/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 35.
    +3
    Neden devam etmiyorsun başkan ben hikayeyi merak ediyorum.
    ···
    1. 1.
      +3
      Bitmiş hocam bu kadarmış. Uzatmak istememiş.
      ···
  2. 34.
    +1
    Yine seviyenin arşa çıktığı mükemmel bir hikaye...
    Sözlüğün sana ihtiyacı var Lord.
    ···
  3. 33.
    +1
    vay amıg
    ···
  4. 32.
    +1
    ulan bu ne
    takipteyim
    (bkz: ankara gün ışığı) başlığınada beklerim
    ···
  5. 31.
    +1
    panpa seviye yükselmiş sayende hikayede bi zaman bağlılığı yok belkide kafam basmadı ama tebrikler diyerek seviye düşürüyorum am züt meme
    ···
  6. 30.
    +5
    Bu kadar mı..?
    ···
    1. 1.
      +4
      çok uzatıp sıkmak istemedim sizleri. hem bu sefer hikayenin bütünlüğünden koparsın.
      ···
      1. 1.
        +4
        Severek okudum.. Keşke bitmeseydi farklı bir dokuya sahipti.. Emeğine sağlık gerekten..
        ···
  7. 29.
    +4
    Hikaye senin neyine ya ?
    Sen git akyoştiş yaz.
    ···
    1. 1.
      +4
      Hazır elim değmişken buraya da dokundum
      işim yazmaktır benim kalemime güvendim
      Küçük bir hikaye çıkarttım ortaya
      Alın okuyun diye bak bıraktım buraya
      Yalan yoktur yinede biraz hayal içinde
      Emrin olur akrostiş bu da sana hediye
      ···
  8. 28.
    +10
    AIDS in çıkışı ile ilgili genel olarak 2 olasılıktan bahsedilir.

    Dünya sağlık örgütünün (WHO) açıklamalarına göre Afrika da ki şempanzelerde bulunan ve şempanzeleri etkilemeyen AIDS virüsü bir şekilde insanlara geçer. Buraya gelen asker, çalışan ve turist kafileleri ile önce Amerikaya ve Afrikaya sonra da tüm dünya ya yayılır.

    ikinci bir görüş ise 1965 te Kongo ve Afrikanın diğer ülkelerine giden Amerikan askerleri tarafından yine maymunlar yoluyla ile bulaşır. Askerler önce Afrikada sonra ise eve döndüklerinde Amerika da bu hastalığı yaymaya başlarlar. O askerler Kongo ya orada bulunan Che için gitmişlerdir.

    Jonathan Clark ın bana anlattığı hikaye üzeri kapatılan ve aslında çok az kişinin bildiği üçüncü olasılığı anlatıyor. Yine 1965 ve Kongo. Hikaye yine benzer. Tek bir farkla.

    Üçüncü bir olasılık hikayesi.
    ···
  9. 27.
    +10
    1980- Pentagon- Yine aynı gizli oda

    Dr. Martins labaratuar sonuçlarını üst düzey bürokratlara açıklamakta çekiniyordu. Kendi ellerimizle dünyanın en ölümcül silahını yapmışız. California ve New york ta ve Güney Afrikanın pek çok yerinde son 10 yılda patlak veren bu hastalık Dr.Howardsın çalışmalarının bir sonucu. Ve maalesef kendisini de kobay olarak kullanıp bir süre sonra evinde hastalıklarla can çekişirken öldüğünü hepimiz biliyoruz. Peki nasıl bir hastalık bu diye sordu general.
    Bir çeşit virüs. Daha vücutta nasıl çalıştığını bulamadık. Ama bir şekilde etkilenen insanlar bağışıklıklarını ve vücut dirençlerini kaybediyorlar. Dr. Howards ın çalışmaları nerede kullanıldı yada afrika ya nasıl ulaştı bunu ben değil siz biliyorsunuz. Ama bu hastalık bu kadar zamandır birleşik devletleri, afrikayı ve tüm dünyayı ne kadar etkiledi bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey var gün geçtikçe daha fazla artış gösteriyor ve bizler şu anda bu virüse karşı ne yapacağımızı bilemiyoruz. Şimdilik sadece insandan insana, hayvandan insana et kan ve doku yoluyla iletildiğine hemfikiriz. Ve gazetelerde AIDS diye başlıklar atılmaya başlandı bile.
    O zaman doktor siz doktor olarak görevinizi yapın. Halka ve dünyaya açıklama kısmını biz düşünürüz.

    Omzu kalabalık General elindeki dosya ile odadan ayrıldı. Tıpkı yıllar önce babasının çıktığı bu kapıdan şimdi kendisi çıkıyordu. Odasına gittiğinde babasından kalan notlar ile doktor Martins in notlarını aynı yere koyarak üzerine ‘’Çok Gizli’’ mührünü basıp gizli çelik dolabına bir daha açılmamak üzere koydu.
    ···
  10. 26.
    +2
    Rez okurum
    ···
  11. 25.
    +10
    Yüzbaşı Wills in not defterinden;

    Yine nedensiz uzaklardayım
    Bir yan da kaybettiklerim
    Diğer yan da özlenillenler
    Ne kadar sürecek bu hayat
    Yada ne kadar daha yaşayacağımızın garantisi var
    Tutamadığım ellere ne kadar daha yakınlaşacak kalbim
    Giden sen mi ben mi yoksa ölen insanlar mı
    Kovaladıklarımız aslında kaybettiklerimiz
    ···
  12. 24.
    +10
    Willsin yaklaşık 10 kişilik özel grubu son maceralarından evlerine döneli 4 yıl olmuştu. Bu hepsi için son görevleriydi. Hepsi yabancılık çekmişti döndükten sonra. Savaştan dönen her asker gibi pgibolojik sorunların yanı sıra birde hastalıklarla mücadele ediyorlardı birbirlerinden habersiz. Hükümet onları öylece bırakmıştı adeta. Wills zaten döndükten sonra savaş karşıtı bir ruh haline girmişti. Çevresi tamamen değişmiş ve yeni arkadaşlar bulmuştu son birkaç yıldır kendine. Ama sağlığı gittikçe kötüleşiyordu. Ama o nedenini son zamanlarda artırdığı uyuşturucuya bağlıyordu bilmeden.
    ···
  13. 23.
    +10
    Öğleye doğru Willsin ekibi direnişçilerin olduğu yere geldiğinde Che ve ekibi çoktan yola koyulmuştu.
    Ama yine de orada savaşacakları insanlar vardı. Elleri boş dönmek olmayacaktı. Beraber oldukları Kongolular ile direnişçiler arasında ağır bir çatışma başladı. Kullandıkları ilaçlar etki ediyordu Willsin ekibine. Sanki kendilerini olağan üstü hissediyordu hepsi. Silah ve mermi seslerinden Willsin ne kardeşi ne de farklı düşünceleri kalmıştı aklında. Clark ise bir anlam veremiyordu. Birdenbire etrafları kuşatılmıştı ve amansız bir çatışmanın içinde kalmalarına rağmen yine de kendini çok cesur ve güçlü hissediyordu.

    Akşam hava kararırken sustu silahlar. Tekrar kaldıkları yere döndüklerinde yakaladıkları birkaç kişiden öğrenmişlerdi asıl hedeflerini kaçırdıklarını. Bunu anlatmak zor olacaktı üslerine.
    ···
  14. 22.
    +3 -1
    kavunlu rez^^
    ···
  15. 21.
    +10
    Viktorun not defterinden;

    Afrikalı bir çocuğun gözlerinde gördüm dünyayı
    Bana hayatı öğretti
    Ne kadar boş ve anlamsız yaşadığımı
    Acıyı ve ölümü gördüm o gözlerde
    Umut yoktu oyun oynamayı unutan kalplerinde
    Çocuğa değil kendi içimde kaybolan çocuğa acıdım
    ···
  16. 20.
    +9
    Sabah şafağının güzelliğini Victor bozdu. Hey Ernesto şimdi biz burdan kazanarak mı gidiyoruz yoksa kaybederek mi. iki dost son kez bu topraklarda kahvelerini içiyorlardı. Bizim için değişen bir şey yok dostum bu insanlara sadece savaş konusunda biraz destek olduk o kadar. Artık kendi kaderlerini kendileri belirleyecekler. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Buranın komutanı Fidel gibi değil. O hem iyi bir savaşçı hem de hayatı iyi gözlemleyebiliyor. inan bana burada her iki tarafında birbirlerinden bir farkı yok öldürmek ve savaşmaktan başka bir şey düşünmüyorlar. Sonrası yok bu insanların ve bu yüzden de hep sömürülmeye devam edilecekler. Yolumuz zor ve uzun. Hem şimdi gideceğimiz yol hem de varmak istediğimiz.
    ···
  17. 19.
    +10
    Bir hafta öncesi – Kongoya gelen UH-1 helikopteri

    Gürültüden bağırmak zorunda kalan yüzbaşı Wills artık boğazı acıyarak anlatmaya devam ediyordu. Grubun Kongolu direnişçilerle birlikte Kinsaşha da olduğunu biliyoruz. Bizler hükümetin desteklediği tarafa ineceğiz bir saat içinde. Ama dikkatli olun kimin kimden olduğunu anlamak çok zor. Silah ve cephaneyle beraber bizim içinde hazırlanan iğneleri unutmayın. Clark girdi söze. Yüzbaşım bunu savaşa değil kadınlara giderken anlayacağız zaten ne kadar etkili olduğunu. 3 gündür yapıyorum gözüme uyku girmedi. Artık ilaçtan mı yoksa afrikalı kadınların hayalinden mi bilemiyorum. inmeye az bir vakit kala komutan ve diğerleri birer iğne daha yaptılar. Wills in aklında 1 yıl önnce Vietnam da kaybettiği kardeşi vardı. Kendisi de gitmişti hatta helikopterdeki ekibiyle beraber çağıralana kadar savaşın sonuna kadar orada olacağını düşünüyordu. Kardeşinin ölümü onu kin tutmaya değil ne için savaştığını sorgulamaya yöneltmişti.
    Helikopterin gürültüsüyle aklından süzülenler birbirine karışıyordu. Sahiden ne için savaş veriyordu. iyi bir asker ve iyi bir komutandı. Ama artık daha fazla ceset görmekten bıkmıştı. Bir asker kendi ülkesi için savaşmalıydı. Önce Vietnam şimdi de Afrika ne işi vardı buralarda.
    Kafasındaki bu sorularla indi demir kuş. Pentagonda aldıkları birkaç günlük brifingler sayesinde hem nereye indiklerini hem de bu coğrafyayı çok iyi biliyordu. Şu an için istediği aslında hepsinin istedikleri aynıydı. Sıcak bir duş ve biraz rahatlama. Silah sesleriyle geçen son dönemlerinden sonra hepsi burada az da olsa rahatlamayı düşünüyorlardı. Ve afrikalı kadınlar hepsinin hayallerinin bir köşesinde yer etmişti.
    ···
  18. 18.
    +10
    Ocak 2017 Paris-Fransa

    Jonathan Clark ile yaklaşık 6 aydır tanışıyoruz. ikimiz de ülkeleremizden uzakta ve dünyanın başka bir yerinde oturmuş sohbet ediyorduk. Dünyadan, Amerikanın dünya üzerindeki etkilerinden, Türkiye nin şu anki durumundan, yaklaşmakta olan dünya kupasından ve Vietnam savaşından. Kahvelerimizi içerken sana bir hikaye anlatayım dedi. Hikaye büyük amcasının hikayesiydi. Onbaşı Clarkın hikayesini anlattı bana. yaklaşık yarım saat boyunca sözünü kesmeden dinledim saçları kırlaşmış adamı. ve o bunu anlatırken ilginçtir arkada Hendrix çalıyordu. Wills in duyduğu son şarkı belki de.
    ···
  19. 17.
    +3
    Sen bize ikra dedin, bizde ikrâr ederiz.
    ···
    1. 1.
      +3
      bu da zaten bir ikrar hikayesi. yıllarca gizlenenlerin doğruca söylenmesi. sizlere de ikra etmek kalıyor geriye.
      ···
  20. 16.
    +11
    Kasım 1965 Kinsaşha-Kongo

    Başındaki şapkasının altından uzayan siyah saçları ile etrafı izlerken bir yandan da uzayan sakallarını kaşıyordu. Çocukları görüyormusun dedi yanında duran kömür karası adama. Burada, Amerika kıtasında yada Asya da. Hep bizler alıyoruz onların özgürlüklerini. Aslında onlara daha iyi bir dünya bırakmamız gerekirken hep savaş, yoksulluk, açlık ve ölüm bırakıyoruz.
    Zenci adam bir sigara uzattı yabancıya bir tane de kendisi yaktı. Sizin oraların purolarına benzemez ama şu an elde bu var. Ama bizler zaten bu çocukların özgürlüğü için savaşmıyormuyuz. Haklısın dostum ama bu savaşlarda hep unuttuğumuz bir şey var. O da bu çocuklar. Özgürlük için savaşırken aslında savaştığımız adamlarla beraber onların özgürlüklerini ellerinden alıyoruz. Kendi özgürlüğümüzü bile. Bak hepimizin elinde bir silah. Aslında tarla çapalaması gereken bu eller şimdi insan öldürüyor.
    Şaşırmıştı zenci adam. Bunu sen mi söylüyorsun Komandant
    Bir tek benim söylemem bir anlam ifade etmez. Dünyadaki herkesin söylemesi lazım. işte o zaman mutlak bir barış hüküm sürer dünyaya. Bizler en azından bunu görüyoruz ve bunun bilinciyle savaşıyoruz. Söylemenin en iyi yolu yapmaktır. Ve ben bu gaye ile başladığım yolda ilerliyorum.
    Victor katıldı söze. Bizler senin kadar romantik olamadık. Neredeyse kendimi bildim bileli ellerim hep silah tuttu. Şimdi dediğin günler gelince nasıl bahçe de çalışacağım doğrusu orasını düşünmek bile istemiyorum.
    Hepsi gülmeye başladı Victorun bu sözüne. Bunu kahvelerimizi çerken anlatırım ben sana dedi. Ve üzgün bir sesle bugün son günümüz yarın şafakla beraber buradan ayrılacağız.
    ···