Daha sonra Hasan geldi oda biliyordu orda olduğumu daha önceden ben dolmuştan indiğimde
telefonda konuşup planlamıştık.
Oradan kalkıp yürümeye başladık. Konuşa konuşa kapının önüne doğru geldik ihtiyar bizi duymasın diye. Bi ara arkamı dönüp baktım Kel ihtiyar pekekent kafasını kaldırmış bizi dinliyor...
Ona dönüp (Gelirsem senin dıbına koyarım dıbına koduğum sübyancı sapık pezvengi) Der gibi bi bakış attıktan sonra farketmiş olacakki tekrar kafasını masaya koydu. Hasan sen boşver onu gibleme beni dinle diyerek devam etti.. Bak thecarry bu ihtiyar pekekent rusyadan gelmiş burda rus kızlarını pazarlıyorlar. Rus kızları aracılığı ile bizim türk kızlarını uyuşturucuya düşürüp kendi bataklarına çekiyorlar dedi.
Hoaaaydaaa şimdi Rusları nereden çıkardın hocam dedim...

Ben bu adam hakkında biraz araştırma yaptım Amcamın kızından da aldığım bilgilerle rus yerel haber sitelerinde bu adamın resimlerinide gördüm bak dedi elindeki telefonu göstererek gösterdi...

Ve arkaları çok sağlam kalabalık kimseye tanınmadan tereyağından kıl çeker gibi içlerine sızıp bu işi tertemiz halletmeliyiz diye ekledi. Başımı sallıyarak onayladım düşünceli bi şekilde.

Ben şimdi gidiyorum eve sen bunun icabına bakarsın dedikten sonra ekledi.
Kendine dikkat et temiz olsun arkanda iz bırakma diyerek selam verdi. Bende kafana göre Hasan'ım ayarlarım bi şekil diyip gönderdim..
10 dk daha kel ihtiyar bunağın bakışları altında bekledikten sonra geldi. Bana bakıp şaşkınlıkla birşeyler söylemeye çalışıyordu. Bende Ne demeye çalışıyorsun dıbına kodumun keli diyip ağzındaki bandı çıkardım.

Seni zengin edebilirim, Ne kadar para istersen verebilirim hatta yanıma bile aldırabilirim benle çalış çok param var diye bi teklifte bulundu.. istemezmisin beraber çalışıp bu mahlukatları gibmeyi... Paranın dıbına koymayı diyerek kahkahasına devam etti. Bende valla fena olmaz diyerek Ağzının ortasına tekme attım ve ön 2 dişi döküldü. Tekrar kahkaha atarak fazla yaşayamıyacaksın seni bulurlar öldürürler dedi. (Hasgibtir hasgibtir). Diyeceğimi bekliyorduki sus dıbına koyarım senin bunak huur evladı diyip kafasını masaya defalarca vurdum ağzı yüzü kan dolmuştu kafası patates gibi olmuştu... Beynimde şimşekler çakmaya başladı. Rengim kıpkızıl oldu sinirden elim ayağım titriyordu...

Ve biraz ilerde olan kazan dairesinin kapısını levye ile kırıp kel ihtiyarı yakasındaki kravatından tutarak sürüklüye sürüklüye zütürmeye başladım... !

Ses verin beyler en güzel yerlerinde bırakıp kaçtınız olmaz ki böyle duvara anlatıyorum...