu. ölülerle yaşamayı seviyordu. annesini öldürüm onun derisinden bir elbise yapmış ve bazen onun gibi giyinip duruyormuş. ted bundy ise hayranlık uyandıracak diğer isimdi amaçlarımız bir olmasa bile taktikleri iyiydi. tüm bu adamların eski zamanlarda işlemişti cinayetlerini şu an ki teknolojiyle hiç biri bu kadar başarılı olamazdı. gizlenmemiz gerekiyordu. ıssız bir yere taşınma fikrini düşünüyordum. üniversite zamanında köyünden okumak için gelen bir çocuk vardı. bizim köyümüzde 4-5 aile anca var diyordu. aradan yıllar geçti eminin o 4-5 ailede ya ölmüş ya da taşınmıştır diye düşündüm ve oraya gitmeye karar verdim bu fikri tartışmaya açmaya karar verdim. oylama yapıldı ve karar verildi. hazırlıklarımızı yapmaya başladık.
    ···
  20. 20.
    +7
    ilk olarak köyü tanımamız gerekiyordu. o yüzden tam olarak bi ayrılış yaşamadık küçük birer çanta alıp çıktık yola. otobüsle gidecektik. ortalama 12 saat sürecek yolculuğumuz vardı. uzun yolları severim bu nedenle otobüsü tercih etmiştik. otobüse bindik ben şiir yazmaya o müzik dinlemeye devam ediyordu. yanımıza aldığımız bir şişe votkamız vardı. hava hafif esiyordu ve böyle havaları çok severdim her şey son derece iyi gidiyordu. ilk mola yerine geldiğimizde çakır keyif bir halimiz vardı. sigara içmek için dışarıya çıktık. burada ki hava çok daha soğuktu. sigarayı yarısında atıp çay almak için kafeteryaya yöneldim. çaylarımızı alıp biraz ısındıktan sonra anons geldi ve otobüsteki yerlerimizi aldık.
    yolun yarısını tamamlamıştık ve ikinci mola yerindeydik bu mola biraz daha uzundu ve etraf oldukça sakindi. lavaboya gitmek için otobüsten indim. kafeteryanın içinden geçerken hediyelik eşya satan bir bölümde hançer gördüm. hoşuma gitmişti kılıfının işlemeleri ve satın alıp lavaboya gittim. içeriyi temizleyen yaşlı bir adam vardı. kolay gelsin dayı diyerek yanından geçtim cevap vermemişti ve bir şey söyleyip cevap alamamak zoruma gitmişti her zaman. arkamı dönüp sert sert baktım. yaşlı adam elleriyle dilsiz olduğunu anlatmaya çalıştı. yapmış olduğum sert tavırdan dolayı özür dileyerek tuvalete girdim. işerken aklıma ilk kurbanımın bu olabilme olasılığında neler olabilir diye düşünüyordum ve büyük olasılıkla yakalanma riskimin az olacağını düşündüm. elbiselerime kan bulaşmaması için pantolonumu ve montumu çıkardım. dayıyı yanıma çağırıp yardıma ihtiyacım olduğunu söyledim. elindekileri bırakıp yanıma geldiğinde direk olarak hançeri boğazına saplamaya başladım elimden geldiğince hızlı olmaya çalışıyordum. bir kaç darbeden sonra adamın hareketsiz kaldığını fark ettim tuvaletin kapısını kapattım ve musluğu açtım. etrafa yayılan kanları çek-pasla tuvaletin içine doğru boşalttım. o an birinin içeri gelmesi tüm her şeyi mahvedecekti şanslı olduğumu düşündüm. adamın gözlerine baktığım anda içimi inanılmaz bir haz kaplıyordu. adam gözüme o kadar güzel görünüyordu ki hiç bir insanda bu sıcaklığı ve samimiyeti görememiştim. tüm bu olaylar yaklaşık olarak 9-10 dakika içinde gerçekleşmişti. tahminen bir o kadar daha sürem vardı adamın kafasını tuvaletin deliğine doğru yatırdım akan kanlar direk olarak tuvalete akıyordu. ortalığı temizlemiştim ve tuvaletin içinde kalkış için anons yapılmasını bekliyordum. ilk tecrübemi edinmiş ve büyük bir haz duymuştum. anons gelince elimdeki çek-pası kapının koluna sıkıştırıp açılmamasını sağladım. tuvaletin üstündeki boşluktan bir yanda ki tuvalete geçip kapıyı tekrar kontrol ettim ve sağlam bir şekilde kapatmıştım. otobüse binip yolculuğumuza devam ediyorduk.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      çek pas ne laaa
      ···
    2. 2.
      0
      way anasını lan...
      ···