+51
-3
*
taksimetre çok tutmuştu, ama "100 lira" dedim düz olsun diye.
bi kaç arandı avukat mert.
önce ceketinin ceplerine baktı,
sonra pantolonun ceplerini yokladı,
çantasına baktı,
sonra aynı yerlere tekrar tekrar bakmaya başladı.
-cüzdanımı bulamıyorum. dedi sonunda.
-sorun değil. dedim harbiden üzülmeyerek.
sonra elini tekrar cebine attı ve
-şakkkaa. diyerek cüzdanını cıkarttı.
harbiden gülmüştüm ama yaptığı şakanın salaklığına gülmüştüm.
-hep sen mi şaka yapıcan. dedi
-doğru diyorsun, arada sen de yap tabi böyle şakalar, ihtiyacımız var. dedim taşak geçip.
benim küsüratını atıp 100 istediğim ücreti o fazladan para ekleyip 200 lira olarak verdi.
-fazla bu. dedim
-şakanın sırası değil, güldük eğlendik, yeter. diyerek indi arabadan.
konuyu bu kadar güzel çevirmesi ve şakayla karışık bahşiş de vermesi aslında avukat mert'in mesleğine yakışır şekilde zeki olduğunu gösteriyordu.
sadece şakaları çok kötüydü ve çok konuşuyordu.
herkes şaka yapabilecek diye bi kaide tabi ki de yoktu ama işin kötüsü bizimkisi sürekli şaka yapmaya çalışıyordu.
canı çok sıkılıyor herhalde diyerekten onu da öyle kabullendim.
durağın yolunu tuttum.
ama durağa dönmeden önce umut'u mutlaka görmem gerekiyordu.
deli gibi özlemiştim,
burnumda tütmüştü şerefsizin kokusu.
eniştemin evine gelmiştim.
arabayı park edip indim arabadan.
bahçe kapısından geçip kapıyı çaldım.
aysel açtı kapıyı.
bilmem siz bunları okurken oldunuz mu ama ben o an çok garip oldum lan beyler.
sanki ablama seslenecek gibiydi bir an,
ya da ben onu bekledim, bilmiyorum.
-hoşgeldin. dedi aysel
-hoşbulduk. dedim
şaşkın bakışlarımı "senin ne işin var burda" gibisinden algılamış olsa gerek ki.
-umut'a bakmaya gelmiştim. diye ben sormamama rağmen açıklama yaptı.
-iyi yaptın. dedim gülerek.
içeri geçtik beraber.
kafasıyla "selam" verdi sevim abla soğuk soğuk.
umut yatağında yatıyor ama uyumuyordu.
aldım kucağıma direk.
beni görünce nasıl güldü anlatamam size beyler.
sıcacık oldu içim.
koklaya koklaya öptüm onu.
ablam gibi kokuyordu.
ağlamayacağını bilsem her tarafını ıssırırdım ama kıyamadım tabi ki de.
öpüp koklamakla yetindim sadece.
o babasında bile durmayan çocuk resmen beni özlemişti.
inmedi kucağımdan.
atılmadı hiç bir yere.
yarım saat kadar sonra umut'un öğlen uykusu saati geldiği için
aysel'le beraber çıktık evden.
Tümünü Göster