-
1.
+8madem bir iki de olsa okuyan var devam ediyorum.
teyze dedim kızın uzaktan geldi herhalde. evet evladım dedi hostes de uzun yolculukları oluyor ayrı kalıyoruz diye bir şeyler geveledi. ben hostesden sonrasını okumadım pardon dinlemedim tabii. hostes ulan hostes gelsene bir görek diye bi nara attım içimden, sessiz çığlıklarım kaburgama çarparak yüzümde bir tebessüm ve fantazilerimde bir hareketlilik yarattı. hiçbir şey yapmasak da o gün o hostesi görmek günün karı olabilirdi.
merdivende buatı kontrol eden bin e daha demin içimden sövüp bitir de gidek derken şimdi dua edip biraz oyalan da hostesi görek la diyordum.
aşağı indi, buatta bir problem yok dedi huur.
duya bak diye atıldım heyecanla. sen sus gibik ne anlarsın bakış attı. hostes olm hostes hostes gelecek la bakışı attım. gibtir git bakışı attı. bir de duya bak ağabey dedim good boy gibi. teyze de destekleyince tekrar tırmandı bu sefer avizeye doğru bin. demek ki hala umut vardı.
hem ampul için hem benim için.
beyler şuku falan istemiyorum da dinleyenler bir şekilde kendini belli ederse iyi olur çünkü böyle boşa anlatıyormuşum gibi geliyor.
yarın akşama kadar kimseye vermeyin saat 17.00 de birlikte olalım iyi akşamlar. -
2.
+4yüzünde duşa girmenin de verdiği temizlik, hoşluk ve hafif mayışık hal vardı. bize kolay gelsin dediği an sesini tonuna bittim ben zaten. uçak havadayken bana o ses tonuyla çıkışı gösterse gibtir olur gider atlardım o zaman. şimdi de atlarım gerçi. şimdi o hostesler de yok...
-
3.
+4dedim sevgikoyduğum o nasıl laf sana bir iş çıktı falan, huur mu gönderiyorsun işe pezevek dedim, çıkardım çakıyı... bir gib yapamadım tabii. far görmüş tavşan gibi mal mal bakıyorum yüzüne. bu da bana aynı şekil. dedi ki elektrikçi bir arkadaşım bir yere tamire gidecekmiş yardım edeceksin.
bi mutlu bi mutlu oldum ulan yok böyle mutluluk sanki zenci huur zütünden kokain çekmişim böyle bir keyif olamaz. diyeceksiniz ki ne gibime mutlu oluyorsun? 1 aydır hergün oturmaktan arkaüm yağ bağlamıştı çünkü. bir hareketlilik görünce bir anda vadisine güneş doğmuş teletabi gibi mutlu oldum. dedim tamam . ben gidiyorum dedim. çıktım dükkandan meydana kadar yürüdüm. meydan da dükkana bi 10 dakika uzakta. işte bu yaptığım hareketi hiç unutamıyorum. 10 dakika yürüdüm ve ulan ben nere yürüyorum diye sormuyorum bile mınaki. meydana geldikten sonra jeton düştü ve aynı yolu zütüme baka baka geri döndüm. dükkandan girdim içeri. bu bin türk filmlerinden veresiye vermek için kadınların arkaünü elleyen bakkal gibi bakıyor bana. aynı o yavşakça sırıtış... -
4.
+4işim bitmişti. yüzüne domalık pozisyonumu düzeltip ben artık gideyim dedim. dur dur hava çok sıcak 2 dakika soluklan bir kola getireyim sana dedi. hiç bir şey demedim. kapının ağzındaki 2 li koltuğun köşesine oturdum. o an gerçekten ne düşündüğümü tam olarak hatırlamıyorum. o yüzden yalan söylemek istemiyorum. 5 dakika sonra elinde kola ile geldi. teşekkürler deyip aldım. gelip tam dibime oturdu. bacağı bacağıma değiyordu. kolayı bir dikişte bitirdim. pek sık kolay içmezdim. gaz burnumun ucuna doldu. yaktı burnumu. kaç yaşındasın dedi, 16-17 falan dedim yüzüne bakmadan babasından azar yiyen çocuklar gibi önüme bakıyordum. benim adım oya dedi. babaningemugu dedim. bir anda sol elini sağ yanağımda istedim. eli beyler, ateş gibiydi. soğuk kolanın soğuttuğu yanaklarımı tekrar alev etmişti bu dokunuş. sadece yanaklarımı da değil, bütün vücudumu.Tümünü Göster
çocuk sever gibi, yanağımın etrafında dolaştırıyordu avuç içini, okşuyordu yanağımı. kafamı ona doğru çevirdim. bir anda dudaklarını dudaklarımda hissettim. ilk hangimiz meyletti bilmiyorum. o desem yalan olur, ben desem yalan. ama dudaklarını hissettim. sonra da alt dudağını ağzımın içinde hissettim. emdim o et parçasını. sol el yanağımdan omzuma doğru inip beni kendine çekti. üzerine doğru eğildim. dilimi ağzına sokmuştum. aynısını o da yaptı. birbirimizi vakumluyor gibiydik. birisi o an beni görse sevişmediğimi kavga falan ettiğimi sanırdı. dudaklarımı ve dilimi dudak ve etrafına, çeneye kadar her yerinde gezdiriyordum. çok susadıktan sonra çeşmeye ağzını dayamak gibi bir şey.
dudaklarını yüzümden boynuma indirdi. şah damarımdan öyle bir öptü ki, denemedim ama hiç bir maddenin kafası böyle olamaz. bütün canım çekilip orana toplanmıştı sanki. o can havliye sol elimle sağ elimi birleştirip kalçalarından tutarak kucağıma aldım vücudunu. o benim boynumdan canımı alıyor bende tüm gücümle kalçalarını sıkıyordum. dudaklarını tekrar ağzıma zütürdüğünde boşalmıştım.
iki elimle elbisesinin, entarisinin fermuarını buldum en aşağı, kuyruk sokumuna kadar indirdim. sıyırdım oraya kadar. belinde gezdim ellerimle. beli o kadar sıcaktı ki, sanatsal bir tanım yapılamaz hakkında beyler. bazlama koysanız cayır cayır pişerdi, öyle söyleyeyim. ayağı kalktı, tişörütümü, pantolonumu, çoraplarımı çıkardı. gözlerinden alev çıkıyordu. siyah gözleri kara cisim ışıması yapıyordu. kuyruk sokumuna inmiş elbisesini kıçındaki tümsekten aşırıp yere bıraktı. anadan üryandık artık. ayakta bana bakıyordu. ayağa kalktım. göğüsleri orta denecek büyüklükte ama dipdiriydi. altında kalem durduramazdınız, dimdikti. kendime çektim. gırtlağına yapıştım. sol eli boynumda, sağ eli penisimdeydi. boynunu morartacak şekilde öperken iki elimi kalçalarına attım. hissettim onları. engebesini, üzerindeki pürüzü, vüvudunun aksine olan soğukluğunu. sıktım. son kez ağzını öpüp, yere yatırdım. yüzüstü çevirip, kıçını belini öptüm. hadi diyordu. acele etmezsem sanırım boşalacaktım ve 2. ereksiyon zor olurdu.
sırt üstü çevirdim tekrar. içine girdim. kısa bir ah dedi. kısa, seri.. ilerleyişimi hissedebiliyordum içinde. 10 sn sonra falan bir ritim kazandım. üzerine doğru eğildim. o güzel saçları çok hoş kokuyordu o an beyler. ya da bana öyle geliyordu bilmiyorum. memelerim dedi. cümlenin gerisi var mıydı bilmiyorum. üzerine eğilip memelerini sıkıp öpmeye başladım. sanki ellerim ve penisim hariç bütün vücudum kalas olmuştu. sadece eğilip doğrulabiliyordum. hızımı iyice arttırdım. uzun nefesli ah lar gelmeye başladı. penisimde de tatlı bir acı hissediyordum. ayaklarını arka ümde hissettim. ayaklarını bağlamıştı arkamda. çok sert gidip geldim bu sefer. içine boşalmıştım. hafif eğimli duran vücudum bu sefer düştü. başım göğüslerinin arasına düştü. göğüslerinin arasını öptüm. alnımdaki ter göğüslerinin arasına damlıyordu. kendine geri çekerek beni içinden çıkarttı. bir 5 dakika öyle kaldık sanırım. doğrulurken, karınını öptüm defelarca. güldü.
hiç konuşmamıştık.
öpüştük bir 10 dakika daha yorulana kadar, çırılçıplak. gülümsüyordu. kapıyı açtığı zaman ki gibi.
suratımda nasıl bir ifade vardı bilmiyorum. ama gülmüyordum. duşa girebilir miyim dedim.
gir tabii dedi. kalktım. odalara baka baka banyoyu buldum. buz gibi suyla duş yaptım. havlu istedim, verdi. ağzını istedim, verdi. kurulandım çıktım. ne diyeceğimi bilemiyordum. böyle bir durumda nasıl davranılır bilmiyordum. hala bilmiyorum. yaptığınız şey o kadar diyalogdan ve medeniyetten arınmış bir eylem ki ne diyeceğimi bulamamıştım.
kapıya geldim, ayaklarımı giydim. teşekkür ettim. teşekkür? teşekkür ne lan? etmiştim işte. neyse. gülümsedi. kapıyı açarken gülümsediği gibi. ama gözlerindeki derinlik yeni doymuş bir boşluğa bırakmıştı. ben de babaningemugu, sağol dedi. iyi günler dedim. çıktım. dükkana gitmedim. hayatımın en güzel akşam üstüydü sanırım. sahile gittim. sabaha abaza, boşlukta ve dingil olarak girdiğim sahile şimdi ıssız adam gibi giriyordum amk. sigara yaktım yine.
ve eve yollandım 3-5 sigara sonrası.
annem çemberimde gül oya izliyordu.
uyudum.
oya ile daha sonra 2 kere daha yaptım bu işi. 1 er hafta arayla. sonra taşındılar. nere bilmiyorum.
hayatımın en umarsız ve rahat 2 haftasıydı. en güzel iki haftası. orada da kendine yeni elektrikçiler, sucular bulmuştur kesin.
şu gibik hayatımdaki ilk ve tek gibişim işte böyle oldu beyler.
keşke yeniden gibece oyalarımız olsa, gibişsek sabahlara kadar.
okuduğunuz için sağolun.
bu hikayeyi hayatında en fazla bir defa sevişmiş kişilere armağan ediyorum. -
5.
+4cadde bizim dükkan hariç işlekti. terli zütüyle dükkanın kısmetini de kapamıştı huur çocuğu. o kadar güzel arkalar göğüsler geçiyordu ki dükkanın önünden koyunları sayar gibi saymaya çalışıyordum.
eğer türkiye cinsel açlığın afrikasıysa bizim dükkan nijerya tako haram kalesiydi amk. hayatımda iyi giden tek şey öğlen yediğim et döner+ayrandı. o zaman et döner ucuz lan. keşke o zamanlara geri dönebilsek. sadece et döner için.
ben dışarıdan geçen güzel arkaları sayarken saydıklarımdan bir tanesi geri geldi, ve dükkana girdi. bir tane 3lü priz alacaktım dedi arka. ben kadının hala belden altına bakarak konuşuyormuşum. ustam olacak bin de uyarmıyor. 2 dk kitlendikten sonra şştt olom ilgilensene bayanla diye. huur evladı.. kadının üzerinde ince mavi bir tişört vardı. tişörtün altındaki koyu renk sütyen belli oluyordu. hafif taşlanmış kotu bacaklarını sarmıştı. siyah saçları incin topluydu ve ben bu arada azmıştım. tüm bu izlenimi 10 sn de falan yaparak 3lü yü uzattım. 3 yaz çalıştım şu dükkanda bir kadın da geli 3ün1ini istemedi. anca 3lü amk. bu konuda da ayrıca kırgındım.
parayı uzattı ve arka uzaklaştı... -
6.
+3kusura bakmayın beyler. şu an yaptığım iş biraz zamansız. yani aniden kesebiliyorum yazmayı.
fırsat bulduğum an yazıyorum.
yine iki sap baş başa kalmıştık. hayır nasıl bir elektrikçiyse kimse eve arızaya falan da çağırmıyor. bir gibten anladığı yok huurun. mit ajanı mı lan bu diye düşünmüştüm ilkin, sonra dedim bu hıyarı kim ajan yapar amk. ama yine de pekekentte sanki solitare oynarken dokunsan bir anda dokunduğun eli o anda etkisiz hale getirecekmiş tipi yok değil. ince tırsıyordum da.
neyse günler böyle gel git yaparken içimde, bu anlattıklarımın ertesi günü usta çağırdı beni yanına. dedi ki hadi babaningemugu sana bir iş çıktı. -
7.
+3çok kötü olmuştum o an beyler. bildiğiniz gibi değil. penisim pantolona isyan ediyor beni o tarafa doğru çekiyordu. insanın böyle zamanlarda sınandığını düşünüyorum işte. ayağa kalktı uzattı kontrol kalemini. teşekkür ettim. bir şey değil dedi. sürekli gülümsüyordu kadın. penisim kabarmıştı bu arada ve fark etmesin diye sandalyenin üzerinde şempaze gibi iki büklüm duya elektrik gelip gelmediğini kontrol etmeye çalışıyordum. acınası haldeydim. duya elektrik gelmediğini anladım. bir de içeri bakayım sigortaya dedim. sandalyeyi alıp antreye yürüdüm. o da benim mutfakta biraz işim var siz bakarsınız dedi. tamam ben hallederim dedim. mutafağa gitti. sigortada da sorun yoktu. demek ki ya duyda ya da buattan duya gelen kabloda sorun vardı. duyda sorun olması için dua ettim. çünkü öbür ihtimalde tavan falan kırılacaktı ve ben beceremezdim. oysa ben artık bir şeyler becermek istiyordum.
duyu söktüm, yanımda getirdiğim duyu taktım, bu bir 25 dakikamı aldı. sonra o duya ampulü taktım yanmadı. antrenin ampulünü taktım, yandı. vay amg modundaydım. demek ki sorun en başta ampuldeydi ve ben, babaningemugu bu gibik sorunu anlayamamıştım. tesladan başlayıp bütün elektrikçilere küfür ettikten sonra elime ampulü alıp mutfağa gittim. ve o beni bitiren manzarayla karşılaştım.. -
8.
+3ben bekliyorum ulan ne bileyim böyle büyük bir olay olsun kontaktan alev malev çıksın amk.
teyze demez mi mutfağın ampulü yanmıyor evladım diye.
ulan hani böyle bir an gelir o an ne oynuyorsanız oynamıyorum lan ben diye çıkıp gidesiniz gelir amk. sözlükteki karşılığı açacağın başlığı gibeyimdir işte. öyle çıkasım geldi evden de, çıkamadım. gideceğim yer belli çünkü. neyse ben dedim aha bu şimdi 2 dakkada ne taku varsa bakar döneriz. oysa bir gibimden haberdar değilmişim. bir ampulü bırak tamir etmeyi ampulün neden yanmadığını bulmak için 2 saat harcadık amk. bu ev tesisatı denen şey yani sıva altı elektrik tesisatı denen şey tam anlamıyla obez biriyle gibişmek gibi bir şey. sevgisinin nerede olduğunu bir türlü bulamıyorsunuz. neyse işte bu bin uğraşıyor ben de mutfak masasında oturuyorum. kapı çaldı teyze gitti açtı. kızı gelmiş. bir ayy falan geldi içeriden bir iki dakika sarım gürüm oldular sanırım. uzaktan geldi herhalde diye düşündüm.
neyse teyze geldi içeriden. ben de kendimi genel olarak tanıtmam gerekirse, çok yakışıklı falan değilimdir, özgüven falan da pek yoktur ama aslında gizli bir deliliğim vardı o zamanlar. beni hiç alakadar etmeyen soruları sorar, muhabbetleri falan başlatırdım. okan bayülgen gibiydim amk. -
9.
+2dediğim gibi bu olaydan benim için arta kalan tek şey güzel bir mastürbasyon ve duy değişimi işlemini ve avize değiştirme işini öğrenmek olmuştu. hostesi gibememiştim ama gördüklerim yanıma kar kalmıştı. hayatta gördüklerimin kıymetini hep bildiğim, nerede bir güzel yüz, arka, sevgi gördüysem yazdım aklımın bir köşesine. gün gelir lazım olur diye, içimde şahlanan at için hep samanları kanara attım. çok geçmeden bir gün sonra hayat yine aynı taktanlığına dönmüştü ve taburenin üstündeki yerimi almıştım. zütümdeki donu terleterek hayatımdaki en ulvi görevi yine başarıyla yerine getiriyordum. tam uyuyacak kadar mayışmışken içeri bir adam girdi. orangutan girdi sandım o uykulu halle tuvalete açılan kapının solundaki süpürgeyi alıp kovacaktım sevgi koduğumunu tam. usta kalkıp elini falan sıkınca insan olduğunu anladım amk. beyler bu kadar orangutana benzeyene bir adam görmüş olamazsınız amk. bir orangtutan düşünün amk.
http://www.orangutan.org....nfant-Alex-open-mouth.jpg
şunun gözlük takmışını düşünün aynı işte. -
10.
+2ampulü gösterdi. boyum uzun olduğu için bir daha merdivenin ameleliğini yapmamıştım. sandalyenin yerini sordum mutfakta dedi. yerinin sordum, gösterdi. gidip alıp geldim. merdivene çıktım. elimde tornavida vardı. ampulü çıkardım baktım. bir taku yoktu temizdi. duya elektrik geliyor mu diye kontrol edeyim dedim ama elimdeki kontrol kalemi değildi. şu takım çantasının içinde kontrol kalemi var alıp uzatabilir misiniz dedim kadına. kapının önünden itibaren asla abla vs. demedim. sevişilme potansiyelinin olduğunun düşünüdüğüm hiç bir kadına böyle sempatik çağırma sözcükleri kullanmam. kadın tornavidayı almak için bildiğinin takım çantasına doğru domaldı beyler. yani hafif çöküp alabilirdi. koltuğun yanında olduğu için oturup bakabilirdi. ama kadın bunların hiçbirini yapmadı. bana doğru domaldı. artık kıyafetinin dar kısmında kalmış arkaü önümde arz ı endam ediyordu. bir kusru olduğuna inanmazdım ama eğer varsaydı da üzerindeki küçük çiçek desenli elbise bütün o kusurları örtüp o sıkıtı güzel arkaü mükemmelliğe ulşatırıyordu.
-
11.
+2dükkana cidden orangutan girse süpürgeyle kovacağız demek ki. hayattan hiçbir beklentimin olmadığını anlamıştım amk.
neyse gibik bir hoşbeşten sonra adam bizim oturma odasının ampulü yanmıyor dedi. bizim usta da yüzünü ekşitip tam ben gelemem yaa deyip geçen günkü bin e paslayacaktı işi. merminin önüne atlayan deli yürek gibi atladım lafa amk. ben giderim usta ben kontrol ederim bakarım falan dedin. flex atmışım heyecandan amk. ikisi de mal mal bakıyor suratıma.
yavaşça tekrar ettim söylediklerimi. bizimki sen ne anlarsın oğlum dedi.
usta işte dün gittik bu işi yaptık kaptım ben şimdi diğer bin abinin de işi vardır ben gideyim bakayım diye hararetli hararetli anlatıyorum. neyse konuşmam bitti. baktım orangutan suratıma anlamsız anlamsız bakıyor. o zaman da hiç güven vermeyen bi tipim var. çemberimde gül oya izleyip komünüstlere sarmışım. sakallar incin suratımda. adam bir süzdü beni. olmaz gibi düşündüğünü anladım. gidip bakayım ağabey falan diyorum herife. bir anda tamam dedi amk. -
12.
+2hostes benim için sadece bir mastürbasyon malzemesi olmuştu. ve biraz de seyir zevki ama o eve yaptığımız iş ziyaretinin ve duy değiştirme tecrübesinin ergenliğimin temel taşı olduğundan o an için habersizdim.
akşam olmuştu. bin e beni evin önünde indirmesini söyledim. babamla saçma sapan bir iki konuşma ne var ne yok naptın nettin muhabbetinin ardından annemin izlediği aliyeye göz ucuyla bir baktım, aliye ye küfür ettim, sonra üzüldüm, çocukları olmadan asla dedim ve yattım.
o değil de eser yenenler bile ünlü oldu amk. -
13.
+2mutfak masasının kenarındaki sandalyeye oturmuş, bacaklarını da diğer sandalyenin üzerine atmıştı. eteği arkaüne kadar geriye sıyrılmıştı. sağ eliyle sağdaki bacağının üst kısmını ovuyor, soldaki serbest bacağı bana göz kırpıyordu. o bacaklar beyler, onlar bacak değildi başka bir şeydi. süt gibi. pürüzsüz, kıvrımlı. sert. biçimli mükemmel bacaklardı onlar. bir 10 saniye kadar izledim onu. artık tokileri dikmiştim. penisim pantolunun altından hiç bir şeyi dinlemeksizin kabardıkça kabarıyordu. pakmayayı görmüş kek gibi coşuyordu. bacaklarına bakan gözleri birden bana çevrildi. hemen elimdeki ampulü kaldırdım, ııı şeyy gibi bir ses çıkardım . hiç panik olmadı gülümseyerek bir çırpıda ayağa kalktı. yanıma geldi. ben de bir şey demesinden korktuğum için hemen ampulde problem varmış değiştirdim artık tamamdır dedim. teşekkürler dedi. ne demek dedim. utancımdan kızarmıştım ama kızaramıyordum da amk. vücudumdaki bütün kan dolaşımı önümdeki büllükte toplanmıştı. kadın ince ince gülüyordu hala. sinirime dokunuyordu. mutfak tezgahına dayayıp gibmek istiyordum artık. alay ediyordu sanki benle. gördün ama bir şey demeyeceğim sana der gibi. takım çantasını aldım ve beni uğurladı. dükkana gittim. işi hallettiğimi söyledim, gibik bir aferin aldım. eve gittim. 31 çektim, yemek yedim ve yattım. kadın bir türlü aklımdan çıkmıyordu.
-
14.
+2yarın 17.00 de devam edeceğim ama bi süre boş vaktim var buradaysanız devam edeyim biraz daha. bu arada yavaş ve kısa parçalar halinde yazıyorum çünkü 10 sene öncesini hatırlamak pek kolay olmuyor kusura bakmayın.
-
15.
+2beyler burada olanlar haber salsın devam ediyorum.
-
16.
+2dinleyen varsa bugün biraz daha devam edeceğim. gerisin yarın akşam devam ederim. gece çalışıyorum çünkü. kusura bakmayın beyler.
dinleyen yoksa keselim. -
17.
+2işte 16 yaşındaysanız ve böyle bir tak sürüsünün içinde yaşama savaşı veriyorsunuz bu kadar ufak olaylara aşırı mutlu olarak şuurunuzu yitirip sonra böyle binlere taşak malzemesi olabiliyorsunuz.
dedi ki meydanda bekliyor seni beyaz renault europa da.
meydan deyince bana bir dellenme geldi. aynı yolu bir daha kendime küfür ede ede yürüdüm.
salonda otururken mesela annem çay isteyince de acaba gidip ocaktan çaydanlığı alıp gelip çayı koysam dönsem yoksa bardağı alıp doldurup getirsem hangisinde daha az iş yapmış olurum diye düşünen adamım ben amk. böyle bir yolu sebepsizce 3 kere yürümek çok koymuştu.
neyse gittim reno nun içinde yavşak sırıtışlı bir abi. boyu benden kısa. ben o zaman biraz hormonluydum. 1.85 boy vardı. daha da uzamadım zaten amk. selamın aleyküm, aleykümselam. gittik işte bir apartmana bu da bana yolda bi ton işi öğrenecen işte yegenim ehe ehe muhabbeti yapıyor. sanki kerhaneye gidiyoruz. böyle bir artist vites geçişleri falan. adama ayar olmuştum. indik arabadan girdik apartmana yükledi bana eşşek ölüsü takım çantasını. şimdiki takım çantaları böyle plastik falan oluyor. o zamankiler çelikti, boş ağırlığı bir g3 kadar geliyor çantanın. oturmaktan hamladığım için biraz ıkına ıkına çıkarttım son kata kadar çantayı. yaşlı bir teyze kapıyı açtı. girdik içeri. -
18.
+216 yaşındaydım, okulu 6 tane zayıfla kapatmıştım ve babam giberim yapacağın işi mantığıyla beni bu yarak yuvası dükkana çırak olarak vermişti. güya bu karşıda oturan bin babamın arkadaşıydı ama onu tanıdıkça babamdan da tiksindim amk.
sabah 8 de bu züt kadar yere giriyorduk ve akşama kadar o züt solitare oynuyor ben de sokağı dikizliyordum. sıdıka dizisindeki kadına dönmüştüm amk. hiç bir iş yapmıyorduk, arada bu bin neyle geçiniyor ne yiyor ne içiyor diye düşünmüyor da değildim hani.
16 yaşındaysanız hayat size bütün hatlarıyla gibilecek bir züt olarak gözükebilir. hele ki olaylara ve dışarıda dönen gibişe bu kadar uzaktan -dükkanın içinden- bakıyorsanız. işte ben de tam o durumda, dağı taşı gibecek halde dolu, isyankar ve abazaydım. -
19.
+5 -3gibimden bir yaz sıcağında, dışarısı gavur amı gibi yanarken ben, babaningemugu, gibik bir elektrikçi dükkanında taburede oturuyor ve karşımda hiçbir gib yapmayıp bütün gün solitare oynayıp oturduğu koltuğu zütüyle terletmekten başka bir işe yaramayan ustamın yüzüne bakarak evveliyatına küfür ediyordum.
sene 2004.
evet beyler hayattaki ilk ve tek gibişimi anlatıyorum.
dinleyecek varsa başlayacağım. -
20.
+1içimde fırtınalar kopuyor yine. heyecan, hareketlilik peşinde koşuyorum. adam öyle deyince bizim gibik usta da tamam bir git bakayım ehe ehe falan dedi. ırzını gibtiğim güya babacan olacak hulusi kentmen olacak amk. göbek deliği züt çatalı pamuk bağlamış pekekent.
takım çantasını hazırladım aldım elime düştüm yola. adrese gittim zili çaldım. bir kadın açtık kapıyı. bu kadın beyler kısa kollu bir elbise giyinmiş, elbisesinin etekleri diz kapağının 3 parmak altındaydı. göğüs kısmı çok güzel oturmuştu üzerine. düz uzun bir karnı vardı. 1,65 boyundaydı kendime göre oranlayarak anladığım kadarıyla. beyaz bir yüzü vardı. siyah gözleri siyah kaşları öylesine siyahdı ki kaşlarını kayık yapıp gözlerinde seyahat edebilirdiniz. öylesine bir derinliği vardı gözlerinin. dişleri düzgün biçimliydi. kapıyı açtığında gülümsedi, arkasını döndü. siyah saçları beline geliyordu. ama öyle saçlar ki al pantene reklamında oynat. bakımsız saçlarına pantene ile bakım yapıldıktan sonraki kadını oynasın, after olsun amk. öylesine dolgun, canlı. içeri buyur edip arkasına döndükten sonra reflek olarak arkaüne baktım. göğüsünde daralan kıyafet bu kısımada da daralıyodu. onun alt kısmında hareket eden eteğinin kıvrımları arkaünün hareketlerini rapor ediyordu bana. titreşimlerini iletiyordu.
taş çatlasın 30 yaşındaydı bu kadın. 31 olamazdı.
beni önüne katıp oturma odasına zütürdü.