şahsiyet

Öncelikle her şeyden önce şunu söylemek gerekiyor; Haluk Bilginer Türk oyunculuk tarihinin gördüğü en büyük oyunculardan. Ve bence Sadri Alışık, Cüneyt Arkın, Kemal Sunal ve Şener Şen'den sonra kendisinin ismini de saysak bir sakıncası olmaz. Bunu hak ediyor, çünkü her role ayak uydurabilen nadir oyunculardan yeri geliyor "Hacivat ve karagöz neden öldürdü"de Karagöz oluyor, yeri geliyor "Masumiyet"te Bekir, bazen karşımıza kötü biri olarak Kenan Birkan olarak çıkıyor bazense ihsan Yıldırım... Burada da her şeyi unutmak üzere olan eski bir adliye memurunu ve onun kendince adalet anlayışıyla Agah Beyoğlu. Neyse daha fazla uzatmayalım. kısa bir özet yapmak gerekirse. Haluk Bilginer Türk Tiyatro sinema ve dizi tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir üstattır ve bunun aksi iddia edilemez...

--spoiler--
Öncelikle harika bir dizi, şu yılın içinde Börü'den sonra mükemmel oldu, 2018 dizi yönünden güzel bir yıl oldu
Diziye gelirsek, bürokrasinin ve hukukun çürümüş halini ve onlardan faydalanarak kötülüklerini yapan karanlık insanların pisliklerini bize güzel bir şekilde resmetti bu yapıt. ve onlara karşı kendi doğru bildikleri yolu kullanarak mücadele eden insanları gösterdi, bu mücadeleyi kimi polis olarak kimi gazeteci kimiyse kendi adalet anlayışla yapmaya koyuldu.
Polis teşkilatının üyelerinden Başkomiser Tolga (Necip Memili rolünün hakkını verdi, bu kesin.)Tolga Başkomiser yanındaki elemanları ve savcının dahil zayıf yönü varken tam bir incorruptible takıldı. Gerçi esas kıza olan platonik aşkı vardı ama o da masumane bir şeydi, o kadar da olsun. En çok üzüldüğüm fazla yer bulamaması, Agah'ın torunu ve arkadaşlarının saçma sahneleri yerine biraz daha fazla yer almayı hak ediyordu bence... ama şu var Necip Memili gerçekten başarılı bir oyuncu, genellikle kötü adam kendisi oluyordu diğer dizilerde bu diziyle beraber umarım işler değişir. Hem artık esas adam olma zamanı gelmedi mi be Necip abi, yaprak dökümün'den beri bekliyoruz reis.
Komiser Firuz, çocuğu için karanlık insanların eline düşmüş bir adam. özünde iyi bir adam, ama evladı için şeytanla masaya oturmuş iyi bir insan.
Komiser Sefa, tam bir pgibopat, bir ara evin içinde güneş gözlüğü ile dolaşasım geldi, o dereceydi benim için
Gazeteci Ateş Arbay, iyi hoş ama hiç sevmedim ben, Tolga Başkomiserin aşkını kalbine gömmesine neden oldu diye sanırım, neyse iyi şeyler yapmaya çalıştı ve o yolda gitti adam sonuçta.
Ve ases kız Nevra, Agah'ın göbeği çatladı kadına her şeyi hatırlatmak için ama sonunda hatırladı ve Agah'ın yarım bıraktıklarını tamamlamaya döndü, ha ayrıca annelik de yakışmış ama.
Neyse burayı da fazla uzatmayalım ama şu var bu diziye emek veren oyuncusundan, set ekibine herkes, bu ülkede dizi sektörünü bir tık öteye taşıdı. Bundan sonraki çekilecek dizilerin işi çok zor görünüyor artık.

Ve son olarak dizide bahsedilen Kambura adlı hayali ilçe gibi olan yerlerin, ve orada olduğu gibi kötü olan insanların ta amk.
amk. mun sapıkları.

--spoiler--

diziyi beğendim diziyi hem iyi ve masalsı hemde gerçekçi ve kötü sonla bitirdiler. görünürde adamların hepsi öldürüldü masalsı ve mutlu son ama ahırda bir kız daha var şimdi diyeceksiniz ki pekekent öldürülünce o kızda kurtuldu ama öyle değil işte bu memlekette zihniyet değişmedikçe pekekentler bitmez.bu zihniyet dizinin başında açıkça belirtildi. huur mu olacaksın başımıza repliği ile huurluk etiketi yapışınca bir kere her şey boyut değiştiriyor. arkadaşlarınız gaza getirdiği bir zamanda bir kerhaneye yada benzeri bir yere gittiniz diyelim.( bu çok kolay bir şey bunun kaç kere muhabbeti geçmiştir ortalama bir arkadaş grubunda bile) .orada gördükleriniz sanıyor musunuz ki bir erkek gelse de altına yatsak diye can atıyorlar neredeyse tamamı ya zorla ya çaresizlikten giriyor
girdiğinde de etiket yapışınca çıkamıyor çıkartmıyorlar o pekekent tipli herifler bir kere düşürdümü bir kadını o kadın eli mahkum kalıyor orada işte siz böyle bir ortamda neredeyse tamamı çaresiz zavallı ve isteksiz kadınları bir şansı olsa kaçıp bir daha oraların adını dahi anmayacak kadınları sırf huur etiketinden ötürü seçip gibiyorsunuz. arkadaş ortamında şu pekekent bir huur getirmiş
bide üstüne abartarak çıkarmadan 5 posta gibtim diyorsunuz.o pekekentlerden karı bulup üstüne binen pekekent oğlu pekekentler belkide ülkenin hiç de küçük olmayan bir kısmı size sesleniyorum içinizde çok iyi dizi olmuş çok güzel intikam aldı diye düşününenleriniz de var yediğiniz haltlar yüzünden o dizide öldürülen puştlardan bir farkınız yok. dizinin esas alındığı n.ç.
davasındaki sübyancı huur çocukları(bak dilimize küfürlerimize nasıl yer etmiş bu zihniyet)
tecavüzün gerçekleştiği mekana kerhane o zavallı kız çocuğuna da parasını verdikleri bir huur gözüyle bakıyorlardı. bu iğrenç zihniyet işleri o kadar masumlaştırıyor ki içinizden kerhanelere
gidip gelenleriniz alışkanlık edenlerinizin o dava dosyasında tecavüzcü olarak isminin geçmemesinin tek nedeni o zavallı kız çocuğunu esir edip ona pekekentlik eden herifle o dönemde karşılaşmayıp onun çok güzel bir huurm var denemek istermisin teklifini duymamaktır pek çoğunuz
kızın ne ismini,ne yaşını, ne de kimi kimsesi,var mıdır zorla mı çalışıyor diye sormaz bile niye çünkü o kız huur etiketiyle etiketlenmiş. işin özü şu biz kadınlarımıza bu etiketi yapıştıran zihniyeti kaldırmazsak onlara oldukları gibi insan olarak değer vermezsek temiz kirli ayrımı yapmazsak
kadınlarız için (ülkemizin yarısı ediyor bu arada) kimsenin esiri olur muyum adım çıkar mı acaba korkusu olmadan daha mutlu bir yaşama kavuştururuz ayrıca imla hatalarım için özür dilerim

düzeltmek için tekrar okumam lazım ama ben bile bu kadar uzun bir yazıyı kendim yazmama rağmen okumam eğer hepsini okuyan olursa beni bulsun taşaklarını öpeyim.