/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 176.
    +5
    Gece karanlığı iyice çökmüştü. Tavandan içeri dolan dolunayın ışığını, yaktığımız ateş bastırıyordu. Dokunmaya kıyamadığımız raflar ve kitaplar şimdi çatır çatır yanıyor, bizse bu ateşle hem ısınıyor hem de yemeğimizi pişiriyorduk.

    Birazcık sulu patates ve bolca yabani kuş eti. Koca salon tozla ve kremit kalıntılarıyla doluyu sıralar sandalyeler her şey ama her şey dağılmıştı. Bütlere hazırlandığım, finallerde sabahladığım bütün atmosfer tamamen dağılmış, yerine kasvet ve dehşet gelmişti.

    Kızlardan çete lider yanıma yaklaşarak çantamda bulduğu sigaradan bir tane uzattı. "Al, biraz konuşalım" dedi ve elini uzatarak "Ben Yonca" diyerek ekledi. Kız esmer tenli siyah saçlı ortalama güzellikte orta boylarda klagib bir Türk kızıydı. Elini sıkarak "Ahtapot" diye karşılık verdim.

    "Neden buradasınız. Bizi senelerdir kimse rahatsız etmiyor." dye sordu Kaşları çatılmıştı. Sigaralarımızı yaktık ve birer duman çektik. Başta kararsız kalsam da sonradan bir arar gelmeyeceğini düşünerek planımzıı anlatmaya başladım.

    "Konya'ya gidiyoruz" kız ilk cümlemin ardından kahkaha attı. "Nasıl yani bildiğimiz Konyaya mı? Neden?" hem alaya alıyor hem de merak ediyordu. Ona aldırış etmeden konuşmaya devam ettim "Savaş lehimize dönüyor gibi"

    Kız şaşkınlıkla "Nasıl yani?" diye sordu

    "Konya da bir grup insan şehri temizlemiş, temiz su ve gıda depoluyorlarmış. Sadece orasıda değil, Bakü, Roma, Kudüs'te temizlenmeye başlamış." diyerek soruna cevap verdim. Kız söylediklerimden sonra başını hfifçe kaldırarak "Peki sen bunu nereden öğrendin" diye sorularına yeniden başladı.

    Yüzümü kararlı bir ifade takınarak başımı çevirdim ve "Önce sen söyle bakalım nasıl bu kadar temizsin ve nasıl bu kadar uzun süre yaşamaya devam edebildiniz?" Esmer kız afallamıştı lakin söylemek zorundaydı suratına oturttuğu ciddi bir ifadeyle dudaklarını araladı ve "Çatıya bir su deposu yaptık yağmur sularını biriktiriyoruz fazla temiz olmasa da içilir durumda. ihtiyacımız olanı alıyor geri kalanını güneşe ılımaya bırakıyoruz. Ilıyan su banyomuza ve çevreden kuşları çekiyor " dedi ve gerilerek "Etrafı tuzaklarla donatmıştık gelenler korkup kaçıyor geceleri ise raflardan yaptığımız cin kuklalarını pencerelere ve kapılara bırakıyoruz. Böylece insanlar korkuyor, cinlerse bizim bölgemiz diye ilişmiyor" dedi.

    Doğrusu zekalarına hayran kalmıştım. Hiçbir yere ayrılmadan burada yaşayabiliyorlardı. Ama aklıma takılan bir şey vardı hemen sordum "Kışın?" Kız gülümseyerek "Burada bir milyon kitap vardı." dedi anlamıştım.

    Açıkçası bu nadide eserlerin ve bilgi birikiminin yok olması korkunç bir haldi ama mecbur kalmışlardı.

    Kız ince sesiyle "Sıra sende nereden öğrendin" yüzümü buruşturarak "Bir muhafız cinden" kız yeniden bir kahkaha attı "Hani gezegenimizi işgal eden muhafız cinlerden" son birkaç gündür fazlasıyla alaya alınmıştım
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster