0
Yine de sever misiniz beni?.
bunu size nasıl anlatacağımı bilemiyorum, kendime itirafım bile 4,5 yıl öncesine dayanıyor,
durumu kabul edememe süresi, kişisel bozukluklar, tepkisel davranışlar ve ardından terapi derken kronik bir vakaya dönüşüyorum.
terapi tam 2 yıl sürdü, terapi grubumdakileri, bu 2 yıl süre zarfında mind control ile etkim altına alıp, hepsine çizdiğim karakterleri oynatıyordum.
size bu durumumu birkaç örnekle anlatmaya çalışayım;
kimi sabah, uyandığımda banyoya koşuyor, bir erkek gibi ayakta işiyor, o gün, pantolon gömlek ve yelek giyip, uzun saçlarımı jöleyle iyice sıkıştırarak toplayıp maskülen görünmeye çalışıyorum ve kendimi o kadar çok kaptırıyorum ki, iş yerindeki kız arkadaşlarıma 'günaydın bebeğim, bugün ne tatlısın, seninle sevişelim mi?' diyorum. o gün maskülen giyindiğim için taşak geçtiğimi sanıyorlar, verseler hoplatırım farkına varamıyorlar.
bazı sabahlar; uyandığımda regl olmasam dahi, 'offf yine mi yaaa, yine mi regl oldum yaaaa, ama neyse , en azından 18 gün önce seviştiğim erkekten hamile kalmadım uff pufff'deyip , pedimi takıp, kendimi teselli ediyorum.
bazen, saçlarımı iki kulak yapıp, kurdalelerle bağlayıp, küçük bir kız çocuğu gibi renki benekli mus çoraplar ve kırmızı rugan ayakkabılar giyerek, terasımızdaki granitlere, tebeşirle çizgi çizip, sek sek oynuyorum.
bazen de , kısa şortumu ve dexter ayakkabılarımı giyerek misketlerimi alıp üçgen veya çukur oynuyorum
ha birde ben intörnken kadavra içi falan boşaltıyorduk, bir kadavranın yarılmadan önceki haline uzun uzun bakar, parmaklarındaki eklemleri seyreder, kirpiklerine su damlaları dökerek, benim için ağladığını hayal edip ona aşık olurdum. bunu artık yapamıyorum.
bazı geceler sabaha karşı, bağırarak uyanıp, 'ahhh benim küçük bebeğim ağlama, geliyor annen'deyip, oyuncak bebeğimi emziriyor, altını bezliyorum.
bazı günler eşarbı üçgen yapıp uçlarını çene altımdan bağlayıp, bastonumu alarak, 'ben bankaya gidiyorum 3 aylığımı almaya' deyip. saatlerce kuyrukta bekliyor, 'sizin öyle bir kaydınız yok' sesiyle irkilerek, 'allah belanı versin rıza, bana bir emekli aylığı bile bırakmadan geberip gittin' diyerek hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.
bazı sabahlar uyandığımda 'esteeeerrrr nerede benim sütüm, tanrıımmmm bu gün albert ile buluşacaktım nasıl yetişeceğim' diyerek histerik çığlıklar atıyor, aceleyle, 3 kat tel çemberli jüpon giyip , belimi korse ile sıktırıp, kabarık elbisemle evin içinde dolanıyorum.
bazen, kleptomaniler gibi gittiğim alışveriş merkezlerinde işime yaramayan ne varsa aşırıyorum.
bazen, quebec bölgesinde yaşayan kichesipirini kabilesinin üyesi gibi bungee diliyle konuşuyorum.
bazen de ben olup, insanları çoğu zaman aşağılıyor, olmadık zamanlarda övüyorum.
bunları size korkunç bir rüyadan bağırarak uyanıyor gibi anlatıyorum. içimde bir sis bulutu dolaşıyor, karnımdaki civa lıkır lıkır ediyor, ruhum dünyadaki bütün paranoyaların tek adresi sanki.
kendin kaybetmiş mutsuz biriyim, inanın, intihar edebilirim.