+87
-48
istanbul ve Gaziantep’te garip hareketlenmeler var. Fatih Edirnekapı’daki ve Gaziantep’teki dostlarımız çok ilginç bilgiler veriyorlar. Yemen'den, Fas'tan, Hindistan'dan, Malezya'dan ve Afrika'dan bir takım şeyhlerin müritleri harıl harıl bu bölgelerden ev satın alıyorlar. Yavaş yavaş yerleşmeye başladılar. Malezya’da mehdilik ilan eden Şeyh Şafii'nin müritleri Edirnekapı'da dergâh bile kurdu. Hepsi Mehdi'nin zuhuru için hazırlık yapıyor. Mehdi demişken biraz bahsetmekte fayda var.
Türkiye'de özellikle bazı erkek kılıklı SÜRTÜKLER Mehdilik kavrdıbının tabiri caizse içini ceviz kabuğuna çevirdi. Mehdi lafını duyunca hemen ister istemez dalga moduna geçiyoruz. Öyle ki hepimizin dışarı çıkıp Mehdi benim diye bu kavramla alay edesi var. Suç tabi bizde değil, sürekli Mehdilik iddiası ile ortaya çıkan ahlaksızlarda. Bunlar üzerinde durarak konuyu çöpe çevirmek istemiyorum. Allah onların hepsinin belasını verdi. Öyle rezil oldular ki, farkında bile değiller. Artık sarhoşlukları canlı yayında fuhuş yapmalarına olanak tanıyacak kadar ayyuka çıktı. Neyse konumuza dönelim.
islam dünyasında şu anda Mehdiliğini ilan eden yaklaşık 200 kişi bulunmakta. Bunların bir çoğu düzenbaz ve sahtekâr. Buna Türkiye'dekiler de dâhil. Neden hepsi demediğimi merak ediyor olabilirsiniz. Bir kısmı da şizofrenik vaka. Yani sağlığı yerinde olmayan ve kendini Mehdi olarak düşünen zavallı insanlar.
Mehdiliğin en kavi alameti olan "Mehdi kendisi bile mehdi olduğunu bilmeyecek, ta ki rivayete göre Halife Suriye bölgesinde (Halep) Rum ordusu ile (Batı Orduları) savaşa gittiği zaman, Halifenin yardımına gidecek ve insanlar kendisine biat edecekler. Ardından Halife ve orduları ile Kudüs’e yol alacaklar. Orada da Hz. isa’nın zuhuru ile Deccalı yok edecekler ve Kudüs’te namaz kılacaklar.
Bunu konuyu sayfalarca hadis ve rivayetler üzerine bina etmek yersiz. Dileyenler araştırıp farklı rivayetleri de inceleyebilir. Bu kısa bilgiyi neden mi verdik?
Türkiye'deki gençler ve bizler farkında değiliz belki ama bu biraz da islam Dünyasında belki de tek rahat ülke olmamızdan kaynaklanıyor. Bütün islam âlemi çalkalanıyor. Kan dökülmeyen tek coğrafya neredeyse yok. Şarktan Garba, Şimalden Cenuba kadar bütün islam coğrafyalarında ya kıyım, ya da kıyam hâkim. Yanlış anlaşılmasın. Dünyada bir fikir kavgası yok. Çünkü fikir kavgası olsa bir Allah’ın kulu çıkıp Maoizmi, Leninizm’i, Budizm’i veya Hristiyanlığı eleştirir ya da bu fikirlerin, dinlerin savunucularına karşı bir huruç eylemi başlatır.
Ama dünyada islam ve Müslümanlardan başka eziyet çeken, sömürülen, zulüm ve dayatmalara maruz kalan başka hiç kimse yok. Çünkü kurdukları dünya düzenine islam’dan başka alternatif hiç bir düzen yok. Bunu çok iyi biliyorlar. Bu yüzden islam’ın içini boşaltma çabası içerisindeler. Bu çabalar savaşları ve dolayısı ile kıyımları beraberinde ister istemez getirdi. Şimdi ise zurnanın son deliğindeyiz. Olay o kadar koptu ki Müslüman alemi akın akın Türkiye'ye geliyor veya Türkiye'yi izliyor. Üzücü durum ise Türkiye devlet olarak bunun farkında ancak millet olarak bu gerçeklere çok uzaktayız.
Yani Türkiye yarın bir kıyam yapmaya kalksa, bu intifada için dışarıdan milyonlarca Müslüman destekçi bulacağı aşikar ancak Türkiye içinde buna dair ne bir inanç ne de güven emaresi maalesef yok. Ya da ben böyle düşünüyorum. Türkiye'nin dışarıdan milyonlarca destek bulacağına emin olma sebebim ise Türkiye'nin dış politikasından kaynaklanıyor. Dikkat ederseniz daha önce de defalarca belirttiğim gibi Türkiye son 5 yıldır dış politikasını ülke liderleri, partiler, gruplar veya mezhepler üzerine değil halkların talepleri üzerine şekillendiriyor. Bu siyaset fokur fokur kaynayan islam Dünyasındaki liderleri Türkiye'ye düşman yaparken, halkları ise hayran bırakıyor.
Konuya Davutoğlu ve Erdoğan'ın vizyonu ile devam edeyim. Tekrar buraya döneceğim. 2015 seçimlerinden sonra hedef konuldu. Musul ve Kerkük Türkiye'ye eyalet olarak bağlanacak. IŞiD'den rehineler alındığı gün bunu yazmıştım sosyal medyadaki sayfama. Hatırlayan hatırlar. Şu anda bütün hazırlıklar sürüyor. Hani yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı var ya! Onun neden bu kadar büyük olduğunu Türkiye'deki biz akıllılar haricinde bütün dünya anladı aslında.
Saray'daki odalara isim bile verildi. Abhazya Eyaleti, Ahıska Eyaleti, Dağıstan Eyaleti, Nahcivan Eyaleti, Sana Eyaleti, Tebriz Eyaleti , Tiflis Eyaleti, Habeş Eyaleti, Adana Eyaleti, Cezayir Eyaleti, Halep Eyaleti, Anadolu Eyaleti, Bağdat Eyaleti, Basra Eyaleti, Bosna Eyaleti ve daha ismini saymadığım 250'ye yakın eyalet ismi şu anda Saraydaki odalara verildi bile. Eyaletler bu odalardan yönetilecek ve kim ne derse desin her şey göze alınmış durumda. Rusya'nın batı karşısında zayıflamış olması ve artık Esed'i savunacak pozisyonda olamaması, dikkatini Ukrayna ve kendisi ekonomisi dışında bir yere ayıramaması, Türkiye için oluşmuş bir başka organik fırsat.
Türkiye'nin Musul ve Kerkük’ten sonra ilk hedefi Halep olacak. Burada Türkiye ilk defa sürekli müttefik diye adlandırdığı batıya karşı aleni bir şekilde savaş ilan etmiş olacak. En önemli noktalardan birisi iran, Batı ile beraber ittifak yapacak ve Suriye'de Türkiye'ye karşı cephe alacak. Türkiye yalnız mı olacak? Devlet olarak evet ama millet olarak değil. Malezya'dan, Endonezya'dan, Afrika'nın çeşitli ülkeleri başta olmak üzere bütün islam âlemi akın akın Türkiye'ye cihat için gelecek ve Türk ordusunun sancağı altında savaşacak. Bu size Çanakkale savaşını hatırlattı mı?
edit:Part part devam edicem beyler