0
Şirk dini tarih boyunca iki şekilde hareket etmiştir:
Şirk Dini...
1- Dinler tarihinde görüldüğü gibi şirk dininin kendine mahsus bir hareket çizgisi vardır Bu hareket Totem, tabu, grup tanrısı, çok tanrıcılık ve ruhlara tapınma şeklinde bir seyir çizmiştir Dinler tarihindeki bu şirk dinleri, aslında şirk dinlerinin farklı tezahür biçimleridir
2- Şirk dininin en tehlikeli, en sinsi olan ve insana ve hakikate en çok zarar veren şekli gizli şirktir Bu, tevhid perdesi altında gizlenen şirk biçimidir Tevhid peygamberleri şirke karşı çıktığı sürece şirk dini de onlara karşı çıkmıştır Ne zaman ki peygamberler, muzaffer olmuşlar ve şirk dinine diz çöktürmüşlerse, şirk dini, tevhid dininin takipçileri arasında gizli bir şekilde varlığını sürdürmeye devam etmiştir Mesela Musa(as)'ya ve onun davasına karşı çıkan Bel'am-i Ba'ur, musevî din adamları olan hahamlar ve isa(as)'yı öldürmeye teşebbüs eden Ferisiler kılığında ortaya çıkıp iş yapmıştır
isa(as)'yı öldürmek isteyen, ona karşı çıkan ve putperest rum kayseri ile el ele, omuz omuza, tevhide karşı mücadele eden güruhun içinde, Musa(as)'ya inanaların takipçisi olan kimseler de vardı Bel'am-i Ba'ur ve Sâmirî, Musa(as)'nın getirdiği dinin kisvesi altında sahneye çıkmışlardır Orta çağdaki Hıristiyan keşişlerin, sevgi, dostluk, vefa ve sabır dini olan hıristiyanlık ve barış ve affın timsali olan isa(as) adına işledikleri cinayetleri, Moğollar rüyalarında bile işlememişlerdir Peki, bunlar isa(as)'nın izleyicileri ve havarileri miydiler, yoksa şirk dininin mensupları mıydılar? Aynı Ferisiler, bu sefer keşişler kılığında sahnedeydiler, Musa(as)'nın dinini şirk ile öldürmek istediler ve bunu başardılar da
Hal böyle olunca 19 yy'da din hakkında söylenen şu sözün doğruluğunda hiçbir şüphe yoktur:
"Din, insanların, ölümden sonraki hayat ümidiyle bu dünyadaki fakirlik ve mahrumiyete karşı tahammül edebilmeleri ve yaşadıkları her sıkıntının ve kendilerine sunulan her durumun tanrının iradesi ile olduğuna, dolayısıyla da bu durumu değiştirmelerinin mümkün olmadığına inanmaları için bir afyondur"
Yine 18 ve 19 yy'daki bilginlerin söylediği şu sözler de doğrudur:
"Din, insanların, bilimsel gerçekler konusundaki cehaletlerinden doğmuştur"
"Din, insanın mevhum korkularının ürünüdür"
"Din, feodal yapıdaki ayrımcılık, sermayedarlık ve fakirlik sonucu ortaya çıkmıştır"
Peki, bu hangi dindir? Bu din, gizli kalmayan hemen tümüyle tarihe geçmiş olan şirk dinidir Bu din, kimi zaman tevhid, Musevilik, isevilik adlarını kullandığı gibi hilafet, Abbasilik ve Ehl-i Beyt adlarını da kullanmıştır Aslında bunlar, tevhid, cihad ve Kur'an kisvesi altındaki şirk dinleridir Üstüne üstlük bu dinlerin mensupları, Kur'an'ı mızraklarının ucuna takmak suretiyle bu konuda önde görünmekten de geri durmamışlardır
Kur'an'ı mızrağının ucuna takıp sokağa çıkanlar, Lât ve Uzzâ için HzPeygamber(sas)e karşı çıkan Kureyşliler değildi Zira onlar, durumlarını o dönemde açıkça ortaya koyamıyorlardı Bunun için mızraklarının ucuna Kur'an'ı takarak dahilde Ali, dolayısıyla da Allah ve muhafazid(sas) ile savaşıyorlardı Halife, cihada ve hacca gidip Peygamber(sas) ve onun ailesi adına Kur'an esasına dayalı islam Devletini yönetirken, aslında şirk dinini yönetiyordu
Şirk dini, orta çağda Musa(as) ve isa(as) adına hüküm sürmüştür Musa(as) ve isa(as), tevhid dininin kurucuları oldukları halde şirk dini onların adını kullanarak varlığını sürdürmüşlerdir
Evet, yukarıdaki alıntılarda sözü edilen din, saptıran, uyuşturan, duraklatan, sınırlandıran ve insanların durumlarına karşı lakayt davranan şirk dinidir Bu din, tarih boyunca da insanlara musallat olmaktan geri durmamıştır Demek ki, "Din korkudan doğmuştur; insanları uyuşturur ve sınırlandırır; feodalitenin ürünüdür" diyenler doğru söylemişlerdir Bu tesbitleri yapanlar, tarihi esas almaktadırlar; oysa bunlar, din konusunda da tarih konusunda da uzman kimseler değiller Dolayısıyla tarihe bakan herkes gibi onlar da, tevhid-şirk ayrımı yapmadan din hakkında genel değerlendirmelerde bulunmuşlardır
Gerçekten de ibrahimî dinlerdeki ve şirk dinlerindeki tanrı isim ve sıfatlarını karşılaştırdım ve şirk dininin, korku ve cehaletten doğduğunu gördüm Bundan dolayıdır ki müşrikler, insanların, uyanmasından, okur-yazar ve bilgi sahibi olmalarından korkarlar isterler ki, belli konulardaki bilgiler herzamanki gibi sabit kalsın, o konularda ilerleme kaydedilmesin ve bu bilgiler de kendi tekellerinde olsun Zira bilginin artması, insanların uyanması, tenkidi bakış açısı, ideal sahibi olma ve adalet talebi, şirk dinini sarsar ve yok eder Bunun içindir ki, şirk dini feodalizm öncesinde, sırasında, sonrasında, Doğuda ve Batıda daima mevcut durumu muhafaza yoluna gitmiştir
Şirk dinlerindeki tanrıların bütün isim ve sıfatları, korku, vahşet ve zorbalık gibi istibdadın farklı boyutlarını içeren isim ve sıfatlardır Oysa üçbin yıl önceki dinler dahil, ibrahimî dinlerin isimlerinin manaları şu iki mana ile bir şekilde bağlantılıdır:
1- Aşk, güzellik, celal ve cemalin yegane sahibine kulluk
2- Koruma, dayanak noktası, baba şefkati, lider ve sığınak
Öyleyse tarih boyunca dünyada hüküm süren şirk dininin, cehaletten ve insanların doğa olaylarından kaynaklanan korkularından doğduğu düşüncesi doğrudur Halbuki ibrahimî dinler aşktan, insanın tek hedefe ve kainattaki tek Rabbe kendisini adamasından, varlıktaki tek kıbleye yönelmesinden, ruhî, fikrî ve sosyal her tür ihtiyacına cevap veren mutlak cemal, kemal ve celal sahibine olan bağlılığından doğmuştur
ibrahimî dinlerin peygamberleri, maddî, manevî ve sosyal bütün egemen güçlere ve -FBacon'un ifadesiyle- zihnî, beşerî, ekonomik ve maddî her tür puta karşı çıkmışlardır Kendilerini ve mensuplarını, statükoyu değiştirmek ve Kur'an'da peygamberlerin gönderiliş amacı olarak gösterilen adaleti sağlama ve sürdürme konusunda sorumlu görmüşlerdir
Bütün bunlardan hareketle varmak istediğimiz nokta şudur:
Tarih boyunca din, dinsizliğe karşı değil, dine karşı olmuş ve dinsizlikle değil, din ile savaşmıştır
Bilgi, basiret, aşk ve insanlığın fıtrî adanmışlığı üzerine kurulmuş olan tevhid dini, cehalet ve korkudan doğmuş olan şirk dininin karşısında yer almıştır inkılabî bir din olan tevhid dini daima, sahih inançları tahrif etmek ya da sahte inançlar ve tanrılar üretmek suretiyle statükoyu koruyan tağutperestliğe karşı çıkmıştır
Tevhid peygamberi, insanları, Allah'ın iradesinin tecellisi olan varlıktaki kanunlara ve evrensel gidişata uymaya çağırır Tevhid dininin gereği, Allah dışındaki her güce "hayır" demektir Allah'a kulluğun karşısında, tağutperestlik vardır Tağut ise insanı, evrene ve insan hayatına egemen olan hak nizama karşı çıkmaya ve toplumdaki farklı güç odaklarının tezahürleri olan çeşit çeşit putlara köleliğe ve onlar karşısında zelil olmaya davet eder.
alıntıdır.
Tümünü Göster