/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +27 -3
    2 gün bomboş bir şekilde odamda pineklemekle ve kimseyi tanıyamamakla geçmişken pazartesi günü geldi çattı. çok üniversite gezdim, yeni bi sınıfa ya da ortama girilince nasıl davranılacağını, kendini o ortama nasıl sevdireceğini bilen birisiydim aslında. ama izmirden ilk kez bu kadar uzakta bi yerde okuyo olmam mıydı üzerimdeki stres ? ya da nasıl geçecek bu 3 sene bunun düşüncesi mi vardı üzerimde ? bilinmez

    sabah erkenden hazırlanıp yurttan çıkarken kapımın önünde 2 çocukla karşılaştım. konuşmaları garip olan bu tipleri başta kürt zannetmiştim (anti kürdüm ulan). çünkü tipleri, giyimleri falan farklıydı bizden. sonra biraz kulak verdikten ve selamladıktan sonra farkettim ki bunların konuşması azericeydi. ufak boylu ulan "salam qaqaş" diye selamımı alırken uzun ve asık suratlı olan başını sallamayı tercih etmişti. okula ders için ilk gidişimdi, birileriyle birlikte gidip laflasam fena olmazdı aslında. birlikte gitmeyi sorduğumda ufak boylu olan azericeyi bir kenara bırakıp ağdalı bi dille "olur tabii kardeşim, tanırız birbirimizi" diye yanıt verdi. uzun olan benden pek hoşlanmamıştı sanki, çok sinirliydi. ya da yüz ifadesi her zaman öyleydi, bilemiyorum.

    yol boyunca konuşup lafladıktan sonra kısa boylu olanın adının eşqin, uzun boylu olanınsa javid olduğunu öğrendim. esqin baküden javid ise sabirabad'dan gelmişlerdi. bölümleri bilgisayar mühendisliği olan bu azerilere "olm azerbaycanda eğitim kötü durumdamı ki buralara kadar geldiniz" diye sorduğumda "uzun hikaye qaqaş, yurda gelelim konuştukça anlarsın" dedi eşqin. tamam dedim dıbına koyim, en az 1 sene birlikteyiz zaten. konuşuruz uzun uzun. javid memnuniyetsiz tavırlarla azerice bişeyler söyleyip eşqin'i darlarken okula gelmiş olduk.

    "hadi yurtta görüşürüz kardeşim" diye selamlaştıktan sonra fakültelerimize dağılırken javid'in neden öyle davrandığı kafama takılmıştı. olsun be, çözeriz. fakültemin yolunu tutarken içime biraz daha heyecan dolmuştu. ergen çocuklar gibiydim amk; yeni sınıflar, yeni insanlar, yeni hocalar, yeni kızlar, belkide yeni aşklar. aşkı düşünmem yersiz olmuştu aslında, çünkü izmirde büyük bi yara alarak kaçmıştım buraya. önce onunla boğuşmam lazımdı ki yeni birilerine bakabilelim.

    uzunca olan merdivenlerden indikten sonra fakültemin önüne gelmiştim. izmirde okuduğum seneler öğrencilerin nasıl olduğunu az çok anlamıştım. onca çabadan sonra ege ya da dokuz eylül'e gelen tipler ego kasan, burnu havada olmaya çalışan kız ve erkek müsveddelerinden geçilmezdi. ulan başka şehirlerden geliyosunuz, neyin havası bu.
    ama burada o yoktu, lise bahçesi gibiydi aslında; cıvıl cıvıl, konuşkan tipler. sevmiştim burayı, sevebileceğimi sanmıştım aslında...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster