-
1.
0kanuni sultan süleyman'ın hürrem sultan'dan olan küçük oğlu. kanuni bu çocuğunu pek bir severdi sebebi ise basit... tahtına çok düşkün olan kanuni mevzu bahis kendi çocukları dahi olsa tahtından uzak tutmak adına kendi oğullarından uzak durmuştur şehzade cihangir dışında. şehzade cihangir bedensel özürlüdür küçüklüğünden beri kamburu olduğundan kanuni onu yanından ayırmaz ve sevgi göstermekten de çekinmez.
-
2.
0kambur olduğu için babası kanuni sultan süleyman'ın kendisine "dünyayı taşıyan atlas" diye hitap ettiği şehzade. ağabeyi mustafa'nın hürrem sultan'ın entrikaları ile boğdurulması üzerine fazla yaşayamamış kahrından ölmüştür.
-
3.
0hakkinda cok bir kayit olmamasina karsin, anladigim kadariyla kocaman bir yurege sahip bir insanmis
-
4.
0annesinin (hurrem sultan) entrikalari sonucunda, babasinin gozleri onunde oldurulen uvey abisinin katlinden sonra(sehzade mustafa), kahrindan ve uzuntusunden olmustur.
-
5.
0iktidar aski ve entrikalari yuzunden lakabi kanun koyan anlamina gelen bir babanin ogluna yapabildiklerini gorup yuregi daha fazla dayanmamistir.
-
6.
0yine de icindeki kardes sevgisi agibar; insani hakikaten uzuyor, ki o devirde abisi padisah olsa muhtemelen kanun geregi kendisi de bogdurulacak.
-
7.
0üvey abisi mustafayla sık sık keklik avına çıktığı bilinmektedir
-
8.
0hayata 28 yaşında gözlerini yummuştur.
-
9.
0vefat edeli 451 sene olmuştur
-
10.
0annesi tarafından bile bile ölüme gönderilmiş şehzade.Tümünü Göster
herkes kanuni'den sonra mahidevran sultan'dan olma şehzade mustafa'nın tahta geçeceğini düşünüyordu. ne var ki devşirme kuzeyli güzeli hürrem sultan, haremin gözdesi olduktan sonra mustafa'yı anasıyla birlikte saraydan amasya'ya kovdurup oğlu mehmet'i, manisa beylerbeyliğine göndermeyi başardı. malum, manisa beylerbeyi olan şehzade, tahtın da varisi olurdu.
hürrem'in dört oğlu vardı; mehmet, cihangir, harem ağasından olduğu iddia edilen bayezit ve sarayın yahudi kuyumcusundan olduğu rivayet edilen sarı selim. cihangir ne fiziksel ne de ruhsal açıdan tahta uygun değildi: sakattı, şiirden hoşlanıyordu ve savaşa karşıydı. selim'inse işi gücü içmek ve kadınlarla gönül eğlendirmekti; zaten devlet işleriyle hiç ilgilenmiyordu. bayezit'in sultan olmasını ise kanuni istemiyordu. geriye bir tek mehmet kalmıştı, ama hürrem'in istanbul'daki hesabı manisa'ya uymadı; mehmet, manisa'daki görevinin ilk aylarında hastalık sonucu öldü.
mehmet ölünce sonradan maktul olarak anılacak makbul ibrahim paşa'nın etkisindeki yeniçeriler, çok sevdikleri ve dedesi yavuz'a benzettikleri mustafa'nın manisa beylerbeyliğine gönderilmesi için tahta baskı yapmaya başladılar. bunun üzerine hürrem, kızı mihrimah'ın kocası damadı bitli rüstem paşa ile bir katakulli tezgahladı: güya babasının, üvey kardeşi mehmet'i manisa'ya göndermesine bozulan mustafa, kanuni'yi tahttan indirmek için şah tahmasb ile gizli bir iş birliğine girmişti.
bitli rüstem paşa, bu iş birliğini gösterir birkaç mektup yazıp mustafa'nın sahte mührüyle damgalayarak mustafa'nın askerleriymiş gibi davranan elçilerle tahmasb'a gönderdi. tahmasb'dan gelen cevapları delil olarak kanuni'ye sundu. bunun üzerine kanuni, mustafa'nın öldürülmesine karar verdi. ancak bir sorun vardı; yeniçeriler, mustafa'nın öldürülmesine izin vermez, öldürülse bile kazan kaldırıp sarayı kanuni'nin başına yıkarlardı. bu sorun üzerine hürrem, kanuni'ye şu teklifte bulundu: "onlara mustafa'nın karşılığında cihangir'i ver."
hürrem son kozunu oynuyor, kanuni'nin istemediği bayezit'i, olmadı sarı selim'i tahta çıkarmak için, tahta çıkması neredeyse olanaksız olan öz oğlu cihangir'in başını yeniçerilere vermeyi teklif ediyordu. çünkü yeniçeriler, hürrem'den nefret ediyorlar ve oğullarından herhangi birinin tahta çıkmasını istemiyorlardı. ama mustafa'nın öldürülmesi karşılığında cihangir'i verirse hesabın görüldüğünü düşünen yeniçeriler, bayezit'in ya da selim'in tahta çıkmasına izin verebilirlerdi.
böylece kanuni, hürrem'in planladığı gibi şah tahmasb üstüne sahte bir sefer düzenleyip amasya beylerbeyi oğlu mustafa'yı sefere çağırdı. sefere diğer şehzadeler de katılıyordu, hatta o güne dek hiç sefere gitmemiş olan cihangir bile. mustafa ordusuyla birlikte babasının ordusuna katılmak için mola yerine varıp kanuni'nin çadırına girdiğinde bostancıları kendisini beklerken buldu. ertesi gün mustafa'nin ölümüne dayanamayan cihangir'in üzüntüden öldüğü açıklaması yapıldı ve tarihe böyle geçti.
oysa cesedi bile kalmamıştı geriye; lime lime edilmiş, parçalanmış, başı top yapılıp oynanmıştı. -
11.
0Bu sırada sadrazamlık görevinde bulunan Rüstem Paşa, Hürrem Sultan'a yakınlığı ile tanınmaktadır. Kânunî Sultan Süleyman'ın Hürrem'den doğma kızı Mihrimah Sultan ile evlenmiş, bu evlilik Paşa'nın Hürrem Sultan'a yakınlaşmasına sebep olurken, Mustafa'nın taraftarı ibrahim Paşa'yı öldürten Hürrem'in de evlâtlarını koruma ve tahta çıkarma uğruna çevirdiği entrikalar için uygun bir piyon bulmasını sağlamıştır.Tümünü Göster
Nitekim öyle de olmuş Hürrem, Mihrimah ve Rüstem üçlüsü Şehzâde Mustafa'nın ağzıyla Şah Tahmasb'a bir mektup yazarak Kânunî Sultan Süleyman'a karşı işbirliği teklif etmişler, bu teklife Şah'ın verdiği olumlu cevabı getiren elçiyi yolda yakalatan Rüstem Paşa mektubu Şehzâde Mustafa'nın bağîliğine delil olarak doğrudan pâdişaha göndermiş, pâdişah da bu mektup üzerine Şehzâde Mustafa'yı ortadan kaldırmak için kesin kararını vermiştir. Kararı uygulamak için, plan gereği iran seferini bahane ederek, Konya Ovasında orduya katılan Mustafa'nın işi oracıkta bitirilecektir. Celalzade Mustafa, pâdişahın hasta olmasına rağmen iran Seferine, Hürrem Sultan ve Vezir-i A'zam Rüstem Paşa'nın tahrikleri sonucu Şehzâde Mustafa'yı ortadan kaldırmak ve Anadolu'da gelişen olayları yerinde görüp düzeni sağlamak niyetiyle çıktığını söyler.
Şah Tahmasb'ın önce Biga Sancakbeyi Mahmud Bey'e mektup gönderip sulh istemesi, arkasından da Seyyid Şemseddin Dilicani aracılığı ile özür dilemesine rağmen Pâdişah'ın bu sefere bizzat çıkması Anadolu'nun dirliğini sağlamak için Şehzâdenin ortadan kalkması gerekliliğine inandığı ve bunu bizzat uygulamak için kararlı olduğunu göstermektedir. 18 Ramazan 960 / 28 Ağustos 1553'te yola çıkan pâdişah Ramazan Bayramı'nı Yenişehir'de geçirdikten sonra 26 Şevval / 5 Ekim 1553'te Konya-Ereğli civarındaki Aköyük (Akdepe) menziline gelmiştir.
Şehzâde Mustafa Ereğli Ovasında konaklayan babasının elini öpmek üzere girdiği çadırında babası yerine dilsiz cellâtlar ile karşılaşmış ve bu cellatlar tarafından boğularak öldürülmüştür. Yavuz'un bu yiğit torunu üzerine çullanan yedi dilsizden kurtulmayı başarıp babasına doğru koşarken saray hademelerinden Zal Mahmud Ağa'nın arkadan saldırması sonucu yere yıkılır ve oracıkta boğulup cesedi çadırın önüne asılmıştır.
Bu yiğit civanmerte gönül bağlayan yeniçeriler Taşlıcalı Yahya'nın
"Meded, meded ki cihanın yıkıldı bir yanı/
Ecel Celâlileri aldı Mustafa Han'ı"
beytiyle başlayan mersiyesini okuyarak teselli bulmuşlar. Ama 60 yaşındaki koca sultan 39 yaşındaki oğlunun acısını içine gömmek zorundaydı. Öyle de yaptı, ya da yapmış gibi davrandı. Devlet işinde acz yakışmazdı Osmanlı sultanına. Ağlamak yoktu. Ama yüreği Karacaahmet olmuştu adeta. Paramparça permiperişan bir yürek.
Cihan padişahının evlât acısı açısından kara yazgısı bitmemiş, bu sefer Mustafa'nın katliyle dağlanan yüreğindeki yangın sefer sırasında yanından ayırmadığı şehzade Cihangir'in ölümüyle katmerleşmiştir.
Şehzâde Cihangir rûhen, duygusal bir karaktere; fiziksel olarak da zayıf bir yapıya sahip idi. Doğuştan kambur olarak dünyaya gelen Cihangir için babası, dünyayı sırtında taşıyan anldıbına gelen Cihangir ismini vermişti. iyi bir eğitim alan Cihangir de diğer kardeşleri gibi aruz veznini ustaca kullanarak şiir yazma yeteneğine sahip idi. Cihangir, bu sebeple ağabeyi Mustafa'nın cellatlar tarafından öldürülmesine çok üzülmüş ve ağabeyinin çadırın önünde asılı duran cesedinin görüntüsü onun hassas kalbini derinden yaralamıştı. Ereğli yakınlarında hastalanan Cihangir, babası ile birlikte Halep'e kadar gitmiş, yol boyunca hastalığı şiddetlenen genç Şehzâde burada babasının kollarında son nefesini vermiştir. 27 Kasım 1553'te vefat eden Şehzâdenin cenazesi istanbul'a gönderilmiş ve Şehzâde Mehmed Camiinin haziresindeki türbede ağabeyi Mehmed'in yanına defnedilmiştir.
Sefer sırasında tutulan ruznâme kayıtları arasında insanı dilhûn eden bir kayıt var ki, zikretmeden geçemeyeceğim. Bu kayıda göre, ölümünden bir gün önce Şehzâde Cihangir'e dolama alımı için ayrılan parayla tabutunun örtüsüne kumaş alındığı anlaşılmaktadır. Kader işte.
Topkapı Sarayının pencerelerden bakınca masal gibi bir hayat. Ah bir de içeriye girince, saadet denen şeyi yakalamaya hiçbir zaman gücü yetmemiş bir padişah görüyor insan, gerçekte. Çekilen çileler, her yenilen vurgunda gönülde açılan yaraları daha da büyütmekte, acılar tam hafifledi derken, yeni bir fitne ateşi ile yeniden alevlenmektedir. Bir babanın akıllara durgunluk veren evlâdını öldürme kararı gibi en radikal tedbirler bile taht kavgası için fitillenen fitne ateşinin 5 sene sonra yeniden alevlenmesine engel olamamıştı.
Bu kez ateşin efsununun yeni kurbanı olan Şehzade Bayezid idi. 1558'de Kütahya'dan Amasya Valiliğine nakledilince kendisinin yerine Şehzade Selim'in taht varisi olarak seçildiği vehmine kapılarak babasına karşı isyan bayrağını açmış, üzerine gönderilen ordunun başındaki kardeşi Selim ile Konya Ovasında yaptığı savaşı kaybetmesi üzerine de ordusuyla beraber iran'a sığınmak zorunda kalmıştı. Kalmıştı kalmasına, lâkin hatasını da çok geçmeden anlamış, iş işten geçmiş ve ok yaydan çıkmıştı bir kere. Baba ile oğul ilişkisinde sözün bittiği yerde, af dilemek için kaleme aldığı aşağıdaki manzum mektup her şeyi açıklıyor.
Ey ser-a-ser âleme Sultan Süleymanum baba
Tende cânum cânumun içinde cânânum baba
Bâyezidine kıyar mısun benüm cânum baba
Bî-günâham Hak bilür devletlü sultânum baba
Enbiyâ ser-defteri ya'ni ki Adem hakkıçün
Hem dahi Mûsi ile isi-i Meryem hakkıçün
Kâinâtun serveri ol Rûh-ı A'zam hakkıçün
Bi-günâham Hak bilür devletlü sultânum baba
Sanki Mecnûnam dağlar başı oldı durak
Ayrılup bi'l-cümle mâl ü mülkden düşdüm ırak
Dökerem göz yaşını vâ-hasretâ dâd el-firak
Bî-günâham Hak bilür devletlü sultanum baba
Kim sana arz eyleye hâlim eyâ şâh-ı kerîm
Anadan kardaşlarımdan ayrılup kaldum yetîm
Yok benüm bir zerre isyânum sana Hakdur alîm
Bi-günâham Hak bilür devletlü sultanum baba
Bir nice masumun olduğun şehâ bilmez misün
Anların kanına girmekden hazer kılmaz mısun
Yoksa ben kulunla Hak dergâhına varmaz mısun
Bî-günâham Hak bilür devletlü sultanum baba
Hak Taâlâ kim cihanun şâhı itmişdür seni
Öldürüp ben kulunı güldürme şâhum düşmeni
Gözlerüm nurı oğullarumdan ayırma beni
Bî günâham Hak bilür devletlü sultanum baba
Tutalum iki elüm başdan başa kanda ola
Bu meseldür söylenür kim kul günâh itse nola
Bâyezid'ün suçını bağışla kıyma bu kula
Bî günâham Hak bilür devletlü sultanum baba -
12.
0Sefer sırasında tutulan ruznâme kayıtları arasında insanı dilhûn eden bir kayıt var ki, zikretmeden geçemeyeceğim. Bu kayıda göre, ölümünden bir gün önce Şehzâde Cihangir'e dolama alımı için ayrılan parayla tabutunun örtüsüne kumaş alındığı anlaşılmaktadır. Kader işte.
-
13.
0Beyoğlu, Pürtelaş mahallesinde, Cihangir yokuşundadır. ilk cami Kanuni Sultan Süleyman tarafından Şehzade Cihangir için Mimar Sinan'a yaptırılmıştı (1559). Sonra cami deprem ve yangınlarda defalarca yıkılıp yapılmış, en son 1889'da II. Abdülhamid yenilemiştir.
Bugünkü cami dikdörtgen planda, eğimli arazide kurulmuştur. istinat duvarlı avlunun iki kapısı vardır. 14 m çaplı kubbenin 4 kemerinin köşeleri kulelidir. Kemer duvarları geniş yelpaze pencerelerle kaplıdır ve üst taraflar süslemelidir. Kubbe ve pandantifler kurşun kaplıdır.
Caminin çeşmesi duvara bitişiktir. Hazirede tekke şeyhi Hasan Cihangiri yatmaktadır. Doğu duvarında bir sarnıç ve kuzey duvarında bir mermer levha üzerinde kabartma işi bulunmaktadır.
Son cemaat yeri kapalı olup iki yanı kubbe, ortası çapraz tonozdur. Caminin iki köşesinde tek şerefeli ikiz minareleri vardır. -
14.
0Rahmetli bülent ecevit'in kendisi için yazdığı şiir şöyledir
MEDED meded bu cihánın yıkıldı bir yánı / Ecel celálileri aldı Mustafa Hán’ı / Dolundu mihr-i cemáli bozuldu erkánı / Vebále koydular ál ile Ál-i Osman’ı / ... Yalancının o kuru bühtánı, buğz-ı pinhánı / Akıtdı yaşımızı yakdı nár-ı hicránı / ... N’olaydı görmeye idi bu maceráyı / Yazıklar áne ki revá gördü bu re’yi gözüm / Nesim-i subh gibi yerde koyma áhımızı / Hakaret eylediler nesl-i pádişahimizi / Bunun gibi işi kim gördü kim işitti aceb / Ki oğluna kıya bir server-i Ömer-meşreb / ... iláhi cennet-i firdevs ána durağ olsun / Nizám-ı álem olan pádişah sağ olsun
-
adam kadın silkemiyor diye ataturku evreni
-
şu entry aklımdan bır turlu cıkmıyor
-
ana tu dibini ana
-
zorttirizalina bir daha kayra dersen
-
çayda lipton emmi bakalım saat kaçta online
-
ucankedi ben gelmeden mezeleri hazırlamış
-
cfrkn nin babaları
-
ucan kedi nasil yapalim
-
aqa kakiş yapmak çok iğrenç değil mi ya
-
gece arabayla türk mahallesinden geçerken
-
yatsı artı 8 rekat nafile namaz artı ameno remix
-
biriniz miyav uwu diye ses kaydı atsın
-
misafir gittiğim çocuğun
-
morbid obez olan sensin oc kayra
-
paganistlere neden paganist demişler
-
ucan kedi vajis yoksa penisini at bari
-
dincileri tekfir etmek çok keyifli
-
la o çocuklari baslik aciosam
-
hazreti muhafazid peygamber gercek
-
zalinazurt gozunun ferini
-
kuranı kerim ziyafetine nedenn kuranı kerim
-
etsizlikten taşaklarımdan mangal yapıp
-
bundan çok güzel kemal sunal taklidi olur
-
ucan kedi ve kirmizi pelerinli dayanismasi
-
işten basimizi kaldiramiyoz
-
onlıne yanına yazılan sıyah yazıyı
-
beyler bali adasından bir abiyle konuştum
-
bu eleman cishet erkek düşmanı trans feminist olsa
-
dağdann inme
-
bu metal grupları niye habire almanyada
- / 2