ya tutarsa.
gibiş varsa anlat yoksa anlatma tahrik olmak için bu platformdayım.

Çok uzatmayayım, 1 Eylül günü Berlin'e yüksek lisansımı yapmak üzere geldim. Zeynep'in gidişinden beri hiç bir kızla beraber olmamıştım, olacağımı zannetmiyordum. Üniversite'ye ait yurtda bana bir oda ayırmaları için başvurmuş, bana olumlu dönüş yapmışlardı. Berlin Tegel Havalimanı'nda uçağımdan indim. Berlin'in o gri, boğucu ve hype havasını ilk defa o zaman solumuştum. Havalimanı'ndan beni uzaktan akrabamız olan, babamın ricası üzerine, Hakan Abi aldı. Yolda biraz Berlin'den bahsettik. Şimdi keşke onun tavsiyesine uysaydım diyorum.
H: Hakan Abi
B: Ben

H: Bak kardeşim, burada yabancısın. Beni iyi dinle ki, buraya ilk defa gelenlerin düştüğü hataya düşme. Kendi hatalarından öğrenen adam iyidir ama başkalarının hatalarından ders alan adam mükemmeldir.
B: Tamam abi
H: Öncelikle ne olursa olsun sağlığına dikkat et. Ailen falan burada değil, kimse sana bakamaz. Ne kadar biz burada olsakda bizim de elimizden gelen bir yere kadar. Sonra parana dikkat et. Buradakilerin hiç bir etik ve ahlaki değerleri yoktur. Birini gibeceğim diye kalkarsın, onlar seni giber hiç haberin olmaz, gözünün yaşına bakmazlar. insanlara güvenme. Kızlara takılıp kalma, takılıp geç...

Bu Eylül ayında Berlin'e öğrenim hayatımı devam ettirmek için geldim. Bazı olay ve durumları daha iyi anlamanız için seneler öncesindeki benden biraz bahsetmek istiyorum. Lise de kızların sadece arkadaş olarak gördüğü, kendince eğlenceli olduğunu zanneden, gib kafalı biriydim. Güzel bir kızın gelip bana merhaba demesi bile benim için bir başarıydı. Arkadaş çevrem tarafından sevildiğimi hiç düşünmüyorum. Lise başından beri kendime çok benzetmişimdir.

Daha sonra, inci Sözlük'te Bunu Çok Sık Yapmam başlığını gördüm. Beni motive etmedi diyemem. 15 kilo verdim, daha özgüvenliydim ve insanlar arası ilişkilerim gelişti. Burayı çok uzun tutmayacağım çünkü bir an önce asıl meseleye gelmek istiyorum. Fotoğraflar vs. paylaşacağım. Bundan bir sene sonra Zeynep isimli bir kız ile tanıştım. Kız tatlıydı ve beraber çok güzel vakit geçiriyorduk. Diğerlerinden farklı dedim ve sevgili olduk. Yaptığı her harekette bir zerafet, ettiği her sözde bir letafet vardı. Artık Zeynep ile birbirimize deliler gibi aşıktık...

1.5 sene sonra Zeynep'e lösemi teşhisi koyuldu ve bundan 6 ay sonra Zeynep'i mi kaybettim.
25 Ağustos 2018 Cumartesi

Merhaba arkadaşlar,<

Ben Berlin'de yüksek lisansını yapmakta olan bir arkadaşınızım. insanlar arası ilişkim çok gariptir. Hiçbir zaman yalnız kalmaya alışamamışımdır. Buna karşın, hepte yalnız kalmışımdır. Kızlar ile ilişkim de hiç mükemmel olmadı. Sanırsam bu hikayeyi yazma sebebim yine yalnız kalamadığımdan ve insanların bu konu hakkındaki fikirlerini merak ettiğimden ötürüdür. Birileri dinliyor ise başlıyorum...

Zeynep'ten sonra benim için her şey bitmişti. Üniversite'de 4 ortalamam vardı, ondan sonra bu ortalamayı düşürdüm. Bir daha başka bir kızla birlikte olmayı bırakın, Zeynep'e ihanet olur diye kadınların yüzlerine dahil bakamıyordum. (Transkript'im için: https://eksiup.com/p/ez3487977vyu ) (Bu da Zeynep ile ben: https://eksiup.com/p/r4348799s7iu )

Anlat bakalım.

anlat panpa bekliyoruz

Teşekkür ederim arkadaşlar, dün biraz kötüydüm yazamadım çok. Bugün devam ediyorum...

Ölen sevgiline gerçekten üzüldüm kardeşim.

uzatma amk.
gibiş kısmına gel.

Kapıyı yavaşça açtım. Buraya gelmeden önce yurdun tanıtım filmlerinde izlediğim mutfak ile hiç bir alakası yoktu. Bir kez daha hayal kırıklığına uğradıktan sonra içerdekilere selam verdim. Uzun boylu, sert hatlara sahip esmer, beyaz tenli bir erkek, kıvırcık ve sarı saçlara sahip başka bir erkek ve sarı saçlı-mavi gözlü, google resimlerde Helga yazdığınızda karşınıza çıkacak tarzda bir kız oturuyordu. ilk lafa isminin Ettein olduğunu öğrendiğim kız girdi.
E: Hoşgeldin, burada mı kalacaksın?
B: Evet, siz?
E:Biz de burada kalıyoruz. Ben Ettein, O Daniel ve bu da Elliot. Ben Ingilizim. Sen neredensin?
B: Ben de Türküm.
Daha sonrasında Türk olduğunu düşündüğüm çocuğa dönüp Türkçe,"Türk müsün?" diye sordum. Çocuk anladı ve ispanyol olduğunu söyledi. Elliot ise Belçikalı'ymış. Küçük, mütevazı odama geçtim. Kalacağım yeri temizledikten sonra yol yorgunluğundan dolayı uyuyakaldım.

Sonunda yurda vardık. Ama, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sında anlattığı Berlin ile yolda gördüğüm Berlin arasında uçurum vardı. Sonradan fark edecektim ki, gerçek anlamda tüm dünya bir araya gelip o sanatın, medeniyetin ve teknolojinin beşiği Berlin'i harap etmişlerdi. 1. Dünya Savaşı'nda yerle bir ettikleri Berlin, 2. Dünya Savaşı'nda 4'e bölünmüş, duvarın yıkılmasından sonra da üstünden 3. Dünya halkları geçmiş, elitizmin esamesi okunuyordu.
Yurda geldim. Binanın fotoğrafını görseniz, o fotoğraftaki yapının soğuk savaş döneminde ki, Sovyet Rusya'da bulunan bir yapı zannedersiniz. Heim'in tozlu koridorunda ilerler iken, mutfak olduğunu zannettiğim yerde birilerinin konuştuğunu duydum.

Sonunda kız oluyo beyler okumayın boşuna

Schnell schnell, nicht langsam

Allah rahmet eylesin

Rez aldım okuyacagım. Çok uzun üşendim aq

Devamke

Uyandığımda saat 20.00 gibiydi. Karnım acıkmıştı. Dışarı çıkıp, bir şeyler yemek istedim. Çıkarken, ingiliz kızı gördüm. Kız bana, dışarı çıkacaklarını, yurttan birileri ile tanıştıklarını ve benim de gelmek isteyip-istemediğimi sordu. Seve seve kabul ettim. Berlin'deydim ve artık kendime yeni bir sayfa açıp, tam bir alfa olup, am üstünde züt gibmeliydim. Ne zaman gideceğimizi sordum. Yarim saat içinde dedi.
Yurdun yakınında bir dönerci gördüm. içeri girip, selam verdim. isminin Faruk olduğunu öğrendiğim Urfalı bir abi vardı. Türkiye'den yeni geldiğimi anladı. Bir şeye ihtiyacım olursa, kesinlikle yanına gelmemi salık verdi. Yemeğimi yedim, teşekkür ettim ve mekandan ayrıldım.

Tutmaz ama rez