-
1.
+4Merhaba beyler. Osurugun50notası olarak çoğu zaman sözlükte saçmalayan biriyimdir.
Yaşım 24, web-grafik tasarım ve yazılım bölümlerini bitirdim. Kısacası bilişimde usta biriyim.
Bu hikaye aslında 16 yıllık bir hikaye fakat o kadar uzun anlatmak gibi bir niyetim yok çünkü kitap haline getirdim ve 426 sayfa tuttu. Sizlere sadece Şizofren Ruhum adını verdiğim kitabımın içimde ki Sen kısmını anlatmak istiyorum çünkü asla ama asla unutulmayan ve imkansıza doğru deparını tamamlamış bir aşk hikayesi bu.
Şuku atanın da, çugu verenin de, rez alanın da canı sağolsun.
Anlatmazsam biliyorum ki, yer bitirir beni bu olaylar. içimi dökmem lazım. -
2.
+2Dört kardeşin en büyüğü bendim. O çocuk aklımla boşanmaya aklım yetiyordu elbet. Hiç dayak görmemiş olsak da, ne varlık bildik ne de sevgi bulduk baba denen adamda. işe gidiyorum diye çıkıp, akşamları sağa sola yalpa yapan bir et yığını vardı karşımda. Saygısını yitiren, sevgisini bitiren, her saniyesinde gözümde kendini öldüren bir baba.
Çoğu insana karşı çok gariptir baba kelimesi. Vermesi gereken gücü, özgüveni, cesareti vermez çoğu insana. Aksine, baba demek, yalandır. Verilen sözlerin tutulmayışı, burnunun taktan kurtulmayışı, diğer çocuklarla aranda bir evren kadar fark oluşu demektir baba. Anlamsız, boş bir kelimeden ibaretti baba... -
3.
+1Evin hali vasat, benden ufak 3 kardeş, baba yok, anne cennet...
8 yaşımda idim bu aile parçalandığında, evin direğinin benim olmam gerektiği düşüncesi aklıma sızdığında. -
4.
+1(Basit şekilde ileri ki zamanlarda yazacaklarımı anlamanız için özet geçecem 16 yılın bir kısmını)
Yaş 8, daha ilk okul ikinci sınıfa gidiyordum, annemin benimle beraber kardeşlerimi de alıp evden dımdızlak çıktığımızda.
Ne bir kıyafet aldık evden, ne de bir lokma yiyecek vardı o evde zaten.
24 saat alkol alan bir baba, evlatlarını süt yerine ılık çaya ekmek bandırarak besleyen bir ana, çocukluğumuzun en başında kanamaya başlayan bir yara... -
5.
+1Annem de müdür yardımcısı da şaşırmıştı bu kadar hızlı olduğuna. Fırça atmak değildi amaçları zaten biliyordum.
Hoca sordu,
+"Neden yapıyorsun bunu evladım?" diye.
-"Hocam ticaret lisesindeyiz, ne yapmalıyım? Başımızda baba yok, geçip koltuğuna oturacağım bir işletmemiz yok, durumumuz belli zaten bende sabah aldığım harçlığı katlayıp kendimi idare ediyorum." dedim. -
6.
+1Okumaya başlayanlar olacaktır elbet. Sabırla bekliyor olacağım. Şunu da söyleyim ki, buralar kalabalıklaşırsa, pc kullanmıyorum. Nedenini ilerde anlatıcam zaten, mobilden giriyorum metinleri o yüzden biraz geçikmeler olacaktır. Sabır göstersinler okuyanlardan ricam budur. Hayırlı günler, akşam devam ederim yazmaya.
-
7.
+1Sonra orta okul da bitti vakti zamanı gelince ve liseye yazılma günü geldi. Tek alternatifim vardı, yazılım bölümü ve adam akıllı eğitim veren tek okula gittiğimizde kontenjan yok dediler ve kayıt olamadım. Başka okula baktık ama yazılım değil muhasebe bölümü vardı sadece. Mecburen o okula kayıt olmak zorunda kaldım.Tümünü Göster
Okul ortamı, arkadaş ortamı değiştiği için ilk sene sınıfta kaldım devamsızlığın da etkisiyle. Dersleei pek takmadım, sınavlara çalışmadım ve sene sonunda gib gibi kaldım sınıfta.
Kafama dank etmesi uzun sürmedi, yaz tatilinde çalıştığım zaman boyunca. Okumazsam, okulu bırakırsam ömür boyu başkalarının emri altında çalışmak zorunda kalacaktım ki bu asla benim kişiliğime uyan bir şey değildi. Özgür ve lider ruhlu biriydim ben. Lise 1'e ikinci sefer başladım. Geçen seneden aklımda kalanlarla ve gece gündüz ders çalışmalarımla sene sonunda okul birincisi olarak karne aldım. Hem benim hem annemin göğsü kabarmıştı gururdan.
E okurken haliyle yemediğimiz halt kalmadı. Arkadaş ortamı sigaraya başlamama neden oldu. ilk başlarda iki nefes alınca başım dönerdi yürüyemezdim. Okulun en efendilerinden olduğum için arama olduğu zaman beni es geçerdi hocalar her zaman. Haliyle okula sigara sokmak en çok bana kolaydı. Tadı kokusu iğrendirdiği için pek içemesem de, sabahları annemden 4 dal çalardım sigarayı. Bunu ticarete dökmem lazımdı ki, ticaret meslek lisesinin hakkını vereyim. O zamanlar parliament marlboro 4.5 liraydı. Okulun duvarları 4 metre yüksekliğindeydi ve tek çıkış kapısında müdür yardımcısı beklerdi her zaman. Sigara içemeyenler, almaya çıkamayanlar ilk bana koşardı. ilk önce 25 kuruştan başladım satmaya. Baktım deli gibi gidiyor, bakkalın birini kafaya aldım parliament dalını 25 kuruşa almaya başladım. Okul etrafında tek dal satan yerler vardı. Okula sokmak kolay olduğu için millete haber saldım. Parliament 1 tl dalı diye. Çıkamadıkları ve aramalarda yakalandıkları için bana muhtaçlardı. Sabahları 10 dal alırdım bakkaldan, okul bitimine kadar 2 paket parası olurdu cebimde. Böyle böyle derken verrsiye defteri tutmaya başladım. iki babayiğit bulup kafaladım günde 2 dal sigara, yaverlik yaptılar para vermeyenlere çöktüler. En sonunda bir çocukla ters düştük ve beni müdür yardımcısına şikayet etti okulda sigara satıyor diye. Hoca aldı beni odaya, konuştu falan. Doğru mu dedi evet dedim. Velini çağır dedi ve annem geldi ertesi gün. Ona da anlattı her şeyi bende onayladım. içtim, tadını sevmedim bende ticarete başladım dedim. Açık sözlü olmam hocanın hoşuna gidiyordu. Kendi paketini verdi, 14 dal sigara vardı. Git dedi, sat bakalım, bu sefer merak ediyorum o yüzden serbest dedi. Odadan çıktıktan 7 dakika sonra 14 tl koydum masasına boş paketle beraber. -
8.
0devam reserved
-
9.
0devam devam rezz
-
10.
0Rez ulan rez
-
11.
0Gelen giden olursa bir iki entry girin de devam edeyim dostlar. Şukularsanız trende girer herkes okur. Eminim ki saracaktır sizi bu hikaye. Aşkı var, hüzünü var, ayrılıkları, heyecanı, dramı var.
-
12.
0Daha 9 yaşına gelmeden büyümüştüm. Çünkü, bir aile nasıl yıkılır, nasıl yok olur bunu görmüştüm.
10 yaşında çalışmaya başladım, eski okulum bulunduğum mahalleye göre üst düzey bir eğitim verdiğinden dolayı daha ilkokul 4'e giderken, boşanma sonunda anneannemlere taşındığımız mahallede ki lise1-2'ye giden insanlarla yarışmalara giriyorduk ben ve yeni okulumda ki 3 kişiyle. Ders başarılarım yeni okuluma göre çok üst düzeyde idi. Yaz tatillerinde de hemen yanımızda olan oto sanayide çalışıyordum, haftalık 20 liraya...
Cumartesi günü geldiğinde, haftalık paramı alıp markete gider, 5 ekmek ve kardeşlerime birer dondurma aldığım zaman, dünyada ki en mutlu insandım ben. Çünkü evime ekmek zütürüyordum daha o yaşta.
Annem çalışmaya başlamıştı zaten çoktan ama 4 kişi biz, dedem ve anneannem ile 6 boğaz doyurmak zordu. Dedemin bahçesi vardı evin arkasında, domates biber yetiştirir satardı yazları. Günlük ufak tefek temel ihtiyaçları karşılardı zor güç.
Kardeşlerim ve ben, çocuk halimizle o zamanlar o kadar olgunmuşuz ki, şimdi düşünüyorum da, bir pazara bir markete gittiğimiz zaman asla şunu da bunu da alalım demezdik. Farkındaydık olmadığının ama kesinlikle ne başkasına muhtaç etti annem bizi, ne de bir kimsenin yanında boynu bükük kaldık.
Kayseride yaşayan varsa, gaziosman mahallesini bilirler. Yaşadığımız mahalle orasıydı, pisliğin, çingenlerin, romanların, kavgaların, hırsızlığın en çok olduğu yerlerden biri. Bütün çocuklar pis kokar, ağzı burnu sümük içinde, konuşmayı dahi beceremeyen malum ırkın içindeydik. Ona rağmen önlüklerimiz her gün yıkanır, ütülenirdi. Her ay başında saç tıraşı olunurdu. takun içinde ki boncuk bizdik resmen... -
13.
0Günaydın dostlar. Şimdi işe gidiyorum, molalarda yazmaya devam edicem. Okuyan okumayan herkese hayırlı günler.
-
14.
0Rezzrezzrezz
-
15.
0panpa okuyom devam
-
-
1.
0Tamam panpa kimse yok diye şey ettiydim yazarım bugün
-
1.
başlık yok! burası bom boş!