1. 176.
    +3
    the man who sold the world" çalıyordu kafamda, trafikte duran ciplerin yanından usulca yürürken. yine ay sonuna bir haftadan fazla bir süre varken sıfırı tüketmiştim. evden para istesem, "fatura almasak kaça olur" diyen müşteri gibi "nasihat almasak kaça olur?" diye pazarlığa girişsem, ek kaynaklarla idare ederdim belki ama her ay aynı teraneyi yaşamaktan da sıkılmıştım. kendi partisinin mitinglerine devletin uçağıyla giden adamın uçak yakıtını ödüyorum dostlarım, o kadar fakir sayılmam. 19 yaşındaki türbanlının cipindeki benzinin de bir kısmını karşılıyorum. 3 günde bir fatura gelir eve, 10 tane faturadan payıma ne kadar vergi düşüyorsa tıkır tıkır öderim. demokrasinin görkemli seçimlerinin parlak afişleri için de cebimdeki parayı veririm, istemesem bile çalarlar. gasp deyip suç duyurusunda bulunsam, alırlar merkeze "düzeni bozmaya çalışmaktan." sesimi yükseltirsem, biber gazı gelir ciğerime. polisi değil ama ciğerimi severim. devlete borçlu doğduğumdan, hesabım ödemekle kapanmaz. dünyayı satsam ancak karşılarım derken, çalıyordu işte şarkı. nirvana, her zaman yaptığı gibi yine nokta atışıyla vurmuştu beynimi tam ortasından.

    istemediğim kadar çok çalışıp da istediğim şeyleri elde edememem, rızam olmadan benden bir sürü şeyin araklanması da tecavüze uğradığımı hissettirdi. manevi tazminat davası açsam, suçlusu yine ben olurdum. mağdur durumda olup da bunun giderilmesi için çaba gösterirken daha fazla mağdur olmak, her ülkede başa gelebilecek bir olay değil. "sen türkiye'sin, çok düşünme bunları" dediğim an, rape me başladı. fiili tecavüz eden yaşlı sapıkların alenen kollandığı bir ülkede, 14 yaşındaki bir kıza salyalarını bulaştırmaktan daha kötü olan tek şey sorgulamaktır. "din kisvesi adı altında ne kafa gibtiniz, ümmetinizi ne kolladınız, inandığınız allah önce sizin belanızı versin" demek gerçek hayatta mümkün değildir, altı üstü bir internet sitesinde, bu entrynin zütümüze girebilir gerekçesi ise silinmeyeceğinden bile emin değilim. devletin benden aldığı onca paraya rağmen verdiği tek hizmet, korkudur. sadece bende değil sözlükçü arkadaşım, aynısı sende de var. sindirilmiş bir milletin, sesini ancak bir sitede çeyrek yükseltebilen neferleriyiz. öğretmekten ziyade ezberletmekten yana olan eğitim sisteminin, karşısındakine saygı göstermeyi bırak, kendi düşüncesini bile savunmaktan aciz kadavralarıyız.

    sözlükte yıllardır görüyoruz, adam başkasından bahsederken " bilmem ne yapan huur çocukları" gibi başlık açıyor. daha ikinci entryde tam karşı görüşte olan bir başkası girişiyor bu sefer "önce kendilerine bakması gereken huur çocuklarının tespitidir" diye. al birini vur ötekine, cahil kutuplaşmanın binlerce başlıkta incelenmesi. hiçbir şeyi düzeltmeye ya da başkasının omuzlarına basıp yükselmeye çalışmıyorum. artık "bana ne" demeyi öğrendim, sadece kendimden sorumluyum. yaptığım her şey, okuduğum her kitap, gittiğim her film, tiyatro, düşünce, müzik sadece kendimi geliştirmek için. mahşer gününde, bana hesap soracak tanrıya bile gider yapacak kadar hazırcevap olmak amacındayım. "önce sen hesap ver, başkaları adını kullanarak, milyonlarca insanı fakirliğe, açlığa, çaresizliğe sürüklerken ne yapıyordun?" diye soracağım. "her şeye gücün yetiyordu da, tüm iyi niyetli insanlar rezil olurken, kötüler kazanırken, ne halt ediyordun da şimdi benden hesap soruyorsun" diyebilmeliyim. düşüncelerimin köşesi sivrilmeye başladığında, kanamamak için something in the way dinler, yoluma devam ederim. nirvana sakinleştirir, öfkelenmem gerektiği zaman ise bunu tetikler.

    dinlemeye başlayalı uzun süre oldu, her durumuma göre bir şarkıları hep vardı. evdeki sony müzik setinden walkmene, discmanden mp3 çalara kadar bir çok şey değişti; bu adamlardan aldığım lezzet değişmedi. aylarca dinlemediğim zamanlar oldu, başka gruplar geldi geçti, insan sesi duymak istemeyip klagib müzikle haşır neşir olduğum dönemler de yalan değil ama içlerindeki net öfke ihtiyacım olduğu zaman hep yanımdaydı. come as you are dinledim insana ihtiyacım olduğu zaman. onları kırdığım zaman all apologies. pennyroyal tea niyetine devirdim biraları, sevdiğim kız başka şehirde telefonuma cevap vermezken delirip where did you sleep last nightı çevirdim sabahlara kadar. içimdeki her duygunun süssüz, gösterişsiz, alımsız yansımasıydı nirvana. ne bir ergenlik bunalımı, ne de arayış. ulaşmam gereken nokta, zirvedeyken duyacağım huzurdu.

    "and if you save yourself
    you will make him happy"

    sappy şarkısının ilk iki dizesi. yani diyor ki; herkes kendini kurtarırsa, tanrı bile mutlu olur. herkes kendini geliştirirse, herkes okursa, herkes düşünürse tanrıya ihtiyaç kalmayacağından, o da kafa dinler.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster