/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 33.
    0
    Muhterembirzat devam etsene çok iyi gidiyodun
    ···
  2. 32.
    0
    Üçüncü dünya savaşını böyle hayal ediyom senin yüzünden amk muallaksi
    ···
  3. 31.
    0
    Devam etsene
    ···
  4. 30.
    0
    Bunda da mı beklicez
    ···
  5. 29.
    0
    Rez okurum ınş silinmez
    ···
  6. 28.
    0
    çalıntı oldugu için part part hızlı atıyo oç
    ···
    1. 1.
      +1
      Hikaye bana ait ilk partindan once üstte başlığı da attım. ilk parti silindi ben de o yüzden burdan devam ettirecegim. Sözlükte istediğine sorabilirsin hikaye bana ait
      ···
    2. 2.
      -1
      tamam la tamam hırkız
      ···
  7. 27.
    0
    Rez devam
    ···
  8. 26.
    0
    Ay laykta movik movik sevdim bu jojuğu
    ···
  9. 25.
    0
    okuyorum güzel gidiyor ama yazım dilini biraz daha geliştirebilirsin , sözlük hikayesi değil de gerçek bir distopya okuyor havası almak isterim
    ···
  10. 24.
    0
    Prevezr
    ···
  11. 23.
    +3
    Herkes şaşkınlıkla bana bakıyordu. Sesim fazla yükselmişti ama haksız da değildim. Bize karşı yapılan sorumsuzluklar ve bizi bile bile ölümün pençesine atmaları kabul edilebilir bir kabahat değildi. Eğer olsaydı ve orada ölseydim, kendi vatanım için bile değil, elin gavuru ülkemi savaşa sürüklesin diye ölecektim.
    Bu sandığınızdan çok daha ciddi bir durum genç asker. Öfkenizi anlıyorum. Haklısınız. Fakat olacakların farkında değilsiniz. Bu elimde tuttuğum belgeler; Rusya Federasyonunun , sovyet rusya arşivlerini masaya döktüğü ve gizli yürütülmüş eski projeleri hayata geçirmeye çalıştığını gösteriyor. Ve okuduysanız , içinde zihin kontrolünden bahsediliyor. Orada olanları sizler gördünüz. Ortak çalışarak büyük bir felaketin önüne geçebiliriz. dedi Fransız General. Söyledikleri mantıklıydı. Ama ne olursa olsun bizi sadece ölmemiz için yollamışlardı. Kendi çabamızla hayatta kalmış, ve bilgiler almıştık. Şimdi neden bu çabamızın sonucunu onlarla paylaşalım ki?
    Olabilecekleri düşünsenize bir. Eğer Rusya deneyleri tamamlar, geliştirir ve birer silah olarak kullanmaya başlarsa neler olacak? Belki de hiç bir nükleer silah bile onları durduramayacak. Almanya da karışıklıktan yararlanıp ve Rusyadan feyz alıp Nazi Almanyası zamanındaki deneyleri yürürlüğe koyabilir. Bu durumda mevzu bahis olan sadece sizin canınız değil, dünyanın kaderidir.
    ···
  12. 22.
    +1
    Hem ruhumuz hem bedenimiz bitkin düşmüştü. Helikopterdeyken hepimiz uyuduk. Belimde bıçakla rahat etmemin imkânı yoktu. Fransaya kadar uzun bir yol vardı. Bıçağı kendim çıkarmaya karar vermiştim. Ağzıma bir bez parçası alıp bıçağın sapini kavradim. Bir çekişte çıkardım. Yaşadığım acının tarifi yoktu. Bezi yaraya bastırdım. Bıçaktaki kanları kiyafetime sürüp temizledim. Bıçakta "made in france" yazıyordu.

    Fransaya vardığımizda , bizi bir sağlık ekibi karşıladı. Önce dinlenmemiz için bizi kalacağımiz yere zütürdüler. Sonra benim yarama pansuman yapıldı. "Sanslisin. Önemli bir sinire denk gelmemiş." Dedi doktor. Teşekkür edip bizimkilerin yanına döndüm. Tekrar fransız askeriyesine gidecektik. Bana " istersen sen gelme yaran var . Hem önemli şeyler söylemeyecegiz" dediler.
    "Hayır!" Dedim. Benim söyleyeceklerim vardı.

    Akşamüstü saat 5 gibi tekrar araçlara bindik. Askeriyeye doğru yol aldık. Yoldayken çıkarıp, bıçağın üstündeki yazıyı okudum. *MADE IN FRANCE*
    Aldigimiz dosyalar daha yeniydi. Fransız deneklerden bahsediliyordu. O fransız askerleri ne için oraya gitmişti? Ben bunları düşünürken Askeriyeye varıldı. Hepimiz indik ve yürümeye başladık. Tekrar o seminer salonuna geldik. Bu sefer seminer falan yoktu. Bizi orda beklettiler. 5-10 dakika sonra tekrar fransız generaller geldi ve "canlı donebileceginizi dusunmemistik" dedi.
    Burama kadar gelmiştik. Dosyaları alıp ayağa kalktım." Burda fransız deneklerden bahsediliyordu. " dedim. Birbirlerine baktılar. Konuşmalarına fırsat vermeden cebimdeki bıçağı çıkarıp " peki ya bu? MADE IN FRANCE * yazıyor" dedim.
    Dosyalara bakmak istediler. Gidip uzattım.
    "Askerlerimizin, görevi basarisizlikla sonlandirdigini biliyorduk. Lakin... "
    Sözünü kestim : " Ihtiyaciniz olan bu dosyalardi. Fransiz tim bu yüzden yola çıktı. Sonra haber alinamayinca bizi bir pacavra gibi oraya attiniz. Nasıl olsa canimizin bir önemi yok. Maksat Türkiye de Rusyaya karşı savaşa girsin. 1. Dünya savaşında Almanların yaptığını yapmaya calistiniz dimi! "
    ···
  13. 21.
    +2
    Şimdi basimizda şuursuzca saldırgan insanlar , Kapasitesi yetersiz bir asansör ve 6 kat asagidaki çıkış kapısı vardı. Karşılaştığımız durumları sorgulamadan , sadece hayvani hayatta kalma dürtuleriyle hareket etmek geliyordu hepimizin içinden. Ama böyle yaparsak belki de kurtulamayacaktik. Önce şu etrafta koşturan insanların ne olduğunu cozmeliydik. Belgeleri çıkartıp okuması için rusca bilen askere uzattım. Tek tek sayfalara göz atti. Sonra " bahsi geçen olay şudur. Rusya Federasyonu , gizli bir çalışma başlattı (2028) . Sovyet Rusya zamanında yapılan deneyler incelendi ( uyku deneyi vb.). Tüm bulgular ışığında yeni bir proje ortaya çıkarıldı."dedi ve durdu. Biz oku anlamında yüzüne baktık. 2. Dosyayı açıp ordan devam etti. "Proje başarıya ulaştı ve test için fransız denekler kullanıldı. (2029) "hepimizin kanı donmustu.
    "Deneklerin zihin kontrolleri sağlandı. Fakat uzun süre kontrole tabi tutulan deneklerin durumu ex" hepsi bukadardi. Tuylerimiz urpermisti.
    Yapılması gereken şey belliydi. Yine 2 grup olup aşşağı ya inecektik. Aynı gruplar yine ayrıldı. Önce biz aşşağı indik. Sonra diğerlerinin gelmesini bekledik. Çıkış kapısı kilitliydi. Disarisi karanlikti. Bina kapanmisti. Demek ondan binada az kişi vardı. Peki o zihinleri başkalarının elinde olan insan zombiler? Peki ya doktor? Neden gecenin bir vakti deneylerinin yapıyordu. Kilide iki el ateş edip kirdik. Kapıyı açıp dışarıya çıktık. Binadan çıkmıştık. Oradan iyice uzaklasmaliydik. Yön tayini yapamadan ufla doğru yürüdük. Saatlerimizle de , birileriyle iletişim kurmaya çalıştık. Nihayet bizi buraya yollayan fransız askeriyesi sinyalimizi aldı. Konumumuzu belirtip helikopter istedik. En nihayetinde helikopter bizi aldı. Bunca kargaşada yaramı unutmuştum. O an hissetmedigim yaram şimdi derinden sizliyordu. Rahatladık dedik olacaklardan habersiz.
    ···
  14. 20.
    +1
    Ne olursa olsun soğukkanlıliligimizi yitirmemeliydik. Şuan değil. Yarayla bereyle burdan çıkınca uğraşıriz dedim içimden. "Çabuk olmalıyız bakmayın öyle" dedim. Parmağı tekrar okuttum. Asansöre geldik. Ama bir sıkıntı vardı. Artık 6 değil 8 kisiydik. Sürekli bir paradoks gibi bununla uğraşmaktan sıkılmıştım. Artık yapacak bir şey yoktu. Hep beraber bindik asansöre. içimden asansör halatinin kopmamasi için dua ediyordum. Zorlandığı belliydi. Gicirdaya Gicirdaya aşşağı indi. 6. Kata geldigimizde , bizi bekleyen kimse yoktu. Asansör biz gidince de çalışmamışti. Demekki bu katta bir yerdelerdi. içimden asansör kapanırken koşan adam ve silah sesini geçirdim. Ama tek el silah sesi duyulmustu. Eğer bizimkilere sıkılsa mutlak olarak karşılık gelirdi. Demek ki iyiler diye dedm kendi kendime. O sırada ince ve sessiz bir ıslık sesi isitildi. Sonra sol tarafta odanın birinden biri el salladı. Oraya doğru gittik. Kapıyı açıp silahı içeri dogrulttugumuzda bizimkileri gördük. içeri girip kapıyı kapattık. Bir asker eliyle sus işareti yaparak fısıltıyla söze girdi. " Siz giderken bize doğru bir adam koştu. Adam da değil şeydi . Hani filmlerde olur ya... " başka bir asker
    "Zombi mi?" Dedi.
    "Evet evet o , tam zombi de değildi ama öyle davranıyordu. Silahla vurmak zorunda kaldık. Ama silah sesi üzerine o şeylerden birkaçı daha koridorlarda koşmaya başladı. "
    ···
  15. 19.
    +1
    Paniğe kapılıp yanlış kararlar vermemeliydik. Asansör açılır açılmaz odaya doğru koştuk. Parmağı cebimden çıkarıp okuttum. içeri girdik. Hala her şey aynıydı. Herkes yerde yatiyordu. Fransız askerin durumu çok iyi değildi. içimizden biri onu sırtladı. Ben , bizim askeri uyandırmaya çalışıyordum. Adını sordum yanimdakilere. Taha dediler. Taha! TAHA! Çok bağırmistim. Sesimi alcaltip hafif hafif tokatlar atiyordum. Nihayet gözünü araladi. "Kalk hadi çabuk . Çıkmalıyız buradan" dedim. Yerinden doğruldu. Belinden tutup ayağa kaldırdım . O sırada belimde bir islaklik hissettim. Arkami döndüğümde , Bakmadigimiz adamlardan birinin benim dibimde olduğunu gördüm. Elimdeki silahı sanki bir muşta gibi adama salladım. Tekrar yere yığıldi. "Hadi çıkalım şuradan! " dedim. Kapıya yoneldigimde kimse hareket etmeden bana bakıyordu. Dikkatli baktığımda , bakışlarını belime odaklandigini gördüm. Belimde bir bıçak vardı...
    ···
  16. 18.
    +3
    Onları orada birakamazdik. Hiç olur muydu? Ya bana yapılsa bu. Bir insan evladını ölümün ellerine bırakmak bir insan evladına yakışır miydi? Onları ne pahasına olursa olsun ordan almaliydik. Ben önce davranıp asansorun yanına gittim. " eğer gelmek isteyen varsa gelebilir " dedim. 10 kişinin 10 u da bir adım öne atti. Şimdi anliyordum Albayin neden tim için bizleri sectigini. Ama bir tek... bir tek kendimi anlamıyordum. Belki de aralarında en düşük rütbeli bendim. Ben neden seçilmiştim?
    Bunlar sadece kafamdan anlık geçen düşüncelerdi. Hızlı olmaliydik. Aralarından bir iki kişi seçtim. Asansöre en fazla 6 kisi sıkışabiliyorduk. Asansorun iki yandan kapısı kapanmadan hemen önce sanki bir fotoğraf görür gibi arkadan koşarak gelen bir adam gördüm. Yanlış mı gördüm diye sağa sola bakinirken, yanimdakiler de şaşkın bir şekilde birbirine bakıyordu. O sırada aşağıdan sadece bir el silah sesi geldi.
    ···
  17. 17.
    +2
    Odadan çıkıp başka bir odaya geçiyorduk. Genelde odalar ya boş oluyordu , ya da çıkan kişiler de silahsiz oluyordu. Her şey iyi gidiyor gözüküyordu. Ve nihayet odanın birinde timin geri kalaniyla karşılaştık. Bakmadigimiz tek oda kalmıştı. Hep beraber odaya girdik. Silahlarimizin son girdiğimiz odada çıkmasına uzulsek mi , onları buldugumuza sevinsek mi bilemedik doğrusu. Hemen silahları aldık . Masada da kol saatleri vardı. Onları da kolumuza taktiktan sonra artık gidebilirdik. Üst katlardan sesler geliyordu. Ama biz çıkışa gideceğimiz için mutluyduk. O sırada içimizden biri o cümleyi söyledi. " Peki ya yukardakiler? " hepimiz tamamiyle onları unutmuştuk. Almamız gereken fransız askeri ve bizim askerimiz vardı. Yukardan gelen sesler bizi ürkütmuyor da değildi. Hep beraber yukarı cikamazdik da. Onları orda bırakmak belki de hepimiz için hayatımız boyunca duyacagimiz bir vicdan azabına sebep olacakti. Ama belki de cikarsak vicdan azabı duyacağımiz bir hayatımız olmayacaktı.
    Şimdi herkes bana bakmaya başladı. Omuzlarımda kaldiramadigim bir yük hissettim.
    ···
  18. 16.
    +3
    Yine 2 posta halinde asansöre binmemiz lazımdı. Yine ilk aşağıya inen grup olarak 6. Kata indik. Biz inince asansör yukarı hareket etti. Biraz sonra timin geri kalanı da geldi. Hep beraber çok kalabalık oluyorduk. Ama ince ayrıntıları düşünecek kafa kalmamıştı. Lakin asker olmak demek en zor şartta dahi , en uç ihtimali öngörebilmek demek değil miydi? " iki gruba ayrılalım. Bütün odaları Tek tek kontrol edelim. Silahların olduğu odayı bulan taraf tekrar buraya gelsin. Karşılaştığınız kişileri kursunlamak yerine bayiltin. Daha az gürültü çıkar. " dedim. iki gruba ayrıldık
    ilk girdiğimiz oda boştu. Bilgisayarlar ve Dosyalar vardı. Tam çıkacakken aklıma geldi. Hazır rusca bilen arkadaş yanımızdayken burdan bir kaç dosya almak lazımdı. Adını bile sormaya fırsatım olmadığı bu askeri sadece " hey" diyerek çağırdım. Yanıma geldi. "Şunlarda ne yazıyor bakar misin " dedim. 5-10 saniye kağıtları karıştırdı. " Sovyet Rusya ile ilgili bir şeyler yazıyor. Bir de bitirilemeyen deney diye bir sifreleme vardı". Sanırım bize gerekli olan en az bir iki cümle geçiyordur diye düşündüm. Dosyalardan bir iki tanesini alıp odadan çıktık. Katta çok fazla oda yoktu fakat çok temkinli olmamız gerektiği için yavaş ilerliyorduk.
    ···
  19. 15.
    +1
    Adam usanmadı amk helal
    ···
  20. 14.
    +5 -1
    Ama önce silahlarimizi almaliydik. Silahlarimizin nerde olduğunu sorsana dedim askere . Tekrar aralarında kısa bir konuşma geçti. "6. kata üstümüzden çıkanları koymuşlar. " dedi. Bu adamı da kafasına vurarak bayıltip, bizi ilk koydukları odaya goturduk. Kegib parmak hala cebimdeydi. Bizim silahtan daha çok işimize yariyordu.
    Şimdi söyle bir planım var diyip Albaya döndüm. içimden geçenleri anlamışti. Devam et dercesine kafasını salladı. Artık özel bir harakat falan değildi. Bir ölüm kalım kavgasıydi artık içinde bulunduğumuz. Ve rutbenin bir önemi yoktu. " planimiz şudur. 6. Kata inip silahlarimizi ve saatlerimizi alacağız. Daha sonra aramızdan 2 kişi buraya geri gelip fransız askeri ve bizim askeri alacak. Bundan sonra... " bundan sonra artık binadan çıkmamız lazımdı. Ama kafamı kurcalayan bir konu vardı. Sözümü yarıda kestiğim için bana sordular. " bundan sonra? " . Burdan öylece çıkmak içime sinmiyordu ama bu kadar insanı tehlikeye atmak bencillik olurdu. Hepsi eğitimli birer asker olsa bile.
    Bundan sonra da , yürütülen gizli projeyle ilgiki dokumanlari almaya çalışacağım. Eğer gönüllü olarak kalmak isteyen varsa kalabilir , yoksa sizi zorlayamam dedim. Herkes birbirine baktı. Gözlerimi kapattım. Birden " senleyiz" dedi herkes hep bir ağızdan. Sevinmistim. Ama sevincimi belli etmeden sadece " var olun " demekle yetindim.
    ···