0
Kanaat: Sözlükte elde bulunan ile yetinme kısmetine / hakkına razı olma, başkasının elindekine göz dikmeme, aç gözlü olmamak gibi anlamlara gelir. Kanaat ahlaki bir erdem olup insanın kişiliğini, haysiyetini koruyup mutlu huzurlu bir hayat yaşamasının bir gereği olarak günlük yaşamda görülür. insanda oluşabilecek aşırı mal hırsını imanın gereği kanaat önler. Dinimiz kanaatkarlığı emretmiş aç gözlülüğü , hırsı, israfı kötülemiştir. insanın ayağını yorganına göre uzatması kanaatkar olmasına bağlıdır. Peygamberimiz Hz. muhafazid (sav.) “gerçek zenginlik, mal çokluğu değil, gönül zenginliği (göz tokluğu) iledir.” buyurmuş. Kanaatsiz kimse, içinde bulunduğu hiç bir durumdan memnun kalmaz.Şükretmeyi bilmez, hangi durumda olursa olsun hep fazlasını ister ve hiçbir zaman mutlu olmaz. Pegamberimiz “insan oğlunun iki vadi dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü ister. insanın gözünü topraktan başka bir şey doyurmaz. Fakat Allah, tövbe edenin tövbesini kabul eder.”
insan kanaatsizlik nedeniyle gayri meşru, haram, emeksiz, zahmetsiz kazançlara yönelir.Bu yolda izzetini, haysiyetini, şerefini kaybeder.Bu kişinin ve toplumun rahat ve huzurunu kaçırır. Müslüman kanaatkardır, meşru ve helal ölçüler içerisinde çalışır. Elde ettiği nimetlere de razı olup şükreder. Peygamberimiz(sav.) : “sizden biriniz, mal ve yaradılışça kendisinden üstün olana bakınca, gözünü birde gözünü birde kendisinden aşağıda olana çevirsin” buyurarak kişinin her türlü gayretine rağmen istediği hedefe ulaşamadığı takdirde, kendinden aşağı olanlara bakıp kısmetine razı olması gerektiğini söyler. Konu ile ilgili bu olay konunun daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyim. Mehmet Akif bir gün saat satın almak için çarşıya gider. Yolda karşılaştığı adamın birinin kolunun olmadığını görür; ve şöyle der “ben saatim yok diye üzülüyordum, bu adamın saati olsa bile takacak kolu yok” der ve Rabbine şükreder.
Değerli okurlar; Mümin sıkıntılara sabreden nimetlere şükreden kimsedir. Şükretmek için çok mala sahip olmak gerekmez. Elde bulunan her şeye şükretmek kanaatkâr insanın özelliğidir.
Yüce yaratıcımız “ şükrederseniz size olan nimetimi arttırırım” (ibrahim suresi 14. ayet)
Atalarımızda “ aza şükretmeyen çoğu bulamaz” demişlerdir. Şimdi düşünün: Evine haram sokmamak için çırpınan canları düşünün. Kendinizi düşünün rızık için boyun eğdiğiniz kulları düşünün. Sonra dikkatle bakın kazandıklarınıza, bakın ki haramdan mıdır helalden mi?
Kazançlarda haram şüphesinin çoğaldığı hırs dolu zamanlarda yaşıyoruz. Unutmamak gerekir ki Allah’a dost olalım da varsın bütün haramlar bize düşman olsun.
Değerli okurlar Diyanet işleri Başkanlığımız helalın helal kazanç ve helal lokmanın önemine vurgu yapmak ve bu konuda toplumsal bilinç oluşturmak amacıyla bu sene Ramazan Ayı’nda “helal kazanç-helal lokma” konusunu gündeme taşımıştır.
Ramazan Ayı boyunca gerçekleştirilecek etkinliklerde, helal kazanç konusu bütün yönleriyle ele alınacaktır. Bu vesile ile Ramazan Ayı’ndan kazançlı çıkmayı, daima helal ve bereketli rızıklar peşinde koşmayı Rabbimizden niyaz edelim.Şunu da unutmayalım ki kanaatkarlık asla tembellik değildir. Kişi gücü nispetinde çalışır, çabalar ve sonucu Allah’a bırakır. Gerçek kanaatkarlık çok çalışıp helal meşru yollardan kazanıp elde edilene razı olmaktır. Fakirliğe, sefalete, tembelliğe, miskinliğe aile ve toplumların yoksulluk içinde kalmasına yol açabilecek yanlış anlayışları dinimiz reddeder. Peygamberimiz (sav.) : “Veren el alan elden üstündür.” Sözüyle de zengin ve güçlü olmanın önemini vurgular. O halde bizler kanaatkar olup hırs ve aç gözlülükten kaçınmalıyız. Bu mübarek günlerde nefsimizi hesaba çekerek, hesabını veremeyeceğimiz işlerden uzak durmalıyız, helalinden kazanıp payımıza düşene razı olmalıyız. Ne mutlu kanaatkar olup şükreden kullara.