neyse panpalar olaya devam ediyorum. sabah oldu. yataktan kalktığım burak bini çoktan gitmiş amk. insan önce bir hoşçakal der, teşekkürler panpa der, derin yenge bana melisa'yı ayarladı benden selam söyle der. ama basmış gitmiş muallak. ardından kahvaltıyı falan yaptım. telefonu elime aldım. daha önce çok sevgilim olmuştu. ama derin gerçekten farklıydı benim için artık. öyle büyük aşktı ki telefonumdaki ferreları bile an itibariyle silmeye başladım. hatta geçen sene tutuklanan mahallenin huursu seda ablanın soyunduğu videoyu bile (bir sene öncesinde geçen hikayemi okuyanlar bilir). çıktım dışarı bizim meşhur kafeye gittim. mert, batuhan ve cengiz sohbet ediyorlardı. cengiz "oooo serseri aşık, hayırlı olsun." dedi. mert "oğlum derin'de ne kızmış be. iki dakikada melisayı bizim burak'a yapmış." batuhan "lan oğlum. kız, deathburn'u kestiğinde yanında bende vardım. böyle bir kesiş olmaz amk. kıskandım resmen" diyerek kahkahaları bir gülüş attı. oturdum yanlarına bizim komiser cemil abinin oğlu necdet'e seslendim. "Necdet bana bir çay koy." dedim. necdet geldi ve çay getirdi. ardından necdet "gazeteyi de getirsene." dedim. necdet "tamam deathburn getiriyorum" dedi. gazeteyi necdetten aldım. yarım saat sonra bir haberi okudum ve şok oldum.