Başlamadan önce hikayemin tamamen gerçek olduğunu belirtmek isterim.

Merhaba gençler. Bugün size aşk hikayemi anlatacağım. Hayatımı değiştirecek hikayemi. Hikayemi bugün bitireceğim sizi yormak istemiyorum. Tek kişi bile olsa devam edeceğime söz veriyorum.

Kendimden bahsetmek istiyorum beyler. O zamanlar 16-17 yaşlarımdaydım. Annem Amerikan kökenliydi. Neden Amerika'da yaşamıyorsun diye soracaksınız biliyorum. Amerika çok pahalıymış gençler. Babam bunu kaldıramamış. Yine de doğumumu Amerika'da gerçekleştirmiş. Bu sayede vatandaşlık alabilecektim. Babam bir sene erken göndermişti okula. Tipi orta, kilosu hafif göbekli, sanatçı, öz güveni yerinde ancak insanları küçümseyip takmayan ve maddi durumu orta bir gencim. Hikayem aşk, aksiyon ve dram içermekte. Hepinizi seviyorum...

---

Lise sondaydım. Aileme söz verdiğim gibi ODTÜ' de herhangi bir bölüm kazanacaktım. Çabalıyordum, 9. sınıftan beri. Sadece ailemin benle gurur duyması için. Yaşıma göre çok büyük şeyler yapmıştım ancak hepimiz biliyoruz ki eğitimsiz bir halt olmuyor. Hayalim mühendis olmaktı. Hayatımı insanlığa güzel icatlar yaparak geçirmek istiyordum.

Büyük gün gelmişti. Okullar açılıyordu. Her zamanki gibi büyük bardak sütümü içtim, yanına da iki yumurta. Zindeydim. iki tane yeşil elmayı alıp çantama koydum. Cüzdanımı, telefonumu aldım. Sigaram bitmişti. Büfe yolumun üstündeydi. Yola koyuldum. Okulum Beşevler' deydi. Otobüsten indim, elmamı alıp isveç çakımla ortadan ikiye kestim. Büfeden sigaramı aldım ve bir tane yaktım. Elmamı yiyerek okula yürümeye başladım. Bir kız görmüştüm. Okuldaki herkesi tanırdım, herkeste beni ama o kız... Sanki ilk defa görüyordum onu.

Sınıfıma geçtikten sonra yer bakmaya başladım. Sıralar iki kişilik değildi ancak biz öğretmenlerden izin alarak birleştiriyorduk. Öğretmen masasının karşısına en ön sıraya oturmuştum. Yanım boştu ya da ben öyle sanıyordum. Lavaboya girip geldikten sonra sıramın yanında bir çanta gördüm. Umursamadım her zaman yaptığım gibi. Yerime oturdum ve öğretmen geldi.

-Günaydın !
+Sağ ol !
-Oturun.

Sağıma bakmamla yolda rastladığım kızı görmüştüm. Öğretmenin yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldadığını gördüm. Öğretmen ayağa kalkıp,

-Çocuklar sınıfımıza yeni bir arkadaşınız gelmiş. Kendisi biraz çekingen galiba (sırıtarak). Adın neydi canım ?
+Gamze
-Arkadaşınızla ilgileneceğinizden eminim (yine sırıtarak).

Yavaş adımlarla bana doğru yürüyordu. Yanımda o oturacaktı. Tek boş yer yanımdı. Aslında istemiyordum onu. Kimseyi istemediğim gibi. Herkesi düşük görüyordum. Saçma ergen muhabbetler, popülerlik çabaları. Hepsi boştu benim için. Oturdu ve bana döndü,

-Merhaba, adın ne ?
+Merhaba. adım John.
-Haha. Takma ad gibi bir şey mi ?
+Hayır, annem bana bu adı koymak istemiş ama babam Türkiye'de büyüyecek Türkçe bir ad koyalım ileride istediğini kullansın demiş.
-Adın güzelmiş. (hafif bir gülümsemeyle)
+Seninki de Gamze. (aynı şekilde gülümsemeyle)

Edit: Hikayem bitmiştir okuduğunuz için teşekkürler. Trende de olduk sağ olasınız.

Öğle tatili olmuştu. Kulaklığımı taktım müziğimi açtım. Diğer elmamı aldım ve aynı şekilde ortadan ikiye böldüm. ilk yarısını yerken yanıma Gamze gelmişti,

-Naber ?
+iyiyim Gamze, sen nasılsın ?
-iyiyim. (hafif gülümseyerek)
+Elma ister misin ? (aynı şekilde gülümsemeyle)
-Oluur.

Elmalarımızı yerken ben düşünmeye başladım. Daha önce hiç sevgilim olmamıştı. Çok kızla tanışmıştım, sohbet etmiştim ancak olmuyordu beyler. Hepsi o kadar basitti ki. Hiç birini sevemiyordum. Kolumu birinin dürttüğünü fark ettim.

-Sen biraz uykucusun galiba ?
+Hayır, aslında hiç uyumam öyle daldım.
-Ooo, misafir gelecek derler göreceğiz bakalım. (gülerek)
+Haha, pekii. Bu arada Türkçe ismimi pek kullanmam bana arkadaşlarım concon der, istediğini diyebilirsin.
-Tamam o zaman ben bulurum bir şeyler (gülerek). Eee ne dinliyorsun bakalım ?
+Ruh halime göre değişiyor. Her tür dinlemek zorundayım.
-Neden ?
+Farklı melodiler beste yaparken işime yarıyor.
-Müzisyen misin ?
+(uzanıp defterimi alarak çizmeye başladım)
-Ne çiziyorsun ?
+(gamze'ye göstererek) Seni. (gülerek)
-Bu kadar çirkin miyim ? (somurtarak)
+Yok yok. (kahkahalar içerisinde)
-Tamam o zaman ben gidiyorum sonra görüşürüüz.
+Görüşürüz

Bu kızda diğerlerinde olmayan bir şey vardı beyler. Sınıfta ben hariç kimseyle konuşmamıştı. Acaba yeni geldiğinden miydi ki ? Bir kaç erkek ona laf atmıştı ama sallamamıştı pek. ilk defa kendim gibi birini mi bulmuştum acaba ?

Okul bitiş zilinin çalmasıyla eşyalarımı toparlamaya başlamıştım. Gamze çıkmıştı çoktan. Okuldan çıkıp sigaramı yakmıştım. Durağa doğru yürüyordum. Biri omzumdan tutmuştu, Gamzeydi.

-Yolculuk nereye ? (gülerek)
+Çayyolu'na gidiyorum.
-Beraberiz o zaman.
+Tamam hadi. (mutluluğum suratıma yansıyordu)

Sigara uzatmıştım içmiyorum demişti. Vardığımızda evlerimizin aynı sitede olduğunu fark ettik.

-Akşam müsait misin ?
+Sanırım, ne oldu ki ?
-Uzun zamandır beklediğim bir film vardı. Ona gidelim mi ?
+Planlarım var biraz.
-(telefonumu aldı numarasını girdi) Planların iptal olursa ararsın. (gülerek)
+Tamam canım görüşürüz.

Canım mı ? Daha tanışalı bir gün olmayan bir kıza canım demiştim. Daha da enteresanı kız beni sinemaya davet etmişti. Aslında bir işim yoktu beyler ancak gidip malum yerini havalandırmak istememiştim ama dayanamadım. Akşam 9 da aradım.

-Fikrin değişti demek ?
+Eh evet.
-30 dakika sonra benimle Gordion'da buluş.
+Tamam görüşürüz.

Bunu dedikten sonra sadece düşünmeye başladım. Acaba benimle dalga geçmeye mi çalışıyordu. En kötü bir bira içip dönerdim diye düşündüm. Giyindim ve yürümeye başladım.

Uyandığımda saat 5 ti. Uykusu tutmayan bir panpanızım, alışmışım az uyumaya. Telefonuma bir bakayım dedim. Bir de ne göreyim "Yeni mesaj: Gamze". Mesajda uyuyamadım sen uyudun mu yazıyordu. 20 dk önce yazmıştı. Hemen cevap yazdım. Buralardayım canım. Yine canım demiştim. Bu kelimeyi kullanmamalıydım ama kendime engel olamıyordum. Mutfağa gidip suyumu içerken mesaj sesi gelmişti ve yeniden "Yeni mesaj: Gamze". Bu sefer daha heyecanlıydım. Kız neden bana mesaj atmıştı ki sabahın bu saatinde. Mesajda bugün okula erken gidelim zaten uyuyamadım yolda konuşuruz biraz yazıyordu. Tamam 6:30 da durağa gel yazdım ve hazırlanmaya başladım.

Durağa vardığımda çoktan gelmişti. Sohbete başladık tabii. Konular çok derindi beyler. O kadar derindi ki. Konuşması çok zordu ama sonra her şeyi unutuyordum. Sanki anı yaşamak için yaşamış gibiydim. Otobüs gelmişti. Arkaya oturduktan sonra elmamı çıkardım ikiye böldüm ve birini ona verdim. Yüzüne bakarak,

+Yarım elma gönül alma. (gülerek)
-Ne için gönül alıyorsun kii.
+Patates burunlu resim için. (kahkahayla)
-(sesli güldü)

Bu sırada okulun ülkücü teşkilatından bir çocuk laf attı. Bizim suskun kız yapmış lan diye bağırdı otobüsün içinde. Gamze biraz korkmuştu. Yüzünden anlıyordum. Kendini aşağılık duruma düşürebilecek kadar kıskanıyor diye güldüm. Tabii ben dedikçe bizim kabadayı daha da sinirlendi.

Not: Ülkücü panpalarıma kötü hiç bir şey demiyorum. Lisemizde bu işler farklıydı. Ülkücü adı altında çeteler vardı.

Okula vardığımızda aynı sıraya oturduk. Bugün daha yakındık. Boş derslerde kafamızı koyup birbirimize bakıyorduk öylece. Sınıftan bir kız vardı. Bana aşıkmış arkadaşlar söylemişti. Ben de iyi sevsin deyip geçiştiriyordum her seferinde, hiç umursamadan. Öğlen lavaboya gitmişti. Geldiğinde gözünden yaş akıyordu, saçları incintı. Anladım ki o kız yapmıştı bunu. Asena mı ne diyorlardı kendilerine kız ülkücü. Sarılayım derken dudağıma bir öpücük kondurdu. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Sonra bizim çakma ülkücü geldi.

Ben:B Gamze:G Çakma Ülkücü:Ç

Ç: Yine dayak mı yedin ezik.
B: Uzaklaşmazsan daha kötüsünü yiyeceksin.
G: Gerek yok uğraşma.
Ç: Kavga da mı edemiyorsun prenses. Geldiğinde seni işe yarar sanmıştık.
B: Umursama kudursun (fısıldayarak).
Ç: Ne oldu sessiz kaldın ?

Hiç bir şey olmamış gibi saçına şekil verdim. Hava almaya çıktık. Çokta bir şeyi yoktu umursamadım pek.

Okul bittiğinde eve gidiyorduk. Dönüp bana beni gezdirebilir misin diye sordu. Tamam dedim. Başladık gezmeye. Saat 10 olmuştu. Bara gidelim mi dedi. Ben de barları sevmem gençler. Gürültü falan başımı ağrıtırdı. Ne seversin dedim. Bira dedi. Gittim büfeye en pahalısından 4 tane aldım. Adı Duvel'di. Yüksek alkollüymüş meret. Bizim kafalar uçtu tabii. Parkta öylece öpüşüyorduk. Aldığım zevki başka hiç bir yerde almamıştım.

Haftalar böyle geçti panpalarım. Uçup gitti. Ygs geldi geçti. Çalışmıştık beraber. ikimizde çok iyi notlar aldık. Hedefime yaklaşıyordum. Okulda çok bulaşanımız oldu ama umursamadık beyler. Hayatımız gayet güzeldi. Sarışınımla güzel güzel lys çalışmaya başlamıştık. O halen mühendislik istiyordu. Aynı bölümde olacaktık. Evlenecektim belki de.

Tabii karı koca gibi olmuştuk. O sanki benim bir parçamdı. Kimse alamazdı koparamazdı onu benden.

Lys ye yakın telefonuma bir mesaj gelmişti. Gönderen Yusuf'tu. Kim bu falan derken bana Gamze'yi sevdiğini onu terk etmezsem başıma kötü şeylerin geleceğini yazmıştı. Kimdi ki bu Yusuf. Nereden çıkmıştı şimdi bu. Umursamamıştım. Akşam bir daha mesaj gelmişti. Ayrıldın mı diye. Cevap vermedim ve engelledim. O gün akşam tüm telefonlarımız çalmaya başladı. Anladım bu çocuk Gamze'mi istiyordu

Lys geçmişti beyler. Öyle bir rahatlamıştım ki anlatamam size. Her günümü Gamzemle geçirebiliyordum artık. Sabah çıkıyorduk gece evine bırakıyordum. Tercih zamanı gelmişti. Gamze, ODTÜ'de Bilgisayar Mühendisliği yazmış. Ben de Makine Mühendisliği yazmıştım. Aynı üniversiteye girmiştik. Git gide daha da bağlanıyordum ona. Açıklandığı gün beni aradı. Ağlıyordu,

-Conum acil bizim parka gel.
+5 dakikaya oradayım canım.

Biraz konuştuktan sonra anladım ki mühendislik seçtiği için ailesiyle kavga etmiş. Evi terk etmiş. Babası bir daha dönmeyeceksin demiş. Tabii benim kızda boş durur mu. Küfredip kapıyı çarpmış. Elinde bir bavul (spor çantası gibi) sizde kalabilir miyim dedi. Düşünmeye başladım beyler. Eve alsam ailem komşuları dert edecek. Dedim ki en iyisi biz eve çıkalım. Tabii duyunca havalara uçtu. Ailemle konuştum. Onlardan para istemediğimi sadece artık tamamen özgür olmak istediğimi anlattım. Anlayışla karşıladılar. Evi bulduk. Zaten üç beş eşyamız vardı. Hemen taşındık. ilk gecemiz de çok yorgunduk. Çift kişilik yatakta yatıyordum. Evden yatağı getirmiştim. Aynı yatakta yatıyorduk. Sadece ikimiz ve sessizlik.

Çok güzeldi ortam. Sessiz ve sakin. Büyük an gelmişti. ilk ilişkime girecektim. Çok heyecanlıydım ve klagib soruyu sordum,

+Gamze bak ben önem vermiyorum ama...
-Bakireyim.
+Sorduğum için üzgünüm.
-Hayır haklısın, kendimi tek biri için hazırlamıştım. O da sensin.

Amatör olduğu çok belliydi beyler. O filmlerdeki gibi olmuyor bu iş. Çekinmiyordu ama tatmin edemezsem korkusu vardı. Sabah ikimizde çok mutlu uyanmıştık. Okula el ele gittik geldik. O günden sonra çok farklı olacaktı her şey. Bunu ikimiz de biliyorduk. Ha bu arada o Yusuf var ya. Öğrendim ki bizim okulda okumuyormuş. Sitedenmiş. O da yeni taşınmış. Tabii adres defterinden evin adresini 188 den bizim numaralarımızı bulmuş. Bir süre bizle uğraşmıştı sonra taşındılar. Bir daha da görmedim.

Kapıyı açtım. içeri ilk adımımı attığımda annesiyle yüz yüze geldim. Bir anda üstüme koştu. "Oğluuuum". Bunu hiç unutamayacağım beyler. O kadar şaşırmıştım ki... Sarılıp ağlamıştı. Arkadan Gamze gelince hemen pabucumu dama attılar. Gitti ona sarıldı ağladı falan. Ben puştun yanına gittim. Yüz yüze bakıştık. Sonra ona şunları söyledim,

-Biz düşündüğün gibi üniversite terk çift olmadık. Kızını Amerika'da okutuyorum. (yüzüğü göstererek) Artık evliyiz. Senden bunun için izin isteyecek fırsatım olmadı ama şimdi soruyorum. Kızınızı bana verir misiniz ?
+Oğlum, Biz öyle anılar duyduk ki. Üniversitede aşığı için kaçanı mı dersin. Sevgilisiyle aynı bölümü okumak için tercih yapanı mı dersin ama seni gözüm tutmamıştı. Meğersem yanılmışım. Kızımı bu şekilde okutacak kadar çalışkansın. Kızımla evlenebilirsin. Ona gözün gibi bak.
-Bakacağım babacığım (Babacığım ne lan).
+Hızlı alışıyorsun. (Gülümseyerek)
-Siz sigara içmezdiniz. Nereden bu kanser ?
+Kızım ortadan kaybolunca başladım. Günde 4 paket içiyordum. Gamze'ye söyleme olur mu ? Kendini suçlu hissetmesini istemiyorum oğlum.
-Tamam babacığım (Bak yine). Üzgünüm ama bize başka çare bırakmamıştınız.
+Biliyorum suç sizde değil.

Hayatımın en derin konuşmasıydı. Sonra Gamze geldi konuştu ikimiz yanında bekledik bir müddet. Doktorla konuşmak istedik. Doktorun dediğine göre son evredeymiş kanseri. iyileşmesi mucizeymiş ancak Amerika'daki tedavi yöntemleri iyileştirebilecek şans verirmiş. %30 muş o şans. %30 Şans için dünya para verecektik. Gamzem onu o şekilde bırakamayacak kadar alçak gönüllüydü. Yapacakta bir şey yoktu. Konuştuk ettik adamı Amerika'ya taşıttık. Bizim evde 1+1 öğrenci evi. Annesi de geldi. Bize maddi destek sağladı. Daha iyi bir eve taşındık. O hep filmlerde olur ya. Yeşiller içinde garajı olan bir ev.

Bu pekekent iyileşmeye başlamıştı. Işığımın dersleri yerlerde sürünüyor zaten. Bir gün çektim konuştum. Bu derslerin böyle gitmemeliydi. Kariyerin ailenden daha önemli. O iyileşecekti. Bundan adım gibi emindim. Zar zor ikna ettim. Çalışmaya başlamıştı. pekekentte iyileşiyordu.

Yaklaşık 5 ay geçmişti. Yüksek lisansımız bir yıl sonra bitecekti. Işığımın babası iyileşmişti. Türkiye'ye yollamıştık. Annesi zar zor dönmüştü. Giderken o gözünden düşen yaş efsaneydi beyler. Kendimden utanmıştım. Acaba ne kadar doğru yapmıştım ki. Her şeyleri kızları olan bir aileden kızlarını almıştım. Aslında o beni almıştı. Türkiye'ye dönmeli miyiz diye düşünüyordum. Işığım ailesine pek düşkün değildi ama ben yaptığımız kötü olduğunu düşünmeye başlamıştım.