şovenizm üzerine ciddi bir yazı

@1 kavram karmaşası içinde kaybolmuş bir düşüncenin entry haline gelmiş şekline baktım baktım ve cevap yazıp yazmamak arasında kararsız kaldım. yazmam gerek.

nerede, kimin çocuğu olarak, nasıl bir hayata doğacağını seçememekle, doğduktan sonra yemeğini yediğin, kültürünü, dilini öğrenip yaşadığın ülkeyi sevmek ya da sevmemek kavramlarının sadece bireyin tercihi olduğunu karıştırmışsın en başta. sonra dönüp kimlik çatışmasının nereden nasıl başladığını çok da düşünmeden, aslında kimlik çatışması olmamasını isterken o çatışmayı körükleyecek sözler söylediğini farketmiyorsun. üstüne yetmiyor kapitalist ekonomi düzeninin beğensen de beğenmesen de yarattığı küreselleşmeden kaynaklanan durumları doğru yerlerine koyamıyorsun. ülkenin her tarafı satılmış vs. gibi söylemlerle kendi içinde zaten savaşıyorsun. kendi düşüncelerini açıklamakla, senin gibi düşünmeyenlerin fikirlerini, inançlarını aşağılayacak, küçük görecek şekilde konuşmak arasında çok ince bir çizgi vardır ki bunun da farkında değilsin ve kendini gördüğün o üst noktadan insanların milliyetçi ve inanç konularındaki tercihlerine tak atıyorsun. bu noktada da laf sokup durduğun o faşist düşüncelerin etkisinde kalıyorsun. senin gibi düşünmeyenler aptaldır. dine inanan aptaldır. ülkesini senden farklı olarak seven aptaldır. ölen çocuklara şehit diyen aptaldır. bu kafayla sen zaten kendi kendine çelişiyorsun. kusura bakma ama senin amacın da öyle dem vurduğun gibi üzüm değil, bağcıyı dövmek. milliyet, millet, inanç, din gibi inançların farklı olduğu için başkalarını şövanist ilan etmek de senin harcın değil. kendini bağımsız bakabilen, yorum yapabilen biri gibi görerek sen kendini koyun sürüsünden ayrı görüyorsun ama emin ol değilsin. sana durduk yerde gelip hollanda vatandaşlığı verseler, ben üst kimliğe inanmıyorum, gerek yok diyebileceğini sanmıyorum.

fikir belirtmene saygı gösteririm ama öyle çıkıp hem laflarını üzgün insanlara giydirip hem de üstüne çözüm vermemek, işte ona saygı duymam. az önce bahsettiğim derdin üzüm değil, bağcıyı dövmek lafı da bu yüzden.

tek çözümün kap silahını kalk git doğuya ise, konuşma lütfen arkadaşım. bırak üzülen üzülsün, bırak ölen çocuklara şehit diyenler hayır duaları okusunlar. bırak gerçek çözümün kaosla değil, bir sistemle çözülmesi gerektiğine inananlar seslerini çıkarıp, yollarda yürüyüp hükümeti, devleti bir şeyler yapmaya zorlasın. bırak demokrasiye inananlar inansın. herkes kendi hayatını yaşasın.

senin bir yakının şehit olsaydı da giblenmeseydi, senin gibiler sayesinde "e o koyun, ölen ölür, şovanizm yapmaya gerek yok" denseydi de o zaman bu yazıyı tekrar yazabilseydin.

ekleme: bu entry de bilerek ve isteyerek tamamen @1'in farketmeden giydirdiği tarzda yazılmıştır, henüz birini bir şeyle itham ederken aynı hataya düşecek kadar bunamadık