sabah kalkınca güzel bir kahvaltı yapma isteği vardı bende . hemen gidip kafedeki buzdolabını açtım . taze hazır gıdalar vardı pizza, hamburger,sosis... bir de bunların yanına bir çay yapardım miss ben bunları yaparken kafeye dünkü gördüğüm kız geldi lily... yalnızdı benden bir kahve yapmamı istedi hemen yaptım buna bir kahve zütürdüm teşekkür etti . yediklerimden ona da ikram ettim bu sayede yanına da oturma fırsatı bulmuştum başladım lily süzmeye beyaz bir tshirt giymişti bu altına da dar bir kot pantolon... kadını çok süzmüş olmalıyım ki bana
-kaç yaşındasın tohturconi? dedi
-25 ya sen?
-34. oha amk karı benden 9 yaş büyüktü kadın çok konuşmuyordu ben bunu süzmeye devam ediyordum amk bir an gözlerime inanamadım lily nin göğüs uçları belli oluyordu bunu görünce benim malafat kalkmaya başlamıştı durduramıyordum kalkım işlemini lily görecek diye çok korkuyordum . korktuğum başıma gelmişti lily gördü ve bir huur kahkahası attı beklemediğim bir hareket yaparak istediğini vereyim deyip kolumdan tutarak benim odaya çekti amk acaba o mu beni gibecekti neydi bu hakimiyet büyük bir heyecanla birlikte lilynin emrinde odaya girmiştim.

beyler dışarıya çıkıyorum başlığı takibe alın saat 4 ,5 gibi inciye girerim yazmaya devam ederim panpalarım görüşmek üzere. kusura bakmayın. işim önemli.

beyler okunuyor mu devam mı?

neyse ben mr. rockefellerin odasının kapısını yavaşça çaldım bu gir dedi korkulu ve mahcup bir şekilde odaya girdim
-gel tohturconi neredesin sen telsizlere cevap vermiyorsun . en sonunda kameradan nerede olduğun bulduk. daha dün bir bugün iki mrs. lily i tertemizce kameraların önünde gibtin.
acaba beni övüyor muydu yoksa kötülüyo rmudu diye düşündüm bir daha olmasın tamam illüminatiyiz de amk bu kadar da değil. şaşırmıştım sanki konuşan bizim kahveci hüsamettin abimizdi ama karşımdaki adam mr. rockefeller di
-özür dilerim bayım gençliğime verin hem kendisi istedi.
-tamam bir daha olmasın bu arada istesem bu gibiş olmazdı ama kızı çok güzel gibiyordun kameradan canım canlı ferre izlemek istedi ve izin verdim neyse şimdi bana bir kahve yap ve git bir duş al cenabet cenabet gezinip durma dedi
aq ne diyordu bu adam sakince
-tamam efendim dedim ve odadan çıkmıştım

gittim buna kahvesini yaptım kameranın görüş alanı olmadığı bir yerde kahvenin içine güzelce bir tükürdüm huur evladı bana şekil şükül yapmak neymiş görsün. diye geçirdim inşallah anlamazdı yoksa zütümden tüp tüp kan alırdı zütürdüm bunun kahvesini verdim bu bin hala yüzüme bakarak tebessüm ediyordu anlamadım ki dıbına koyum gay mıydı ne bu bin . neyse odadan çıktım gittim bir gusül abdesti aldım tertemizce miss şimdi geri kalan işlerimi halletmiştim yani rutin içecek zütürüp getirme işlerini o gün bu güzel olaydan başka önemli bir şey olmamıştı . yatağıma giderken bugünkü gibişin verdiği zevk hala aklımı kemiriyordu lily i hayal ederek uykuma dalmıştım.

beyler on dakikadır yazdığım parça gri ekran denen gerizekalı şey yüzünden silindi kusura bakmayın parçayı tekrar yazacağım
edit: gri ekran pişmanlıktır

ertesi gün uyandığımda biraz yorgundum ama güzel bir kahvaltıdan sonra kendime geldim. telsizim cızırdayana kadar kafeyi temizliyordum . en sonunda telsiz benim on tane tavşan kanı çay yapmamamı ve toplantı odasına zütürmemi emrediyordu. bugün sanırım büyük bir toplantı vardı .yaptım bunlara tavşan kanı çay, zütürdüm toplantı odasına kapıyı çaldım hafifçe içeride on kişi vardı hepsinde birer maske vardı. çayları dağıttım rockefellerin dünkü verdiği samimiyetle
- maske balosu var bizi çağırmıyonuz aq diyebilmiştim
herkes bana dik dik bakmıştı .millet maskesini yavaşca çıkardı ve çayını yudumalamaya başladı rockefeller
-hadi amk şurada bir şey konuşuyoz dedi
-tamam amk çıkıyoz işte dedim
dıbına koyum çıkmadan önce masadakilere bakmıştım bir sürü ünlü sima vardı eminem, rihanna ,shakira, gaga... tanıyabildiklerim bunlardı. emineme bakarak naptın başkan seni seviyorum dedim. hiç giblemedi
-giberim o sarı kafanı lan niye iplemiyon oç dedim
bu kalktı ayağa beni gibmek gibi bir derdin yoksa neden dış görünüşümle ilgileniyorsun dedi
ben de milletin ortasında karizmayı çizdirmemek için seni gibmek gibi bir derdimin olmadığını kim söyledi dedim herkes beni ayakta alkışladı eminem o sinirli ergen bakışına devam etti. o anki züt kalkmasıyla kafeye kadar rahatça yürüdüm.

beyler bu gece hikayemi bitirme sözü veriyorum takipte kalın panpalarım şuku veren elleriniz dert görmesin
edit: son bir kez daha gibişeceğim illüminati binasında bu da kovulmama neden olacak sex hikayesi içinde takipte kalın beyler.
edit2: rezlerinizi ön saflardan alın

Evet beyler yavaş yavaş başlayalım isterseniz
neyse o tavşan kanı çayları dağıttıktan sonra kahveme gelmiştim kendime de bir bardak doldurdum yaktım bir camel daha miss ne konuşuyorlardı bu binler diye düşünüyordum aman ne konuşurlarsa konuşsunlardı ben onlara karışmıyacaktım toplantı baya uzun sürmüştü . Sonunda bitirdiler ve herkes ilgili odalarına dağılmıştı. Mr. Rockefeller toplantıdan sonra beni yanına çağırmıştı. Eminem de odadaydı . Eminem e dediklerim için özür dilememi istiyordu
-ama mr. Rockefeller özür gerektirecek bir şey yapmadım.
-senden özür dilemeni ve gibtir olup o lanet olasıca kahvene gitmeni istiyorum. Dedi
yapacak bir şey yoktu mecbur dileyecektim . Bu adamlar herşeyi yapabilirlerdi.
-özür dilerim bayım bugün malum gününüz galiba dedim aq adam züt lalesi gibi kaldı ne diyeceğini şaşırdı mr. Rockefellerin yüzünde hafif bir tebessüm oldu benim gitmem için eliyle git işareti yaptı eminem atarlı ergen bakışlarını üzerimden alamıyordu hafif bir bin gülümsemesiyle odayı terk ettim emektar kahveme gittim saat epey geç olmuştu. Gittim yatağıma ve yarın için dinlenmeye başladım.

Sabah uyandığımda içimde garip hisler vardı bilmiyorum galiba özlemdi memleketimi özlüyordum bunu düşünerek kahvenin mini barından bir bira çıkardım aç karnına gitmeyeceğini düşünerek kahvaltımı yaptım artık eskisi gibi önemsemiyordum işlerimi rutin işler canımı sıkmaya başlamıştı nedense artık evime gitmek istiyordum. Bundan sonra biramı açtım hafif hafif yudumladım sigaramı da yaktım miss. Bir şey ekgibti müzik açtm bir de neşet ertaş değmeyin keyfime ben her zamanki bu işlerimi yaparken telsiz cızırdamaya başlamıştı bile bu sefer bir kadın benden limonata istemişti. Oda no su 158 di . Tamam diyerek hazırlamaya koyulmuştum buradan gidebilmek için aklımda deli planlar dönmeye başlamıştı bile.

Beyler bu gri ekran iyice taka sarmaya başladı bugün üç kere gri ekran mağduru oldum yeter aq gelmesin.

Okunuyor mu beyler? Diğer kalan partları 00.00 dan sonra atarım zaten az kaldı gececi panpalarım takipte kalın.

Elimde limonata vardı 158 no lu odaya doğru ilerliyordum hemen size aklımdan geçen planı paylaşmak istiyorum . Benim bu illüminatiden kurtulmamın tek çaresi gizli bir şekilde bir illüminati üyesiyle bağlantı kurup kendimi buradan çıkartacaktım lily olmazdı çünkü o işten sonra onunla hiç görüşmemişdik. Aklımda bu limonata zütürdüğüm kadın vardı . Onu ayartacaktım yavaşça kapıyı çaldım . Bu planı gerçekleştirecektim

-gir.
-efendim limonatanızı getirmiştim.
-tamam masaya bırak.
-tamam hanımefendi. Dedim şimdi benim bu odayı terketmem gerekiyordu ama benim bu kadınla muhabbete girmem gerekiyordu. Masaya yaklaşarak
-adınız nedir efendim
-mary. Neden sordun?
-tek başıma kafeteryada çok sıkılıyorum eğer vaktiniz varsa biraz konuşalımm mı?
-olur demişti mary. Mary i biraz betimlersek siyah saçlı orta boylu beyaz tenli bir kadındı. Valentina nappi yi bilen panpalarım işte bu kadın nappiye çok benziyordu neyse bundan işten güçten bahsederken konu mary nin ilişki durumuna gelmişti mary bekardı. Mary ye yaranmak için sizin gibi bir bayan nasıl olur da bekar kalır diye yavşamaya başlamıştım. Kadına ardı ardına iltifatlar etmeye başlamıştım ben konuştukça mary nin ağzı kulaklarına varmaya başlamıştı. Odadan çıkarken görevini başarmış bir adam edasıyla kahveme doğru ilerliyordum çünkü mary bu akşam sekizde kahveme bir kahve içmeye gelecekti.

Mary de ben de üstümüzü giymiştik beraber kafeye gittik orada masada konuşacaktık
-mary biliyorsun ben buralara çok uzaktan geldim ve bu çaycılığın bana göre olmadığına karar verdim benim buralardan gitmem gerek bana ancak sen yardım edebilirsin ne olur bana yadım et.
mary kısaca bir düşünmüştü. Ne diyeceğini bilmeyen bir şekilde nasıl yardım etmemi istiyorsun? Dedi
-bak mary hayatım sen burada yetkili bir kişisin beni bu alandan yani 51. Bölgeden çıkaracak bir yol bul .demiştim kısa bir süre düşündü
-sana yardım edeceğim tohturconi ama iş biraz tehlikeli dinle şimdi yarın buradan yani 51. Bölgeden bir silah sevkiyatı olacak on adet tırla yapılacak seni bu tırlardan birinin içine yerleştireceğim bu tırlar buradan washingtona kadar gidecek orada tırdan dikkatlice iner ve yaşadığın yere dönersin ben parayı da ayarlıyacağım senden istediğim tek şey yakalanmaman ve eğer yakalanırsan ismimi vermemen sana güvenebilirmiyim ?
-evet mary sana söz veriyorum seni asla satmam iyi o zaman yarın tırlar saat 12.00 da harekete geçecek hazır ol git ve uyu
-teşekkür ederim hayatım sen çok iyi bir kadınsın bunu dedikten sonra ayrılmıştık ben odama gitmiştim mary de kendi odasına gitmişti. içim rahatlamıştı ama biraz tedirgindim acaba başarabilecek miydim?

Sabah erkenden kalkmıştım ve hazırlıklarımı tamamlamıştım hiç bir şey çaktırmamam gerekiyordu. Öyle olması için elimden geleni de yapıyordum. Mary i bekliyordum sonunda mary gelmişti ne kahvaltı etmiştim ne de sigara içmiştim canım hiçbir şey istemiyordu. Mary kendisini takip etmemi istedi . Başladım bunu takip etmeye . Gizlice silah sevkiyatının olacağı tırların yanına gitmiştik. Tırlardan birinin içerisine girmiştim içerisi karanlık ve silah kutularıyla doluydu kutular çok büyüktü iki insan sığacak büyüklükteydi . Maryle beraber bir kutunun içini boşaltmıştık işlem baya uzun sürmüştü. Çıkarılan silahlarıda karanlıktan faydalanarak köşelere felan saklamıştık mary kendiyle beraber büyük bir çantada getirmişti benim gideceğim süre zarfında yeme ve içme gereksinimlerimi karşılayacak kadar gıda vardı . Boşalttığımız kutunun içine girecektim kutuyu ayrıca oksijen girişi için çeşitli yerlerinden delmiştik . Yolculuğumun çoğunu bu kutu içinde geçirecektim. Tuvalet ihtiyacını karşılamak için kutunun dışına çıkarak tırın kasasındaki ücra köşelere gidecektim . Sağolsun mary benim için herşeyi düşünmüştü. Ayrılmadan önce maryle bir elveda öpüşmesi yaptık. Mary benden ayrılacağı için üzgündü ben de üzgündüm ama yapacak bir şey yoktu ayrılık vakti gelmişti . Mary tırdan inerek uzaklaştı ben de çantayla beraber kutunun içine girmiştim artık mutlu sona oldukça yakındım.

Panpalarım okunuyor mu ? birazdan son partı da atıp bu güzel hikayemizi sonlandıracağız.

Beyler yolculuk ne kadar sürmüştü bilmiyordum çünkü washingtona gidene kadar hep karanlık içinde yolculuk etmiştim önceden mary le aldığımız tedbirler yolculuğu oldukça kolaylaştırmıştı. Beyler uzun bir sürenin ardından tır ve araba seslerinin dışında insan sesleride duymaya başlamıştım . Bu arada tır da durmuştu sanırım washingtona gelmiştim. Kutunun içinden çıkmıştım. Etrafı dinlemeye başladım tırı süren şoförlerin ayak sesleri git gide uzaklaşıyordu . Fırsat bu fırsat diyerek tırın arkasından inmiştim. Kapalı bir alandaydık. Ama devasa kapı hala açıktı. Hemen dışarı çıktım koşarak oradan uzaklaştım. ilk gelen taksiye bindim ve havalimanına sürmesini istedim . Sonunda bu lanet olasıca topraklardan kurtulacaktım...
edit: evet beyler hikayemizin sonuna geldik . Beni okuyan şukulayan şukulamayan bütün panpalarıma canı gönülden teşekkür ediyorum. Bir sonraki hikayemde görüşmek üzere esen kalın
edit2:beyler hikayemi böyle çabuk bitirmememin sebepleri var kusura bakmayın
edit3: bu başlığı mod seçimlerine koyan mod a da buradan teşekkür ediyorum.