Osmanlı'yı severdim, hatta yeri gelir savunurdum, itin zütüne bu derece sokulmasına da gönlüm elvermez, lakin.

Bu cahil akzütler beni delirtti. Lan dürrük, bilimsel gelişmelere nokta kadar katkısı olmayan, 1600'lü yıllardan sonra vurun abalıya misali, isyanı, karışıklığı, yobazlığı ekgib olmayan Osmanlı'nın nesine bu kadar hastasınız. Ulan kendi valisi, Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Kütahya'ya kadar ele geçirmiş ülkenin 4'te 3'ünü, moskof gavuru durdurmasa adam istanbul'u alacaktı derler tarihçiler.

Ha o moskof gavuru da istanbul'a kadar geliyor, bu sefer de durduran ingilizler. Avrupanın hasta adamı diye 200 yıl taşşağa sarmışlar. O süper Osmanlı medreselerinde, müderrislik babadan oğula geçiyordu be. Cehaletin, rüşvetin kol gezdiği Osmanlı'yı biraz tanıyın.

Kendi Padişahını, Genç Osman, tecavüz edip öldüren mükemmel Osmanlı, vay ki ne vay. Rüşvetçi paşaları, Rüstem, ihtiraslı karıları, Hürrem, ile ne kadar da mükemmeldi vallahi.

Hele Osmanlı'da Türklerin nasıl 2. sınıf insan olduğunu bir okuyun. Anadolu'da elle tutulur tüm eserler Selçuklu eseri, sebebi de işte bu, adamların gibinde bile değildiniz. Ulan vatandaş bile değildiniz be, davardan sayılıyordu halk, bildiğin davar.

Haaa dediğim gibi itin zütüne yine sokturmam, gavura karşı da savunurum da, biraz öğrenin cahil köylüler.

Fatih Sultan Mehmet de hakkaten ayrıdır bak, o konuda arkadaş haklı, yalnız daha ölüsü soğumadan, oğlu yobazlığa, bağnazlığa sapmıştır. Fatih'in ilericiliği yoktur.

Okuman isteyenler http://celalsengor.blogspot.co.nz/