-
1.
+23 -13Günlük işlerimi bitirip hastaneden çıkmaya hazırlanırken telefon çaldı. Arayan okuduğum üniversitenin sevilen profesörlerinden Sarah Seligman'dı. Normalde pek fazla aramaz, yüz yüze görüşmek isterdi, herhalde yine sıkıcı bir konferansa katılmamı isteyecekti.
"Alo, Bayan Seligman?"
" Oh, William sesini duymak ne güzel"
"Sizin de öyle"
"Müsait misin?"
"Tâbi, müsaitim sorun ne?"
Elime aldığım paltomu tekrar asarak koltuğa oturdum.
"Fazla vaktini almayacağım direkt konuya gireyim"
"Sizi dinliyorum"
"Bir hasta var, adı Kate Gardner yaklaşık üç pgibiyatriste yönlendirdim fakat hepsi tedaviyi yarım bıraktı. Son çare olarak seni düşündüm, ne dersin?"
"Enterasan, neden yarım bıraktıklarını sordunuz mu peki?"
"Sordum fakat net cevaplar alamadım. Hepsinin ortak görüşü hastanın çok inatçı olması"
Bir sessizlik oluştu. Bu hafta tatil planlarım vardı ama hastayı da merak ettim. Sonunda, neden yaptığımı bilmiyorum ancak kabul ettim. Telefonu kapatıp paltomu giydim ve hastaneden çıktım. Kate Gardner eve gidene kadar aklımdan çıkmadı. Evime varınca bir kahve yapıp bilgisayarın başına geçtim. Google'da Kate'i arattım fakat herhangi bir sonuç bulamadım.
Bilgisayara dalıp gitmişken gelen telefonla irkildim.
"Alo, William seans ayarlayabildin mi?"
Hal hatır bile sormadan bana bu soruyu yöneltti. Neden bu kadar acele ettiğini merak etmeye başladım.
"Ayarladım ayarlamasına da neden bu kadar tedirgin ve aceleci olduğunuzu sorabilir miyim?"
"Vakit nakittir William, ne kadar çabuk o kadar iyi."
"Tabi haklısınız da ned... "
Sözümü keserek;
"Peki saat kaçta gelsin?" diye sordu.
Onu hiç böyle aceleci görmemiştim. Fazla üzerinde durmadım.
"On buçuk, tabi uyarsa."
"Tabi, tabi uyar. Kate ile görüşeceğim, iyi geceler."
Bilgisayarı kapatıp uyumaya hazırlandım. Kate'i aklımdan atarak yatağa girdim. Yarın dolu bir gün olacak gibiydi... -
2.
+8Biraz daha bekledikten sonra odadaki tekli koltuğa oturdu. Bir bardak su içtikten sonra ben de karşısına oturdum. Bir süre hiç konuşmadan oturduk.
"Sessiz kaldığınız her dakika seans saatinizden gidiyor. Bana sorununuzu anlatın lütfen."
"En baştan söyleyeyim, anlatacağım şeyler hastalık falan değil tamamen gerçek."
"Evet evet, her hastam bunu der zaten." diye mırıldandım.
"Neyse merak etmeyin, anlattıklarım bitince hepsine inanacaksınız zaten."
"O halde anlatın."
"Siz sorun ben cevap vereyim."
"Pekala, duyduğun iç sesleri ve gördüğün kişileri tarif eder misin? Günlük hayatında onlarla nasıl etkileşime giriyorsun?"
Bir noktaya dalmış, dediklerimi duymamıştı bile.
"Bayan Gardner beni dinlemiyor musunuz?"
"Ha, efendim dalmışım kusura bakmayın sorunuzu tekrar alabilir miyim?"
"Duyduğun iç sesleri ve gördüğün kişileri tarif etmeni ve günlük hayatında onlarla nasıl etkileşime geçtiğinizi sordum"
"Duyduğum iç sesler benim içimde yaşıyor. Tek bedende yaşayan farklı insanlar gibiler. Ben de bedene sahip olan kişiyim. Bir şey söylediğimde ya da yaptığımda bu kişiler hemen yorum yapıyor fakat bedenin sahibi ben olduğum için bunu sessiz ve saygılı bir biçimde yapıyorlar. Boşluk ve Küçük adında iki kız var. Bir de şeytan adını verdiğim biri var. Onun için erkek diyebilirim ama insan gibi görünmediği ve insan gibi davranmadığı için onu tek bir kişiymiş gibi tanımlayamam. Şeytan'ı hem görüyor hem de duyuyorum baş etmesi en zor olan da o zaten. Onu görmezden geldiğim zaman çığlık atıyor. Bunun için bazı geceler onla konuşuyorum"
Anlattığı şeyler ilgimi çekmişti.
"Peki bu üç kişiyi ne zaman görmeye başladın?"... -
-
1.
+1Ulan ben bunu youtube de gördüm ama guzel konu okicam
-
1.
-
3.
+6 -1Sabah çalar saatin gürültülü sesiyle uyandım. Üstüme açık mavi bir gömlek ve siyah bir ceket giydikten sonra paltomu aldım ve hastaneye gitmek üzere arabama bindim. Yaklaşık on beş dakika içerisinde hastaneye vardım. Odamın başında yüzü duvara dönük mavi elbiseli bir kadın duruyordu.
"Yardımcı olabilir miyim?"
Bir süre öyle dikildikten sonra yüzünü bana döndü;
"Beni hasta olarak gördüğün sürece hayır."
Sarışın, yeşil gözlü, güzel ve giysilerinden anlaşılacağı üzere iyi bir gelire sahip bir kadına benziyordu.
"Öyle gördüğümü de nereden çıkardınız? Sizi tanımıyorum bile."
"Pekala öyleyse, ben Kate Gardner. Bayan Seligman bahsetmiş olmalı.
Sizde Pgibiyatri Doktoru William Dytlon olmalısınız."
"Seans vaktiniz on buçukdaydı, saat daha dokuz bile olmadı."
"Canım bu saatte gelmek istedi."
"Bu hastanenin bazı kuralları var ve sizin canınızın istediği gibi esnetilemiyor maalesef."
"Kurallar yıkılmak için vardır. Öyle değil mi?"
Üç meslektaşımın neden tedaviyi yarım bıraktığını anlamaya başladım. Kız tam bir baş belasına benziyordu. Umursamaz bir tavırla odama girdim.
"içeri gelin. Sizi akşama kadar bekleyemem." -
-
1.
0Seligman ne la aşiret filan mı
-
1.
-
4.
+6slm ben hayali gibicin
-
5.
+5Kate gittikten sonra danışmaya, Laura'dan, Kate hakkında bilgi almaya gittim.
"Selam Laura, naber?"
"iyi William sen?"
"Ben de iyi, yorgun gözüküyorsun."
"Şu sıralar çok halsizim eve gidince kılımı kıpırdatacak halim kalmıyor doğrusu."
"Hmm, peki senden bir iyil... "
"Dur tahmin edeyim. Kesin yeni gelen kadın hakkında bilgi edinmek istiyorsun."
"Aslında evet, haklısın."
"içeride ufak çaplı bir dosya hazır duruyor. Dur getireyim."
"Laura sen bir tanesin!"
"Biliyorum, biliyorum al bakalım bu da dosya."
"Teşekkürler, görüşürüz"
"Güle güle"
Hastaneden çıktıktan sonra yorgun olduğum için doğrudan eve gittim. Kahvemi yaptıktan sonra dosyayı incelemeye başladım. içinde çok da ilginç şeyler yoktu doğrusu. Benim asıl amacım bu kadının geçmişiydi. Genel olarak eski doktorlarıyla yaptığı konuşmalar ve çizdiği ürkütücü resimlerden ibaretti. Fakat dosyanın ikinci sayfasında ilginç ve korkunç bir ayrıntı gözüme çarptı. Konuşma Kate ve eski terapisti Martin Chester ile geçiyordu.
"Pekala Kate lütfen bana Şeytan'ın nasıl göründüğünü anlamam için resmini çizer misin?"
"Madem bu kadar görmek istiyorsunuz çizmeye çalışacağım."
Diyaloğun altında ise garip ve sebepsizce bana ürkünç gelen bir resim vardı.
"Peki Şeytan'a resmin nasıl gözüktüğünü sorar mısın?"
"Şeytan, resim yeteneğimin de kendim gibi umutsuz vakâ olduğunu söylüyor."
Onun dışında genel olarak benim sorduğum sorular sorulmuştu.
Oturup biraz sessizce düşününce kafamda şimşekler çakmaya başladı. Sanırım Kate'in problemini anlatmıştım. Ama emin olmak için Sarah ile konuşmam gerekiyordu
"Alo Bayan Seligman nasılsınız?"
"iyiyim William sen?"
"iyi, iyi seans az önce bitti."
"Ee nasıldı peki?"
"Pek telefonda konuşulacak bir mesele değil müsaitseniz Hotaken'a, benim evime konuk olur musunuz?"
"Mesele ciddi diyorsun yani?"
"Evet, öyle gözüküyor."
"Tamam, gelmeye çalışacağım. Ben sana haber veririm görüşürüz."
"Görüşürüz."
Evet beyler son bir yazı kaldı onu da tek seferde böyle yazıp bitireceğim. -
6.
+2 -3Ve son olarak "Süperego"
Üst benlik (süperego) kural ve değerler bütünlüğü içinde insana yön veren bölümdür. Bu bölüme vicdan da denilebilir. Bu bölüm daha çok emir ve yasaklara göre bir yol belirler. iyi ya da kötüyü birbirinden ayırmaya başladığımız süreçlerde gelişir ve olgunlaşır. Zamanla aile, anne ve baba, çevre, okul, din, geleneklerden öğrendiklerimiz içselleştirilir ve bizim değer ve kurallar bütünlüğümüzün oluşmasına yardım eder. Bu açıdan bu üç temel bilinç şekillenmesinin belli düzeylerde bizlerde yetersiz olması gerçekten iyi olmaz. insan, düşünen bir varlık ve zararı önceden hesaplayabilecek; sonradan öğrenebilecek bir yapıya sahiptir. Kimi bunun Tanrıdan geldiğini düşünür, kimi de Freud gibi Evrim Kuramı şeklinde izah eder. ikisinde de ortak olgu vicdandır. Bu da zaten son olarak Küçük oluyor.
Freud'a göre id kişinin ilkel benliğidir. Hazzın doyumu ilkesine göre çalışır. Hiçbir sosyal kuralı önemsemeyen idin tek istediği, isteğinin anında yerine getirilmesidir. idi baskın olarak bebeklerde görebiliriz. id için aynı zamanda kişiliğin çocuksu tarafı da denilebilir.
Bir bireyde id'i dengelemek için ego devreye girer.
Yani uzun lafın kısası Kate küçükken bir tür travma yaşamış ve zihninin katmanları şizofrenik şekilde kafasında şekillenmiş. Şizofreni olmasının da açıklaması hasta olduğunu kabullenmemesi.
Yapbozun tüm parçalarını birleştirdiğimde ortaya çıkan sonuç benim teşhisimi doğrular nitelikte.
Sarah çok şaşırmış gibi görünüyordu.
"Bütün bunları nasıl birleştirdin? Çok iyi William gerçekten çok iyi!"
Seans saati yaklaşıyordu. Artık yapılacak tek şey kalıyordu. Hastaneye gidip Kate'e Şizofreni teşhisi koymak.
Notlarımın arasında bulduğum bu hikayede belki erken teşhisle bir hastalığın gelişmini az da olsa durduracaktım...
Evet beyler kısa ve öz olmasını istediğim için bitiriyorum. Hepinize iyi geceler.
Not: Hikayeye çalıntı diyenler olmuş. Hikaye çalıntı filân değil sadece hastaya sorulan 2-3 soruyu Reddit'den aldım. zütünüzden uydrmyn. -
7.
+4Bazı panpalarım hızlı bitir demiş son 3-4 yazı yazıp bitireceğim.
Hiç düşünmeden cevap verdi
"iki yaşımdayken yanımda olduklarını hatırlıyorum. Annemle eski evimizde yürürken iki farklı ses duymuştum. Biri genç biri küçük iki kız sesiydi. Bir de büyük bir çığlık veya gürültü duyduğumu hatırlıyorum. Sanırım o da Şeytan'dı."
iki yaşındaki anılarını hatırlaması için ciddi bir travma yaşamış olmalıydı. Bu kadının geçmişi hakkında derin bir araştırma yapmam gerekiyordu.
"Gördüğün kişiler sana bir şey yapmanı söylüyorlar mı?"
"Şeytan bana sık sık kendimi öldürmemi söylüyor. Diğerleri de sürekli bir şeyler söylüyor ama yapıp yapmamayı kendi iradem ile seçiyorum."
Biraz farklı bir soru sordum.
"Şu anda Şeytan ve diğerleri yanındaysa onlara sorar mısın? Tek bir dilek hakları olsaydı neyi dilerlerdi?"
Böyle bir soru sormamı beklemiyor gibiydi. Gözlerini devirerek;
"Sizi temin ederim onlar şu an burada olsa, siz de görürdünüz. Çünkü onlar bir kaç saçma pgibolojik terimlerden ibaret değiller ve ben bunu size ileride kanıtlayacağım."
"Kanıtlamanızı çok isterdim doğrusu fakat hepsi senin kendi dünyanda yaşıyor. Bunu kabullenmeden tedavi olman mümkün değil."
Sinirlenmiş gibi görünüyordu. Sakin bir tavırla sözlerine devam etti.
"Defalarca söyledim size, ben deli falan değilim. Buraya da tedavi olmak için değil sizin diğerlerinden farklı olarak bana deli muamelesi yapmayacağınızı düşündüğüm için gelmiştim fakat görüyorum ki sizin de o şartlanmış ve ön yargılı insanlardan hiç bir farkınız yok."
Bir süre sessizlik oluştu. Seans bitimine kurduğum saat çaldı.
"Pekala Kate, bugünlük bu kadar. Bir daha ki seansı Pazartesi 17.30'a yazıyorum senin için uygun mu?"
"Uygun, lütfen dediklerimi iyice düşünün."
"Emin olabilirsiniz, görüşmek üzere."
Bir süre sonra ayakkabı sesleri kesildi ve kapı sertçe kapandı... -
8.
+1 -3Kapıyı açtım gelen tahmin ettiğim gibi Sarah'tı.
"William trafikten anca gelebildim. Bekletmedim umarım."
"Yok, yok ben de yeni uyanmıştım."
Koltuğa oturduk. Nasıl başlayacağımı bilemiyorum.
"Ee, bu kadar önem verdiğin
mesele ne peki?
"Sanırım Kate'in hastalığını buldum. Eve geldiğimde oturup sakin kafayla düşününce parçaları birleştirdim. Travma yaşamış olması, ona iyi davranan, kayıtsız davranan ve kötü davranan üç karakter. Hasta olduğunu kabullenmemesi. Bunun tek bir açıklaması olabilir o da şizofreni. Ama asıl vurgulamak istediğim nokta şizofreni olduğu değil, Kafasında oluşan karakterlerin analizi. Beni iyi dinleyin burası önemli;
Sigmund Freud'a göre zihnin oluşumu üç şekildedir.
Birinicisi "Id" içimizdeki doyumsuz hayvandır. Kendisini yalnızca ihtiyaçlara göre ayarlayan, eleştiri kabul etmeyen, güdüsel, durdurulamayan yanımızdır. Buna verilebilecek en iyi örnek cinsellik, saldırganlık, açlık, kin vb. Bu yönü ağır basan birey vicdan olgusundan yoksundur. Bu aslında Kate'in zihninde şekillenen haliyle Şeytan oluyor.
ikincisi "Ego" ya da benlik Bilincin orta aşaması olarak da, Freud'un izah ettiği Benlik Ego, doğa ya da çevre ile id arasında bir denge unsurudur. Çevrede ya da doğada bulunan maddelerin uygunluğunu yine tarafsız bir zeminde kontrol eder ve bu nesnelerin uygun olup olmadığını belirler. Aynı zamanda eleştiri yapan bölüm olup, güdüleri durdurma ile ilgilenir. Örneğin alt bilinç olarak izah edilen id acıktığı zaman hemen bir şeyler bulup yemeyi amaçlar. Ancak benlik (ego) bunun daha uygun bir zamanda olması veya olmaması gerektiğini hatırlatıp onu dizginler. Bu da Kate'in zihnindeki Boşluk oluyor. -
9.
+1 -1gibtir çalıntı
-
10.
+2Rez çok seviyom bu tarz hikayeleri
-
11.
+1merak ettim la yaz
-
12.
+1Hikayenin sonunu söylüyorum beyler:
Yazar sihirli yannanını çıkartır ve kadını çatur çutur giber, kadın acaba genemi hayal görüyorum lanet olsun şizofrenim gene ele geçirdi beni, mükemmel gibiyorsun sen gerçek olamazsın der yazar yannanını kızın ağzına yüzüne vurur ve şimdi inandınmı gerçek olduğuma der kız sihirli yannan sayesinde iyileşir fakat bu sefer azgın bir sex makinesine dönüşür -
13.
-1Çok uzun panpa okuyamadım
-
-
1.
0helal et panpa
gerçek bir şizofrenin anlattıklarını hikayeye çevirmiş -
2.
0Tedavi etmemiş ama, teşhis koymuş sadece.
-
1.
-
14.
+1Niye cuguluyonuz amk başlığı daha önce hiç bir yerde görmedim dıbına koyayım.
-
-
1.
0Uzatsaydin be guzeldi baya
-
1.
-
15.
+1rez rez sardı
-
16.
0Rezzzzzzz
-
17.
0Rezerved
-
18.
0Panpa biraz hızlı
-
19.
0Rezerved
-
20.
0Hadi panpa yaz
başlık yok! burası bom boş!