1. 1.
    +5
    -ALINTIDIR-
    VATAN HAiNLERiNiN KORKUSU: BEYAZ TOROS
    Kimde neyi çağrıştırdığı kişiden kişiye göre değişir. Oysa ki Türk toplumunun bazı kesimlerinin kafalarında farklı bir çağrışım yapar beyaz Toros. Sadece Renault firmasının ürettiği binek ve station modelleri olan bir taşıt olarak düşünülürse haksızlık edilmiş olur beyaz renkli Toros’a.
    Devletin daha bir devlet olduğu dönemlerin sembolüdür. içine bindirilenlerden bir daha haber alınamadığı ya da devlete baş kaldırmanın bedelinin ödetilmesinde kullanılan bir vasıtadır beyaz Toros. iyi miydi kötü müydü beyaz Toros’lu günler? Bunun tahlilini yapmak için içine kimlerin bindirildiğine bakmak lazım.
    Annesine telefon almak için çarşı iznine çıkan, ayağında çorap olmayan askere arkadan kurşun sıkma potansiyeli taşıyan pgibopatlar bindirilirdi içine. Veya ailesi ile alışveriş yapan 25 yaşındaki astsubayı öldürme cesareti gösterebilecek deyyuslar misafir edilirdi akıbeti belirsiz bir süre için içerisinde.
    iyiydi Beyaz Toros. En azından o var iken T.B.M.M. kürsüsünden devlete posta koyulmaz,
    belediye başkanları hükümete küfür edemezdi. Çünkü Beyaz Toros’lar dolanırdı geceleri şehirlerde ve şayet böyle biri bu araca rastgelirse başına gelebilecekleri az çok kestirebilirdi.
    Onun şehirlerde dolaştığı dönemlerde korucular direklere bağlanıp infaz edilmez, devletin savcısı PKK’nın yol kontrolünde kimlik ibraz etmek zorunda kalmazdı teröristlere. Ne özerklik nutukları atılabilirdi ne de Serhildan çağrıları ile beraber şehirler ateşe verilirdi. Çünkü Beyaz Toros vardı ve herkes bilirdi Beyaz Toros er geç bedelini ödetirdi yapılan ihanetin. Gazeteci geçinen zevatta daha bir uslu idi o zamanlar. Kimse binlerce kişinin katili ruh hastası bir deliden “barışın mimarı” olarak bahsetmez, Kandil’e gidip Karayılan ile röportaj yapabilmek için kuyruğa giremezdi kolay kolay. Hele “Türk bayrağı demeyelim, Türkiye bayrağı diyelim” demek gerçekten yürek isterdi.
    Şimdilerde ortalıkta Beyaz Toros’lar yok. Peki ne var? Apo’nun sekretaryası var mesela, Habur’dan giren “gerilla” yüklü otobüsler, başka bir yerden giren peşmerge kamyonları var. “3-5 Mehmetçik için toplanmayan meclis”te var, bu lafı eden kişinin oğlunun düğünü için oturumu erken bitirilen mecliste. Televizyon var, gazete var, Dersim var, Norşin var, Diyarbakır’ın göbeğinde Şeyh Sait’in heykeli var, yine Diyarbakır’ın göbeğinde yakılan Ziya Gökalp Kültür Evi var, Amed Spor var, çift dilli belediye hizmeti var, Bağımsız Kürdistan naraları var, Ağrı Dağı’nda gerillanın resmi geçiti, başka bir yerde PKK “şehitliği”, o da yetmezse Mahsum Korkmaz heykeli var. Kamyon kasalarında taşınan şehit tabutları, devlet tarafından haciz getirilen Gazi’nin protez bacağı var. Alkışlarla indirilen “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” tabelaları var. O da yetmezse askeri üstten indirilen Türk Bayrağı, ateşe verilen, kırılıp dökülen Atatürk büstleri var. Beyaz Toros’lu günlerde bir PKK vardı, şimdi YPG var, KCK var, DTK var, HDP var, PYD var. Var oğlu var, bir Beyaz Toros yok.
    Bu tarafta ise hızla yükselen milli kin var. Hala akmaya devam eden anaların gözyaşı, güpegündüz kafasına sıkılarak şehit edilen askerin soğuk kaldırımları boyayan kızıl kanının acısı var. Uyuşturulan beyinler, şuursuzlaşan yığınlar, yayın yasağı getirilen medya organları var. Bu taraf dediysem kastım belli, Türk Milliyetçileri’nden bahsediyorum. Artık Beyaz Toros’ların olmadığının en çok onlar farkında. intikam alma yetisini kendi elleriyle kaybetmiş bir devlet iradesinden en çok onlar muzdaripler. indirilen Türk Bayrakları en çok onların gururunu incitiyor, yakılan Atatürk büstleri en çok onların ciğerlerini dağlıyor. Türk kimliğinden rahatsızlık en çok onları rahatsız ediyor. Çünkü bu devleti Türk Milliyetçileri kurdu, dolayısıyla kendi devletlerinin uluslararası tezgahlar ve şizofren bir siyasi irade eliyle bu kadar aciz hale getirilmesini en çok onlar hazmedemiyorlar. Diğerlerinin zaten devlet, millet, şeref, haysiyet, milli ülkü gibi bir telaşları yok.
    Doğru bugün Beyaz Toros yok, dolayısıyla ihanete cevap verecek aklıbaşında otorite de yok... Fakat bu topraklarda bir Türk Milleti ve o milletin müdafiliğini yapan Türk Milliyetçileri gerçekliği var. Bizler ülkemiz insanlarının dünya milletleri arasında saygın bir konumda olmasını ve topyekün müreffeh bir şekilde yaşamasını ülkü edinen bir fikrin mensuplarıyız. Şayet bu insani ve halisane gayelerimiz birlerinin “Bağımsız Kürdistan” hayalleri ile örselenmeye devam eder ve milli şerefimizin ayaklar altına alınmasına son verilmez ise, gereğini yapmayı devlete bırakmayız
    Son söz olarak “Türkiye Türklerindir” ve bu sözün gereğini yapmaya hazırız...
    -Alıntıdır
    ···
   tümünü göster