/i/Devlet

  1. 26.
    0
    KIZIL ELMA
    "
    ...

    Biz ise bir yandan: "bir Türk dünyaya bedeldir" vecizesine inanmış görünürken, bir yandan da kendimizi baltalayıp inkar ettik. Büyüklükten korktuk. Küçüklüğü benimsedik ve milli ülkü ile delilik diye alay ettik. Güvenlik Konseyindeki seçimler göstermiştir ki, kimseden bir şey istememek, herkesle hoş geçinmek, ittifaklar yapmak bir millete itibar sağlamıyor. Kızılelma ülküsünü bir delilik sayacaksak, büyüklükten değil, yaşamaktan da vazgeçmeliyiz. ?Tarihi görevini yapmış ve artık ölmeye yüz tutmuş bir topluluk? olmayı kabul etmeliyiz. Eski Asurlular, Hititler, Romalılar gibi haritadan silinmeye razı olmalıyız. Buna razı değilsek milli ülkünün peşine düşmeliyiz ve demiryolu yapmakla birkaç fabrika kurmayı ülkü diye göstermek gafletinden çekinmeliyiz.

    ... "

    Hüseyin Nihal Atsız
    Kızılelma, 1. Sayı, 31 Ekim 1947

    TÜRKÇÜLÜKTE AHLAK

    "
    ...

    Eski Türkçülerin hepsinde “tabii ki gerçek Türkçülerden bahsediyorum” belki azçok şahsi kusurlar bulunsa da, ortaklaşa bir meziyet vardır ki, o da, öteki Türkçüleri, hele kendinden öncekileri inkar etmemek erdemliliğidir. Bu, ahlaki bir meseledir. Her inanç ahlakla yürüyeceğine göre, Türkçülükte de sağlam bir ahlakın bulunması birinci şarttır. Zaten, yeryüzünde zafere ulaşmış fikirler, daima, doğru ve iyi olanlar değil, sağlam ahlaklı taraftarlara sahip bulunanlardır. En güzel fikri ve prensibi, en şahane ülküyü çürük bir çevreye sokun; hemen paçavraya döndüğünü, değersiz bir hal aldığını görürsünüz. Türkçülüğün de, mukadder olan tam zaferine rağmen, daha köklü olabilmesi için, Türkçülerin ahlakça yüksek insanlar olması lazımdır.

    Türkçülük, Türk soyunun ruhunda, kanında, beyninde yaşayan hayat prensiplerinin fikir haline gelmiş bir şeklidir. Bundan dolayı da “sıra” ve “saygı” esaslarını ihmal edemez. Türkçülerin, daha eski Türkçülere saygı göstermesi, bunun için şarttır. Sırayı, saygıyı gözetmeden çığırtkanlık edenler, hele daha eskileri batırarak kendisini yükseltmek hayali ardında koşanlar Türkçü değil, Türk değil, alelade insan bile olamazlar. Türksoyu, eskiyi inkar eden, kendisine hizmet etmiş eski insanları küçük gören bir soy olmadığı için, böyle yapanların Türklüğünden daima şüphe eder.

    Bir fikir, uzun uğraşmalardan sonra zafere doğru yürürken, onun zaferinden faydalanmak isteyen asalaklar her yerde bulunur. Bir Yahudi, ihtikarcı zekasiyle, nasıl, herhangi bir malın yakında değerleneceğini kestirerek onu nasıl istif etmeye kalkarsa, bu ülkü asalakları da hangi fikrin zafere doğru gittiğini dalevaracı zekalariyle anlayarak, onun çığırtkanlığını yapmaya kalkarlar. Bunlar birdenbire meydana çıkarak ortalığı gürültüye boğarlar, haykırırlar, ötekini berikini baltalarlar ve ilk önce bazı kimseleri de kendi samimiyetlerine inandırabilirler. Fakat en adil hakim olan zaman, bunların maskelerini sonunda indirir. O maskenin altındaki iğrenç yüzün gözlerinde parlayan adi ihtiraslar, herkes tarafından hemen sezilir.

    ...

    "

    Bozkurt, 5. sayı, 11 Haziran 1942

    Atsız Hüseyin Nihal
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster