+8
-4
Selam lan. Naber her 10 kişiden 9'unun tanıdığı popüler insan? iyi misin? iyiyim diyeceksin tabi. Du' bakayım, şu kızları çekelim şuradan. Ortamdan alalım seni kenara. Şimdi iyi misin? Değilsin di mi len? Değilsin tabi. Şşşt oğlum var ya çok fena kızaracaksın buraları okurken. "Aha la ben" diyeceksin. Sen var ya dünyanın en yapmacık insanısın. Az çakal değilsin ama. Kendini de inandırmışsın mutlu olduğuna. Kolay mı lan senin gibi yapmacık yaşayıp mutlu olabilmek? Şşşt Berkcan, Işıl, Selin, Pınar size diyorum lan. Yanınızda sahte arkadaşlarınız olmadığında da mutlu olabiliyor musunuz?
Siz var ya siz, bu yazıyı yazarken, topsuz alanda sinirlenmeme neden oluyorsunuz.
Lan yavşak, Japonya'da deprem olunca üzülüyorsun. Facebook'a Twitter'a "I'm so sorry for the quake in Japan :(:(" yazmayı biliyorsun. Peki Filistin'de her gün onlarca insan ölüyor. Hani onlara tepkin nerede? Ah sen ne yavşak bir adamsın bi' bilsen. Senin için önemli olan, yazdığın durumların Selin ve Pelin tarafından beğenilmesi, başka da bi' tak değil. senin Japonya'da ki depreme de üzüldüğün falan yok aslında. Sen işi gücü, karı-kız düşürmeye çalışmak olan bir zavallısın. Ayrıca sen, senin gibi olmayanları etiketleyen, fakat söze gelince, her görüşe saygılı ve hoşgörülüsün.
Her namaz kılanı cemaatçi, yobaz, gerici ilan edersin sen. Moda olduğu için ateist olursun. Sonra "ben araştırdım, allah yok bence, pis yobaz, şakirt" dersin. (harbiden araştırıp allahın olmadığına kanaat getirenler muaf) Ama bi' taku da araştırdığın yoktur. "Hep aynı cins kitapları okumayın, biraz açık görüşlü olun, pis gericiler" dersin, ama o eleştirdiğin kitapların daha kapağını açmamışsındır sen.
Hiç Türk dizisi izlemezsin de sen aynı zamanda. Sadece annen, kardeşlerin izlerken 2 dakika bakıp fikir sahibi olmuşsundur da, ondan yorum yapabiliyorsundur. Sen hep belgesel izlersin, Battlestar Galactica izlersin. Muhteşem Yüzyıl, Fatmagül'ün suçu ne gibi taktan şeyler senin o über seviyenin altında kalır. Gittiğin bir filmi de asla beğenmezsin. "tak gibi bence efektler falan olmamış" dersin, fakat aslında hayran olmuşsundur. Yalnız kaldığında falan, YouTube'dan açar, sahnelerini izlersin. Ama FaceBook'da paylaşırken "ehehe daha iyi olabilirmiş" dersin.
Sen Erasmus'la ya da ona benzer programlarla yurt dışına gittiğinde, hemen 4534522 fotoğraflık bir albüm oluşturursun. Facebook'da paylaşırken "Berlin'de bir geceee (:(:" "St.Petersbutg geceleriiii (:(:" diye yazarsın. Arkadaşlarının beğenmesini ve altına "çok gsl çıkmıssn cnm <3<3" yorumunu yapmasını beklersin. Gereksiz bir mutluluk duyarsın bunlar olduktan sonra. Fakat sıkılırsın, hissettirmezsin. Ezilirsin, hissettirmezsin.
Elinden de fotoğraf makinesi düşmez senin. Her gittiğin yerde fotoğraf çekersin. Kendini Ara Güler sanırsın her zaman. Beyoğlu'na gidip ayakkabı boyayan adamı çekip, "yazık :(:(" diye paylaşırsın. Beğeni almaktır asıl amacın. Yoksa ayakkabıcı gibinde bile değildir. Hatta senle muhabbet kurmasın diye, uzaktan zoom yaparak çekmişsindir fotoğrafı. Sonra "Berkecan Photography" diye albüm yaparsın.
Sokaklarda ölen köpekler ve kedileri çok önemsersin. "Lütfen paylaşalım" "Lütfen RT" diye ağlarsın orada burada. Ama yardım etmediğin gibi, takmazsın bile. Senin tek amacın, toplum da yer edinebilmek ve bir kimliğe bürünmektir. Fakat bu her zaman sahte bir kimlik olacak ona göre.
Acılı dürüm, adana, soğanlı lahmacun yemezsin. Yiyeni küçümsersin. Portakallı ördek ve Havyarlı Hamburger başlıca besin kaynaklarındandır. Fakat evde yalnızsan, hemen dürümcüyü arasın. Hayvan gibi de yersin.
ingilizce telaffuzun mükemmeldir. Ne zaman bir yerde telaffuzu kötü olan birini görsen hemen ezersin. Ayrıca Nietzsche'den söz paylaşmayı da hiç unutmazsın. Aylık rutinlerin arasındadır.
Evde yalnızken Yıldız Tilbe, Orhan Gencebay falan dinlediğin halde. Arkadaşlarının yanındayken bu Pink Floyd'a falan döner. Ergenlik haliyle tanıdığın Rock gruplarını ölürcesine savunursun. iş yerli gruplara geldiğinde, sahip çıkma "daha çok yolları var bizimkilerin (:(:(:(:(:" dersin. Ama sonra "Türk müziği gelişmiyor yaa :(:(" dersin.
Yaz-Kış demeden, her daim, boynunda çift taraflı katlanmış bir atkı olur. Hiç ama hiç çıkarmazsın. Bir de kalın çerçeveli kare gözlük. Bunları çıkarırsan o "değişik" imajın yerle bir olur sonra. Bir de çenenin üstünde sakal bırak azcık ki, tamamlansın. Fakat dedenin yanında falan gömlekle durursun.
Bir fikir ve dünya görüşü hakkında 2 kitap okuyunca, o konunun piri ilan edersin kendini. insanlara tavsiyeler verirsin. Beğenirsen ölümüne savunursun, beğenmezsen ölümüne küçümsersin. Ama saygın sonsuzdur her görüşe aynı zamanda.
Herkesin yaptığı şeyleri asla yapmazsın. Hatta bir şeyi çok sevsen bile "popüler" hale geldiğinde ve senden düşük seviyedeki kişiler tarafından da yapılmaya başlandığında ondan vazgeçersin. Zira artık o sana "elitlik" ve "coolluk" katmıyordur.
Dedenin "bizim zamanımızda" diye başlayan öykülerini dinlerken içinden "o sizi zamanınızdaydı" dersin. Ama 80'ler senin için "bir daha gelmez" cinsindendir.
Sen var ya sen, böyle gidersen hiçbir zaman kendin olamayacaksın ve yaşlandığında, dönüp geriye baktığında hep başkası istediği için yaşadığın sıralı olayları göreceksin. Kendi kişiliğini yaratamayacak ve ezik konumda gördüğün insanlardan daha aşağılık bir duruma düşeceksin.