/i/Tespit

  1. 1.
    +9 -3
    sözlükteki troll sayısında bir çoğalma var , niyeyse.
    ···
    1. 1.
      +2 -9
      yaw xe xee dıbına koyim trolüz ivit.
      ···
      1. 1.
        +5
        BAŞLIĞI YENi OKUYACAK BEYLER, BiRAZDAN ALTTAKi ENTRYLERE MAL MAL PROPAGANDA YAPAN @tangali ibrahim VE BENZERELRiNiN ENTRYLERiNi GÖRÜNCE "TÜMÜNÜ GÖSTER" E TIKLAYIP AÇMAYIN.
        SERi ŞEKiLDE GEÇiN.
        SÖZLÜĞÜN SEViYESiNi gibEREK EKŞiYE ÇEViRMEYE ÇALIŞAN BUNLARA PRiM VERMEYiN

        HIAAMMINA QOYiM..!!
        ···
  2. 2.
    +2
    ebu waheeb tek kaşlı olabilir bu da size koyabilir xd - köfteci
    ···
  3. 3.
    +2
    Komünist Parti
    Manifestosu
    Karl Marx ve Friedrich Engels (1848)
    Önsözler
    1872 Almanca Baskıya
    1888 ingilizce Baskıya
    1890 Almanca Baskıya
    Dipnotlar
    1872 Almanca Baskıya Önsöz
    O dönemin koşullarında elbet ancak gizli olabilen ve uluslararası işçi birliği olan Komünistler
    Birliği, 1847 Kasımında Londra'da toplanan kongresinde, metinde imzası bulunanları,
    kamuoyuna sunulmak üzere ayrıntılı bir teorik ve pratik parti programı hazırlamakla
    görevlendirdi. Şubat Devriminden birkaç hafta önce metni basım için Londra'ya gönderilen
    aşağıdaki "Manifesto" böylece ortaya geldi. Önce Almanca yayınlanmış olarak, bu dilde,
    Almanya, ingiltere ve Amerika'da en az on iki ayrı baskı yaptı. ingilizce'de ilk kez Miss
    Helen Macfarlane'in çevirisiyle 1850'de Londra'da "Red Republican"da yayınlandı ve 1871'de
    en az üç ayrı çeviri de Amerika'da yayınlandı. Fransızca yayın, önce Paris'te 1848'de Haziran
    Ayaklanmasından az önce yapıldı, yakında da New York'ta "Le Socialiste"te yayınlandı. Yeni
    bir çevirisi hazırlanmakta. Polonya dilinde yayın, ilk Almanca yayından az sonra Londra'da
    gerçekleşti. Rusça'sı, altmışlı yıllarda Cenevre'de yayınlandı. Yine ortaya çıkışının hemen
    ardından Danimarka diline çevrildi.
    Son yirmi beş yıl içinde koşullar ne kadar değişmiş de olsa bu "Manifesto"da geliştirilmiş
    genel esaslar, bir bütün olarak bugün de hâlâ tam doğruluğunu korumaktadır. Ayrıntıda şu ya
    da bu düzeltmeler yapılabilir. Bu esasların pratikte kullanılışı, "Manifesto"nun kendisinde de
    açıklandığı gibi, her yerde ve her zaman mevcut tarihsel durumlara bağlı olacak ve dolayısıyla
    II. Bölümün sonunda önerilen devrimci önlemlere kesinlikle özel bir ağırlık verilmeyecektir.
    O pasaj bugün birçok yanıyla başka türlü kaleme alınırdı. Gerek büyük sanayinin son yirmi
    beş yıl içinde süren büyük gelişimi ve işçi sınıfının buna koşut ilerleyen parti örgütlenmesi
    karşısında, gerekse önce Şubat Devrimi ve daha da fazlasıyla proletaryanın iki ay boyunca
    siyasal iktidarı elinde tuttuğu Paris Komünü karşısında, bugün bu program yer yer eskimiştir.
    Özellikle Paris Komünü, "işçi sınıfının hazır devlet aygıtını öylece ele geçirip onu kendi
    amaçları için işletemeyeceğini" kanıtlamış bulunuyor. (Bu hususun daha ileri boyutta
    işlendiği "Fransa'da iç savaş, Uluslararası işçi Birliği Genel Konseyi'nin iletisi", Almanca
    baskı, S.19'a bakınız.) Ayrıca, sosyalist yazının eleştirisi de ancak 1847'ye kadarını
    kapsadığından bugün için elbette ekgiblidir; aynı şekilde komünistlerin çeşitli muhalefet
    partilerine karşı konumuna ilişkin söylenenler (Bölüm IV), bugün bile esasta doğru olmakla
    birlikte, ayrıntıda günümüz için yine de eskimiştir, çünkü siyasal durum tümüyle değişmiş ve
    tarihsel gelişim orada sözü edilen partilerin çoğunu dünyadan silmiştir.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      sözlüğün seviyesini yükseltmeyin amk bu kadar bilgi çok sözlüğe
      ···
    2. 2.
      +2 -1
      Senin ırzına geçerim ibrahim..!!!
      ···
    3. 3.
      0
      Bırakın kendi kendine oynasın amk
      ···
    4. 4.
      -1
      EKŞi Mi BURASI huur ÇOÇU
      ···
    5. 5.
      0
      ingilizce yazan elerini gibiym
      ···
    6. diğerleri 3
  4. 4.
    +1
    Ulan asıl kafir ışid denen köpekler yavşak huur kendini Allah ilan etmiş ebu Bekir bağdadi denen anasını gibtiğim hz muhafazid bu dönemde yaşasaydı o ışidli kafirlerin kellesini keserdi kendide hadisde söyledi
    Bkz:Resul Allah dediki :ileride bi kavim çıkacak bunlar müşrikleri bırakıp müslümanları boğazlarlar vallahi onlara yetişcek kadar yaşarsam onları fena bi öldürmeyle öldürürüm..
    Şimdi gibtir git huur ışidli bin
    ···
    1. 1.
      +1
      tekfirci detected alert.
      ···
    2. 2.
      0
      Ulan kafa kesip 10 yaşındaki kızlara ve erkekler zorla sahip olan huur evladı ışid e kafir demek tekfirse öyleyim huur evladı
      ···
  5. 5.
    +1
    ANANI KOMiNiK KOMiNiK GiBEYiM AMK TANGALISI
    ···
  6. 6.
    0
    Alman sosyalistlerinin, kendi iskelete dönmüş "ebedi hakikatler"ine giydirdikleri bu,
    spekülatif tezgahta dokunmuş, sivri zekalı söylem çiçekleriyle süslenmiş, aşk baygını huzur
    çiyleriyle yıkanmış bereketli kisve, mallarının o kesimdeki sürümünü artırdı yalnızca.
    Kendi açısından Alman sosyalizmi, bu bağnaz küçük burjuvazinin tumturaklı sözcüsü olma
    konumunu giderek iyice benimsedi.
    Alman ulusunu, örnek ulus olarak, Alman küçük burjuvazisini de örnek insan olarak büyük
    lâflarla ilan etti. Onun her aşağılığına, tam tersini ifade eden, gizli, yüksek, sosyalist anlamlar
    yükledi. Nihayet komünizmin "kaba yıkıcılığı"na doğrudan karşı çıkarak ve tüm sınıf
    mücadelelerinin üstünde bir tarafsız yücelik taslayarak, çizgisinin son kertesine geldi.
    Almanya'da, sosyalist veya komünist diye ortalıkta dolaşan ne kadar yazın varsa, çok az
    istisnasıyla hep bu kirli, bu cansız yazın alanına girer.[ 7 ]
    2. Tutucu Sosyalizm
    ya da Burjuva Sosyalizmi
    Burjuva toplumunun kalıcılığını sağlamak için bir kesim burjuvazi sosyal sıkıntıları ortadan
    kaldırmaya yardımcı olmak ister.
    Bu çerçevede: ekonomistler, filantroplar, insancıllar, çalışan sınıfların durumunu
    düzeltmeciler, yardımseverler, hayvan korumacıları, ılımlılık örgütçüleri, vardır. En
    çeşitlisinden köşe bucak reformcuları yani. Hatta bu burjuva sosyalizminin bütün bir sistem
    olarak işlenenleri olmuştur.
    Örnek olarak Proudhon'un "Philosophie de la Misäre"ini [Sefaletin Felsefesi —çev.] ele
    alalım.
    Sosyalist burjuvalar, modern toplumun koşullarını isterler, ama o koşulların kendisinden
    kaynaklanan mücadeleler ve tehlikeler olmaksızın. Mevcut toplumu, onu devrimci dönüşüme
    uğratacak ve çözecek unsurlar kesilip çıkarılmış olanak isterler. Burjuvazi olsun ama
    proletarya olmasın. Kendi egemen olduğu dünyayı elbette ki en iyi dünya olarak görür
    burjuvazi. Burjuva sosyalizmi bu iç ferahlatıcı tasarımını yanı ya da tam bir sistem
    oluşturmaya kadar vardırır. Kendisinin sistemlerini gerçekleştirmesini ve bu yeni Kudüs'e
    dahil olmasını proletaryadan talep ederken, aslında ona yalnızca, bugünkü toplumun içinde
    kal ama bu topluma ilişkin nefretlik düşüncelerinden arın, demiş oluyor.
    [Bu] sosyalizmin daha az sistematik ve biraz daha pratik bir ikinci biçimiyse, bu yaşam
    koşullarında şu ya da bu siyasal dönüşümün değil de yalnızca bir tek değişimin, yani yalnızca
    ekonomik koşullarda bir değişimin yararlı olabileceğini kanıtlayarak işçi sınıfının her
    devrimci hareketini sakatlamaya uğraşmıştır. Ama bu sosyalizmin, maddi varoluş koşullarını
    değiştirmek derken düşündüğü, asla ancak devrimci yolla olabilecek burjuva üretim
    ilişkilerinin ortadan kaldırılması değildir, onun düşündüğü, bu üretim ilişkileri zemininde
    uygulanacak, yani sermaye ile ücretli çalışma arasındaki ilişkide hiçbir şeyi değiştirmeyen,
    olsa olsa burjuvazinin egemenliğinin bedellerini azaltıp devlet bütçesini basitleştirecek
    yönetsel düzeltmelerdir.
    Burjuva sosyalizmi kendine uyan ifadeyi, salt konuşan figür durumuna gelmekte bulur ancak.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    0
    uyguladılar. Kendi felsefi saçmalıklarını Fransız aslının arkasına yazdılar. Örneğin para
    ilişkilerine yönelik Fransız eleştirisinin arkasına "insan Özünden Feragat" diye yazdılar,
    burjuva devlete yönelik Fransız eleştirisinin arkasına da, "Soyut Genelin Egemenliğini
    Ortadan Kaldırma" diye yazdılar, vb.
    Fransız gelişimlerinin altına böyle felsefi söylemler sokuşturmayı, "Eylemin Felsefesi",
    "Hakiki Sosyalizm", "Alman Sosyalizm Bilimi", "Sosyalizmin Felsefi Temeli" gibi
    deyimlerle vaftiz ettiler.
    Fransız sosyalist-komünist yazını böyle usturupluca iğdiş edildi. Ve bir sınıfın öbür sınıfa
    karşı mücadelesini dile getirmek Alman elinde bitirildiği için o Alman, "Fransız tek
    yanlılığını" aşmış olma bilincini taşıyordu; hakiki ihtiyaçlar yerine hakikat ihtiyacını,
    proletaryanın çıkarları yerine insan varlığının çıkarlarını, hiçbir sınıftan olmayan, gerçekte
    bile olmayan, yalnızca felsefe fantezisinin puslu semalarında bulunan genel insanın çıkarlarını
    savunuyordu bu bilinç.
    Kimseden yardım almaksızın başardığı bu okul ödevlerini öylesine tantanayla ciddiye alıp
    öylesine çığırtkanlıkla göklere çıkaran bu Alman sosyalizmi, böylece giderek bilgiç
    masumiyetini yitirdi.
    Alman burjuvazisinin, özellikle de Prusya burjuvazisinin feodal ve mutlakçı krallığa karşı
    mücadelesi, tek kelimeyle liberal hareket, daha büyük ciddiyet kazandı.
    Böylece "hakiki" sosyalizmin eline, çok istediği bir fırsat, siyasal hareketin karşısına sosyalist
    taleplerini koyma fırsatı verilmiş oluyordu, yani liberalizme karşı, temsili devlete karşı,
    burjuva rekabetine, burjuva basın özgürlüğüne, hukukuna, burjuvaca özgürlüğe ve eşitliğe
    karşı bilinen lanetleri savurma ve halk kitlesine de bu burjuva hareketinden hiçbir kazancının
    olmayacağı, tersine her şeyini yitireceği uyarısını yapma fırsatı. Alman sosyalizmi, ruhsuzca
    yankıladığı Fransız eleştirisinin, modern burjuva toplumuna ve ona uyan yaşam koşullarına,
    ona göre biçimlenen siyasal kurumlaşmaya dayandığını tam zamanında unuttu; Almanya'da
    daha ancak bu ön koşullar için mücadele söz konusuydu.
    Alman sosyalizmi, burjuvazinin tehdit edici yükselişine karşı istenen bir korkuluk olarak,
    mutlakçı Alman hükümetlerine ve papazlarıyla, okul hocalarıyla, toprak ağalarıyla,
    bürokrasisiyle onların bağlaşıklarına hizmet etti.
    Aynı hükümetlerin Alman işçi ayaklanmalarına karşı kullandıkları acı tüfek kurşunlarının ve
    kırbaç darbelerinin tatlı bir bütünleyicisi oldu.
    "Hakiki" sosyalizm, Alman burjuvazisine karşı hükümetlerin elinde böylesine bir silah
    olurken, bir o kadar da genci bir çıkan, bağnaz Alman küçük burjuvazisinin çıkarını doğrudan
    temsil ediyordu. Almanya'da, 16. yüzyıldan kalan ve o zamandan beri çeşitli biçimlerde hep
    ortaya çıkan küçük burjuvazi, mevcut durumların esas toplumsal temelini oluşturdu.
    Onun varlığının korunması, Almanya'da mevcut durumların korunması demektir. Küçük
    burjuvazi, burjuvazinin siyasal ve ekonomik egemenliğinde, bin yandan sermayenin
    merkezleşmesi sonucu, öbür yandan da devrimci bir proletaryanın ortaya çıkışı sonucu kesin
    mahvolmaktan korkan. "Hakiki" sosyalizm onun için her iki kuşu birden vuracak taş olanak
    göründü. Salgın hastalık gibi yayıldı.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    0
    Böyle baktıkları için de en başta devrimci eylemler olmak üzere tüm siyasal eylemleri
    kınarlar, hedeflerine barışçı yollardan ulaşmak isterler ve kuşkusuz başarısızlığa uğrayan
    küçük deneylerle, örnek göstermenin gücüne dayanarak, yeni toplumsal mukaddes kitaba yol
    açmaya çalışırlar.
    Geleceğin toplumunun fantastik tasviri, proletaryanın henüz hiç gelişmemiş olduğu,
    dolayısıyla toplumu genel olarak dönüştürmek adına ilk anlamlı çıkışı için kendi tavrını da
    fantastik olarak kavradığı bir zamanda ortaya çıkmıştır.
    Ama sosyal[ist] ve komünist yazılar, eleştirel öğeler de taşımaktadır. Mevcut toplumun bütün
    temellerine saldırırlar. Bu nedenle işçilerin aydınlanması için son derece değerli malzeme
    bırakmışlardır. Geleceğin toplumuna ilişkin olumlu savları, örneğin kentle kır arasındaki
    karşıtlığın, ailenin, kişisel mülk edinmenin, ücretli çalışmanın kaldırılması, toplumsal uyumun
    öngörülmesi, devletin salt üretimin yönetimine dönüştürülmesi —bütün bu savlar, henüz yeni
    yeni gelişmeye başlayan ve onların da ancak biçimlenmemiş ilk belirsizlik evresinde
    tanıdıkları sınıf karşıtlığının ortadan kalkışını dile getirmektedir yalnızca. Dolayısıyla bu
    savlar henüz salt ütopik bir anlam taşırlar.
    Eleştirel-ütopik sosyalizm ve komünizmin önemi, tarihsel gelişimle ters orantılıdır. Sınıf
    mücadelesi ne oranda gelişmiş ve biçimlenmişse ona ilişkin bu fantastik bakış ve ona yönelik
    bu fantastik mücadele, kuramsal haklılığını, pratik değerini aynı oranda yitirir. Bu nedenle bu
    sistemlerin kurucuları yine de pek çok yönden devrimci oldukları halde, onların öğrencileri
    hep genci uçları oluştururlar. Proletaryanın tarihsel ilerlemesi karşısında inatla ustalarının eski
    görüşlerine sarılırlar. Bu yüzden sonuçta sınıf mücadelesini törpülemeye ve karşıtlıkları
    uzlaştırmaya uğraşırlar. Hala toplumsal ütopyalarını deney yoluyla gerçekleştirme, ayrık
    phalanstere'ler oluşturma, home-colony'ler kurma, küçük bir ikarya[ 8 ] —yeni Kudüs'ün on
    iki sayfalı forma baskısı— meydana getirme düşleri kurarlar ve bütün bu ispanyol şatolarının
    yapımı için de burjuva yüreklerdeki ve cüzdanlardaki insanseverliğe başvurmak zorunda
    kalırlar. Giderek yukarıda anlattığımız genci veya tutucu sosyalistler kategorisine düşerler, tek
    farkla ki, çok daha sistematik bilgiçlik vardır bunlarda ve kendi sosyal bilimlerinin yaratacağı
    mucizeye körü körüne inanmışlardır.
    Bu yüzden, işçilerin olsa olsa yeni mukaddes kitaba cahilce inançsızlıktan kaynaklanabilen
    her çeşit siyasal hareketine kahırla karşı çıkarlar.
    ingiltere'de Owen'cilar Çartistlere karşı, Fransa'da Fourier'ciler Reformculara karşı böyle
    tepki gösteriyorlar.

    IV - Komünistlerin Çeşitli Muhalefet Partilerine Karşı Konumu
    II. Bölüm'e bakınca, komünistlerin halen kurulu bulunan işçi partilerine, yani ingiltere'de
    Çartistlere, Kuzey Amerika'da tarım reformcularına karşı tutumları kendiliğinden anlaşılır.
    Komünistler, işçi sınıfının en yakın amaçları ve çıkarları için mücadele ederler ama bugünün
    hareketi içinde hareketin geleceğini de temsil ederler. Fransa'da komünistler, tutucu ve
    köktenci burjuvaziye karşı sosyalist-demokratik partiyle[ 9 ] ittifak kuruyorlar, ama devrimci
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    0
    kalıntılardan gelen lafazanlıklara ve göz boyamalara karşı eleştirel tavırlarını da saklı
    tutuyorlar.
    isviçre'de radikalleri destekliyorlar, ama bu partinin, bir bölüğü Fransa'daki anlamıyla
    demokratik-sosyalist, bir bölüğü ise radikal burjuva olan birbiriyle çelişik unsurlardan
    meydana geldiğini gözden kaçırmaksızın.
    Polonya'da komünistler, ulusal kurtuluşu tarım reformu şartına bağlayan partiyi destekliyor,
    1846 Krakov Ayaklanmasını hayata geçiren de bu partiydi.
    Almanya'da burjuvazi devrimci çıkış yaptığında komünist partisi, mutlakçı monarşiye, feodal
    toprak mülkiyetine ve küçük burjuvalığa karşı burjuvaziyle birlikte mücadele etti. Ama
    Alman işçilerinin, burjuvazinin egemenliğiyle birlikte gelmesi gereken toplumsal ve siyasal
    koşulları bir o kadar burjuvaziye karşı yöneltebilmeleri, yani Almanya'da genci sınıfların
    yıkılmasının hemen ardından burjuvazinin kendisine karşı mücadeleyi başlatabilmeleri için,
    komünist partisi, burjuvazi ile proletarya arasındaki düşmanca karşıtlığa ilişkin olabildiğince
    berrak bir bilinci işçilerde oluşturmayı da bir an olsun ihmal etmedi.
    Almanya bir burjuva devriminin eşiğine geldiği için ve bu dönüşüm esasen Avrupa
    uygarlığının daha gelişkin koşullarına denk geldiği ve 17. yüzyıl ingiltere'sinden, 18. yüzyıl
    Fransa'sından çok daha gelişmiş bir proletarya ile tamamlanacağı için, yani Alman burjuva
    devrimi bir proleter devrimin ancak doğrudan bir "ön oyunu" olabileceği için, komünistler,
    esas dikkatlerini Almanya'ya yöneltiyorlar.
    Tek kelimeyle komünistler, mevcut toplumsal ve siyasal durumlara karşı her yerde ve her
    çeşit devrimci hareketi destekliyorlar.
    Tüm bu hareketler içinde, hangi gelişkinlik aşamasında olursa olsun mülkiyet sorununu
    hareketin temel sorunu olarak öne çıkarıyorlar.
    Nihayet ancak komünistler her ülkenin demokratik partilerinin her yerde birleşip anlaşması
    için çalışıyorlar.
    Komünistler, görüş ve niyetlerini gizlemeyi reddederler. Amaçlarına ancak bugüne kadarki
    tüm toplumsal düzenin zorla yıkılmasıyla ulaşabileceklerini açıkça bildirirler. Varsın egemen
    sınıflar bir komünist devrim ürküntüsüyle tir tir titresinler. Proleterlerin, zincirlerinden başka
    kaybedecek şeyleri yok. Bir dünya var kazanacakları.
    Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!
    Yazılış: Aralık 1847'den Ocak 1848'e kadar.
    Dipnotlar
    [ 1 ] [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    Burjuvazi, deyince, toplumsal üretim araçlarının mülkiyetini elinde bulunduran ve ücretli
    emeği sömüren modern kapitalistler sınıfını anlıyoruz. Proletarya, deyince ise, kendi
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    0
    mülkiyetinde üretim aracı bulunmadığından, yaşayabilmek için işgücünü satmak zorunda olan
    modern ücretli işçiler sınıfını anlıyoruz.
    [ 2 ]
    Daha kesin deyişle, elde bulunan yazılı tarih. Tüm yazılı tarihten önce gelen toplumsal ön
    tarih, 1847'de hemen hiç bilinmiyordu. O zamandan bu yana, Haxthausen, Rusya'da toprağın
    ortak mülkiyetini ortaya çıkardı, Maurer, tüm Alman kabilelerinin tarihsel başlangıç olarak bu
    temelde bulunduğunu kanıtladı ve giderek Hindistan'dan irlanda'ya toplumun ilk biçiminin
    ortak toprak mülkiyetine sahip köy toplulukları olduğu bulundu. Nihayet Morgan'ın, gens'in
    hakiki doğasına ve kabiledeki konumuna ilişkin taçlandırıcı buluşuyla, bu ilkel komünal
    toplumun tipik yapısı ortaya kondu. Başlangıçtaki bu topluluk yapısının çözülmesiyle
    toplumun özel sınıflara ve sonunda karşıt sınıflara ayrılması başlıyor. [1888 ingilizce ve 1890
    Almanca baskıya Engels'in notu.]
    Bu çözülme sürecini "Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni"nde izlemeye çalıştım;
    ikinci baskı, Stuttgart 1886. [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    [ 3 ] [1888 ingilizce ve 1890 Almanca baskıya Engels'in notu.]
    Hatta "üçüncü kesim" olarak feodal beylerinden ve ustalarından kendi özerk yerel yönetim ve
    siyasal haklarını koparma gücüne erişmeden önce de Fransa'da ortaya çıkan kentler "komün"
    diyorlardı kendilerine. Genel deyişle burada burjuvazinin ekonomik gelişimi için tipik ülke
    olarak ingiltere'yi, burjuvazinin siyasal gelişimi için de Fransa'yı ele aldık. [1888 ingilizce
    baskıya Engels'in notu.]
    italyan ve Fransız kent burjuvaları, ilk özerk yönetim haklarını feodal beylerinden zorla
    aldıktan veya satın aldıktan sonra kendi kent topluluk-larını böyle adlandırdılar. [1890
    Almanca baskıya Engels'in notu.]
    [ 4 ]
    Marx, sonradan, işçinin emeğini değil, emek gücünü sattığını ortaya koydu. -çev.
    [ 5 ] [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    Kastedilen, 1660-1689 ingiliz restorasyon dönemi değil, 1814-1830 Fransız restorasyon
    dönemidir.
    [ 6 ] [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    Bu, özellikle toprak soyluluğunun ve toprak ağalığının, mülklerinin büyük kısmını kendi
    hesaplarına kâhyalarına işlettikleri ve bunun yanında ayrıca büyük pancar şekeri ve patates
    alkolü üreticisi oldukları Almanya'ya ilişkindir. ingiliz aristokratları henüz o kadar
    düşmemişlerdir; ama az ya da çok kuşkulu anonim şirket kurucularına adlarını devretmek
    yoluyla rantların düşüşüne karşı rekabete nasıl girilebileceğini onlar da biliyor.
    [ 7 ] [1890 Almanca baskıya Engels'in notu.]
    1848 devrim dalgası tüm bu bayağı akımı ortalıktan süpürdü ve onlarda sosyalistlik yapma
    hevesi bırakmadı. Bu akımın esas temsilcisi ve tipi Bay Karl Grün'dür.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    0
    [ 8 ]
    Phalanstere, Charles Fourier'nin tasarladığı sosyalist kolonilerin adıydı; Cabet, kendi
    ütopyasını ve sonra Amerika'daki komünist kolonisini ikarya diye adlandırıyordu. [1888
    ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    Kendi komünist model toplumlarını Owen, home-colony'ler olarak adlandırıyor (ülke içi
    koloniler). Phalanstare, Fourier'nin tasarladığı toplumsal saraylardı. ikarya, komünist
    düzenlerini Cabet'in tasvir ettiği ütopik fantezi ülkesiydi. [1890 Almanca baskısına Engels'in
    notu.]
    [ 9 ]
    O zamanlar parlamentoda Ledru-Rollin'in, yazında Louis Blanc'ın ve basında "Réforme" adlı
    günlük gazetenin temsil ettiği parti. "Sosyal demokrasi" adı, onu bulanlar için, demokratik bir
    partide veya cumhuriyetçi bir partide az ya da çok sosyalist renkte bir ciksiyon anldıbına
    gelmekteydi. [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    O zamanlar Fransa'da kendine sosyalist-demokratik diyen parti, Ledru--Rollin'in siyasal,
    Louis Blanc'ın da yazınsal olarak temsil ettiği partiydi; yani bugünkü Alman Sosyal
    demokrasisinden dağlar kadar farklıydı. [1890 Almanca baskıya Engels'in notu.]
    ···
    1. 1.
      +1
      https://www.marxists.org/...m-e/1848/manifest/kpm.htm
      direkt linki vermek daha kolay olmaz mıydı?
      ···
      1. 1.
        +1
        bilemedim bak şimdi...
        ···
      2. 2.
        0
        yok lan ben nurda yapıştırmadım pdfden aldım... internet yükklemekle felan uğraşama amk deyip...
        ···
      3. 3.
        0
        OKUMADIM AMA HER TÜRLÜ TANGALI gibERiM
        ···
      4. diğerleri 1
    2. 2.
      0
      Her türlü boşa uğraştın :D burada komünist manifestoyu okuyacak kaç kişi var ki.
      ···
      1. 1.
        0
        yani neyse...
        ···
  12. 12.
    0
    Hasgibtir aq ırkçısı
    ···
  13. 13.
    0
    Serbest ticaret! Çalışan sınıfın çıkarına. Korumacı gümrük! Çalışan sınıfın çıkan için. Hücreli
    hapishaneler! Çalışan sınıfın çıkarına. Burjuva sosyalizminin ciddi niyetli olduğu son sözdür
    bu.
    Burjuvazinin sosyalizmi, zaten burjuvaların —çalışan sınıfın çıkarına— burjuva olduklarını
    savunmaktan ibarettir.
    3. Eleştirel-Ütopyacı Sosyalizm
    ve Komünizm
    Burada, tüm modern devrimlerde proletaryanın taleplerini dile getirmiş olan yazından söz
    etmiyoruz. (Babeuf'ün yazıları vb.)
    Genel bir başkaldırı çağında, feodal toplumun yıkılma döneminde, proletaryanın doğrudan
    kendi sınıf çıkarını kabul ettirmeye yönelik ilk çabaları, hem proletaryanın kendi
    gelişmemişliğinden dolayı, hem de kurtuluşu için ancak burjuva dönemin ürünü olabilecek
    maddi koşulların ekgibliğinden dolayı, kaçınılmaz biçimde yenilgiye uğradı. Proletaryanın bu
    ilk hareketlerini izleyen devrimci yazın, içerik olarak ister istemez gericidir. Genel bir derviş
    kanaatkârlığı ve kaba bir eşitçilik önerir.
    Esas sosyalist ve komünist sistemler, St-Simon'un, Fourier'nin, Owen'ın vb. sistemleri,
    proletarya ile burjuvazi arasındaki mücadelenin yukarıda belirttiğimiz gelişmemiş ilk
    döneminde ortaya çıktılar. (bkz: Burjuvalar ve Proleterler)
    Bu sistemleri bulanlar gerçi sınıf karşıtlığını egemen toplumun kendisindeki çözücü
    unsurların etkinliği olarak görüyorlar. Ama proletarya cephesinde hiçbir tarihsel özerk
    girişkenlik, ona özgü hiçbir siyasal hareket görmüyorlar.
    Sınıf karşıtlığının gelişimi, sanayinin gelişimiyle başa baş yürüdüğü için, onların önünde
    proletaryanın kurtuluşunun maddi koşulları da bulunmuyor ve öncelikle bu koşulları
    yaratmanın toplumsal yasaları, toplumsal bilimi peşinde gidiyorlar.
    Toplumsal faaliyetin yerini onların bulucu kişisel faaliyetlerinin alması gerekiyor, kurtuluşun
    tarihsel koşullarının yerini fantezinin alması, proletaryanın sınıf olarak adım adım gelişen
    örgütlenmesinin yerini kendi bulup çıkardıkları toplumsal örgütlenmenin alması gerekiyor.
    Onlara göre geleceğin dünya tarihi, propagandaya ve kendi toplum tasarımlarının uygulamada
    hayata geçirilmesine indirgeniyor.
    Tasarımlarında esasen en çok acı çeken sınıf olarak emekçi sınıfın çıkarlarını temsil
    ettiklerinin bilincindeler gerçi. Ama proletarya onların gözünde yalnızca en çok acı çeken
    sınıf olma özelliğiyle var.
    Gerek sınıf mücadelesinin gelişmemiş biçimi, gerekse kendi yaşam konumları, sınıf
    karşıtlığının çok üstünde olduklarını sanmaya zütürmüştür onları. Toplumun tüm üyelerinin,
    en iyi durumda olanların da, yaşam koşullarını iyileştirmek isterler. Bu yüzden hiç ayrım
    gözetmeksizin sürekli toplumun tümüne, hatta özellikle de egemen sınıfa çağrı yaparlar.
    Çünkü sistemleri bir anlaşılsa, o sistemin en iyi toplum için en iyi tasarım olduğu kesin kabul
    edilecektir onlara göre.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    devsirme pic, adamin tipi bile taklit...

    Bizim de sorunumuz bu zaten... Amk neden taklit ediyorsun, orjinal ol, uret la azicik, kafayi kullan kole olma...

    Ama nerde simdi sende bunu anlayacak akil.

    hadi gibtir git.
    ···
  15. 15.
    0
    ikisinin de amuğa goyim
    ···
  16. 16.
    0
    Tangali ibrahim ananı gibiyim yazma huur çocuğu beynim yandı gibiyim komunzimini kendide bi tak anlamıyo anlatıyo vikipedi den copy paste yap anca
    ···
  17. 17.
    0
    Aminakodumin cahili
    ···
  18. 18.
    0
    Sizin dininiz yobaz dinidir cihat mallıktır senin gibi binler yüzünden bu isid kopegı bu kadar buyudu ulu önder Che ye laf etme belanı..
    ···
  19. 19.
    0
    Kanımca, Darwin'in teorisinin doğa bilimlerinde yol açtığı ilerlemelerin aynısına tarih
    biliminde yol açmak için yeterli olan bu düşünceye, ikimiz de 1845'ten yıllar önce yavaş
    yavaş yaklaşıyorduk. Bu yönde ne kadar yol aldığımı en iyi "ingiltere'de işçi Sınıfının
    Durumu" adlı eserim gösterir. Ama 1845 baharında Brüksel'de onunla tekrar görüştüğümde o
    bu düşünceye kesin biçimini vermişti ve neredeyse yukarda toparladığım açıklıkta önüme
    serdi.
    1872 tarihli Almanca baskıya yazdığımız Önsözden şunları alıntılayacağım:
    "Son yirmi beş yıl içinde koşullar ne kadar değişmiş de olsa bu 'Manifesto'da geliştirilmiş
    genel esaslar, bir bütün olarak bugün de hâlâ tam doğruluğunu korumaktadır. Ayrıntıda şu ya
    da bu düzeltmeler yapılabilir. Bu esasların pratikte kullanılışı, 'Manifesto'nun kendisinde de
    açıklandığı gibi, her yerde ve her zaman mevcut tarihsel durumlara bağlı olacak ve dolayısıyla
    II. Bölümün sonunda önerilen devrimci önlemlere kesinlikle özel bir ağırlık verilmeyecektir.
    O pasaj bugün birçok yanıyla başka türlü kaleme alınırdı. Gerek büyük sanayinin son yirmi
    beş yıl içinde süren büyük gelişimi ve işçi sınıfının buna koşut ilerleyen parti örgütlenmesi
    karşısında, gerekse önce Şubat Devrimi ve daha da fazlasıyla proletaryanın iki ay boyunca
    siyasal iktidarı elinde tuttuğu Paris Komünü karşısında, bugün bu program yer yer eskimiştir.
    Özellikle Paris Komünü, 'işçi sınıfının hazır devlet aygıtını öylece ele geçirip onu kendi
    amaçları için işletemeyeceğini' kanıtlamış bulunuyor. (Bu hususun daha ileri boyutta işlendiği
    'Fransa'da iç savaş, Uluslararası işçi Birliği Genel Konseyi'nin iletisi', Almanca baskı, S.1 9'a
    bakınız.) Ayrıca, sosyalist yazının eleştirisi de ancak 1847'ye kadarını kapsadığından bugün
    için elbette ekgiblidir; aynı şekilde komünistlerin çeşitli muhalefet partilerine karşı konumuna
    ilişkin söylenenler (Bölüm IV), bugün bile esasta doğru olmakla birlikte, ayrıntıda günümüz
    için yine de eskimiştir, çünkü siyasal durum tümüyle değişmiş ve tarihsel gelişim orada sözü
    edilen partilerin çoğunu dünyadan silmiştir."
    Buna karşın "Manifesto", üstünde değişiklik yapmaya artık kendimizde hak görmediğimiz bir
    tarihsel belgedir."
    Sunulan çeviri Marx'ın 'Kapital'inin büyük bir bölümünü çevirmiş olan Mr. Samuel Moore'un
    kaleminden çıkmıştır. Çeviriyi beraberce gözden geçirdik ve ben de tarihi göndermeleri
    açıklayan birkaç dipnot ekledim.
    Londra, 30 Ocak 1888
    Friedrich Engels
    1890 Almanca Baskıya Önsöz
    Daha öncekilerin yazılışından bu yana "Manifesto"nun bir yeni basımını daha yapmak gerekti
    ve ona ilişkin burada belirtilmesi gereken pek çok şey oldu.
    Vera Zasuliç'in yaptığı ikinci Rusça çeviri 1882'de Cenevre'de yayınlandı; ona önsözü Marx
    ve ben kaleme aldık. Ama yazık ki Almanca orijinal metni kayboldu, yani bu çalışmaya hiçbir
    şey katmayacak biçimde Rusça'dan tekrar çevirmem gerekiyor. Orada şöyle demişiz:
    "'Komünist Parti Manifestosu'nun ilk Rusça yayını, Bakunin'in çevirisiyle altmışlı yılların
    başında 'Kolokol' basımevinde gerçekleşti. O zamanlar Batı için bu metnin Rusça yayınlanışı
    ancak edebi bir ilginçlik anlamı taşıyordu. Bugün artık böyle bir yaklaşım mümkün değildir.
    'Manifesto'nun ilk yayınlandığı dönemde (Ocak 1848) proletarya hareketinin ne kadar sınırlı
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    0
    biri arap oğlu arap diğeri avrupalı sarı am emmiş yahudi babanın oğlu yahudi
    ···