0
sadece. şu dalmak denilen eylem işte... bilgisayardan gelen seslerle irkildi:"hepimiz heba oluyoruz. lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz. bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. bir acımız yok, ne büyük savaşı ne de büyük buhranı yaşadık. bizim savaşımız ruhani bir savaş. ve bunalımımız kendi hayatlarımız."işte bu bölümü çok seviyordu çocuk. hoparlörlerin çıkardığı madeni sesi bastırmak ister gibi tekrarlamaya başladı: "televizyonla büyütüldük ve bir gün hepimizin milyonerler, film yıldızları veya rock starları olacağına inandırıldık. ama olmayacağız ve bu gerçeği yavaş yavaş öğreniyoruz ve feci şekilde asabımız bozulmuş durumda... "
bu sefer düşünmemesi gerektiğini düşündü ve battaniyesini üstünden atıp odanın her yerinde çakmak aramaya başladı. bulabildiği sadece 4 tane yanmamış kibritti ama onları nerede çakacağına dair hiçbir fikri yoktu. düşünürken bir bardak kola doldurdu kendisine. doldurduğu kola bardağına fazla gelmişti ama. belki de yine dalmıştı bu gerizekalı çocuk.
gözüne ilişen saç kurutma makinesini birden bir hazine gibi yakaladı. çalıştırdı ve ısınmasını bekledi. bir ya da on dakika sonrakibriti makinenin içine sokup ateşledi. çıkardığı kibrit yanmıyordu. aceleyle bir kibrit daha soktu deneyin sonucunu aynı olacağını bile bile. daha sonra saç kurutma makinesini sol eliyle arkadan kavrayıp rüzgar yaratmasını engelledi ve kibriti içine soktu. yine bir şeyleri başarmıştı.
günün ilk sigarası ona gün hakkında ip uçları verirdi her zaman ve bugün de diğerlerinden farklı olmayacaktı. sigara dumanı dolan odasını havalandırmak için camı açarken gayet yoğun bir sis gördü. "bugün okula gitmeyeyim anne astımım azar değil mi" diye bağırdı moronumuz kırkbeş dakikalık uykusunda göremediği rüyaları hayal ederken. bir sigara daha yaktı çocuk telefonun ekranında yazan sim kart takılı değil yazısını okurken. sim kartı olmayan bir insandı o ve bunun tek sebebi yine kendisiydi. uzun zaman boyunca kendisinin aslında var olmadığını kanıtlamaya çalıştı ama bir süre sonra o da vazgeçti. seccadesini kıble olduğuna inandığı yöne doğru serip banyoya gitti. işerken ikinci kez sünnet olması gerektiğini düşündü. gelen ses ona sünneti unutturdu: "biz gece kulüplerine gitmiyoruz. müzik o kadar yüksekmiş ki insanın biyoritmini bozuyormuş, tyler öyle diyor. özellikle de baslar. son gittiğimizde tyler müziğin sesi yüzünden kabız olduğunu söyledi. bie nedeni bu, biri de kulüplerin konuşulamayacak kadar gürültülü olması. birkaç içkiden sonra herkes bütün dikkatlerin kendinde olduğunu sanıyor, ama kimseyle en küçük ilişki kuramıyor. ingiliz cinayet romanlarındaki cesetler gibi." abdestini alıp banyodan çıktı çocuk. çocuğun adı taylandı aslında. egoist bir huur çocuğu olan babasının kendi ideolojilerini millete göstermek çin seçtiği bir isimdi bu. tıpkı lanet babasının bıyıkları gibi bir şeydi ismi de. bunları namaz kılarken düşündü çocuk ve bu yüzden namazını tekrarladı. daha sonra son kibrit çöpüyle ocağı yakıp çaydanlığı ocağın üstüne koydu. evdeki son paketi de açıp ocaktan yakarken birden kendi kendine konuşmaya başladı:
"ben sizin dünyanızı kabul etmedim ve sizin de böyle yapmanızı isterdim. f aldığım bir dersi bırakmak gibiydibu deneyim ama tek bir farkı vardı; bu derin yerine koyabileceğim eşdeğer bir şey yoktu programda. siz de benim yaptığımı yapsaydınız yerine koyacak bir şeylerimiz olurdu belki." dedi. üstünü giymeye başladı ve annesinin iki sene önce aldığı doğum günü hediyesi olan parfümden sıktı üzerine.