/i/Tespit

  1. 26.
    0
    Tam tersine kadınların bu salt üretim aracı olarak kullanılma durumunu ortadan kaldırmaktır
    söz konusu olan, burjuva bunu kavrayamıyor işte.
    Kaldı ki bizim burjuvaların, komünistlerde güya var olduğunu iddia ettikleri resmi kadın
    ortaklaşalığından böylesine dehşet duymaları son derece gülünç. Kadın ortaklaşalığını
    komünistlerin getirmesine hiç gerek yok ki; hemen her zaman vardı o.
    Bizim burjuvalar, resmi fuhuş bir yana, çalıştırdıkları proleterlerin karılarına, kızlarına sahip
    olmakla da yetinmeyip, asıl kendi karılarını karşılıklı ayartmaktan zevk alırlar.
    Burjuva ailesi aslında kadınların ortaklaşalığıdır. Komünistler de olsa olsa kadın
    ortaklaşalığının sahtece gizlisine karşılık resmi ve açık yüreklisini getirmek istedikleri
    iddiasıyla suçlanmış oluyorlar. Kaldı ki, günümüz üretim ilişkilerinin ortadan kaldırılmasıyla
    ondan kaynaklanan kadın ortaklaşalığının da, yani resmi veya gayri resmi fuhuşun da yok
    olacağı kendiliğinden anlaşılmaktadır.
    Komünistlere ayrıca vatanı, milliyeti ortadan kaldırmak isteme suçu yüklendi.
    işçilerin vatanı yoktur. Zaten onların olmayan bir şeyin, alınması da mümkün değil.
    Proletarya, önce siyasal iktidarı ele geçirmek, kendini ulusal sınıf düzeyine getirmek, kendini
    ulus yapmak durumunda olduğu için, kendisi de ulusaldır hâlâ, ama asla burjuva anlamda
    değil.
    Halkların ulus olarak ayrışmaları ve karşıtlıkları, daha burjuvazinin, ticaret özgürlüğünün,
    dünya pazarının, sanayi üretimindeki tek biçimliliğin ve ona uyan yaşam koşullarının
    gelişmesiyle zaten giderek yok olmakta.
    Proletaryanın egemenliği bunu daha da yok edecektir. Birleşik eylem, hiç değilse uygar
    ülkeler arasında olmak üzere, proletaryanın kurtuluşu için en önde gelen koşullardandır.
    Bir bireyin bir başka bireyi sömürmesi ortadan kalktığı ölçüde, bir ulusun da ötekini
    sömürmesi ortadan kalkacaktır.
    Ulusun kendi içindeki sınıfların karşıtlığıyla birlikte ulusların birbirlerine karşı düşmanca
    tutumları da düşer.
    Komünizme, dinsel, felsefi ve genel olarak ideolojik bakış açılarından yöneltilen suçlamalar,
    daha fazla açıklanmaya değmez.
    insanların maddi varoluş koşullarının, toplumsal ilişkilerinin, toplumsal varlıklarının,
    onlardaki tasarımları, görüşleri ve kavramları, kısacası insanların bilincini de değiştirdiğini
    anlamak için daha derin bir bakışa ihtiyaç var mı?
    Fikirlerin tarihi, manevi üretimin, maddi üretimle birlikte değiştiğinden başka neyi kanıtlar?
    Bir çağın egemen fikirleri yalnızca egemen sınıfın fikirleri olmuştur.
    Tüm bir toplumda devrim yaratan fikirlerden söz edilir; bunu söylemekle yalnızca, eski
    toplumun bağrında, yeninin öğelerinin oluştuğu belirtilmiş oluyor, öyle ki, eski toplumsal
    ilişkilerin çözülmesi, eski fikirlerin çözülmesini de birlikte getirir.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    0
    Eski dünyanın yıkılmakta olduğu kavrandığında, Hıristiyan dini de eski dinlere baskın çıktı.
    18. yüzyılda aydınlanma düşünceleri Hıristiyan düşüncesini alt ettiğinde, feodal toplum, o
    dönemde devrimci olan burjuvaziye karşı ölüm kalım savaşı veriyordu. Vicdan ve din
    özgürlüğü, bilgi alanlarında serbest rekabetin egemenliğini dile getirmekteydi yalnızca.
    "Ama", denecektir, "dinsel, ahlaksal, felsefi, politik, hukuksal vb. düşünceler, tarihsel gelişim
    içinde elbet değişim geçirmiş olmakla birlikte, din, ahlak, felsefe, politika, hukuk, bu
    değişimde hep kalmıştır.
    Dahası, her toplumsal durum için ortak olan, özgürlük, adalet vb. ebedi hakikatler vardır.
    Oysa komünizm, ebedi hakikatleri ortadan kaldırıyor, dini, ahlakı, yeniden biçimlemek yerine
    düpedüz kaldırıyor, yani bugüne kadarki tarihsel gelişimlere ters düşüyor."
    Bu suçlamanın özü nedir? Tüm bugüne kadarki toplum, değişik evrelerde değişik biçimler
    gösteren sınıf karşıtlıkları içinde devinmiştir.
    Ama hangi biçimi almış olursa olsun, toplumun bir kesiminin öteki kesim tarafından
    sömürülmesi, geçen yüzyılların tümünde ortak olan bir gerçekliktir. O halde tüm çeşitliliklere
    ve farklılıklara karşın o yüzyılların hepsindeki toplumsal bilincin, ancak sınıf karşıtlıkları
    toptan yok olunca tam olarak çözülebilecek belli ortak biçimler içinde devinmesine hiç
    şaşmamalı.
    Komünist devrim, geçmişten gelen mülkiyet ilişkilerinin en kökten koparılışıdır; onun gelişim
    sürecinde geçmişten gelen fikirlerle de en kökten bir kopuş olmasına hiç şaşmamalı.
    Neyse, burjuvazinin komünizme karşı yönelttiği suçlamaları bırakalım bir yana.
    Yukarıda gördük ki, işçi devriminde ilk atılacak adım, proletaryanın egemen sınıf konumuna
    yükselmesidir, demokrasinin mücadeleyle kazanılmasıdır.
    Proletarya, kendi siyasal egemenliğini, tüm sermayenin adım adım burjuvazinin elinden
    koparılmasına, tüm üretim araçlarının devlet elinde, yani egemen sınıf olarak örgütlenmiş
    proletarya elinde yoğunlaştırılmasına ve üretici güçleri büyüklüğünün olabildiğince hızla
    artırılmasına kullanacaktır.
    Bu ise ilk aşamada kuşkusuz ancak mülkiyet hakkına ve burjuva üretim ilişkilerine despotça
    el atmak yoluyla olur, yani ekonomik açıdan yetersiz ve geçici de görünse hareketin süreci
    içinde kendini aşan ve bütün bir üretim tarzının dönüştürülmesinin aracı olan bu vazgeçilmez
    önlemler yoluyla olur.
    Bu önlemler kuşkusuz her ülkeye göre değişik olacaktır.
    Ama en gelişkin ülkeler için şu aşağıdakiler, epey ortak olarak kullanım alanına girebilecektir:
    1. Toprak mülkiyetinin kamulaştırılması ve toprak rantının devlet giderlerine kullanılması.
    2. Yüksek bir artış oranlı vergi.
    3. Miras hakkının kaldırılmas
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    0
    4. Tüm karşı gelenlerin ve ülkeden kaçanların mülklerine el konulması.
    5. Devlet sermayeli ve tek tekel olarak Ulusal Banka yoluyla kredilerin devlet elinde
    merkezleştirilmesi./p>
    6. Taşımacılığın devlet elinde merkezleştirilmesi.
    7. Ulusal fabrikaların ve üretim araçlarının artırılması, arazinin ortak bir plan uyarınca işlenir
    hale getirilip ıslahı.
    8. Herkes için eşit çalışma zorunluluğu, özellikle tarım için sanayi ordularının kurulması.
    9. Tarım ve sanayi işletmelerinin birleştirilmesi, kent ile kır arasındaki farkın süreç içinde
    giderilmesinde etkin olmak.
    10. Tüm çocuklar için kamusal ve parasız eğitim. Çocukların bugünkü biçimde fabrikalarda
    çalıştırılmasına son verilmesi. Eğitimin maddi üretimle bütünleştirilmesi, vb;
    Gelişme süreci içinde sınıf ayrımları ortadan kaybolunca ve üretimin tümü örgütlü bireylerin
    ellerinde yoğunlaşınca, kamusal zor kullanımının politik niteliği kalmaz. Politik zor
    kullanımı, asıl anlamıyla bir sınıfın ötekilere baskı uygulamak üzere örgütlediği zor
    kullanımıdır. Proletarya, burjuvaziyle mücadelesi gereği sınıf olarak birleşip, devrim yoluyla
    egemen sınıf olduğunda ve egemen sınıf olarak zorla eski üretim ilişkilerini ortadan
    kaldırdığında, böylece o üretim ilişkileriyle birlikte sınıf karşıtlığının varlık koşullarını da,
    bütünüyle sınıfları da ve dolayısıyla sınıf olarak kendi egemenliğini de ortadan kaldırmış olur.
    Sınıflarıyla ve sınıf çelişkileriyle birlikte eski burjuva toplumunun yerine, her bireyin özgür
    gelişiminin herkes için topluca özgür gelişim koşulu olduğu bir birlik gelir.

    III - Sosyalist ve Komünist Yazın
    1. Gerici Sosyalizm
    a) Feodal Sosyalizm
    Tarihsel konumu gereği Fransız ve ingiliz aristokrasisi, modern burjuva toplumuna karşı
    yergiler yazmak durumundaydı. 1830'daki Fransız Temmuz Devriminde olsun, ingiliz reform
    hareketinde olsun, aristokrasi, nefret ettiği o türediye bir kez daha yenik düşmüştü. Ciddi bir
    siyasal mücadelenin sözü edilemezdi artık. Elinde yalnızca kalem kavgası kalmıştı. Ama
    yazın alanında da restorasyon[ 5 ] döneminin eski söylemleri olanaksızlaşmıştı. Sempati
    uyandırmak için aristokrasi, görünüşte kendi çıkarlarını gözden uzak tutmak ve burjuvaziye
    karşı iddianamesini yalnızca sömürülen işçi sınıfı çıkarma düzenlemek zorundaydı. Böylece,
    yeni efendisine taşlamalar düzebilmenin ve kulağına az ya da çok felaket tellallığı
    fısıldayabilmenin özrünü hazırlıyordu.
    Feodal sosyalizm bu tarzda çıktı ortaya, yarı şikayetname, yarı taşlama, yarı geçmiş yankısı,
    yarı gelecek uyarısı, bu arada acı ve zekice yaralayıcı yargı yoluyla burjuvaziyi kalbinden
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    0
    vurarak ama modern tarihin gidişini kavramadaki tam yetersizliğiyle de gülünç bir etki
    bırakarak.
    Halkı arkalarından sürüklemek için ellerinde proleter dilenci torbası sallıyorlardı bayrak gibi.
    Ama halk onları her izleyişinde, kıçlarındaki eski feodal armaları görüp hiç saygılı olmayan
    ağız dolusu gülüşlerle tüyüyordu.
    Bu seyirliği en güzel oynayanlar, Fransız Lejitimistlerinin bir kesimiyle Genç ingiltereciler
    oldu.
    Feodaller kendi sömürü tarzlarının burjuvaca sömürüden farklı biçimlenmiş olduğunu
    gösterirken, yalnızca tümden farklı ve artık zamanı geçmiş koşullar altında sömürdüklerini
    unutuyorlar, o kadar. Kendi egemenliklerinde proletaryanın var olmadığını kanıtlarken
    feodaller, kendi toplum düzenlerinin zorunlu veledinin esasen modern burjuvazi olduğunu
    unutuyorlar yalnızca.
    Kaldı ki burjuvaziye yönelttikleri esas suçlama tam da, burjuva rejiminde eski toplum
    düzenini tümüyle havaya uçuracak bir sınıfın gelişiyor olmasına dayandığı için, eleştirilerinin
    genci niteliğini zaten çok az gizliyorlar.
    Burjuvaziyi, bir proletarya yarattığından çok, devrimci bir proletarya yarattığı için
    suçluyorlar.
    Bu yüzden siyasal pratikte işçi sınıfına karşı alınan şiddet önlemlerinin hepsine katılıyorlar ve
    günlük yaşamlarında, tüm şişirilmiş söylemlerinin aksine, altın elmaları toplamanın keyfini
    çıkarıp, sadakati, aşkı, şerefi, bezirgan
    pazarlığında, yünle, şekerpancarıyla ve alkollü içkiyle takas ediyorlar.[ 6 ]
    Nasıl papaz hep feodal beyle el ele yürümüşse, papazca sosyalizm de feodal sosyalizmle öyle
    el eledir.
    Hıristiyan dervişliğine sosyalist bir hava vermekten daha kolay bir şey yok. Öyle ya,
    Hıristiyanlık, özel mülkiyete, evliliğe, devlete de karşı çıkmamış mıydı? Onların yerine
    yardımseverlik ve dilenme, manastır bekareti ve nefsini öldürme, çadır hayatı ve kilise, diye
    vaazlar vermemiş miydi? Hıristiyan sosyalizmi, aristokratın öfkesine papazın serptiği vaftiz
    suyudur yalnızca.
    b) Küçük Burjuva Sosyalizmi
    Feodal aristokrasi, modern burjuva toplumunda yaşam koşulları zayıflayıp tükenen ve
    burjuvazi tarafından çökertilen tek sınıf değildir. Ortaçağın kentlileşen imtiyazlı köylüleri ile
    küçük köylülük, modem burjuvazinin öncüleriydi. Sanayi ve ticareti daha az gelişmiş
    ülkelerde bu sınıf, yükselen burjuvazi yanında bitkisel yaşdıbını henüz sürdürmektedir.
    Modern uygarlığın geliştiği ülkelerdeyse, proletarya ile burjuvazi arasında yalpalayan yeni bir
    küçük burjuvazi oluştu. Burjuva toplumunun bir bütünleyicisi olarak kendini sürekli
    yineleyen ama rekabet sonucu bireyleri hep proletaryanın içine savrulmakta olan bu küçük
    burjuvazi, üstelik büyük sanayi geliştikçe modern toplumun özerk bir kesimi olma konumunu
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    -1
    tümden yitireceği ve ticarette olsun, imalatta olsun, tarımda olsun, yerini postabaşılara ve
    hizmetkarlara bırakacağı anın yaklaştığını görmektedir.
    Köylü sınıfın toplam nüfus içinde yandan fazla olduğu Fransa gibi ülkelerde burjuvaziye karşı
    proletaryadan yana olan yazarların, burjuva rejime yönelttikleri eleştiride küçük burjuvazi ve
    köylülük ölçütünü kullanmaları ve işçilerden yana tavır alırken küçük burjuva bakış açısından
    hareket etmeleri doğaldı. Böylece küçük burjuva sosyalizmi oluştu. Bu yazında başı çeken,
    yalnız Fransa için değil ingiltere için de, Sismondi'dir.
    Bu sosyalizm, modern üretim ilişkileri içindeki çelişkileri son derece keskin bir isabetle
    çözümlemiştir. iktisatçıların yaltaklanan şirinleştirmelerini açığa dökmüştür. Gerek
    makineleşmenin ve işbölümünün yıkıcı etkilerini, gerekse sermayenin ve toprak mülkiyetinin
    yoğunlaşmasını, aşırı üretimi, krizleri, küçük burjuvazi ile köylülüğün kaçınılmaz çöküşünü,
    proletaryanın sefaletini, üretimdeki anarşiyi, servetin bölüşümündeki açıkça sırıtan
    oransızlıkları, ulusların kendi aralarındaki endüstriyel yok etme savaşını, eski göreneklerin,
    eski aile ilişkilerinin, eski milliyetlerin çözülüşünü, inkar edilemez biçimde kanıtlamıştır.
    Ne var ki olumlu içeriğine karşın bu sosyalizm, ya eski üretim ve değişim araçlarıyla birlikte
    eski üretim ilişkilerini ve eski toplumu geri getirmek, ya da modern üretim ve değişim
    araçlarını, kırıp parçaladığı, parçalamak zorunda olduğu eski mülkiyet ilişkileri içine zorla
    yeniden tıkıştırmak isteğindedir. Her iki durumda da hem genci hem ütopiktir.
    imalatta lonca düzeni ile kırda babaerkil tarım işletmesi; küçük burjuva sosyalizminin son
    sözleri budur işte.
    Gelişim süreci içinde bu yön, korkak bir yaygaraya saptı.
    c)Alman Sosyalizmi
    ya da "Hakiki" Sosyalizm
    Fransa'da, egemen bir burjuvazinin baskısı altında oluşan ve bu egemenliğe karşı mücadelenin
    yazınsal ifadesi olan sosyalist ve komünist yazın, tam da burjuvazinin feodal mutlakçılığa
    karşı mücadeleye geçtiği sırada Almanya'ya sokuldu.
    Alman filozofları, yarı filozofları ve sivri zekaları bu yazını hırsla özümsediler ama bu arada,
    Fransa'dan o yazıların girmesiyle Fransız yaşam koşullarının da aynı anda Almanya'ya girmiş
    olmadığını unutuverdiler. Almanya koşullarında bu Fransız yazını doğrudan pratik anldıbını
    tümüyle yitirip salt yazınsal bir görünüm aldı. insan varlığının gerçekleştirilmesi üstüne boş
    bir spekülasyon olarak çıktı ortaya ister istemez. Böylece 18. yüzyıl Alman filozoflarına göre
    ilk Fransız Devriminin talepleri yalnızca genelde "pratik zeka"nın talepleri olarak anlam
    kazanıyor ve devrimci Fransız burjuvazisinin irade beyanları da, salt iradenin, olması gereken
    iradenin, hakiki insan iradesinin yasaları demek oluyordu.
    Alman yazarlarının tek çabaları, yeni Fransız fikirlerini kendi eski felsefi vicdanlarına
    uydurmak, ya da daha ziyade kendi felsefi bakış açılarından Fransız fikirlerini sahiplenmekti.
    Bu sahiplenme aynen bir yabancı dile nasıl sahip çıkılırsa o yolla oldu: Çeviri yoluyla.
    Bilindiği gibi keşişler, eski çok tanrılı dönem klâgiblerinin elyazmaları üstüne kendi zevksiz
    Katolik aziz hikâyelerini yazmışlardı. Alman yazarları ise dünyevi Fransız yazınına tersini
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    +1
    Ulan asıl kafir ışid denen köpekler yavşak huur kendini Allah ilan etmiş ebu Bekir bağdadi denen anasını gibtiğim hz muhafazid bu dönemde yaşasaydı o ışidli kafirlerin kellesini keserdi kendide hadisde söyledi
    Bkz:Resul Allah dediki :ileride bi kavim çıkacak bunlar müşrikleri bırakıp müslümanları boğazlarlar vallahi onlara yetişcek kadar yaşarsam onları fena bi öldürmeyle öldürürüm..
    Şimdi gibtir git huur ışidli bin
    ···
    1. 1.
      +1
      tekfirci detected alert.
      ···
    2. 2.
      0
      Ulan kafa kesip 10 yaşındaki kızlara ve erkekler zorla sahip olan huur evladı ışid e kafir demek tekfirse öyleyim huur evladı
      ···
  7. 32.
    0
    uyguladılar. Kendi felsefi saçmalıklarını Fransız aslının arkasına yazdılar. Örneğin para
    ilişkilerine yönelik Fransız eleştirisinin arkasına "insan Özünden Feragat" diye yazdılar,
    burjuva devlete yönelik Fransız eleştirisinin arkasına da, "Soyut Genelin Egemenliğini
    Ortadan Kaldırma" diye yazdılar, vb.
    Fransız gelişimlerinin altına böyle felsefi söylemler sokuşturmayı, "Eylemin Felsefesi",
    "Hakiki Sosyalizm", "Alman Sosyalizm Bilimi", "Sosyalizmin Felsefi Temeli" gibi
    deyimlerle vaftiz ettiler.
    Fransız sosyalist-komünist yazını böyle usturupluca iğdiş edildi. Ve bir sınıfın öbür sınıfa
    karşı mücadelesini dile getirmek Alman elinde bitirildiği için o Alman, "Fransız tek
    yanlılığını" aşmış olma bilincini taşıyordu; hakiki ihtiyaçlar yerine hakikat ihtiyacını,
    proletaryanın çıkarları yerine insan varlığının çıkarlarını, hiçbir sınıftan olmayan, gerçekte
    bile olmayan, yalnızca felsefe fantezisinin puslu semalarında bulunan genel insanın çıkarlarını
    savunuyordu bu bilinç.
    Kimseden yardım almaksızın başardığı bu okul ödevlerini öylesine tantanayla ciddiye alıp
    öylesine çığırtkanlıkla göklere çıkaran bu Alman sosyalizmi, böylece giderek bilgiç
    masumiyetini yitirdi.
    Alman burjuvazisinin, özellikle de Prusya burjuvazisinin feodal ve mutlakçı krallığa karşı
    mücadelesi, tek kelimeyle liberal hareket, daha büyük ciddiyet kazandı.
    Böylece "hakiki" sosyalizmin eline, çok istediği bir fırsat, siyasal hareketin karşısına sosyalist
    taleplerini koyma fırsatı verilmiş oluyordu, yani liberalizme karşı, temsili devlete karşı,
    burjuva rekabetine, burjuva basın özgürlüğüne, hukukuna, burjuvaca özgürlüğe ve eşitliğe
    karşı bilinen lanetleri savurma ve halk kitlesine de bu burjuva hareketinden hiçbir kazancının
    olmayacağı, tersine her şeyini yitireceği uyarısını yapma fırsatı. Alman sosyalizmi, ruhsuzca
    yankıladığı Fransız eleştirisinin, modern burjuva toplumuna ve ona uyan yaşam koşullarına,
    ona göre biçimlenen siyasal kurumlaşmaya dayandığını tam zamanında unuttu; Almanya'da
    daha ancak bu ön koşullar için mücadele söz konusuydu.
    Alman sosyalizmi, burjuvazinin tehdit edici yükselişine karşı istenen bir korkuluk olarak,
    mutlakçı Alman hükümetlerine ve papazlarıyla, okul hocalarıyla, toprak ağalarıyla,
    bürokrasisiyle onların bağlaşıklarına hizmet etti.
    Aynı hükümetlerin Alman işçi ayaklanmalarına karşı kullandıkları acı tüfek kurşunlarının ve
    kırbaç darbelerinin tatlı bir bütünleyicisi oldu.
    "Hakiki" sosyalizm, Alman burjuvazisine karşı hükümetlerin elinde böylesine bir silah
    olurken, bir o kadar da genci bir çıkan, bağnaz Alman küçük burjuvazisinin çıkarını doğrudan
    temsil ediyordu. Almanya'da, 16. yüzyıldan kalan ve o zamandan beri çeşitli biçimlerde hep
    ortaya çıkan küçük burjuvazi, mevcut durumların esas toplumsal temelini oluşturdu.
    Onun varlığının korunması, Almanya'da mevcut durumların korunması demektir. Küçük
    burjuvazi, burjuvazinin siyasal ve ekonomik egemenliğinde, bin yandan sermayenin
    merkezleşmesi sonucu, öbür yandan da devrimci bir proletaryanın ortaya çıkışı sonucu kesin
    mahvolmaktan korkan. "Hakiki" sosyalizm onun için her iki kuşu birden vuracak taş olanak
    göründü. Salgın hastalık gibi yayıldı.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    0
    Alman sosyalistlerinin, kendi iskelete dönmüş "ebedi hakikatler"ine giydirdikleri bu,
    spekülatif tezgahta dokunmuş, sivri zekalı söylem çiçekleriyle süslenmiş, aşk baygını huzur
    çiyleriyle yıkanmış bereketli kisve, mallarının o kesimdeki sürümünü artırdı yalnızca.
    Kendi açısından Alman sosyalizmi, bu bağnaz küçük burjuvazinin tumturaklı sözcüsü olma
    konumunu giderek iyice benimsedi.
    Alman ulusunu, örnek ulus olarak, Alman küçük burjuvazisini de örnek insan olarak büyük
    lâflarla ilan etti. Onun her aşağılığına, tam tersini ifade eden, gizli, yüksek, sosyalist anlamlar
    yükledi. Nihayet komünizmin "kaba yıkıcılığı"na doğrudan karşı çıkarak ve tüm sınıf
    mücadelelerinin üstünde bir tarafsız yücelik taslayarak, çizgisinin son kertesine geldi.
    Almanya'da, sosyalist veya komünist diye ortalıkta dolaşan ne kadar yazın varsa, çok az
    istisnasıyla hep bu kirli, bu cansız yazın alanına girer.[ 7 ]
    2. Tutucu Sosyalizm
    ya da Burjuva Sosyalizmi
    Burjuva toplumunun kalıcılığını sağlamak için bir kesim burjuvazi sosyal sıkıntıları ortadan
    kaldırmaya yardımcı olmak ister.
    Bu çerçevede: ekonomistler, filantroplar, insancıllar, çalışan sınıfların durumunu
    düzeltmeciler, yardımseverler, hayvan korumacıları, ılımlılık örgütçüleri, vardır. En
    çeşitlisinden köşe bucak reformcuları yani. Hatta bu burjuva sosyalizminin bütün bir sistem
    olarak işlenenleri olmuştur.
    Örnek olarak Proudhon'un "Philosophie de la Misäre"ini [Sefaletin Felsefesi —çev.] ele
    alalım.
    Sosyalist burjuvalar, modern toplumun koşullarını isterler, ama o koşulların kendisinden
    kaynaklanan mücadeleler ve tehlikeler olmaksızın. Mevcut toplumu, onu devrimci dönüşüme
    uğratacak ve çözecek unsurlar kesilip çıkarılmış olanak isterler. Burjuvazi olsun ama
    proletarya olmasın. Kendi egemen olduğu dünyayı elbette ki en iyi dünya olarak görür
    burjuvazi. Burjuva sosyalizmi bu iç ferahlatıcı tasarımını yanı ya da tam bir sistem
    oluşturmaya kadar vardırır. Kendisinin sistemlerini gerçekleştirmesini ve bu yeni Kudüs'e
    dahil olmasını proletaryadan talep ederken, aslında ona yalnızca, bugünkü toplumun içinde
    kal ama bu topluma ilişkin nefretlik düşüncelerinden arın, demiş oluyor.
    [Bu] sosyalizmin daha az sistematik ve biraz daha pratik bir ikinci biçimiyse, bu yaşam
    koşullarında şu ya da bu siyasal dönüşümün değil de yalnızca bir tek değişimin, yani yalnızca
    ekonomik koşullarda bir değişimin yararlı olabileceğini kanıtlayarak işçi sınıfının her
    devrimci hareketini sakatlamaya uğraşmıştır. Ama bu sosyalizmin, maddi varoluş koşullarını
    değiştirmek derken düşündüğü, asla ancak devrimci yolla olabilecek burjuva üretim
    ilişkilerinin ortadan kaldırılması değildir, onun düşündüğü, bu üretim ilişkileri zemininde
    uygulanacak, yani sermaye ile ücretli çalışma arasındaki ilişkide hiçbir şeyi değiştirmeyen,
    olsa olsa burjuvazinin egemenliğinin bedellerini azaltıp devlet bütçesini basitleştirecek
    yönetsel düzeltmelerdir.
    Burjuva sosyalizmi kendine uyan ifadeyi, salt konuşan figür durumuna gelmekte bulur ancak.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    0
    Serbest ticaret! Çalışan sınıfın çıkarına. Korumacı gümrük! Çalışan sınıfın çıkan için. Hücreli
    hapishaneler! Çalışan sınıfın çıkarına. Burjuva sosyalizminin ciddi niyetli olduğu son sözdür
    bu.
    Burjuvazinin sosyalizmi, zaten burjuvaların —çalışan sınıfın çıkarına— burjuva olduklarını
    savunmaktan ibarettir.
    3. Eleştirel-Ütopyacı Sosyalizm
    ve Komünizm
    Burada, tüm modern devrimlerde proletaryanın taleplerini dile getirmiş olan yazından söz
    etmiyoruz. (Babeuf'ün yazıları vb.)
    Genel bir başkaldırı çağında, feodal toplumun yıkılma döneminde, proletaryanın doğrudan
    kendi sınıf çıkarını kabul ettirmeye yönelik ilk çabaları, hem proletaryanın kendi
    gelişmemişliğinden dolayı, hem de kurtuluşu için ancak burjuva dönemin ürünü olabilecek
    maddi koşulların ekgibliğinden dolayı, kaçınılmaz biçimde yenilgiye uğradı. Proletaryanın bu
    ilk hareketlerini izleyen devrimci yazın, içerik olarak ister istemez gericidir. Genel bir derviş
    kanaatkârlığı ve kaba bir eşitçilik önerir.
    Esas sosyalist ve komünist sistemler, St-Simon'un, Fourier'nin, Owen'ın vb. sistemleri,
    proletarya ile burjuvazi arasındaki mücadelenin yukarıda belirttiğimiz gelişmemiş ilk
    döneminde ortaya çıktılar. (bkz: Burjuvalar ve Proleterler)
    Bu sistemleri bulanlar gerçi sınıf karşıtlığını egemen toplumun kendisindeki çözücü
    unsurların etkinliği olarak görüyorlar. Ama proletarya cephesinde hiçbir tarihsel özerk
    girişkenlik, ona özgü hiçbir siyasal hareket görmüyorlar.
    Sınıf karşıtlığının gelişimi, sanayinin gelişimiyle başa baş yürüdüğü için, onların önünde
    proletaryanın kurtuluşunun maddi koşulları da bulunmuyor ve öncelikle bu koşulları
    yaratmanın toplumsal yasaları, toplumsal bilimi peşinde gidiyorlar.
    Toplumsal faaliyetin yerini onların bulucu kişisel faaliyetlerinin alması gerekiyor, kurtuluşun
    tarihsel koşullarının yerini fantezinin alması, proletaryanın sınıf olarak adım adım gelişen
    örgütlenmesinin yerini kendi bulup çıkardıkları toplumsal örgütlenmenin alması gerekiyor.
    Onlara göre geleceğin dünya tarihi, propagandaya ve kendi toplum tasarımlarının uygulamada
    hayata geçirilmesine indirgeniyor.
    Tasarımlarında esasen en çok acı çeken sınıf olarak emekçi sınıfın çıkarlarını temsil
    ettiklerinin bilincindeler gerçi. Ama proletarya onların gözünde yalnızca en çok acı çeken
    sınıf olma özelliğiyle var.
    Gerek sınıf mücadelesinin gelişmemiş biçimi, gerekse kendi yaşam konumları, sınıf
    karşıtlığının çok üstünde olduklarını sanmaya zütürmüştür onları. Toplumun tüm üyelerinin,
    en iyi durumda olanların da, yaşam koşullarını iyileştirmek isterler. Bu yüzden hiç ayrım
    gözetmeksizin sürekli toplumun tümüne, hatta özellikle de egemen sınıfa çağrı yaparlar.
    Çünkü sistemleri bir anlaşılsa, o sistemin en iyi toplum için en iyi tasarım olduğu kesin kabul
    edilecektir onlara göre.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    0
    Böyle baktıkları için de en başta devrimci eylemler olmak üzere tüm siyasal eylemleri
    kınarlar, hedeflerine barışçı yollardan ulaşmak isterler ve kuşkusuz başarısızlığa uğrayan
    küçük deneylerle, örnek göstermenin gücüne dayanarak, yeni toplumsal mukaddes kitaba yol
    açmaya çalışırlar.
    Geleceğin toplumunun fantastik tasviri, proletaryanın henüz hiç gelişmemiş olduğu,
    dolayısıyla toplumu genel olarak dönüştürmek adına ilk anlamlı çıkışı için kendi tavrını da
    fantastik olarak kavradığı bir zamanda ortaya çıkmıştır.
    Ama sosyal[ist] ve komünist yazılar, eleştirel öğeler de taşımaktadır. Mevcut toplumun bütün
    temellerine saldırırlar. Bu nedenle işçilerin aydınlanması için son derece değerli malzeme
    bırakmışlardır. Geleceğin toplumuna ilişkin olumlu savları, örneğin kentle kır arasındaki
    karşıtlığın, ailenin, kişisel mülk edinmenin, ücretli çalışmanın kaldırılması, toplumsal uyumun
    öngörülmesi, devletin salt üretimin yönetimine dönüştürülmesi —bütün bu savlar, henüz yeni
    yeni gelişmeye başlayan ve onların da ancak biçimlenmemiş ilk belirsizlik evresinde
    tanıdıkları sınıf karşıtlığının ortadan kalkışını dile getirmektedir yalnızca. Dolayısıyla bu
    savlar henüz salt ütopik bir anlam taşırlar.
    Eleştirel-ütopik sosyalizm ve komünizmin önemi, tarihsel gelişimle ters orantılıdır. Sınıf
    mücadelesi ne oranda gelişmiş ve biçimlenmişse ona ilişkin bu fantastik bakış ve ona yönelik
    bu fantastik mücadele, kuramsal haklılığını, pratik değerini aynı oranda yitirir. Bu nedenle bu
    sistemlerin kurucuları yine de pek çok yönden devrimci oldukları halde, onların öğrencileri
    hep genci uçları oluştururlar. Proletaryanın tarihsel ilerlemesi karşısında inatla ustalarının eski
    görüşlerine sarılırlar. Bu yüzden sonuçta sınıf mücadelesini törpülemeye ve karşıtlıkları
    uzlaştırmaya uğraşırlar. Hala toplumsal ütopyalarını deney yoluyla gerçekleştirme, ayrık
    phalanstere'ler oluşturma, home-colony'ler kurma, küçük bir ikarya[ 8 ] —yeni Kudüs'ün on
    iki sayfalı forma baskısı— meydana getirme düşleri kurarlar ve bütün bu ispanyol şatolarının
    yapımı için de burjuva yüreklerdeki ve cüzdanlardaki insanseverliğe başvurmak zorunda
    kalırlar. Giderek yukarıda anlattığımız genci veya tutucu sosyalistler kategorisine düşerler, tek
    farkla ki, çok daha sistematik bilgiçlik vardır bunlarda ve kendi sosyal bilimlerinin yaratacağı
    mucizeye körü körüne inanmışlardır.
    Bu yüzden, işçilerin olsa olsa yeni mukaddes kitaba cahilce inançsızlıktan kaynaklanabilen
    her çeşit siyasal hareketine kahırla karşı çıkarlar.
    ingiltere'de Owen'cilar Çartistlere karşı, Fransa'da Fourier'ciler Reformculara karşı böyle
    tepki gösteriyorlar.

    IV - Komünistlerin Çeşitli Muhalefet Partilerine Karşı Konumu
    II. Bölüm'e bakınca, komünistlerin halen kurulu bulunan işçi partilerine, yani ingiltere'de
    Çartistlere, Kuzey Amerika'da tarım reformcularına karşı tutumları kendiliğinden anlaşılır.
    Komünistler, işçi sınıfının en yakın amaçları ve çıkarları için mücadele ederler ama bugünün
    hareketi içinde hareketin geleceğini de temsil ederler. Fransa'da komünistler, tutucu ve
    köktenci burjuvaziye karşı sosyalist-demokratik partiyle[ 9 ] ittifak kuruyorlar, ama devrimci
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    0
    kalıntılardan gelen lafazanlıklara ve göz boyamalara karşı eleştirel tavırlarını da saklı
    tutuyorlar.
    isviçre'de radikalleri destekliyorlar, ama bu partinin, bir bölüğü Fransa'daki anlamıyla
    demokratik-sosyalist, bir bölüğü ise radikal burjuva olan birbiriyle çelişik unsurlardan
    meydana geldiğini gözden kaçırmaksızın.
    Polonya'da komünistler, ulusal kurtuluşu tarım reformu şartına bağlayan partiyi destekliyor,
    1846 Krakov Ayaklanmasını hayata geçiren de bu partiydi.
    Almanya'da burjuvazi devrimci çıkış yaptığında komünist partisi, mutlakçı monarşiye, feodal
    toprak mülkiyetine ve küçük burjuvalığa karşı burjuvaziyle birlikte mücadele etti. Ama
    Alman işçilerinin, burjuvazinin egemenliğiyle birlikte gelmesi gereken toplumsal ve siyasal
    koşulları bir o kadar burjuvaziye karşı yöneltebilmeleri, yani Almanya'da genci sınıfların
    yıkılmasının hemen ardından burjuvazinin kendisine karşı mücadeleyi başlatabilmeleri için,
    komünist partisi, burjuvazi ile proletarya arasındaki düşmanca karşıtlığa ilişkin olabildiğince
    berrak bir bilinci işçilerde oluşturmayı da bir an olsun ihmal etmedi.
    Almanya bir burjuva devriminin eşiğine geldiği için ve bu dönüşüm esasen Avrupa
    uygarlığının daha gelişkin koşullarına denk geldiği ve 17. yüzyıl ingiltere'sinden, 18. yüzyıl
    Fransa'sından çok daha gelişmiş bir proletarya ile tamamlanacağı için, yani Alman burjuva
    devrimi bir proleter devrimin ancak doğrudan bir "ön oyunu" olabileceği için, komünistler,
    esas dikkatlerini Almanya'ya yöneltiyorlar.
    Tek kelimeyle komünistler, mevcut toplumsal ve siyasal durumlara karşı her yerde ve her
    çeşit devrimci hareketi destekliyorlar.
    Tüm bu hareketler içinde, hangi gelişkinlik aşamasında olursa olsun mülkiyet sorununu
    hareketin temel sorunu olarak öne çıkarıyorlar.
    Nihayet ancak komünistler her ülkenin demokratik partilerinin her yerde birleşip anlaşması
    için çalışıyorlar.
    Komünistler, görüş ve niyetlerini gizlemeyi reddederler. Amaçlarına ancak bugüne kadarki
    tüm toplumsal düzenin zorla yıkılmasıyla ulaşabileceklerini açıkça bildirirler. Varsın egemen
    sınıflar bir komünist devrim ürküntüsüyle tir tir titresinler. Proleterlerin, zincirlerinden başka
    kaybedecek şeyleri yok. Bir dünya var kazanacakları.
    Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!
    Yazılış: Aralık 1847'den Ocak 1848'e kadar.
    Dipnotlar
    [ 1 ] [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    Burjuvazi, deyince, toplumsal üretim araçlarının mülkiyetini elinde bulunduran ve ücretli
    emeği sömüren modern kapitalistler sınıfını anlıyoruz. Proletarya, deyince ise, kendi
    Tümünü Göster
    ···
  12. 37.
    0
    mülkiyetinde üretim aracı bulunmadığından, yaşayabilmek için işgücünü satmak zorunda olan
    modern ücretli işçiler sınıfını anlıyoruz.
    [ 2 ]
    Daha kesin deyişle, elde bulunan yazılı tarih. Tüm yazılı tarihten önce gelen toplumsal ön
    tarih, 1847'de hemen hiç bilinmiyordu. O zamandan bu yana, Haxthausen, Rusya'da toprağın
    ortak mülkiyetini ortaya çıkardı, Maurer, tüm Alman kabilelerinin tarihsel başlangıç olarak bu
    temelde bulunduğunu kanıtladı ve giderek Hindistan'dan irlanda'ya toplumun ilk biçiminin
    ortak toprak mülkiyetine sahip köy toplulukları olduğu bulundu. Nihayet Morgan'ın, gens'in
    hakiki doğasına ve kabiledeki konumuna ilişkin taçlandırıcı buluşuyla, bu ilkel komünal
    toplumun tipik yapısı ortaya kondu. Başlangıçtaki bu topluluk yapısının çözülmesiyle
    toplumun özel sınıflara ve sonunda karşıt sınıflara ayrılması başlıyor. [1888 ingilizce ve 1890
    Almanca baskıya Engels'in notu.]
    Bu çözülme sürecini "Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni"nde izlemeye çalıştım;
    ikinci baskı, Stuttgart 1886. [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    [ 3 ] [1888 ingilizce ve 1890 Almanca baskıya Engels'in notu.]
    Hatta "üçüncü kesim" olarak feodal beylerinden ve ustalarından kendi özerk yerel yönetim ve
    siyasal haklarını koparma gücüne erişmeden önce de Fransa'da ortaya çıkan kentler "komün"
    diyorlardı kendilerine. Genel deyişle burada burjuvazinin ekonomik gelişimi için tipik ülke
    olarak ingiltere'yi, burjuvazinin siyasal gelişimi için de Fransa'yı ele aldık. [1888 ingilizce
    baskıya Engels'in notu.]
    italyan ve Fransız kent burjuvaları, ilk özerk yönetim haklarını feodal beylerinden zorla
    aldıktan veya satın aldıktan sonra kendi kent topluluk-larını böyle adlandırdılar. [1890
    Almanca baskıya Engels'in notu.]
    [ 4 ]
    Marx, sonradan, işçinin emeğini değil, emek gücünü sattığını ortaya koydu. -çev.
    [ 5 ] [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    Kastedilen, 1660-1689 ingiliz restorasyon dönemi değil, 1814-1830 Fransız restorasyon
    dönemidir.
    [ 6 ] [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    Bu, özellikle toprak soyluluğunun ve toprak ağalığının, mülklerinin büyük kısmını kendi
    hesaplarına kâhyalarına işlettikleri ve bunun yanında ayrıca büyük pancar şekeri ve patates
    alkolü üreticisi oldukları Almanya'ya ilişkindir. ingiliz aristokratları henüz o kadar
    düşmemişlerdir; ama az ya da çok kuşkulu anonim şirket kurucularına adlarını devretmek
    yoluyla rantların düşüşüne karşı rekabete nasıl girilebileceğini onlar da biliyor.
    [ 7 ] [1890 Almanca baskıya Engels'in notu.]
    1848 devrim dalgası tüm bu bayağı akımı ortalıktan süpürdü ve onlarda sosyalistlik yapma
    hevesi bırakmadı. Bu akımın esas temsilcisi ve tipi Bay Karl Grün'dür.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    0
    [ 8 ]
    Phalanstere, Charles Fourier'nin tasarladığı sosyalist kolonilerin adıydı; Cabet, kendi
    ütopyasını ve sonra Amerika'daki komünist kolonisini ikarya diye adlandırıyordu. [1888
    ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    Kendi komünist model toplumlarını Owen, home-colony'ler olarak adlandırıyor (ülke içi
    koloniler). Phalanstare, Fourier'nin tasarladığı toplumsal saraylardı. ikarya, komünist
    düzenlerini Cabet'in tasvir ettiği ütopik fantezi ülkesiydi. [1890 Almanca baskısına Engels'in
    notu.]
    [ 9 ]
    O zamanlar parlamentoda Ledru-Rollin'in, yazında Louis Blanc'ın ve basında "Réforme" adlı
    günlük gazetenin temsil ettiği parti. "Sosyal demokrasi" adı, onu bulanlar için, demokratik bir
    partide veya cumhuriyetçi bir partide az ya da çok sosyalist renkte bir ciksiyon anldıbına
    gelmekteydi. [1888 ingilizce baskıya Engels'in notu.]
    O zamanlar Fransa'da kendine sosyalist-demokratik diyen parti, Ledru--Rollin'in siyasal,
    Louis Blanc'ın da yazınsal olarak temsil ettiği partiydi; yani bugünkü Alman Sosyal
    demokrasisinden dağlar kadar farklıydı. [1890 Almanca baskıya Engels'in notu.]
    ···
    1. 1.
      +1
      https://www.marxists.org/...m-e/1848/manifest/kpm.htm
      direkt linki vermek daha kolay olmaz mıydı?
      ···
      1. 1.
        +1
        bilemedim bak şimdi...
        ···
      2. 2.
        0
        yok lan ben nurda yapıştırmadım pdfden aldım... internet yükklemekle felan uğraşama amk deyip...
        ···
      3. 3.
        0
        OKUMADIM AMA HER TÜRLÜ TANGALI gibERiM
        ···
      4. diğerleri 1
    2. 2.
      0
      Her türlü boşa uğraştın :D burada komünist manifestoyu okuyacak kaç kişi var ki.
      ···
      1. 1.
        0
        yani neyse...
        ···
  14. 39.
    0
    Hasgibtir aq ırkçısı
    ···
  15. 40.
    +2
    ebu waheeb tek kaşlı olabilir bu da size koyabilir xd - köfteci
    ···
  16. 41.
    0
    devsirme pic, adamin tipi bile taklit...

    Bizim de sorunumuz bu zaten... Amk neden taklit ediyorsun, orjinal ol, uret la azicik, kafayi kullan kole olma...

    Ama nerde simdi sende bunu anlayacak akil.

    hadi gibtir git.
    ···
  17. 42.
    0
    çok haklisin dönerci kardesim
    ···
  18. 43.
    0
    Ulan basliga girmeden che oldugunu anladim kahin miyim ne
    ···
  19. 44.
    0
    biri arap oğlu arap diğeri avrupalı sarı am emmiş yahudi babanın oğlu yahudi
    ···
  20. 45.
    0
    ikisininde amk
    ···