-
5.
0korkutuculuğunu yitirdi" açıklamasını yapabildiği noktaya doğru yaklaşıyorlardı. GerçektenTümünü Göster
de Manifesto'nun ilkeleri bütün ülkelerin işçileri arasında hatırı sayılır ilerlemeler kaydetmişti.
Böylelikle Manifesto tekrar ön plana çıktı. Almanca metin 1850'den beri isviçre, ingiltere ve
Amerika'da defalarca yeniden basılmıştı. 1872 yılında ve bu sefer çevirinin "Woodhull &
Claflin's Weekly"de yayınlandığı New York'ta ingilizce'ye çevrildi. Bu ingilizce metni temel
alan Fransızca çeviri New York'da "Le Socialiste" tarafından yapıldı. O zamandan beri
Amerika'da, bir tanesi ingiltere'de de tekrar basılmış, ana metni az çok tahrif etmiş, en
azından iki ingilizce çeviri yayınlandı. Bakunin'in yaptığı ilk Rusça çeviri 1863 yılı
sıralarında Herzen'in Cenevre'deki "Kolokol" adlı basımevi tarafından çıkarıldı, yiğit Vera
Zasuliç tarafından yapılan ikincisiyse yine Cenevre'de 1882'de basıldı. Danimarka dilinde
yeni baskısı 1885'te Kopenhag'da "Socialdemokratisk Bibliotek" tarafından çıkarıldı,
Fransızca yeni çevirisi ise Paris'te 1886'da "Le Socialiste"de çıktı. Bu sonuncusunun ardından
ispanyolca bir çeviri hazırlandı ve 1886'da Madrid'de yayınlandı. Almanca baskıların kesin
sayısı bilinmiyor, en azından on iki olduğu söylenebilir. Bana anlatıldığı kadarıyla, birkaç ay
önce istanbul'da Ermenice olarak çıkması gereken çeviri, yayıncının, üstünde Marx isminin
bulunduğu bir kitabı basmaya cesaret edememesinden, çevirenin de kitabı kendi eseriymiş
gibi göstermeyi reddetmesi yüzünden gün ışığına çıkamamış. Diğer dillerde de çevirilerin
yapıldığını duydum ama hiçbirini görmedim. Böylece "Manifesto"nun tarihi, büyük ölçüde
işçi hareketinin tarihini yansıtıyor; Manifesto günümüzde şüphesiz tüm sosyalist külliyatın en
yaygın, en uluslararası eseri, Sibirya'dan Kaliforniya'ya kadar işçi sınıfının tanıdığı ortak bir
program haline gelmiştir.
Yine de kaleme aldığımız sırada onu sosyalist bir manifesto olarak adlandıramazdık. 1847
yılında sosyalist denince akla bir yandan çeşitli ütopik sistemlerin taraftarları, ingiltere'de
Owen'cılarla Fransa'da Fourier'cilerin oluşturduğu çoktan ölmeye yüz tutmuş mezhepler,
diğer yandan bütün yamacılıklarıyla, sermaye ve kâr için hiçbir tehlike yaratmaksızın her
türlü toplumsal kötülüğü ortadan kaldıracaklarına söz veren muhtelif şarlatanlar —her iki
durumda da işçi hareketinin dışında duran ve daha çok okumuş sınıflardan destek arayanlar
anlaşılıyordu. O zamanlar işçi sınıfının salt politik bir devrimin yetersizliğine ikna olmuş ve
toplumun baştan aşağıya değişmesinin yanında olan kısmı kendini komünist olarak
adlandırıyordu. Kaba, yontulmamış, tamamen içgüdüsel bir komünizmdi bu; ama işin özünü
yakalamıştı ve işçi sınıfı içinde, Fransa'da Cabet'nin, Almanya'da Weitling'in ütopik
komünizmini yaratacak denli güçlüydü. Yani 1847 yılında sosyalizm bir orta sınıf
hareketiyken komünizm işçi sınıfının bir hareketiydi. En azından Kıta üstünde sosyalizm
"saygın" bir görüştü; komünizm bunun tam tersiydi. Biz de başından beri "işçi sınıfının
kurtuluşu kendi eseri olacaktır" düşüncesinde olduğumuzdan, bu iki isimden hangisini seçmek
zorunda olduğumuz hakkında hiçbir kuşkuya yer yoktu. Dahası o zamandan beri ondan
vazgeçmek hiç aklımıza gelmedi.
"Manifesto" ikimizin ortak eseri olsa da onun çekirdeğini oluşturan ana düşüncenin Marx'a ait
olduğunu belirtmekle yükümlüyüm. Bu düşünceye göre: her tarihsel çağda, egemen iktisadi
üretim ve değişim tarzı ve onu zorunlu olarak izleyen toplumsal katmanlaşma, üstünde o
çağın politik ve düşünsel tarihinin yükseldiği ve sadece buradan çıkarak insanlığın tüm
tarihinin (toprağın ve arazinin ortak mülkiyetine dayalı ilkel gens düzenin yıkılmasından
sonra) sınıf mücadeleleri tarihi olduğunun açıklanabildiği temeli oluşturur. Sömüren ve
sömürülen, ezen ve ezilen sınıflar arasındaki savaşların tarihinin gelişmesi günümüzde,
sömürülen ve ezilen sınıfın —proletaryanın— toplumun tümünü, sömürüden ve baskıdan,
sınıf farklılıklarından ve savaşlarından kurtarmaksızın sömüren ve ezen sınıfın —
burjuvazinin— boyunduruğundan kurtulamayacağı aşamaya gelip dayanmıştır -
4.
0Buna karşın "Manifesto", üstünde değişiklik yapmaya artık kendimizde hak görmediğimiz birTümünü Göster
tarihsel belgedir. Daha sonraki bir basım belki 1847'den günümüze köprü kuran bir girişle
birlikte yayınlanır; önümüzdeki basım ise buna zaman bırakmayacak kadar ani oldu.
Londra, 24 Haziran 1872
Karl Marx - Friedrich Engels
1888 ingilizce Baskıya Önsöz
Manifesto 1848 öncesinin siyasal koşullarında kaçınılmaz olarak gizli örgütlenmiş,
başlangıçta sadece Alman sonraları ise uluslararası bir işçi birliği olan Komünistler Birliği'nin
platformu olarak yayınlandı. Marx ve Engels, Birliğin Kasım 1847'de Londra'da gerçekleşen
kongresinde teorik ve pratik açıdan ekgibsiz bir parti progrdıbının yayınlanmasını sağlamak
için görevlendirildiler. Almanca kaleme alınan metin, 24 şubat'taki Fransız Devriminden
birkaç hafta önce, Ocak 1848'de basılmak için Londra'ya yollandı. Bir Fransızca çevirisi 1848
Haziran Ayaklanması'ndan hemen önce Paris'te yayınlandı. Miss Helen Macfarlane tarafından
gerçekleştirilen ilk ingilizce çevirisi 1850 yılında, George Julian Harney'in "Red
Republican"ında Londra'da okuyucuyla buluştu. Manifesto'nun bunun dışında Danimarka ve
Polonya dillerinde baskıları da yapıldı.
Proletarya ile burjuvazi arasındaki ilk büyük meydan muharebesi olan 1848 Paris Haziran
Ayaklanması'nın bastırılması Avrupa işçi sınıfının toplumsal ve siyasal mücadelesini geçici
bir süre geri plana itti. O zamandan sonra egemenlik için verilen savaş Şubat Devrimi
öncesinde olduğu gibi mülk sahibi sınıfların farklı kesimleri arasında gerçekleşti; işçi sınıfı,
radikal burjuvazinin en sol kanadı konumuyla ve siyasal hareket serbestliği için mücadeleyle
sınırlandı. Kendi başına proleter hareketler, sürdükleri ve yaşam işareti verdikleri yerlerde
acımasızca ezildiler. Böylelikle Prusya polisi Komünistler Birliği'nin o zamanlar Köln'de
bulunan Merkez Komitesinin izini buldu. Üyeleri tutuklandı ve on sekiz ay süren tutukluluk
sonunda Ekim 1852'de mahkemeye çıkarıldılar. Bu meşhur "Köln Komünistler Davası" 4
Ekim'den 12 Kasım'a kadar sürdü; tutukluların yedisi üç yıldan altı yıla kadar kale hapsine
çarptırıldılar. Hükümden hemen sonra Birlik, kalan üyeleri tarafından resmen feshedildi.
Manifesto'ya gelince: hafızalardan silinmeye mahkûmmuş gibi görünüyordu.
Avrupa işçi sınıfı egemen sınıfa karşı yeni bir saldırı için yeterli kuvveti topladığında,
Uluslararası işçi Birliği oluştu. Ancak açıkça Avrupa'nın ve Amerika'nın savaşma isteğiyle
dolu tüm proletaryasını yek vücut hale getirmeyi amaçlayan bu birlik, Manifesto'da dile
getirilen ilkeleri hemen ilan edemedi. Enternasyonal'in programı, gerek ingiliz sendikalar,
gerekse Proudhon'un Fransız, Belçikalı, italyan, ispanyol yandaşları ve Almanya'daki
Lassalle'ciler[ 1 ] tarafından kabul edilebilecek kadar geniş olmalıydı. Bu Programı tüm
tarafları hoşnut edecek bir biçimde kaleme almış olan Marx, işçi sınıfının, eylem
birlikteliğinin ve ortak tartışmaların zorunlu sonucu olan entelektüel gelişimine tam bir güven
duyuyordu. Sermayeye karşı verilen mücadeledeki olaylar ve değişkenlikler, zaferlerden daha
fazla olan yenilgiler, insanların pek bağlandıkları çeşit çeşit şarlatanlıkların yetersizliği
hakkında bilinçlenmelerini sağlayıp, onların işçi sınıfının kurtuluşunun gerçek koşullarını
tamamen kavramalarının yolunu açacaktır. Ve Marx haklıydı. Enternasyonal 1874 yılında
dağıldığında, işçileri, 1864 yılında kuruluşunda bulduğundan çok farklı bir durumda
bırakmıştı. Fransa'da Proudhon'culuk, Almanya'da Lassalle'cılık ölmek üzereydi ve tutucu
ingiliz sendikaları da, çoğunluğu Enternasyonal'le olan bağlarını çoktan koparmış olmalarına
karşın, geçtiğimiz yıl Swansea'da başkanlarının onlar adına "Kıta sosyalizmi bizim için -
3.
+2Komünist PartiTümünü Göster
Manifestosu
Karl Marx ve Friedrich Engels (1848)
Önsözler
1872 Almanca Baskıya
1888 ingilizce Baskıya
1890 Almanca Baskıya
Dipnotlar
1872 Almanca Baskıya Önsöz
O dönemin koşullarında elbet ancak gizli olabilen ve uluslararası işçi birliği olan Komünistler
Birliği, 1847 Kasımında Londra'da toplanan kongresinde, metinde imzası bulunanları,
kamuoyuna sunulmak üzere ayrıntılı bir teorik ve pratik parti programı hazırlamakla
görevlendirdi. Şubat Devriminden birkaç hafta önce metni basım için Londra'ya gönderilen
aşağıdaki "Manifesto" böylece ortaya geldi. Önce Almanca yayınlanmış olarak, bu dilde,
Almanya, ingiltere ve Amerika'da en az on iki ayrı baskı yaptı. ingilizce'de ilk kez Miss
Helen Macfarlane'in çevirisiyle 1850'de Londra'da "Red Republican"da yayınlandı ve 1871'de
en az üç ayrı çeviri de Amerika'da yayınlandı. Fransızca yayın, önce Paris'te 1848'de Haziran
Ayaklanmasından az önce yapıldı, yakında da New York'ta "Le Socialiste"te yayınlandı. Yeni
bir çevirisi hazırlanmakta. Polonya dilinde yayın, ilk Almanca yayından az sonra Londra'da
gerçekleşti. Rusça'sı, altmışlı yıllarda Cenevre'de yayınlandı. Yine ortaya çıkışının hemen
ardından Danimarka diline çevrildi.
Son yirmi beş yıl içinde koşullar ne kadar değişmiş de olsa bu "Manifesto"da geliştirilmiş
genel esaslar, bir bütün olarak bugün de hâlâ tam doğruluğunu korumaktadır. Ayrıntıda şu ya
da bu düzeltmeler yapılabilir. Bu esasların pratikte kullanılışı, "Manifesto"nun kendisinde de
açıklandığı gibi, her yerde ve her zaman mevcut tarihsel durumlara bağlı olacak ve dolayısıyla
II. Bölümün sonunda önerilen devrimci önlemlere kesinlikle özel bir ağırlık verilmeyecektir.
O pasaj bugün birçok yanıyla başka türlü kaleme alınırdı. Gerek büyük sanayinin son yirmi
beş yıl içinde süren büyük gelişimi ve işçi sınıfının buna koşut ilerleyen parti örgütlenmesi
karşısında, gerekse önce Şubat Devrimi ve daha da fazlasıyla proletaryanın iki ay boyunca
siyasal iktidarı elinde tuttuğu Paris Komünü karşısında, bugün bu program yer yer eskimiştir.
Özellikle Paris Komünü, "işçi sınıfının hazır devlet aygıtını öylece ele geçirip onu kendi
amaçları için işletemeyeceğini" kanıtlamış bulunuyor. (Bu hususun daha ileri boyutta
işlendiği "Fransa'da iç savaş, Uluslararası işçi Birliği Genel Konseyi'nin iletisi", Almanca
baskı, S.19'a bakınız.) Ayrıca, sosyalist yazının eleştirisi de ancak 1847'ye kadarını
kapsadığından bugün için elbette ekgiblidir; aynı şekilde komünistlerin çeşitli muhalefet
partilerine karşı konumuna ilişkin söylenenler (Bölüm IV), bugün bile esasta doğru olmakla
birlikte, ayrıntıda günümüz için yine de eskimiştir, çünkü siyasal durum tümüyle değişmiş ve
tarihsel gelişim orada sözü edilen partilerin çoğunu dünyadan silmiştir. -
-
1.
+1 -1sözlüğün seviyesini yükseltmeyin amk bu kadar bilgi çok sözlüğe
-
2.
+2 -1Senin ırzına geçerim ibrahim..!!!
-
3.
0Bırakın kendi kendine oynasın amk
-
4.
-1EKŞi Mi BURASI huur ÇOÇU
-
5.
0ingilizce yazan elerini gibiym
diğerleri 3 -
1.
-
2.
+9 -3sözlükteki troll sayısında bir çoğalma var , niyeyse.
-
-
1.
+2 -9yaw xe xee dıbına koyim trolüz ivit.
-
-
1.
+5BAŞLIĞI YENi OKUYACAK BEYLER, BiRAZDAN ALTTAKi ENTRYLERE MAL MAL PROPAGANDA YAPAN @tangali ibrahim VE BENZERELRiNiN ENTRYLERiNi GÖRÜNCE "TÜMÜNÜ GÖSTER" E TIKLAYIP AÇMAYIN.
SERi ŞEKiLDE GEÇiN.
SÖZLÜĞÜN SEViYESiNi gibEREK EKŞiYE ÇEViRMEYE ÇALIŞAN BUNLARA PRiM VERMEYiN
HIAAMMINA QOYiM..!!
-
1.
-
1.
-
1.
+21 -69onu bir özgürlük savaşçısı belleyenler, kahraman ilan edenler, puro içip dövrim diye gezenler şu sağdaki esas devrimciyi sırf müslüman olduğu için çekemiyorlar.
bilmeyenler için hatırlatayım. o dönem muhaberatta telsiz kullanılmıyordu. che kafiri bir üçüncü dünya ülkesiyle savaşıyordu. o dönem gece görüş dürbünleri, lazer işaretleyiciler, lazer güdümlü füzeler, ısıya güdümlü füzeler, termal kameralar, uydu fotoğrafları, f-22 raptor'lar, apache'ler yoktu. "özgürlük" getirdiği üçüncü dünya ülkesinin şekerden başka kaynağı yoktu. kimse o ülkenin zütünü kurtarmak için 20 ülkeli koalisyon kurmadı. bütün dünyayı seferber etmedi. o ülkenin m1a2 abrams tankları, tos1 buriotaları, termobarik füzeleri yoktu. o heriflerin üstüne giyecek kıyafeti bile yoktu. şimdi gibtirin gidin kumda oynayın amk bebeleri. devrim öyle yapılmaz böyle yapılır. viva comandante abo waheeb. kahrolun kafir köpekler.
-
valla en akıllımız serkan amk
-
öküz gibi tıkınan
-
hindistana gezmeye giden kadınlar
-
yataga bak hatun bile sığmamış
-
baycerrah ne haber sürüngen dostum
-
pazartesi mal mal tiplerle muhatap olacam 3 kuruş
-
asgari zam oran yüzde 30
-
transporter bayan ile evlenmenin faydaları
-
rüzgar kayadan sadece toz alırmış
-
türkler 1 çocuk yapıyor kürtler 10
-
mısıra mı gitsem acaba kazakistan yerine
-
hayatında para görmemiş lavuklar
-
türkiyedeki kürt sayısı türk sayısından fazla
-
fransada enflasyon 1 den 2 ye çıktı diye
-
bu öcalan askerliğini yapmadı
-
keşke bütün dünyada hava sıcaklığı eksi 50 olsa
-
işsizlik de bir
-
ınstagramdaki tüm sayfaların tek bir elden
-
gereksiz konularda azimli olmak otizm belirtisidir
-
ilkokul arkadaşlarımın instagramlarını
-
covid gerçek değildi
-
dubai çikolatası 2024 detaylı inceleme
-
çine saygı duymamak mümkün değil yalnız
-
geleceğim bu buna bağlı
-
tiktoktaki tespih mezatçıları
-
hintliler nasıl bu kadar çocuk yapabiliyor la
-
türkiyedeki sokak köpekleri tam çözüm 2024
-
geçen hafta biraz yastığa kerkindim
-
2016 yılında buradan bir yazar
-
dördüncü kez sevgilim olunca
- / 2