Zanzi böyle olay çok var da sana "rabıta" yı anlatayım. Ben Süleymancı yurdunda 2 yıl kaldım. ilk sene sabah namazından sonra eski "talebelerin" (öğrenciye böyle derler) kade şeklinde (namazdaki oturuş), başları eğik - gözleri kapalı halde 5-10 dakika beklediklerini görürdük. Bunu sorduğumuzda bunun "rabıta" olduğunu ve yeni gelenlerin henüz buna hazır olmadıklarını söylediler. muallakler bildiğin inci sözlükteki yeni nesil muamelesi çekti bize, neyse.

Aradan 1 yıl geçti, günün birinde bizi beşerli gruplar halinde bir odaya soktular, başta yurdun en saygın hocalarından biri. Tabi bir odaya soktular derken çok gerilmeyin amg bildiğin bi tık osmanlı mimarisini andıran bi oda, öyle bdsm felan yapmıcaklar. Bize o zaman "rabıta" yı öğrettiler.

"Olay şu, bundan sonra hergün efendi hazretleriyle (Süleyman Hilmi Tunahan) aranızda manevi bir bağ kuracaksınız. Özellikle de sabah namazından sonra (çünkü "çakraların" açık olduğu düşünülüyor o saatte) rabıta halinde (kade şeklinde, boyun hafif eğimli, gözler kapalı) efendiyle kendi ruhunuz arasında bağ kuracaksınız. Yalnız bu mühim bir vazifedir, yapılması hergün size farz kılınır." şeklinde söylendi.

bu şirk koşmak değil mi aq.